Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/304 E. 2020/377 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/304
KARAR NO: 2020/377
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ: 10/07/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle;)Müvekkilinin, davalı sigorta şirketi ile ———–tarihlerini kapsayan ———– bulunan tarlasındaki —- poliçede belirtilen rizikolara karşı sigortalanmak üzere sigorta sözleşmesi akdettiği ve davalının sigortalısı olduğu,müvekkilinin belirlenen sigorta prim miktarını davalı sigorta şirketine tamamen ödediği, böylece poliçenin, geçerli hale gelmiş olduğu, müvekkilinin söz konusu sigortalı arpa ekili tarlada olduğu —– ayında dolu olayt meydana gelmiş olduğu, Müvekkilinin ——— tarihinde sigorta şirketine hasar ihbarın bulunmuş olduğu, sigortanın ihbar değerlendirmiş olduğu ve gerekli arazi çalışmalarını yaptırmış olduğu, dolu hasarı nedeniyle müvekkilin uğramış olduğu zarar miktarının sigorta şirketi tarafından—— olarak belirlenmiş olduğu, davalı sigortanın, daha sonra müvekkilinin ———- Genel Şartlan C.2 maddesine aykırı beyanda bulunduğunu, bu nedenle ürünün uğramış olduğu hasar sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olamayacağını belirttiği, sigorta şirketinin gerekçesinin ise müvekkilin tarlasında arpa ürünü yerine yanlışlıkla buğday ürününün ekili olduğu beyanında bulunulmuş olduğu, sigorta şirketinin böyle bir gerekçeyle müvekkilinin uğramış olduğu zararı ödemekten kaçınmasının kabul edilemez olduğu,devlet ———— Sigorta ettirenin kusuru kasıt derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen rizko arasında bağlantı varsa, Tarım Sigortaları Havuzunun, tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa Tarım Sigortaları Havuzu ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak, sigorta tazminatını veya bedelini öder. hükmünün yer aldığı, sigorta şirketinin, bu madde hükmünü ileri sürerek müvekkilinin uğradığı zararı ödemekten kaçındığı, müvekkilinin Arpa ürünü yerine Buğday ürünü şeklinde beyanda bulunmasında, hiçbir kastı olmadığı gibi gerçekleşen riziko ile arasında hiçbir bağlantının da olmadığı. Müvekkilinin hatalı beyanda bulunmasında hiçbir menfaatinin olmadığı aksine zararının olduğu aşikâr olduğu, müvekkilinin hatalı beyanda bulunmayıp gerçekte olan ürünün arpa ürünü olduğu beyanında bulunsa idi daha az prim ödeyecek olduğu, Çünkü Arpa ürünün sigorta priminin buğday ürününün sigorta priminden daha az olduğu, bu durumun müvekkilinin yanlışlıkla hatalı beyanda bulunduğunun açık göstergesi olduğu, zira hiç kimsenindaha fazla prim ödemek istemeyeceği, madde yorumundan da anlaşılacağı üzere, ekilen ürün ekilmesi gereken üründen daha ucuzdur, yani zararın daha az olmasına rağmen sigorta şirketinin haksız ve hukuka aykın bir şekilde müvekkil davacının zararını ödemekten kaçındığı hususları belirtilerek fazlaya ilişkin talep ve dava haklan saklı kalmak kaydıyla ———– olan zararın meydana geldiği tarihinden işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ise ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu poliçelerde dain-i mürtehin bulunduğu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından öncelikle dain-i mürtehin kurumun muvafakatinin alınmasını gerektiği, aksi takdirde mevzuat ve Yargıtay içtihatları gereğince davanın husumet yönünden reddi gerektiği, davanın belirsiz alacak davası açmada hukuki yararının olmadığı, her ne kadar, belirsiz alacak davası açılmış olsa da, sigorta tazminatının belirlenemez bir alacak olmadığı, Alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için dava açacağı miktar ya da değerin tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesinin mümkün olmaması ya da bunun objektif olarak imkânsız olmasının gerektiği, açılacak davanın miktarı biliniyor ya da tespit edilebiliyorsa, böyle bir başvuru yapılamayacağı, sigortalının poliçe, hasar tespit raporu ve sair delillere sahip olduğunun anlaşıldığı, iddia ettiği alacağına ilişkin tüm veriler ve tazminat hesaplama yöntemi poliçe ve tamamlayıcısı olan Genel Şartlar ile Tarife Talimatlarda açıkça yazıldığı, başvuranın alacağının belirlenemez olduğu yönündeki iddiasının mesnetsiz olduğu, bu nedenle davanın reddinin gerektiği,esas Yönünden;Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları madde 6 “Tarım Sigortalan Havuzunun yetkilendirdiği sigorta şirketi/acente, sigorta ettiren/sigortalı tarafından doldurulan ön bilgi formunun kendisine ulaşması ile formdaki bilgilerin doğruluğunu —— kayıtları ile teyit ederek, başvuruyu kabul eder ve poliçeyi düzenler”Davacı ——— numaralı parselde kayıtlı tarlası için, —- başlangıç ve ———–poliçenin tanzim edildiği,Davacı/sigortalı, yukarıda bilgisi verilen poliçe için, — tarihinde dolu hasarı olduğu gerekçesi ile———- tarihinde hasar ihbarında bulunduğu,Görevlendirilen ziraat mühendisi eksperler tarafından, — tarihinde yapılan kesin ekspertiz çalışmasında, “sigortalı alanın buğday olarak sigorta ettirildiği ancak ekspertiz yapılan alanda altı sıra olarak arpa ekili olduğu” tespitinin yapılmış olduğu,Tarlada ekili olan arpa ürününde hasar tespit çalışması yapılmış ve ürünlerde, dolu hasarına ilişkin emareler görüldüğü, hasar oranın %58 olarak belirlendiği, Ancak, poliçede beyan edilen ürünün buğday olmasına karşılık, sigortalı alanda farklı bir ürün (arpa) bulunması nedeniyle de hasarın reddedildiği,Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları-20017 A.6 Sigorta Başvurusunun Kabulü maddesinin;(1)”Tarım Sigortalan Havuzunun yetkilendirdiği sigorta şirketi/acente, sigorta ettiren/sigortalı tarafından doldurulan ön bilgi formunun kendisine ulaşması ile formdaki bilgilerin doğruluğunu —– kayıtları ile teyit ederek, başvuruyu kabul eder ve poliçeyi düzenler”(2)” Sigorta ettiren/sigortalı beyanı ile —- farklı olması durumunda poliçe —- güncellenmesi halinde tanzim edilir.”Şeklinde düzenlendiği, poliçelerin maddeden anlaşılacağı üzere —–kayıtlama göre tanzim edildiği, dava konusu parsel için bu şekilde mevzuata uygun olarak poliçe tanzim edildiği, Davacının —- kaydında dava konusu —- parselde buğday ekili olduğunun açıkça gözükmekte olduğu, poliçe oluşturması aşaması sırasında —– belgeleri ve sigortalınm beyanının esas alındığı, hasar meydana gelmeden olmak koşuluyla bu durumun farkına varılması durumunda düzeltme yapılabileceği, poliçe oluşturulduksan sonra ürünün tespiti için müvekkil kurumun bir yükümlülüğünün bulunmadığı,davacı dilekçesinde devlet destekli bitkisel ürün sigortaları genel şartlan C.2. maddesi gereğince müvekkilinin arpa yerine buğday ürünü şeklinde beyanda bulunmasında herhangi bir kastı olmadığını ve yine gerçekleşen ile arasında hiç bir bağlantı olmadığından söz etmiştir. Ancak ürün değişikliğinin böyle bir etkisinin bulunmadığı nitekim ürün hatalı da olsa yapılan ekspertizde, belirli bir hasar oranının olduğu ortaya konulmuş olduğu,ekspertiz yapılan alanda, poliçede yazılanın aksine farklı ürün tespit edilmesi halinde, hasar oranı ne olursa olsun hasarın reddedileceği, bu durumun Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortaları Genel Şartları uyarınca teminat dışı hallerden olduğu,bitkisel Ürün Sigortaları Genel Şartları 2017 A.4 Teminat Dışında Kalan Haller maddesi; “aşağıda belirtilen haller nedeniyle meydana gelen zararlar sigorta teminatının dışındadır. Poliçede belirtilen ürün ve çeşit ile arazide tespit edilen ürün ve çeşidinin farklı olması durumunda meydana gelen zararlar.”Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartlar 2017 .C.2 Sigorta Ettirenin/Sigortalının Sözleşme Yapıldığı Sırada Beyan Yükümlülüğü maddesi Tarım sigortaları havuzu ile bu sigortayı sigorta ettirenin/sigortalının beyanı ile sigortalının ——-bilgilerine dayanarak yapar.Rizikonun gerçekleşmesinden sonra sigorta ettirenin/sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kasıt derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa tarım sigortaları havuzunun tazminat veya bedel Ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa tarım sigortaları havuzu ödenen prim İle ödenmesi gereken Prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.Poliçe oluşturulma sırasında ——— belgeleri veya üreticinin beyanı esas alınmakta olduğu, verilen bilgi ve belgeden üreticinin sorumlu olduğu, poliçe oluşturulduktan sonra ürünün tespiti için —— yükümlülüğünün olamadığı hususları belirtilerek; davanın reddi talep etmiştir.
DELİLLER:
Bilirkişi raporu, Tarsim cevabi yazısı,
Ziraat mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen———- tarihli bilirkişi raporunda özetle ; tarım sigortaları havuzunun, tazminat veya bedel ödeme yükümlülüğünün ortadan kalkmayacağının değerlendirileceği sigorta ettirenin kusurunun kasıt derecesinde olmadığı ve beyan yükümlüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı olmadığı ve davalı tarafın poliçeye bağlı hasar tazminatı ödeme yükümlüğünün devam ettiği yönünde olması durumunda davalı tarafın davacı tarafa ödemesi gereken tazminat miktarının ——- olarak hesaplandığının beyan edildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, Bitkisel Ürün Sigortası poliçesinden kaynaklı hasar tazminatı istemine ilişkindir.
——– tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve dair usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının 6102 Sayılı TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup 6102 Sayılı TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; ————–sayılı ilamında da belirtildiği üzere somut olayda da davacı çiftçi olup, ticari ve mesleki amaçla tarım sigortası yaptırdığından tacir sıfatının bulunmamasına ayrıca üretici olup tüketici olmamasına göre uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli ve yetkili ———– Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
4-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli ve yetkili mahkemece HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/07/2020