Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/30 E. 2023/834 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/30
KARAR NO: 2023/834
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/12/2018
KARAR TARİHİ: 18/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
MAHKEMEMİZ ASIL DOSYASINDA;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, cari hesaptan kaynaklanan alacakları sebebiyle——– sayılı dosyasında davalı/borçlu ——- ——– Şti. hakkında icra takibi başlattığı, işbu takibe konu ödeme emrinin borçlu tarafa tebliğ edildiği, borçlu tarafın ise 12.09.2018 tarihinde takibe konu asıl alacağa, borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiği, borçlunun takip konusu alacağa ilişkin yapmış olduğu bu itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, müvekkili ——– şirketi ile davalı ——- ——- Şti. arasında, ——- İli, ——– İlçesi, ——– Mahallesi, ——– Mevkii ——– ada ——- Parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt satış ve servis istasyonunun davalı şirket tarafından, ——– şirketi bayisi olarak işletilmesi konusunda 09.04.2013 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi, ——– İli, ——– İlçesi, ——– Mahallesi, ——– Mevkii ——- ada ——- Parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt satış ve servis istasyonunun davalı şirket tarafından, ——– şirketi bayisi olarak işletilmesi konusunda 01.03.2016 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi, ——- ili ——- ilçesi ——– Köyü ——– Mevkii ——– parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt satış ve servis istasyonunun davalı şirket tarafından, ——- şirketi bayisi olarak işletilmesi konusunda 13.03.2017 tarihinde 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi imzalandığı, ——– İstasyonu’na ilişkin Bayilik Sözleşmesi’nin, davalı ——– ——– Şti. tarafından keşide edilen ——— Noterliğinin 04.04.2018 tarih ——— yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, ——— İstasyonu’na ilişkin Bayilik Sözleşmesi’nin, davalı ——— ——– Şti. tarafından keşide edilen ——— Noterliğinin 04.04.2018 tarih ——— yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, ———- İstasyonu’na ilişkin Bayilik Sözleşmesi, davalı ——– ——— Şti. tarafından keşide edilen ——– Noterliğinin 04.04.2018 tarih ——— yevmiye sayılı ihtarnamesi ile haksız olarak feshedildiği, davalı tarafın ——— Noterliği’nin 04.04.2018 tarihinde gönderdiği ve ekte sureti bulunan ihtarnameler ile müvekkili şirket ile imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmelerini haksız bir şekilde feshettiği, davalı tarafın itiraz dilekçesinde neden borçlu olmadıkları yönünde hiçbir gerekçe göstermediği, hiçbir belge sunmadığını, takip konusu borcun taraflar arasındaki bayilik ilişkisi kapsamındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bir borç olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi durumunda ise söz konusu borcun varlığının açıkça görüleceği, davalı tarafın asıl borca ilişkin itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davalı tarafın takip konusu borcun faizine ve tüm fer’ilerine ilişkin itirazının da haksız ve yersiz olduğunu, takip konusu cari hesap alacağına takip tarihinden itibaren asıl alacak için hesaplanacak 3095 sayılı yasa uyarınca ——– kısa vadeli kredilere uyguladığı yıllık %19.50 avans faizi uygulandığı, taraflarınca takip konusu alacağa uygulanan avans faizinin yasalara uygun olduğu, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle müvekkili şirketin her geçen gün alacağından mahrum kalmakta ve zarara uğramakta olduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesi uyarınca davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği, borçlunun itiraz etmekteki amacının tamamen alacağın sürüncemede bırakılmasına yönelik olduğu, Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatları ve İİK’nın açık hükümleri gereğince borçlunun zaman kazanmaya yönelik olarak yaptığı itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesi gerektiği,——–Sayılı takibine konu alacağın tahsili amacıyla, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, aynı alacak için——– Sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ile davacı firma arasında akaryakıt satımı için 3 adet kira ve bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmelere göre müvekkilinin davacıdan satın aldığı akaryakıtı kendisine ait 3 istasyonda satacağını, bu istasyonların birinin——–, birinin ——— diğerinin ise ——– bulunduğu, ——- Mahallesi, ——- Cad. No:——– ——– adresinde bulunan İstasyonun müvekkiline kiralanmadan önce köy istasyonlarından farkı olmayan bir istasyon olduğu, istasyonun davacı şirket tarafından işletildiği, davacı şirket yetkililerinin müvekkilinin bu istasyonu işletmesini istediklerini, aşırı karlı bir istasyon olacağını bildirdiklerini ve müvekkili şirketin bayilik sözleşmesi yapmaya ikna ettiklerini, müvekkilinin sözleşmeyi imzaladıktan sonra harabe şekilde olan bu istasyonun iyileşmesi ve faaliyete geçmesi için bilahare sunacakları fatura ve resimlerden de anlaşılacağı üzere tespit edebildikleri kadarıyla yaklaşık 200.000 USD masraf yaptığını ve faaliyete geçtiğini, davacı şirketin müvekkilinin bu istasyonu alıp işletmesi için istasyonun aşırı kar ettiğini ve edeceğini beyan ederek müvekkilini kandırdığını, faaliyete geçtikten kısa bir süre sonra müvekkili şirketin davacının dediğinin aksine zarar etmeye başladığını, davacı şirketin müvekkili şirketin kendilerinin iyi bayisi olduğunu beyan ederek ——– Mahallesi, ——– Cad. No:——- ———- adresinde bulunan ve kendilerinin işlettiği bayiyi alması için müvekkili şirketi ikna ettiği, tıpkı diğer istasyonda olduğu gibi bu istasyonun da aşırı derecede kar ettiğini beyan ederek bu istasyonu da müvekkile kiraladıklarını, bir süre sonra müvekkili şirketiin her iki istasyonda da davacının dediğinin tam aksine zarar etmeye başladığını ve bu durumun davacı firmaya defalarca bildirildiği, davacı firmanın müvekkiline, prim desteği sağlayacağını, ——- satışını ruhsata işletip gaz satımının sağlanacağını, yakıtı müvekkiline daha ucuz temin edeceğini beyan ederek sürekli olarak müvekkilini oyaladığı ve her geçen gün müvekkili şirketin zarar etmesine neden olduğu, müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde müvekkilinin 3 istasyon nedeniyle ettiği zararın yaklaşık olarak tespit edebildikleri kadarıyla 2.000.000 TL’nin üstünde olduğu, her 3 istasyondan kar etmenin ötesinde üstüne yüklü miktarda zarar etmesinin nedeninin davacı firmanın kusurundan kaynaklandığını, davacı firmaya ait bayilerin ülkemiz genelinde 700-750 civarında iken bu rakamın günümüzde yaklaşık 500 adete düştüğünü, sebebinin davacının aynı müvekkili firmaya yapmış olduğu kandırma ve tutum nedeniyle bir çok bayinin bayilik sözleşmesini zorunlu olarak fes etmesinden kaynaklandığı, bu hususun ——— sorulmasını talep ettiklerini, davacı firmanın, taahhütlerine uymaması, zamanında müvekkiline akaryakıt vermemesi, prim desteği sağlamaması,——— ruhsatını almaması gibi olumsuz tutumlarına son vermesi için ———Noterliği’nin 13.02.2018 tarih,——— yevmiye numaralı ihtarı keşide edildiği, düzenlemenin yapılmaması, taahhütlere uyulmaması halinde bayilik sözleşmelerinin haklı nedenlerle fes edileceğinin bildirildiğini, davacı yanın ihtara rağmen olumsuz tavırlarına devam ettiği, mail atmak suretiyle müvekkili şirketin sahibi ——— tehdit ettiğini, bunun üzerine müvekkili firmanın haklı nedenlerle her üç bayinin bayilik sözleşmelerini ——— Noterliği’nin 04.04.2018 tarih, ———- yevmiye numaralı ihtarlarıyla fes etmek zorunda kaldığı, davacı yanca bayilik sözleşmelerinin müvekkilince haklı nedenle fes edilmesi üzerine taraflarına 09.04.2018 tarih, ——— yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiği, bu ihtarnameye taraflarınca ——— Noterliği’nin 16.04.2018 tarih, ——— yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davacının bu haksız eylemleri nedeniyle davacı aleyhine taraflarınca ——— Esas sayılı dosyasından tazminat davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama harç ve giderleriyle ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

BİRLEŞEN ——— ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN ——– SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin cari hesaptan kaynaklanan alacakları nedeniyle ——— esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itiraz dilekçesinde neden borçlu olmadıkları yönünde hiçbir gerekçe göstermediğini ve belge sunmadığını, davacı ile davalı arasında 13.03.2017 tarihinde 5 yıllık bayilik sözleşmesi imzalandığını, bilahare iş bu bayilik sözleşmesinin davalı tarafından keşide edilen——-Noterliğinin 04.04.2018 tarih, ——– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile haksız olarak feshedildiğini, davalının haksız feshi üzerine davacı tarafından keşide edilen ——- Noterliğinin 09.04.2018 tarih ——- yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 1.893.761,92 TL. + KDV tutarındaki yatırım bedelinin davacıya ödenmesi gerektiğinin davalıya bildirildiğini, dava konusu olayda ise taraflar arasında imzalanan çerçeve protokolündeki “Yatırım Katılım Bedeli” Başlıklı 8. Maddede davacı şirketin davalı bayiye ödeyeceği yatırım katılım bedelinin belirlendiğini, sözleşmede belirtilen yatırım katılım bedelinin davacı şirket tarafından davalıya ödendiğini, bu bedelin davacı tarafından ödenmesinin en önemli sebebinin ise sözleşmede de belirtildiği üzere davalı şirketin sözleşme hükümlerine uyacağı ve ———markası altında 5 yıl süreyle ticari faaliyette bulunacağı inancı olduğunu, aksi takdirde davacı şirketin bu denli yüklü bir miktarı ödemesinin söz konusu olmayacağını, bu sebeple davacı tarafından davalıya sözleşme süresi esas alınarak ödenen yatırım katılım bedelinin iadesi gerektiğin, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi durumunda taraflara hangi hususların uygulanacağı çerçeve protokolde de hüküm altına alındığını, söz konusu protokolün 13. Maddesinde “Bayi tarafından işbu anlaşma ve ekleri süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesi halinde” başlığı altındaki hüküm uyarınca davalının ödenen yatırım katılım bedelini iade etmesi gerektiğini beyanla, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı firma arasında akaryakıt satımı için 3 adet kira ve bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmelere göre davalının davacıdan satın aldığı akaryakıtı kendisine ait 3 istasyonda satacak olup, bu istasyonların birinin ——— birinin ——— diğerinin ise ——– bulunduğunu, ——– adresinde bulunan istasyonun davalıya kiralanmadan önce köy İstasyonlarından farklı olmayan bir istasyon olduğunu, bu istasyonun davacı şirket tarafından İşletildiğini, davacı şirketin yetkililerinin davalı ile yaptıkları görüşmeler sonucunda davalıyı bu istasyonu işletmeye ikna ettiklerini, sözleşme imzalandıktan sonra harabe şeklinde olan bu istasyonun iyileşmesi ve faaliyete geçmesi için davalının yaklaşık 200.000 USD masraf yaptığını ve faaliyete geçirdiğini, ancak kısa bir süre sonra davalının zarar etmeye başladığını, yine ——- bulunan bir diğer istasyonun da davalıya diğer istasyonda olduğu gibi kar edeceği beyan edilerek kendisine kiralandığını, ancak bu istasyondan da yaklaşık 2.000.000 TL’nin üstünde zarar edildiğini, davalının her 3 istasyondan da kar etmesinin ötesinde bir de yüklü miktarda zarar etmesinin nedenin davacının kusurundan kaynaklandığını, davacı firmanın yurt içinde satışı artırıcı reklam ve tanıtımında bulunmadığını, davalıya ait istasyonlarda bulunan taşıt tanıma sisteminin kapatıldığını, davacı yanca söz verilmesine rağmen ——–ruhsatı alınmadığını ——- satışının yapılamadığını, akaryakıtın davalı firmaya ucuz verileceği bildirilmiş olmasına rağmen ucuz yakıt verilmediğini, davalının litre başına edeceği karın minimum seviyeye düşürüldüğünü, davacı firmasının satış rakamlarını şişirerek davalıyı aldattığını, verdiği hiçbir sözü yerine getirmediğini, davacı firmanın taahhütlerine uymaması, zamanında davalıya akaryakıt vermemesi, prim desteği sağlamaması, ——– ruhsatını almaması gibi olumsuz tutumlarına son vermesi için ihtarname keşide edildiğini, davacının ihtarnameye rağmen olumsuz tavırlarına devam ettiğini, bu nedenle davalının haklı nedenle her üç bayilik sözleşmesini feshetmek zorunda kaldığını, davalının haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğinin açık olduğunu, davacı şirketin davalı tarafından bayilik sözleşmelerinin haklı nedenle feshi üzerine davalıya ait 200.000 TL’lik teminat mektubunu paraya çevirdiğini, bankalar nezdinde davalının itibar kaybetmesine neden olduğunu, davacının davalı şirkete vermiş olduğu zararların ticari defter ve kayıtlarla sabit olduğunu beyanla, haksız davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Mahkememizin ——– Esas sayılı dosyasında itirazın iptali istenen ——- Esas sayılı dosyasındaki alacak cari hesap alacağı kaynaklı olup bu dosyada itirazın iptali talep edilen diğer dosya olan ——– E. Sayılı dosyasındaki talep ise ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali i,stemine ilişkindir. Mahkememizin birleşen ——– Esas sayılı dosyasında itirazın iptali istenen ——— E. Sayılı dosyasındaki talep davalının ——- istasyonuna ilişkin sözleşmeyi haksız feshine dayalı yatırım katılım bedeli alacağının iadesine ilişkin olup yine bu dosyada itirazın iptali istenen ——- E. Sayılı dosyasındaki talep ise ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış alanında uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti ——– E. Sayılı dosyadaki kök raporunda davalının fesih gerekçesi olarak ileri sürdüğü hususları ispat edemediği, davalı tarafın davacıya keşide ettiği ihtarlarda sadece bayilik sözleşmelerinin feshine atıf yaptığı, feshin hangi gerekçelerle somut denetlenebilir hangi ispat vasıtaları ile desteklendiğine dair somut delil ibraz etmediği, her ne kadar davalının taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerini haklı nedenle feshettiği ileri sürmüş ise de iddialarını ispat edememesi karşısında feshin taraflar arasındaki sözleşmenin 13. Maddesine aykırı olduğu,——– Sayılı dosya yönünden davacının davalıdan 1.135.479,76 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir. Yine mahkememizin ——- Sayılı dosyasında aynı bilirkişi heyeti kök raporunda aynı gerekçelerle davalının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanmadığı, 14.04.2017 tarihidne davacının davalıya 2.421.419,00 TL Yatırım katılıp bedeli ödediğini, davalının haksız feshi nedeni ile davacının davalıdan talep edebileceği yatırım katılıp bedelinin 1.898.780,76 TL olduğunu, davacının takipte talep ettiği asıl alacak ve faizin yerinde olduğunu belirtmiştir. İtirazlar üzerine bu bilirkişi heyetinden ek raporlar da alınmışsa da hesaplamalar denetime uygun olmadığından bu raporlardaki hesaplama kısımlarına itibar edilmemiştir. Mahkememizce her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması, tarafların aynı olması ve aynı takip dosyasına yapılan itirazın iptalinin her iki davada da talep edilmiş olması nazara alınarak bu dosyalar birleştirilmiştir.
Mahkememizce hesaplamalar ve defter incelemeleri eksik yapıldığından ve alınan bu raporlar denetime uygun olmadığından 07.07.2021 tarihli celsede mali müşavir bilirkişi değiştirilerek yeniden rapor alınmıştır. Feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususundaki takdir hukuki mahiyet arz ettiğinden ve bu nitelendirmeler mahkemece yapılacağından heyete yeniden hukukçu bilirkişi eklenmemiştir. Bu celsede bilirkişiden İcra takip tarihi itibarı ile taraf ticari defterleri karşılaştırılmak sureti ile davacının cari hesap kaynaklı alacağı var ise defterler karşılaştırılmak sureti ile tespiti talep edilmiş, icra takip tarihinden ve dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin denetime el verişli şekilde hangi tarihte hangi belgeye istinaden ne miktarda yapıldığının ayrıca belirlenmesi istenmiş, taraf ticari defterleri arasındaki farklılıkların tek tek nelerden kaynaklandığı, önceki raporlarda tespit edilen iade faturalarının hangi faturalara karşılık iade olarak kesildiği, önceki raporda takipten sonra davadan önce davalı kayıtlarında görülen 919.516,18 TL lik kaydın neye ilişkin olduğunun belirlenmesinin tespiti talep edilmiştir. Aynı zamanda bu celsede davacı vekiline asıl dosyada ——– esas sayılı dosyada cari hesap alacağı kaynaklı alacak talep ettiği, aynı alacak için aynı zamanda ——– E. Sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığı, birleşen davada ——– E. Sayılı dosyada ——— İstasyonuna ilişkin yatırım katılım bedelinin iadesinden kaynaklı takibe giriştiği, bu dosyada aynı zamanda ——- E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın da iptalini talep ettiği , aynı takip dosyasına ilişkin itirazın iptali istemi ile açılmış 2 dava bulunmasının nedeni, alacağı temin etmek üzere ipotek verilmesine rağmen aynı zamanda genel haciz yolu ile başlatılmış 2 icra takibine girişilmesinin nedenleri hususunda, aynı zamanda İİK’nın 45. Maddesi gereği önce rehne başvuru zorunluluğu olmasına rağmen söz konusu alacaklar için başlatılmış 2 farklı genel haciz yolu ile takip yapılmasının nedenleri hususunda açıklama yapması hususunda davacı vekiline 6100 sayılı HMK’nın 31. Maddesi uyarınca açıklama yapması hususunda süre verilmiş, davacı vekili yazılı beyanda bulunmak üzere süre talep etmiş, 30.07.2021 tarihli dilekçesinde ——- E. Sayılı dosyası taraflar arasındaki 3 istasyona ilişkin cari hesap alacağından kaynaklandığını, ——– E. Sayılı dosyası ise ——- istasyonuna ilişkin yatırım katılım bakiye alacağı kaynaklı olduğunu, Her iki alacağın hukuksal sebepleri farklı olduğundan, olası itiraz halinde yapılacak yargılamada izlenecek yol ve değerlendirilecek deliller farklı olduğundan, ve yine takiplerin birindeki cari hesap alacağının 3 istasyon, diğer takipteki alacağın tek istasyon ile ilgili olması sebebiyle ayrı takipler yapıldığını, ——– E. Sayılı dosyasına ilişkin iki dava açılmasının sebebinin açıklanması istendiğini, Tesis edilen ipoteğin ——– davacı nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 3.000.000,00 TL bedelle üst limit ipoteği olarak tesis edildiğini,yargılaması devam eden itirazın iptali davasında hükmedilecek alacaklar yönünden, ipotek bedeli ile sınırlı olmak üzere ——– E. Sayılı dosyası üzerinden işlemlere devam edileceğini belirtmiştir.——– Sayılı, ———- Sayılı ve yerleşik içtihatlarda; ”İİK.nun 45.maddesi gereğince rehin ile temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Ancak, rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebilir. Ayrıca, ——– sayılı kararında: “….özellikle takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının belirgin olması karşısında tüm alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile haciz yolu ile takip yapılmasında usulsüzlük bulunmadığı….” belirtilmiştir.Somut olayda rehinli aracın marka-modeli, borç miktarı, işleyen ve işleyecek faiz miktarı nazara alındığında, takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağı belirgin olduğu gibi, takip de tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla yapılmıştır. O halde, mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.———sayılı kararında da ”İİK’nun 45/1. maddesinin 2. cümlesinde «rehin tutarı borcun ödenmesine yetmezse alacaklının kalan alacağı için haciz yoluyla takip yapmasına» olanak tanınmıştır. ——– sayılı kararı ile de; «…özellikle takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının belirgin olması karşısında, tüm alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla haciz yoluyla takip yapılabileceği…» de kabul edilmiştir. Bu durumda, ——- Kararında belirtilen olgunun mevcudiyeti halinde öncelikle rehinli takibin başlatılmasına zorunluluk bulunmamaktadır.” belirtmiştir. Bilirkişi 12.09.2022 tarihli raporunda özetle davalı şirket ticari defterlerine göre takip tarihi itibarı ile davacı şirketin 949.723,54 TL alacaklı gözüktüğü, dava tarihi itibarı ile cari hesabın sıfırlandığı, davacı şirket ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibarı ile davacının 1.165.637,12 TL alacaklı gözüktüğü, icra takip tarihi itibarı ile cari hesap farklılığının 215.913,58 TL olduğunu, davalı şirket kayırlarında olan 65.943,64 TL borç dekontunun davacı kayıtlarında yer almadığı, dayanak belgesinin davalı yanca ibraz edilmediği, davacı yanca düzenlenen 112.886,78 TL tutarlı faturanın davalı şirketin cari hesabında borç olarak yer aldığı, davalının bu faturaya karşı iade faturası düzenlediği, 18.04.2018 tarihli …——— nolu faturanın davacı defterlerinde bulunduğu, davalının bu faturaya karşı iade faturası düzenlediği, yine bu raporun 6. Sayfasında e bendinde yazılı 3 adet toplam bedeli 2.688,16 TL tutarlı faturaların davacı defterlerinde davacı borcu olarak gözüktüğü, davalının bu faturlara karşı iade faturaları düzenlediği, raporun F bendinde yer alan toplam bedeli 31.902,49 TL tutarlı faturaların davalı yanca iade faturası ile davacıya iade edildiği, davalı şirket cari hesabında icra takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce davacı cari hesabına borç kaydedilen 919.516,18 TL bedelin dayanak belgelerinin davalı yanca ibraz edilmediği, davalı şirketin dava açıldıktan sonra borç bakiyesini sıfırlamak amacı ile bu kaydın yapıldığı, dava tarihinden sonra davalının davacıya 10.678,52 TL ödeme yaptığı, ödemenin her iki taraf ticari defterlerinde de mevcut olduğu, davacının icra takip tarihi itibarı ile asıl dosyada cari hesap alacağı konulu icra takibi yönünden davalıdan 1.165.637,12 TL olduğu, işlemiş temerrüt faizi alacağının 87.183,27 TL olduğu, birleşen dosyada talep edilen yatırım katılım bedeli yönünden ise taraflar arasındaki 13.07.2017 tarihli çerçeve protokolün 8. Maddesi gereği davacının davalıya 14.04.2017 tarihinde 2.421.419,00 TL ödeme yaptığı, sözleşmenin bu maddesi gereği işlememiş döneme tekabül eden alacağın KDV dahil 1.908.226,70 TL olduğunu, işlemiş faiz alacağının 163.669,68 TL olduğunu belirtmiştir. Mahkememizin 05.10.2022 tarihli duruşmasında taraf ticari defterlerindeki cari hesap uyumsuzluğuna konu 215.913,58 TL alacakla ilgili değerlendirme yapılması, BA/BS formlarının celbi ve bu kısım yönünden ispat külfeti açısından değerlendirme yapılması ve icra takip tarihinden ancak dava tarihinden önce ödenen 30.207,36 TL hususunda değerlendirme yapılması hususunda bilirkişiden ek rapor istenmiştir.Bilirkişi 22.06.2023 tarihli raporunda özetle taraflar arasındaki cari hesap uyumsuzluklarının 2017 ve 2018 yılından kaynaklanmış olması nedeni ile 2016 yılı ba-bs formlarının üzerinde durulmadığını, tarafların 2017 ve 2018 yılı BA-BS formlarının uyumlu olduğunu, raporun 4. Sayfasında belirtildiği üzere uyumsuzluğun 7 adet belgeye karşılık davacı tarafından BS formu ile beyan edilen 127.494,00 TL mal hizmet tesliminde kaynaklandığı, davalının da bu davacının BS formu ile beyan ettiği 127.494,00 TL tutarlı faturaları BA forumu ile beyan ettiği, kısacası davalının iade faturası ile iade ettiği bu faturaları BA formu ile beyan ettiği, davacı şirket kayıtlarında yer almayan 65.943,64 TL tutarlı borç dekontunun dayanak belgelerinin davalı yanca ibraz edilmediği, davalı cari hesabında yer alan 112.886,78 TL tutarlı fiyat farkı açıklamalı faturanın davacı yanca kabul edilmediği ve davalıya iade edildiği, aynı zamanda davalı yanca BS formu ile beyan edilen bu faturanın davacı yanca BA formu ile beyan edilmediği, raporun 5. Sayfasının c bendinde belirtilen faturaların da davalı tarafından BS formu ile bayan edilmesi ne rağmen davacı yanca kabul edilmediği ve BA formu ile de beyan edilmediği tespitlerinde bulunmuştur. Nitekim ——— sayılı ilamında “…Dava, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu kilit parke taşı imali ve teslimi işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen futuradaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz yüresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan içide edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini ka nıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini ve iade edilmediğini bildirmiş ve tebliğ belgeleri sunmuştur. Davalı tarafın beyanları ise faturaların tebliğ edildiğini ortaya koymakta ancak teslim edilmeyen malların faturalarının iade edilmediğini savunmaktadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK190) nedeniyle, tebliğ edildiği anlaşılan faturalara itiraz edildiği veya süresi içinde iade edildiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu nedenle davanın kabulü gerekirken kismen kabul kararı verilmesi doğru olmadığının ” belirtmiştir——— Sayılı ilamında “… Bir satım faturası alıcı ticari defterlerine kaydedilmesi halinde sonradan bu kayıt silinse dahi malın teslim alındığına karine olduğu gibi satım faturası BA formu ile vergi dairesine bildirilirse sonradan düzeltme yapılsa da malın teslim alındığına karinedir.” belirtmiştir.Davalı tarafın faturaları tebliğ alıp ticari defterlerine işledikten hatta BA formu ile beyan ettikten sonra iade faturası keşide etmesi borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturalar için iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır.Davalı karine olarak malları teslim almış sayılmaktadır.Davalının iade faturası göndermesi alacağı ortadan kaldırmayacaktır. Davalı yanca cari hesap farklılıkları kısmında irdelenen ve davalı yanca BA formu ile beyan edilen faturalara ilişkin bir ödeme belgesi de sunulmamıştır. Davalı yan sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini savunmuştur. Davalı yan 6102 sayılı TTK’nın 16. maddesi uyarınca tacirdir. 18/II maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir işadamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır . Tacir özellikle ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir işadamı gibi davranmak zorundadır. Tacir, ister icapta bulunan, isterse kabul eden durumunda olsun akdin kurulmasından önce ve kurulması sırasında ticaretinin özelliğini gözönünde tutan tedbirli ve ileriyi makul ve mutad bir oranda gören bir tacir gibi davranmak zorundadır. Araştırma yapmaksızın ve tedbirsiz bir şekilde hareket ederek icapta ve kabul beyanında bulunan tacir basiretli bir işadamı gibi davranma mükellefiyetini yerine getirmemiş sayılır. Somut olayda davalı yan her ne kadar davacının ——– istasyonunu işletme hususunda davacının kendilerini kandırdığını, aşırı karlı bir istasyon olacağı hususunda aldatıldıklarını, sözleşme yapmaya ikna edildiklerini, bir süre sonra zarar etmeye başladıklarını, söz verilmesine rağmen ——- ruhsatı alınmadığını, ucuz akaryakıt verileceği söylenmesine rağmen bu sözün tutulmadığını bu nedenlerle sözleşmeleri haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürmüş ise de davalının haklı fesih hususunda somut bir delil sunmadığı, davacının ucuza akaryakıt vereceği,——– tesisi kuracağına dair davacıdan sadır olmuş bir taahhüt, sözleşme vs ibraz etmediği, keza ucuz akaryakıt vereceğine dair davacıdan sadır olmuş bir belge sunamadığı kısacası haklı fesih iddiasını ispat edemediği, basiretli tacir gibi davranması gereken davalının bir takım soyut iddialarla sözleşmeyi haksız feshettiği kanaatine varılmıştır. Denetime el verişli bulunan 12.09.2022 ve 22.06.2023 tarihi raporlarda açıkça belirtildiği üzere davalı şirket ticari defterlerine göre takip tarihi itibarı ile davacı şirketin 949.723,54 TL alacaklı gözüktüğü, dava tarihi itibarı ile cari hesabın davalı tarafından tek taraflı olarak ve dayanak belgeleri ibraz edilmeyen ve cari hesabı sıfırlamak amaçlı kayıtla sıfırlandığı, davacı şirket ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibarı ile davacının 1.165.637,12 TL alacaklı gözüktüğü, icra takip tarihi itibarı ile cari hesap farklılığının 215.913,58 TL olduğu, bu farklılıkların da bu iki raporda bilirkişiye açıklattırıldığı, ticari satım sözleşmesinde faturayı alan ve süresinde itiraz etmeyen tacirin faturayı iade etmesinin ispat külfetinde yer değişikliğine yol açmayacağı, davalının bir kısım faturaları BA formları ile vergi dairesine bildirmiş olmasına rağmen iade faturası ile iade ettiği ancak yukarıda ifade edildiği üzere bu durumun ispat külfetinde yer değişikliğine yol açmayacağı, davacı şirket kayıtlarında yer almayan 65.943,64 TL tutarlı borç dekontunun dayanak belgelerinin davalı yanca ibraz edilmediği, davalı cari hesabında yer alan 112.886,78 TL tutarlı fiyat farkı açıklamalı faturanın davacı yanca kabul edilmediği ve davalıya iade edildiği, aynı zamanda davalı yanca BS formu ile beyan edilen bu faturanın davacı yanca BA formu ile beyan edilmediği, raporun 5. Sayfasının c bendinde belirtilen faturaların da davalı tarafından BS formu ile bayan edilmesine rağmen davacı yanca kabul edilmediği ve BA formu ile de beyan edilmediği görülmüştür. Netice itibarı ile davalı ticari defterlerinde de takip tarihi itibarı ile davalının davacıya 949.723,54 TL borçlu gözüktüğü, takipten sonra davalı yanca cari hesabın bakiyesi sıfırlanmak amacı ile kayıt yapıldığı, davacı şirket ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibarı ile davacının 1.165.637,12 TL alacaklı gözüktüğü cari hesap farklılıklarının mahkememizce bilirkişiye tek tek tespit ettirildiği, farklılıkların kısaca davalı yanca BA formu ile vergi dairesine beyan edilen faturaların iadesinden kaynaklandığı, keza dayanak belgeleri ibraz edilmeyen borç dekontu açıklamalı işlemden ve davacı yanca ticari defterlere işlenmeyen ve BA formu ile beyan edilmeyen davalı faturalarından kaynaklandığı,davalının bu kısımda irdelenen fatura konusu mal ve hizmetin davacıya teslim edildiğine dair davacıdan sadır bir teslim belgesi, imzalı irsaliyeli fatura vs. De sunmadığı, bu kısımda da ispat külfeti altında olduğu ve iddialarını ispat edemediği sonucuna varılmıştır. Netice itibarı ile davacının cari hesap alacağına dair başlatığı takipte davalıdan 1.165.637,12 TL asıl alacak 63.343,72 TL işlemiş faiz olmak üzere 1.228.980,84 TL alacaklı olduğu, yatırım katılım bedeli alacağına ilişkin başlattığı takipte ise davalıdan icra takibine konu ettiği 2.001.849,32 TL alacaklı olduğu ( Esasen davacı alacağı daha fazla olmasına rağmen takipteki taleplerle bağlı kalınmıştır. ) her iki dosya alacağı birlikte değerlendirildiğinde davalıdan 3.000.000 TL üst sınır ipoteği alınmış olması da nazara alındığında davacı alacağının rehinle karşılanmayacağının açık olduğu bu nedenle davacının tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalı aleyhinde rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip haricinde bu iki takibe de girişebileceği kanaatine varılmıştır. Davacının aynı takip dosyasına ( Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip ) iki farklı itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur. Nitekim davacıya da bu hususta açıklama yapması için süre verilmiş davacı yan davanın kazanılması halinde rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından öncelikle işlem yapacaklarını bildirmiştir. Ayrıca mahkememizce 3 takip dosyası birlikte değerlendirilerek davacı alacaklarının verilen rehinle karşılanmayacağı kanaatine varıldığından davacı lehine hüküm tesis edilmiştir. İcra takip tarihinden sonra ancak davadan önce davalı yanca davacıya 30.207,36 TL ödeme yapılmıştır. ——– Sayılı ilamında “….Bu kapsamda öncelikle, takip tarihi itibariyle tesbit edilen alacak tutarına, takip tarihinden sonra ,takip ile birlikte temerrüdün başladığı kabul edildiğine göre, ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı, icra vekalet ücreti, icra masrafları eklenmek suretiyle bulunacak toplam alacaktan,TBK.nun 100 maddesi gereği kısmi ödemelerin öncelikle fer’i alacaklardan düşülerek, davacının itirazın iptali davası açmakta ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğunun tespiti gerekecektir…” belirtmiştir. Davalının yapmış olduğu bu ödeme icra vekalet ücretini dahi karşılamamakta olup davacının dava konusu ettiği alacakları bu ödeme dikkate alınmaksızın dava konusu etmesinde hukuki yararı olduğu ve davalının yapmış olduğu bu ödemenin TBK’nın 100. Maddesi gereği hükmün infazında dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı ve yukarıda anlatılan tüm hususlar kapsamında aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonucuna varılmış buna dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Mahkememizin ——- E ve ——– E. Sayılı dosyaları yönünden; Davanın Kısmen kabul ve kısmen reddine
1-A——— E. Sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının——— E. Sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptaline, takibin 1.165.637,12 TL asıl alacak 63.343,72 TL işlemiş faiz olmak üzere 1.228.980,84 TL üzerinden devamına,
B-Davalının icra takibinden sonra ancak dava tarihinden evvel yapmış olduğu 30.207,36 TL ödemenin TBK’nın 100. Maddesi gözetilerek icra müdürlüğünce kararın infazında gözetilmesine,
C- Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 233.127,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2- a——— E. Sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının ——— E. Sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin devamına ,
b- Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 378.752,38 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-A——— E. Sayılı dosyası ile ———- E. Sayılı dosyaları ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; Davalının ——– E. Sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına,
B- Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 600.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4- Davacının aynı takip dosyasına ilişkin 2 farklı dosyada itirazın iptali davası açtığı her iki davada birlikte yapılan değerlendirme sonucu sonuca gidildiği, ——– E. Sayılı dosyada açılan ———– E. Sayılı dosyası için açılan itirazın iptali talebinin hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine,
5-Alınması gerekli 425.628,00 TL nispi harçtan, dava açılırken asıl dosyada yatırılan 14.927,35 TL peşin harç, 6.179,81 TL ve 51.232,50 TL tamamlama harcı, birleşen dosyada yatırılan 24.177,34 TL, peşin harç, 51.232,50 TL tamamlama harçlarının mahsubu ile bakiye 277.878,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından asıl ve birleşen dosyada yatırılan toplam 71,80 TL başvuru harcı ve yukarıda detaylı yazılan nispi harçlar toplamı 147.749,50 TL harç olmak üzere toplam 147.821,30 davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından asıl ve birleşen dosyada yapılan 7.500,00 TL bilirkişi ücreti, 229.00 TL tebligat posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 7.729,00 yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 7.720,34 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı vekille temsil ettirildiğinden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc.Trf.’ne göre 366.308,30 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden hesaplanan 6.982,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
10-Hükmün 4. Maddesindeki hukuki yarar yokluğu nedeni ile red edilen talep yönünden davalı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan yasal avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri gereği 17.900 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2023