Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/295 E. 2019/395 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/295 Esas
KARAR NO : 2019/395
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2018
KARAR TARİHİ: 22/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, davacı ile davalı arasında——-. Noterliğinin —– günlü, ——- yevmiye numaralı, Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, bahsedilen sözleşme gereğince ——–tarihinde daire teslimi yapması gereken davalı şirketin bu edimini yerine getirmemesi üzerine sözleşmeden karşılıklı olarak dönüldüğünü, bu sebeple yine davalı şirket ile müvekkil arasında takibe konu ——-. Noterliğinin —————yevmiye numaralı “Sözleşmeden Dönme ve İbra Protokolü” düzenlendiğini, müvekkiline söz konusu daire alımı için daha önce ödemiş olduğu 585.000,00 TL’nin en geç 16/01/2018 tarihinde ödeneceği hususunun davalı şirket tarafından kabul edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, bu sebeple davalı hakkında İstanbul Anadolu 13. İcra Müdürlüğü’nün ———– sayılı takip dosyasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı tarafından icra takibine borca, faize, faiz oranına, yetkiye ve bütün ferilerine itiraz edilerek takibi durdurduğunu, bu sebeple itirazın kaldırılması için İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesinin —————esas sayılı dava dosyası ile İtirazın Kaldırılması davası açtıklarını, mahkemece takip dayanağı evrakın 2004 Sayılı İ.İ.K’nın 68. addesi kapsamında bahsedilen belgelerden değerlendirilmeyip davanın reddine karar verildiğini, dava konusu ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen sunulan onlarca delil ve evrakların mahkeme kararlarının ilgili kurumlardan celbini istemesi yargılamanın mümkün olduğunca uzamasına sebep olduğunu, bu hususun müvekkilinin mağduriyetini devam ettirdiğini, davalı taraf mümkün olduğunca alacağın tahsili sürecini sürüncemede bırakarak, bu aşamada mal kaçırmak gayesinde olduğunu, bu sebeplerle 2004 Sayılı İ.İ.K.’nın 257. maddesine göre öncelikle davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalının bugüne kadar gerek icra dosyasına gerekse İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesinin ————– esas sayılı dosyasında ilgili noter evraklarının sahteliği yahut taahhüt edilen borcun ödendiğine dair beyanda bulunmadığını, bu hususta dekont veya makbuzun sunulmadığını, bu sebeplerle davanın kabulüne, davalının itirazının iptal edilerek, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle;
Davacının hiçbir hak ve alacağı olmadığı halde davalı aleyhine icra takibi başlattığını, haksız ve kötüniyetli bu takibe karşı süresi içinde itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamından ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, haksız ve kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, İtirazın İptali davasıdır.
İstanbul Anadolu 13. İcra Dairesine ait———- sayılı icra takip dosyası getirilip incelenmiş, davalı hakkında 585.000,00 TL asıl alacak ve 35.628,90 TL işlemiş faiz alacağı için ilamsız icra takibi yapılmış olduğu, davalının süresi içerisindeki itirazı sonucunda takibin durmuş olduğu ve süresi içerisinde işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi kabul edilerek, 17/04/2019 günlü ara karar ile ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesine ait ———— esas sayılı dava dosyası getirilip incelenmiş, davacı tarafından davalı aleyhine aynı ilamsız icra takibinden dolayı davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın kaldırılması hususunda dava açılmış olduğu, mahkemenin ———–esas ve karar sayılı, 06/11/2018 günlü ilamı ile takip konusu protokolün, takip borçlusu tarafından takip alacaklısına kayıtsız şartsız ödeneceğine dair bir ibare bulunmadığından, takibe konu belge 2004 Sayılı İ.İ.K.’nın 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren bir belge olmadığı ve borçlu tarafından borçla ilgili hukuki ilişki kabul edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında önceden düzenlenen——-. Noterliğinin ———— yevmiye numaralı, ”Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi” ile sözleşmede belirtilen ———– (ada-parsel-blok-kat-numara) sayılı mesken nitelikli taşınmazın satışı hususunda anlaştıkları ve bu sözleşme gereğince taşınmazın 31/12/2017 tarihinde davacıya teslim edileceği hususunda anlaştıkları anlaşılmıştır.
Taraflar arasında sonradan düzenlenen ——-. Noterliğinin —-günlü,—————– yevmiye numaralı “Sözleşmeden Dönme ve İbra Protokolü” gereğince önceden düzenlenmiş bulunan ———— Noterliğinin ———–yevmiye numaralı, ”Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi”’nden karşılıklı irade beyanları ile dönmüş oldukları, işbu sözleşmenin I/3. maddesinde ”…Alıcı tarafından bugüne kadar satıcıya ——— TL banka havalesiyle, —–TL ise ——— hesabından virman yapılması ile toplamda ———TL ödenmiş kabul edilmektedir. İşbu Protokolün imzası ile birlikte——- TL’nin———- cari hesabına virman yapılmasına, 585.000,00 TL’nin ise işbu Protokolün en geç 16/01/2018 tarihine kadar satıcı tarafından alıcıya ödenmesine, taraflar gayrikabil rücu kabul ve taahhüt eder…” şeklinde hüküm koymuş oldukları anlaşılmıştır. Dava konusu işbu protokol noterlikten düzenlenmiş olup, işbu protokolün geçersizliğine veya protokolde belirlenen bedelin ödendiğine dair bir savunma yapılmamıştır.
Davalı vekili, 24/04/2019 günlü dilekçesiyle toplanmasını talep etmiş olduğu, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesine ait ——– D.İş esas sayılı dava dosyasının ve İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliğine ait ——— D.İş esas sayılı dava dosyasının davanın esasıyla ilgisi olmadığı, işbu evrak ve dosyalarla hukuken ispatlanmasını gerektirir bir hususun olmaması sebebiyle davalı vekilinin işbu delillerin toplanması talebinin reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, taraflar arasında önceden taşınmaz satışı için sözleşme düzenlendiği ancak tarafların biraya gelerek bu kez yapmış oldukları satış sözleşmesinden karşılıklı irade beyanları ile vazgeçerek —— Noterliğinin ———— yevmiye numaralı “Sözleşmeden Dönme ve İbra Protokolü” düzenlemiş oldukları, bu protokol hükümleri gereğince alıcı olan davacı tarafından satıcı olan davalıya ödenmiş bulunan toplam ————TL’nin ———– TL’sinin dava dışı ————, geri kalan icra takibine konu 585.000,00 TL’nin ise 16/01/2018 tarihinde davacıya ödenmesi hususunda anlaştıkları ancak davalının işbu sözleşmeden dönmeyi içeren protokol gereğince ödemesi gereken meblağı belirlenen kesin sürede davacıya ödememiş olduğu, davacının bu protokole istinaden istinaden yapmış olduğu ilamsız icra takibinde haklı olduğu, davalının dava konusu protokolün geçersizliğine veya protokolde belirlenen bedelin ödendiğine dair bir savunma yapıp buna dair delil sunmamış olması sebebiyle borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu, bu sebeplerle davalı borçlunun itirazının iptaline, alacak likit ve belli olduğundan davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun ”Borçlunun temerrüdü”, ”Koşulları” başlıklı 117. maddesi, ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde temerrüde düşer.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” hükmü gereğince dava konusu protokolde dava konusu alacağın 16/01/2018 tarihinde ödeneceği şart edilmiş olması sebebiyle davalının işbu tarihten itibaren temerrüde düştüğünün kabulü gerekmiştir. Bu sebeple davacının takibinde 16/01/2018 tarihinden itibaren faiz istemesi hukuken yerindedir.
Mahkememizce yapılan hesaplamada talep edilen faiz oranına göre faiz alacağının 35.785,17 TL olduğu, takipte ise davacının daha az olan 35.628,90 TL talep etmiş olması sebebiyle davalının faiz oranı ve faiz alacağına yönelik itirazı da hukuken yerinde görülmemiştir.
Davalının yerleşim yerinin, icra dairesinin yetki alanında kalmakta olduğunda davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı da hukuken yerinde görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kabulüne, davalının haksız ve kötüniyetli olarak borca itiraz etmiş olduğu kanaatine varıldığından icra inkar tazminatına mahküm edilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE; Davalının İstanbul Anadolu 13. İcra Dairesinin ———– sayılı ilamsız icra takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
2- Dava konusu alacağın likit olması sebebiyle icra inkar tazminatının kabulüyle asıl alacak olan 585.000,00 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 117.000,00 TL icra inkar tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3- 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 39.961,35 TL nispi ilam harcından peşin alınan 6.887,20 TL’nin mahsubuyla bakiye kalan 33.074,15 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafından 35,90 TL başvurma harcı, 6.887,20 TL peşin harç, 196,50 TL ilk masraf, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere yapılan toplam 7.119,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Karar tarihinde yürürlükte olan Av. Asg. Üc. Trf.nin 13/(1). maddesine göre, 37.350,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/05/2019