Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/276 E. 2020/367 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/276 Esas
KARAR NO : 2020/367

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/07/2020

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafın maliki ve sigortacısı olduğu——— plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olarak sigortalı araca çarptığını, ayrıca sigortalı araç sürücüsüne sopa ile saldırdığını, sigortalı araçta ——- tarihînde hasar ödemesinin yapıldığını, yapılan bu ödeme ile TTK. md. 1472 hükmü gereği sigortacı müvekkil————–sigortalısının kanuni halefi olduğunu, zararın tahsili için davalı borçlular aleyhine Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün ———— sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, haksız itirazın iptaline, İcra takibinin devamına ve 20% icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ———– vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu uyuşmazlıkta sigorta şirketleri arasında imzalanmış protokol gereği yükümlülüklerinin yerine getirilmemiş olması nedeniyle Öncelikle usulen reddine karar verilmesi gerektiğini, olaydaki kusur oranının belli olmadığını, bu sebeple kusur oranı tespiti gerektiğini belirterek, davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın karşı taraf aracının hatalı sürüş sonucu çarpması neticesinde gerçekleştiğini, müvekkil aracı zilyedinin karşı yan araç ve sürücüsüne sopa ile saldırmasının da bir gerçekliği bulunmadığını, ileri sürülen zararda müvekkilin bir sorumluluğu bulunmadığı, aksi düşünülse dahi araç hasar ve onarımını gösterir açık fatura bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul Anadolu—- İcra dairesinin ——- esas sayılı icra takip dosyası, Ankara —-.Asliye Ceza Mahkemesinin—— esas sayılı dosya sureti, hasar dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Makine Mühendisi bilirkişi —-uzmanı bilirkişiden oluşan heyet tarafından düzenlenen 08/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;—-tarihinde meydana gelen olayda; Davalı taraf sürücüsü — olayda 100% oranında tam kusurlu olduğu, davacı taraf sürücüsü——– kusursuz olduğu, araçtaki gerçek zarar miktarının olay tarihi itibariyle KDV dahil 1.000-TL olduğu, kusur oranı doğrultusunda bu bedelin tamamından davalı tarafın sorumlu olacağının bildirildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Dava tarihi tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar mutlak ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Huzurdaki davada; davalı trafik zorunlu mali sorumluluk sigortasıdır. Davacı ise, hasara uğrayan aracın kasko sigorta şirketidir. Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalısına ödediği araç hasar bedelini kazaya karışan, karşı taraf araç trafik sigorta şirketinden istemektedir. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle mutlak ticari bir dava söz konusu olup, asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmaktadır. (Yargıtay ——-Hukuk Dairesi’nin —————— sayılı kararı).
TTK nun 1472-(1)maddesi; “Sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlululara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek ,dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindedir. Halef olma (halefiyet) bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun————– sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Yargıtay ——–Hukuk Dairesi’nin ———- sayılı içtihadında da “TTK’nun 1301. maddesi (6102 sayılı TTK m. 1472) hükmü gereğince kasko sigortacısı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur. Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, kasko sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.” şeklinde vurgulamıştır. Buna göre; HMK 6,7 ve 16. maddeleri gereği davacı şirket davayı davalılardan ZMM sigortacısının adresinin bulunduğu yer olan olan ——–mahkemeleri nezdinde ikame ettiğinden mahkememiz dava konusu uyuşmazlığın hallinde yetkili mahkemedir.
Somut olayda;——- tarihinde davacı sigorta şirketine sigortalı——— plaka sayılı araçla davalı—– plaka sayılı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına araçta meydana gelen hasar nedeniyle———hasar tazminatı ödemesi yapıldığı, huzurdaki dava ile TTK 1472. maddesi gereği sigortalının halefi olarak rücuen tazminat talebi ile huzurdaki davanın ikame edildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK 1420 md. gereğince sigorta mukavelesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
TTK’nın 1472/2. maddesi; “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur…” şeklindedir.
6102 sayılı TTK 1420 md. gereğince sigorta mukavelesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
TTK’nın 1472/2. maddesi; “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur…” şeklindedir. Dava konusu olayda; rizikonun gerçekleştiği tarih davacı tarafça ödemenin yapıldığı ——Huzurdaki davanın 21.12.2018 tarihinde açıldığı göz önünde bulundurulduğunda davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı görülmektedir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mahkememizce alınan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporuna göre meydana gelen dava konusu kazanın oluşumunda davalı tarafa ait araç sürücünün %100 kusurlu olduğu, gerçek zarar miktarının 1.000 TL olduğu, davalı araç malikinin olay tarihi, davalı ZMM sigortacısının daha evvel temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle dava tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılacağı, davalı araç maliki bakımından zarara neden olan aracın hususi araç olması nedeniyle 03.10.2017-11.10.2018 (icra takip tarihi) tarihleri arasında yasal faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
-Davalı ——- tarafından İstanbul Anadolu ——-. İcra Dairesinin —— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın ——————-işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE,
-Davalı ————- şirketi tarafından İstanbul Anadolu—— İcra Dairesinin —– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 1.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE,
-Davalı ——————– itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 1.091,97 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 218,39 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
-Davalı sigorta şirketinin itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 1.000,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 200,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasası uyarınca başlangıçta alınan 35,90 TL harcın, alınması gereken 54,40 TL harçtan düşümü ile bakiye 18,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA ,
3-Davacı tarafından yatırılan 71,80 TL harç ve yapılan 2000,00 TL bilirkişi ücreti ve 201,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 2237,60 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre belirlenen 1870,96 TL’lik kısmının (davalı sigorta şirketi bakımından —————– ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan——göre tespit edilen 1097,97 TL vekalet ücretinin davalılardan (davalı sigorta şirketi bakımından 1.000 TL ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı ———– kendisini vekil ile temsil ettirdiği için red olan miktar için karar tarihinde yürürlükte bulunan ——göre tespit edilen 163,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı vekilline VERİLMESİNE,
8-Davalı sigorta şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiği için red olan miktar için karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- göre tespit edilen 285,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı vekilline VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.