Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/240 E. 2020/803 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/240
KARAR NO : 2020/803
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkil şirket ile davalı arasında ticari ilişki kurulduğunu, bu kapsamda davalı adına farklı tarihinde faturalar düzenlenerek kendisine gönderildiğini, faturalara itiraz edilmediğini, borcun ödenmemesinden dolayı icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğini, anılan nedenlerle gerçekleştirilen itirazın iptali ile icra takibinin devamını, itirazın haksız olması nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı ile iddia edildiği gibi bir borç ilişkisi bulunmadığını, tebliğ edildiği iddia edilen faturaların müvekkile gönderilmediğinden hareketle davanın reddini ve davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
—- nolu raporu, bilirkişi raporu, —– cevabi yazısı,
—- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defterlerinde davacıya —–borçlu olarak —- kapattığının görüldüğü, davalının ticari defterlerinde davalıya yaptığı ödemeler ile ilgili hiçbir kayda rastlanılmadığı, davalının defterlerine göre takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacağının bulunduğu ve davalı ticari defterinden miktarının tespitinin mümkün olmadığının beyan edildiği görülmüştür.
SMMM Uzmanı bilirkişinin mahkememize ibraz ettiği —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; —- takip tarihi itibariyle davalı nezdinde davacının —- alacaklı olduğu, aynı tarih itibariyle davacı nezdinde davalının —— borçlu olduğu , davacının alacak iddiasını ispat ettiğinin anlaşıldığı, bu nedenle — takip tarihiyle davalıdan istenebilir tutarın —- olacağı, icra takibi ile yıllık —- birikmiş faiz talep edildiği, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu, bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından —- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
—— sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de —– bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
——- sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla——-icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —– alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın incelenen ticari defter ve kayıtlarının ise usulüne uygun olarak tutulmadığı görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davacı taraf dava dilekçesinde ticarî defterlerine delil olarak dayanmış olup bu ticarî defter kavramı içerisinde BA-BS formları da girmektedir.——
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam — alacaklı olduğu, davalı tarafça dava konusu alacağa dayanak faturalarıa ilişkin bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirim yapılmış olduğu, bu hususun davalıya ait BA-BS form örneklerinde de görüldüğü, dava konusu alacağın dayandığı faturaların davalının vergi kayıtlarında olması nedeniyle davacı lehine malların davalıya teslimi hususunun karine olarak sabit olduğu ——— bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilememesi karşısında davalının borca itirazında haksız olduğu, takip tarihinden evvel davalının temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz alacağı talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne; alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —- icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın—- asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 9.490,74 TL nin % 20 si oranında olmak üzere 1.898,14 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 648,32 TL harçtan başlangıçta alınan 162,08 TL peşin harcın mahsubu ile geri kalan 486,24 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı ve 162,08 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 2.650,00 TL bilirkişi ücreti ve 135,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.777,28 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla AAÜT gereği 3.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Davalı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla AAÜT gereği 28,08 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ÖDENMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair, davacı tarafın yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ——Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19.11.2020