Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/232 E. 2021/34 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/232 Esas
KARAR NO : 2021/34

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 20/12/2018
KARAR TARİHİ : 14/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı—-dava dilekçesinde özetle; Müvekkil——- tesislerinden alınarak, dava dış———- bahsedilen emtiaların———- plakalı araca yüklendiği, emtiaların bir kısmının adresine teslim edilmeden çalındığını, sigortalının başvurusu üzerine eksper incelemesi yapıldığı;— olduğunun tespit edildiğini, davacı tarafından sigortalısına belirtilen miktarın ödendiği; Bu ödeme ile davacının sigortalısının haklarına hem———– aracın — hem de işleteni sıfatıyla;—– sürücüsü sıfatıyla oluşan zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu; Davalılar aleyhinde————- başlatıldığını, borçluların haksız ve mesnetsiz olarak İcra takibine itiraz ettikleri ve takibin durdurulduğunun, yukarıda açıklanan nedenlerle——– takibinin devamına, haksız itiraz nedeniyle davalı borçluların %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir
Davalı———– olduğunun, kira ilişkisinin yenilenerek sonraki yıllarda da devam ettiğinin, kira sözleşmesinin ekte sunulduğunun, buna göre müvekkilin araç üzerinde fiili ve hukuki hakimiyetinin, işleten ve taşıyan sıfatı bulunmadığının, bu sebeple de borçtan sorumluluğunun olmadığının, olayda, —–müvekkile rücu hakkının bulunmadığının, zararın araç, emtianın teslim edileceği işletme önünde park halinde iken meydana geldiğinin açık olduğu ve müvekkile atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığı ve müvekkile rücu edilmesinin mümkün olmadığını belirmiştir.
Dava dışı—-. —– kapsamında …” akdedildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin —– tarihli beyan dilekçesinde özetle: Hırsızlık yapılan aracın———- olduğunu, kira ilişkisinin yenilenmek suretiyle sonraki yıllarda devam ettiğini, — sunulduğunun, davalı müvekkilin araç üzerinde fiili ve hukuki hakimiyetinin, isleten ve taşıyan sıfatının bulunmadığını, bu sebeple borçtan sorumluluğunun bulunmadığını, olayda sigorta şirketinin müvekkile rücu hakkının bulunmadığını, zararın—- teslim edileceği işletme önünde park halinde iken olduğunu, hırsızlık sebebiyle meydana gelen olayda— davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, kusursuz davalı müvekkile rücu edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
RAPOR:Bilirkişilerin —— Teslim aldığı —–malzemelerinin bulunduğu aracıyla hareket edip güvenli olmayan yere aracını park eden araç içinde uyuyan dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen —— kusuru sebebiyle “%100 oranında Asli ve Tamamen Kusurlu” olduğunun——– sözleşmenin taraflarca feshedildiğine dair herhangi bir bilgi bulunmadığının, bu nedenle sözleşmenin aynı şartlarda devam ettiği ve hırsızlık olayı tarihinde de geçerli olduğunun, buna göre (KTK’ nun 3. Md. işleten) kurallar gereği hırsızlık olayı tarihinde ———- süresince — sıfatının geçici olarak sona erdiği ve meydana gelen olayda sorumluluğunun bulunmadığının,—– —– müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun, davacının sigortalısı olan dava dışı sigortalı——olduklarının, çalınan emtiaların sahibinden taşımak için alınmasını sağlayan dava dışı sigortalı “——— ile sigortalı olduğunun, davacı sigorta tarafından— incelemesi yaptırıldığı, çalınan emtia bedeli —– olduğunun tespit edildiği ve 10.05.2018 tarihinde dava dışı ——– tazminat ödemesini, olaya sebebiyet veren —— ve bu aracın işleteni olan davalı——rücuen talep edebileceğinin, mahkemenizin nihai takdirlerine sunduklarının kanaatine varıldıklarını beyan etmişlerdir.
EK RAPOR:Bilirkişilerin 12/06/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının itirazlarının yerinde görüldüğü takdirde; kira sözleşmesine istinaden ödeme dekontlarının sunulması başta olmak üzere davacının diğer isteklerinin değerlendirilmesi gerektiği kanaatinde olduklarının, aksi durum söz konusu olduğunda kök rapora aynen iştirak edilmekte olduklarının, mahkemenizin nihai takdirlerine sunduklarının kanaatine vardıklarını beyan etmişlerdir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Davacı vekili, davacı —- sigortalısı şirketin emtiasının davalı sürücü ——– yüklendiği, emtiaların bir kısmının adresine teslim edilmeden çalın çalınması nedeniyle oluşan zararının dava dışı kendi sigortalısına ödediğini, zarardan taşıma işini gerçekleştiren taşıyıcı——-sorumlu olduğunu ileri sürerek, 20.713,91 TL tazminatın davalılardan rücuen tahsili amacıyla —– esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, bu nedenle itirazıp iptali davası açtıklarını sonuç olarak davalıların 20.713,91 TL alacağa yönelik yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır.
Dava, —- ödediği tazminat bedelinin kusurlu 3. Kişiye karşı açmış olduğu rücu olacağına dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler —- dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda, Davacı —- sigortalandığı,—— adresine sevk edilmek için yüklenen emtiaların
Teslim edileceği yere yakın yere gelindiğinde—- sırada hırsızlık olayının gerçekleştiği 02/02/2020 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre hırsızlık olayı nedeniyle davacı—– —- sigorta tazminatı olarak ödendiği, sigortalı davalı ——– meydana gelen olaydan hizmet kusuru sebebiyle %100 oranında sorumlu ve kusurlu olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Meydana gelen olaydan hizmet kusuru sebebiyle davalı—– ve sürücü diğer davalı —– %100 oranında sorumlu ve kusurlu olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunun bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esasa alınabilecek olduğu vicdani kanaati ile bu doğrultuda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda hırsızlık olayından kaynaklı oluşan zararın davalı tarafından belirlenebilmesi mümkün olmadığından, böylece borçlunun borçunu yalnız başına tahkik ve tayin etmesi beklenemeyeceğinden ayrıca takibe itiraz dilekçesindeki hususlar nazara alınarak davalı aleyhine yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
İtirazın iptaline takibin devamına icra inkar tazminatına ilişkin talebin ise alacağın likit olmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan davalı—— çekici üzerinde işleten sıfatının bulunmasından kaynaklı sorumluluğu olduğu ileri sürülmüş, davacı sigorta vekili de —- hırsızlık olayından çok önce düzenlendiğinden bahisle sorumluluktan kurtulmaya yönelik savunmaların yerinde olmadığı ileri sürülerek davanın davalı şirket yönünden de kabulünü talep etmiştir.
——–huzurunda düzenlenen sözleşme ile —— sözleşmede “iş bu sözleşme taraflarca fes edilmediği takdirde aynı şartlarla devam edecektir” şeklinde hükme yer verildiği, sözleşmenin taraflarca feshedildiğine dair dosyamız arasında herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, bu haliyle uzun süre—- işleten sıfatının geçici olarak sona erip ermediği ve meydana gelen hırsızlık olayında sorumluluğunun bulunup bulunulmadığı hususlarında değerlendirmek yapabilmek—– bedelinin—— bildirilip bildirilmediği hususuna ilişkin bilgi ve belgelerin ve kira sözleşmesine istinaden kira bedellerinin ödendiğine dair ödeme belgelerinin bulunup bulunulmadığı var ise bilgi ve belgelerin mahkememize sunulması” —- dilekçesinde konu ile alakalı ” elde edilen kira geliri yasal beyan sınırının altında olduğundan; vergi dairesine herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Keza kira bedelleri de tahsilat makbuzu ile nakit olarak tahsil edilmiştir” şeklindeki beyanları ile davalı şirketten istenilen yan delillere ilişkin dosyamıza her hangi bir bilgi ve belge kazandırmadığı anlaşılmıştır. ——sayılı ilamındaki ” davalı taraf aracı üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, ibraz edilen sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, gerektiğinde işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, işletenlik sıfatının kimde bulunduğu, hususları tartışılarak varılacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında yan delil ile kira sözleşmesinin yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiğini, kira bedelini aldığını, sözleşme tarafı olarak alınan kira bedelinin—- bildirim yapıldığını mahkememiz huzurunda ispat edemediği vicdani kanaati ile davalı——- davaya konu olaydaki hırsızlık olayında işleten sıfatı ile sorumlu olduğu değerlendirilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalılar tarafından——- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-İcra İnkar tazminatına ilişkin talebin alacak likit bulunmadığından reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.414,96 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 250,18 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.164,78‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 250,18 TL peşin harç toplamı 294,08‬ TL ile 992,70 TL ( 800,00 TL bilirkişi ücreti,—- reddiyatı, 22,30 TL Dosya masrafı, 48,50 TL E-Tebligat gideri 121,40 TL Tebligat gideri) olmak üzere toplam 2.177,27‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.