Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/230 E. 2020/486 K. 09.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/230 Esas
KARAR NO: 2020/486
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2018
KARAR TARİHİ: 09/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun süredir devam eden ticari şirket bulunduğunu, müvekkilinin son olarak ———içerisinde birikmiş fatura alacaklarını istemesi üzerine davalı tarafça ödeme yapılamadığını bu durum üzerine icra takip dosyasında mevcut cari hesap bakiyesi alacağın talebi yoluna gidilmek durumunda kalındığını, davalı şirket hakkında —————— Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin ilgili cari hesap muhteviyatı faturalara konu mal ve hizmetleri almış olmasına ayrıca bağlı olduğu vergi dairesine beyannamelerde bildirmiş olmasına rağmen davalı şirketin takipte ödeme emrinde belirtilen miktar kadar borçlu olmadığı gerekçesi ile takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takip konusu ——alacağın takip tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline, kötü niyetli itiraz nedeniyle davalının %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketin ihale ile aldığı —— aldığı ———————- konu işlerin belli bölüm ve kısımlarında sağladığı makineler ve sağladığı işçilerden oluşan ekipleri vasıtası ile taşeron olarak çalıştığını, davalı şirketin ihale konusu her ——— de taşeron olarak yüklendiği işleri eksik bıraktığı gibi, davacı tarafından tamamlanan çoğu işte hatalı ve kusurlu olarak tamamlandığından bu işlerin daha sonra davalı şirket veya başka şirket tarafından düzeltilmek zorunda kalındığını, yüklendiği için tamamlamayarak eksik bıraktığı işler için ödemesi gereken cezai şart bedeli ile kusurlu olarak yaptığı işlerin sonradan düzeltilmesi yada yeniden yapılması için yapılan giderlerin ve ödenen ücretlerin biran için yapılacak yargılamada davacının alacağının olduğunun tespiti halinde davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiğini, davalı şirket adına ——————- ise davalı şirket yetkilisi —— tarafından davacıya ödendiğini, belirtilen sözleşme konusu işlerle ilgili müvekkili şirket ile —-arasında kesin kabulün beklenmesi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydı ile —————dosyasından açılacak dava sonucunda davacının alacağının tespit edilmesi halinde bu alacağın mahsup edilmesini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
davasıdır.
———– sayılı takip dosyası getirilip incelenmiştir. Davacı şirket tarafından davalı borçlu aleyhine ——– tarihinde cari hesap bakiyesi alacak sebebiyle ———- alacağın ferileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla takip yapılmış olduğu, ödeme emrinin borçluya ——- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilince ———- tarihli dilekçe ile borca, faize ve faiz oranına yönelik itiraz edilmiş olduğu, icra takibinin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış her iki tarafın da ticari defterleri getirtilerek dosya alanında uzman bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Bilirkişi ——— tarihli raporda özetle davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan icra takip tarihi itibarı ile —– alacaklı olduğunu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre icra takip tarihi itibarı ile davalının davacıya olan borcunun —- olduğunu, davalının defter ve kayıtlarında davacı adına düzenlenen ——— nolu ————— olmak üzere toplam ———— faturanın davacı hesabına borç kaydı yapıldığı ancak dava dosyasında bu faturanın davacıya teslim tesellümüne dair belge olmadığını, ayrıca defter ve kayıtlarda olmamasına rağmen inceleme sırasında davalı tarafından sunulan ödeme makbuzları ve banka havale makbuzlarının yapılan incelemesinde davalı tarafından haricen çıkarılan cari hesap dökümünde de davacı şirkete ——— borçlu olduklarının kabul edildiğini belirtmiştir. Bilirkişi tarafından raporda bahsi geçen ———- fatura uyap sistemi üzerinden sunulan belgelerden anlaşıldığı üzere aynı tarihte davacı yanca kabul edilmeyerek davalı yana iade edilmiştir. Davalının kendi sunduğu harici cari hesap kaydı ve hesap hareketlerine göre davacıya ———- borçlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin davalı şirkete alt taşeron olarak hizmet sunduğu,davalı şirketin de ———- hizmet sunduğu sunulan sözleşmelerden anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacı tarafından tamamlanan çoğu işin hatalı ve kusurlu olarak tamamlandığından bu işlerin daha sonra davalı şirket veya başka şirket tarafından düzeltilmek zorunda kalındığını, yüklendiği için tamamlamayarak eksik bıraktığı işler için ödemesi gereken cezai şart bedeli ile kusurlu olarak yaptığı işlerin sonradan düzeltilmesi yada yeniden yapılması için yapılan giderler olduğunu belirtmiş ancak buna ilişkin somut bir delil sunmamıştır. İcra takip tarihinden çok sonra kestiği fatura da davacı yanca aynı tarihte davalıya iade edilmiştir. Ayrıca davalının iddiasının aksine——– gelen yazı cevabından da davalının hizmet verdiği bir kısım projelerden gelen kesin kabul tutanakları olduğu ve yapılan işin kesin kabule engel teşkil edecek kusur ve arızası olmadığının bildirildiği görülmüştür. Davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan ————– alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
—————————- bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez —————— Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır. ————-
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmiş davacının icra takip tarihi itibarı ile davalıdan—— alacaklı olduğu ve alacağın davalı tarafından belirlenebilir olduğu( Nitekim davalı kayıtları ile bu alacak tespit edilmiştir. ) anlaşılmış davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
a) Davalı tarafından———–sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın ——– asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu meblağ üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine,
b) Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 267.259,60 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 53.451,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 18.256,50 TL nispi harcın, peşin alınan 5.123,93 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 13.132,57 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı vekili tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 5.123,93 TL peşin harç, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 109,30 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 6.483,23 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 4.084,12 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 27.158,17 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan red edilen miktar üzerinden hesaplanan Av. Asg. Üc. Trf.’ne 13/(1) maddesine göre, 18.864,43 TLTL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair kısa karar, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.09/09/2020