Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/224 E. 2022/734 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/224 Esas
KARAR NO : 2022/734

DAVA : Haksız Rekabet Tespiti ve Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı —–eski yöneticilerinin —— firmasınını kurduklarını, müvekkil şirket ortaklarının sahip oldukları portföyü sektörde hiçbir faaliyeti bulunmayan —— bünyesine soktuklarını, böylece —– müşteri ——- sayesinde sektörün —— numaralı oyuncusu haline geldiğini, bu şekilde bir portföye ve sektörel liderliğe sahip müvekkil şirket ortaklarının daha sonra müvekkil şirket çatısı altında faaliyetlerine devam etmeleri ile tüm bu müşteri bilgi ve portföyünün müvekkil şirkete aktarıldığını, müvekkilin —— firması ile portföy bilgilerini paylaşarak iş hacmini genişletmek amacıyla bir sözleşme imzalamak istediğini, buna karşın davalı ——- Genel Müdürünün müvekkil şirket ile iletişime geçerek sözleşmeyi imzalamaktan vazgeçirdiğini, nitekim müvekkil şirket hedeflerinin——şirketi tarafından karşılanacağı hususunun belirtildiğini, ceva şirketinin asıl amacının verdiği taahhütlerle müvekkil şirketin—— ile imzalamak üzere olduğu anlaşmayı engellemek ve hileli davranmak suretiyle müvekkil şirket portföyünü ele geçirmek amacında olduğunu,—— kurulması planlanan işbirliği çerçevesinde 5 yıl süreli Ticari İş Birliği ve Danışmanlık Tedarik Hizmet Sözleşmesi—— danışmanlık sözleşmesi) imzalanması ve bu kapsamda —– iş hacminin geliştirilmesi projesi—— tasarlandığını, bu kapsamda müvekkilin mevcut portföyünü profesyonel bir şekilde kullanıp genişletmeye devam etmeyi, —— alanındaki faaliyetlerini müvekkil şirketin getireceği çalışanlar, sektör bilgisi, satınalma gücü, müşteri portföyü sayesinde geliştirerek var olan çalışmayı artırmayı, böylelikle müşterilere daha kapsamlı bir hizmet verilmesinin sağlanmasının planlandığını, müvekkilin —– Danışmanlık sözleşmesinin ifasını —— ısrarı ve baskısı ile 1 Temmuz 2017 tarihinde başladığını, bunu takiben 2017 Temmuz tarihinde 86 çalışanın —–ile iş sözleşmesi imzalayarak—— kapsamında çalışmaya başladığını, aktif 1.800 müşterinin hızlıca davalı ——portföyüne eklendiğini, bu sayede —— projesi kapsamında neredeyse sıfırdan kurulan ——operasyonu departmanları ve bu operasyonlara iş sağlayacak satış departmanı sayesinde çalışma hacmini, ekonomik kazancını, sektördeki tanınırlığını arttırdığını, istatistiki verilerden de görüleceği üzere 2017 Haziran ayında —— tarafından açıklanan sıralamada —— Sırada iken 2017 Temmuz ayında ——projesinin hayata geçirilmesi ile yeni çalışanlar ile müşteriler sayesinde——-sektöründe——-sıraya geldiğini, bu kapsamda müvekkil şirket portföyü ile ——- projesinin bu sıralamaya etkisinin olduğunu, bu aşamadan sonra davalı ——- müvekkili hedefleri tutturulamadığı bahanesiyle kötülemeye başladığını ve sözleşmesi imzalamadığını, kademli olarak müvekkile ait müşteri, ——çalışan ve portföyünü uhdesine geçirdiğini, ——- dürüstlük kuralına aykırı davranarak diğer davalı —— müvekkil şirketin—— ile ortaklık yapmasını engellemeye ve müvekkilin ticaretten mahvını sağlamaya çalıştığını, ——işbirliği sözleşmesindeji taahhütlerine yerine getirmeme konusunda gösterdiği ısrar ve kötü niyet sebebiyle sözleşmenin 08.01.2018 tarihinde feshedildiğini, ——projesi kapsamındaki yükümlülüklerin, yerine getirmemesi ve ——danışmanlık sözleşmesini imzalamayarak sözleşmeye konu borçlarını ifa etmemesi nedeniyle ——Sayılı dosyasında tazminat talepli dava ikame edildiğini, davalı —– müvekkilin iş birliği yaptığı çalışanlarını, portföyünü—–devrettiği diğer davalı —–hakim ortağı olan —– müvekkili kötülemek amacıyla gizli e-mailler gönderdiğini, ——- bu davranışın haksız rekabete sebep olduğunu, davalı—— firmalarının ticari ahlak, objektif, iyi niyet kurallarını hiçe sayarak haksız şekilde müvekkil şirketin çalışanlarını ve müşteri portföyünü elde etmek amacıyla e-mailler aracılığıyla müvekkil şirketi aldattığını, , söz konusu müvekkili kötüleyen e-maillerin —— firmalarına gönderildiğini, mailleri alan firmaların bu durumu müvekkile bildirmediği, en nihayetinde müvekkil şirket ticaretinin mahvına sebep olduğunu ve bu durumun haksız rekabeti teşkil ettiğini, davalı—— kendi bünyesinden çıkardığı müvekkil ortaklarının aynı piyasada yeniden iş yapmaması, diğer davalı ——müvekkile ait portföy ve çalışanlarını karşılıksız olarak elde etmeyi amaçlaması nedeniyle işbu davanın konusunu oluşturan haksız rekabeti birlikte işlediklerini, davalıların müvekkilin piyasaya aynı portföy ve çalışan gücü ile birlikte giremeyeceğini dikkate aldıklarını, bu hususun tespitiyle ilgili sektör uzmanı bilirkişilerden görüş alınması gerektiğini, —— sözleşmesi kapsamında kurulması planlanan ticari ilişkide —– sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve getirilmesi planlanan —–iş sözleşmesinin davalı —— tarafından feshedildiğini, bu durumun müvekkil şirketin —— kapsamındaki yükümlülüklerini ifa etme imkanını ortadan kaldırdığını, böylece davalı ——; sözleşmeye, basiretli bir tacirin kabul etmesi imkansız değişiklikler talep ettiği, Müvekkili şirketin fiilen faaliyet göstermesini ve sözleşmeyi ifasına engel olduğu, Başından beri tüm —— yöneticisi olması planlanan——- iş sözleşmesini tek taraflı feshetmesi gibi hususların bir arada değerlendirildiğinde, müvekkili aldatarak müşteri portföyünün ele geçirme niyetinde olması, davalıların haksız rekabet teşkil eden fiillerinin müvekkilin ticaretten mahvına sebep olması, davalıların iş yapmaktan ziyade müvekkilin sektördeki diğer firmalarla sözleşme imzalamayı amaç edinmeleri nedenleriyle müvekkilin bir daha piyasada var olmayacak şekilde büyük zarar gördüğünü, müvekkilin zarar miktarının tam olarak tespit edilemediğini, bu nedenle şimdilik 102.000 TL üzerinden belirsiz alacak davası ikame edildiğini, anılan nedenlerle haksız rekabetin tespitini, hükmün kesinleşmesi sonrası haksız rekabet fiilinin tirajı 50.000’in üzerinde olan ——ilanını, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın mahkeme tarafından tespitini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ——cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki davada müvekkili yönünden haksız rekabet unsurlarının oluşmadığını, davacı ile müvekkili davalılar arasında süregelen doğrudan bir rekabet ilişkisinin bulunmadığını, söz konusu e-posta yazışmalarının davacı hakkında olmadığını, zira e-posta yazışmasında davacı ile diğer davalı —– arasında görülen işçilik alacaklarını konu ettiğini,—— yönetimi altında faaliyet gösterdiği dönemde sürekli zarar ettiğini, ticari beklentilerin gerçekleşmediğini, bu nedenle —–yetkililerinin —— dair kişisel görüşlerinin de eleştirel olmasının doğal olduğunu, haksız rekabete dayalı tazminat talebinde bulunulabilmesi için eylem ve zarar arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, buna karşın davacının müvekkillerin sorumluluğunun bulunduğu iddiasına karşılık, ——yetkililerine izafe olunan eylemler ile davacının tazminat talebine dayanak teşkile den sonuçlar arasında illiyet bağı bulunmadığını, sözleşmenin daha imzalanmadan kendi menfaaatlerini koruyacak şekilde hareket eden davacı ile diğer davalılara izafe olunan davacının çalışan, müşteri çevresi ve —– diğer davalılardan olan—— tarafından iktisabından dolayı davacının iddia ettiği zarara sebep olduğunu, davacının bu noktada basiretten yoksun bir şekilde hareket ettiğini, bu hususların illiyet zincirini kesecek nitelikte olduğunu, davacının —— ile anlaşmaya yakın olduğunu iddiasının doğru olmadığını,bu iddiasını destekler nitelikte pazarlığı kızıştırmak amaçlı olarak kaleme alınan e-postalardan başkaca bir delil ibraz edilmediğini—— anlaşması ilgili iddianın bir an için doğru olduğu kabul edilse dahi —— 22.06.2017’den bu yana durumdan haberdar olması itibariyle iddianın zamanaşımına uğradığını, davacının iddia ettiği zarar tutarlarını ispatlayamadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı——Cevap dilekçesinde özetle: Davacının müvekkili—— ve hakim ortağı olan diğer davalılar yönünden hiçbir iddiasını net olarak ortaya koyamadığını, ispat edemediğini, müvekkil ceva yönünden haksız rekabet iddialarının soyut ve dayanaksız olduğunu, maddi zarara ilişkin yasal şartların oluşmadığını, davacının zararı ve miktarını ispat etmesi gerektiğini, taraflar arasında kurulmuş herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacının iddia ettiği sözleşmenin ifa edildiğine yönelik herhangi bir somut delil bulunmadığını, davacı şirket ortakları ve ekibinin verdikleri vaat ve taahhütler doğrultusunda müvekkil—– istihdam edilme nedeninin müvekkil şirketin sektördeki iş hacminin yanısıra cirosunu artırarak kar elde edilmesini amaçladığını, ancak davacı şirket ortakları ve ekibinin istihdam edildiği 2017 Temmuz ayından bu yana müvekkil —– her ay zarar ettiğini, esasen davacının en baştan beri yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunarak ticari işbirliği konusunda müvekkil şirketin iradesini sakatladığını, sektörde kilit konumda olduğunu iddia eden davacı portföyünün müvekkil tarafından ele geçirilmesinin ticari hayatta mümkün olamayacağının bilindiğini ileri sürerek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı —– Şirketinin vekili 03.10.2019 ve 27.12.2019 tarihli cevap dilekçelerin de özetle; Dava dilekçesinin içeriğinde belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmesine rağmen netice-i talep kısmında “fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere asgari 102.000,00 TL olarak belirtmek suretiyle davanın kısmi dava olarak açıldığını belirtmekle içerikle çelişkiye düştüğünü ve bu çelişkinin öncelikle davacı tarafından giderilmesi gerektiğini; Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı varsayımında, davacının belirli olan alacakları yönünden belirsiz alacak davası açmasının mümkün olmadığını; Görülmekte olan dava açısından ——- pasif, davacının ise aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını ve davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, zira davacı şirketin yegane dayanağı olan e-mailde söz konusu olan kişinin davacı şirket değil onun ortağı olan —– olduğunu, ileri sürülen diğer vakıaların da davacı şirket değil—— ile ilgili olduğunu ve dolayısıyla dava bakımından davacı şirketin aktif taraf sıfatının bulunmadığını, Söz konusu e-mailin —–üst düzey yöneticisi —–tarafından müvekkil şirketin yetkilisi ——- gönderildiği iddia edildiğini, ancak davacı şirketin henüz varlığını bile ispat edemediği ispat edemediği bir e-mail yazışması ile müvekkili şirketin sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını; TTK m.60. hükmünde öngörülen, 1-3 yıllık zamanaşımı sürelerinin dava konusu talepler bakımından aşılmış bulunduğunu, zira ——- dosyasında görülmekte olan manevi tazminat davasının dilekçesinin 30 paragrafında söz konusu e-maile atfen —— bütçe çalışmaları dışında tutulduğunun ve 31. Paragrafında ofis tedarikinin yapılmadığını ifade edildiğini, dolayısıyla davacı şirketin işbu dava tarihinden bir yıl önce söz konusu durumu öğrendiğini; Davacının iddialarını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirketin varlığını dahi bilinmediği bir zamandan yapıldığı ileri sürülen mailden dolayı müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki, hayatın olağan akışı içinde şirket çalışanlarının bu türden mailleri birbirine göndermelerinin doğal olduğunu; Davacının iddialarının aksine davacı şirketin ortağı ile ilişkilerinden dolayı ——-şirketlerinin büyük zararlar gördüğünün anlaşıldığını, —— teknik iflas durumuna gelerek, tasfiyeye girmek zorunda kaldığını, —— 2017 temmuz ayından itibaren ciddi zarara uğradığını anlaşıldığını, davacı şirketin bizzat gönderdiği fesih ihtarnamesi ile sürece devam etmeme kararını bizzat kendisinin aldığını; Davacının tanık dinletme talebinin, dava konusunun yazılı delil ile ispat kurallarına tabi olmasından dolayı mahkemece reddedilmesi gerektiğini;——- şirketinin haksız rekabet teşkil eden eyleminin, kendilerine geldiği iddia edilen bir maili gizlediği iddiasından ibaret olduğunu bunun haksız rekabet unsurlarının oluşturmadığını, davacının iddiasına göre —— tasfiyeye girmesi —— piyasasından çekilmesi ile eş zamanlı olarak —– elde ettiği portföy ile davacı şirketi kurduğunu, ancak davacı şirkete göre ——ve uluslararası piyasalarda çok daha eski ve tanınmış olan —— müşterilerini daha fazla almasının doğal olduğunu ve bunun haksız rekabet teşkil etmediğini; Davacı şirket tarafından sunulan iş birliği protokolüne göre davacı şirketin bir kısım çalışanlarının davalı —— nezdinde çalışması, deniz ve hava yolu portföy ve birikimlerini oraya taşıması gerektiğini dolayısıyla bazı çalışanların —— nezdinde hizmetlerini ifa etmelerinin davacı şirketin oluru ve iradesiyle gerçekleştiğinden dolayı haksız rekabet oluşturmasının mümkün olmadığını; Mailde geçen ifadelerin ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında kabul edilmesi gerektiğini; İleri sürerek davanın usulden, zamanaşımından ve esastan reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
Davacı şirket vekili tarafından —– Noterliği aracılığı ile keşide edilen—— tarih ve sayılı ihtarname, Taraflar arasında akdedilen sözleşme, taraflar arasındaki mail yazışmaları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.—– raporunda özetle; Davacı şirketin taşımacılık sektöründe yarışarak rekabet etme şeklinde aktif bir faaliyetinin bulunmadığı, böyle bir faaliyette bulunacağını destekleyen herhangi bir davranışının veya işleminin de olmadığı; kaybettiklerini ileri sürdükleri —– eski çalışanlarına ait portföyün ise davacı şirket bünyesine hiç girmediği ve söz konusu çalışanların da söz konusu portföyü davacı şirkete aktarma veya onunla paylaşma iradelerinin bulunmadığı veya ispat edilemediği;—— bakımından söz konusu maili gönderilmesi bakımından davacı şirketin zarar görmesine yönelik bir eylemde bulunma iradesi veyaözen yükümlülüğünün ihlalinden söz edilemeyeceği ve bu nedenle tazminat için kusur
şartının dağlanmadığı; sözleşme taslağı hükümlerinin davalı —— şirketine
gerekli avantajları zaten sağlıyor olmasından dolayı sözleşmenin imza edilmemesinin,
davacı şirketin piyasa durumunu üzerinde olumsuz etkisinin olduğunu ileri
sürülemeyeceği ve ileri sürülen haksız rekabete gerekçe gösterilen eylem (gönderilen
mail) ile zarar arasındaki illiyet bağının böylece kesilmiş olduğu; ——- şirketinin haksız rekabetin oluşmadığı, haksız rekabetin dayanağı olan
mail davacı şirket ile paylaşmamasına, yönetişim sorunu olmasından dolayı herhangi
bir kusur atfedilmesinin mümkün olmadığı ve nihayet dayanak olarak gösterilen
sözleşme taslağı zaten aynı veya daha fazla haklar bahşettiği için iddia edilen zarar ile
olası illiyet bağının da kesildiği, ayrıca portföyün halihazırda davacı şirket portföyü
haline gelmemesinden dolayı zarardan da söz edilemeyeceği;
Davaya dayanak gösterilen mail yazışmasının geçekliğini mali müşavir incelemesi
gerektirdiği, ancak yanıltıcı veya incitici olmadığı, davacı şirketin müşterilerini
muhatap almadığı, sadece —–bakımından önemli olan bir içeriğe sahip
olduğu ve —— şirketi esas alınarak —— şirketinin yöneticisine gönderildiği,
kamuya veya geniş müşteri kitlesine yapılmadığı ve anayasal hak olan düşünce ve fikir
açıklama özgürlüğü sınırları içinde kaldığı;
Bu nedenleler davalılar ——şirketleri aleyhine yapılan haksız rekabet iddiasının yerinde olmadığı; Mahkemenin aksi yönde kanaatle haksız rekabet yönünde karar vermesi halinde davacı şirketin basiretli bir iş adamı gibi hareket etmemesini dikkate alarak davacı şirketin
müterafık kusurun bulunduğu tespitinde bulunulmuştur.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, haksız rekabet tespiti, ilan edilmesi ve haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkindir.Davacı tarafça; —–Esas sayılı dosyasında davalı —– vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde “Davacı ve ekibinin —-çalıştığını öğrenen —–üst düzey yöneticisi —– müvekkil —–üst düzey yöneticisi —– davacı ve ekibi hakkında 30.10.2017 tarihinde mail atmıştır. —– çevirtilen söz konusu mail ile davacının yaptığı garip işlemler nedeniyle 50 milyon Amerikan Doları kaybettiklerini, 10 yıllık süre zarfında yönetimin üçte birinin davacının akrabaları ile dolduğunu ve yönetimi imkânsız hale getirdiğini ve davacının herhangi bir şirket nezdinde çalışmaması gerektiğine dair düşüncelerini açık şekilde yazmıştır.” şeklinde bahsedilmesi nedeniyle davacı tarafça davalı Tasfiye Halinde—– hakim ortağı olan davalı —–hakim ortağı olan diğer davalı —— 30.10.2017’de gönderdiği e-posta ile gönderilen mailin varlığının açıkça ifade edildiği, davalılar —– ile ortaklık yapmasını engellemeye çalıştığı, davalılar —–portföy ve çalışanlarına karşılıksız ve haksız olarak el koyma amacı güttüğünü, davalıların birlikte hareket ettikleri, mail gönderilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, haksız rekabet teşkil ettiği ve haksız rekabet nedeniyle zarara uğradığının iddia edildiği,Somut olayda; davalı —–yetkilisi—— tarafından mail gönderildiğinin anlaşıldığı, mahkememizce çözlemesi gereken uyuşmazlığın gönderilen mailin haksız rekabet teşkil edip etmediği, etmekte ise davacının zarara uğrayıp uğramadığının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı Tasfiye Halinde—– ve hakim ortağı olan davalı —– bakımından değerlendirilmesinde; söz konusu maili gönderilmesi bakımından davacı şirketin zarar görmesine yönelik bir eylemde bulunma iradesi veya özen yükümlülüğünün ihlalinden söz edilemeyeceği; sözleşme taslağı hükümlerinin davalı ——şirketine gerekli avantajları zaten sağlıyor olmasından dolayı sözleşmenin imza
edilmemesinin, davacı şirketin piyasa durumunu üzerinde olumsuz etkisinin olduğunu ileri
sürülemeyeceği ve ileri sürülen haksız rekabete gerekçe gösterilen eylem (gönderilen mail) ile zarar arasındaki illiyet bağının böylece kesilmiş olduğu, diger davalılar ——bakımından ise haksız rekabet koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere Davacının taşımacılık sektöründe yarışarak rekabet etme şeklinde aktif bir faaliyetinin bulunmadığı, böyle bir faaliyette bulunacağını destekleyen herhangi bir davranışının veya işleminin de olmadığı; kaybettiklerini ileri sürdükleri—— eski çalışanlarına ait portföyün ise davacı şirket bünyesine hiç girmediği ve söz konusu çalışanların da söz konusu portföyü davacı şirkete aktarma veya onunla paylaşma
iradelerinin bulunmadığı veya ispat edilemediği, söz konusu maili gönderilmesi
bakımından davacı şirketin zarar görmesine yönelik bir eylemde bulunma iradesi veya
özen yükümlülüğünün ihlalinden söz edilemeyeceği, mailin yanıltıcı veya incitici olmadığı, davacı şirketin müşterilerini
muhatap almadığı, davacının iddia etmiş olduğu haksız rekabetin şartları oluşmadığı anlaşılmakla davaların reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizde açılan haksız rekabetin tespiti ve haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Peşin alınan 1.741,91 TL harçtan, alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 1.661,21‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
4-Taraflarca peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
5-Maddi tazminat bakımından; Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-Haksız rekabetin tespiti yönünden; davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzene karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.