Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/179 E. 2020/379 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/179 Esas
KARAR NO: 2020/379
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 19/12/2018
KARAR TARİHİ: 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ———— harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sağlık sektöründe hizmet verdiğini, davalı şirket ile arasında birden çok toptan satış gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete mal/hizmet teslimi yaptığını, davalı şirketin hizmete ilişkin bir itirazı bulunmadığını, davalı şirketin icra takibinde cari hesap borcuna itiraz ettiğini, davalı borçlu şirketten faturalara istinaden —– cari hesap alacağı ve fatura bulunduğu, — İcra Müdürlüğü’nün——— sayılı dosyası ile ———- tarihinde davalı borçlu şirket aleyhine cari hesap ve fatura alacağına ilişkin icra takibi başlatıldığını, fatura ve irsaliye tarihinin haricinde bir de vade günü tayin edildiğini, davalının itirazında haksız olduğunu, davalı şirketten alacağının bulunduğunu, cari hesap ekstresi ve fatura nedeniyle bulunan ———— davalı tarafça tüm telkinlere rağmen ödenmediğini, borçlu taraf ile müvekkili şirket arasında ticari ve hukuki bir ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili şirket tarafından daha evvel de davalı tarafa hizmet/mal hizmeti yapılmış ve davalı borçlu tarafından müvekkili şirkete peyderpey ödemeler yapıldığını, müvekkilinin takip tarihi itibariyle —– muaccel hale gelmiş alacağı bulunduğunu, davalı-borçlunun —-İcra Müdürlüğü’nün ————-esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamını, davalı borcun en az %20 oranında icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalara dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde ———- tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
——— İcra Dairesinden ———- esas sayılı dosyasının istenmesi hususunda müzekkere yazılmış, ————– yılına ait çalışan bilgilerini içerir kayıtlarının araştırılması hususunda müzekkere yazılmış ve gelen müzekkere cevapları dosya içerisine alınmıştır.
——— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve ——— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle : ”
Davalı ——– mahkeme salonuna defter ve belge getirmediği, dosyaya defter ve belge ibraz etmediği tespit edilmiştir. Defter ve belgeler incelenmemiştir.
Davacı ——— yılı yasal defterlerinden, yevmiye ve kebir defterini —–olarak tuttuğu, —– beratlarının mevcut olduğu .envanter defterini ise yasal süresinde tasdik ettirdiği tespit edilmiş olup TTK 84. Maddeye göre lehine delil olarak kabul edilebileceği,
Davacı ————- tarafından dosyaya tevdi edilen davalı —— adına düzenlenen irsaliyelerde teslim alan bilgisi olduğu, —— İrsaliyelere göre düzenlendiği.
Davacı şirket —— ticari defter kayıtlarında, icra takibi tarihi itibariyle ———— borç bakiyesi olduğu, tespit edilmiştir. ” şeklinde tespitlerde bulunarak rapor tanzim etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle takibe konu faturaların davalı defterlerinde bulunup bulunmadığı dolayısıyla 6100 sayılı HMK’nın 222 vd. Maddelerinde düzenlenen ticari defterlerin delil niteliği hükümleri doğrultusunda birbirini doğrular nitelikte kayıtlar bulunup bulunmadığı anlaşılamamıştır.Mahkememizce ———-tarihli duruşmanın —- nolu ara kararı ile irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmında imzası bulunan şahısların davalı çalışanı olup-olmadığı hususunun irdelenmesi amacıyla ——— müzekkere yazılmış ve gelen müzekkere cevabı doğrultusunda teslim alanların davalı çalışanları olduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili tarafından sunulan ve bilirkişi raporunda da incelenen irsaliyeli faturalar doğrultusunda mal teslimi hususunun davacı tarafından ispatlandığı ve bu sebeple davacının ———– miktarınca asıl alacak yönünden alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça icra takibi ile işlemiş faiz talep edilmiş ve faturalarda vade günü tayin edilmesi nedeniyle temerrrüd şartının gerçekleştiği ileri sürülse de fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkindir.Faturada yer alan kayıtların alacaklı ,lehine borçlu aleyhine delil teşkil edebilmesi için taraflar arasındaki sözleşmeye uygun kayıtlar içermesi gerekmektedir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmakla faturalarda tayin edilen vadenin, faturanın içeriğinin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olamayacağı yahut sözleşme ile belirlenmeyen şartların faturada tayin edilemeyeceği,edildiği takdirde alacaklı lehine iş bu kısma ilişkin bölümün delil sayılamayacağı gözetilerek davanın işlemiş faize ilişkin kısmı reddolunmuştur.
Alacağın likit olması konusunu —————- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ————— kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takip tarihinden itibaren talep edilen faiz oranının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş, davanın kısmen kabulü ile ;— İcra Müdürlüğünün ——- sayılı takip dosyasına yapılan itirazın —- asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, ,Kabul edilen asıl alacak miktarı olan ——– üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile;
1—– İcra Müdürlüğünün ——– sayılı takip dosyasına yapılan itirazın ———– asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan ——— üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen ——- kısım yönünden alınması gereken — harçtan peşin alınan ——- harcın mahsubu ile bakiye ———- karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 618,17 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.281,99 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 137,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 937,70 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 912,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/08/2020