Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/17 E. 2022/867 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/17 Esas
KARAR NO: 2022/867
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; —- tarihinde iş kazası nedeniyle ilk olarak —– gitmiştir. Muayene esnasında herhangi bir teşhis konulmadan Davalı nezdinde—- yanlış müdahalesi ile—–sol el parmaklarının içerisinde cam parçası kalmasına rağmen dikiş atılmıştır. Dikiş atma işlemi öncesinde elle dahi muayene yapılmamıştır. Direk kesik için dikiş atma işlemi gerçekleştirilmiştir.
Sonrasında parmakları gitgide şişen ve moraran müvekkil elini kullanamaz hale gelmiştir. Bu nedenle——kontrole gitmiştir Burada yapılan, incelemelerde parmak içerisinde cam parçalarının kaldığı, yumuşak doku zedelenmesi meydana geldiği ve cam parçalarının ameliyatla alınması gerektiği söylenmiştir. Akabinde müvekkil ameliyat olup fizik tedavi süreci böylelikle başlamıştır. Müvekkil ameliyat sonrası 1 ay raporlu kalmıştır ve —– ile —tarihleri arasında çalışamamıştır. Davalı ——tariflinde hekimin sorumluluğu sebebiyle tazminat başvurusunda bulunulmuş olup süresi içerisinde başvuruya herhangi bir geri dönüş olmamıştır. Dava dilekçemiz ekinde sunduğumuz ekler ve sebeplerle: dava konusu hekimin yanlış müdahalesi sonucu —– kalıcı sakatlığı, geçici iş göremezlik, tedavi, ulaşım ve bakım masrafı zararlarının tazminine yönelik fazlaya ve diğer sorumlulara ilişkin her tür dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik—– maddi tazminat talebimiz oulunmaktadır. Ayrıca Müvekkilin sol elini eskisi gibi kullanamamasından dolayı günlük hayatını zora sokmaktadır. Müvekkilin dava konusu hekimin yanlış müdahalesinden kaynaklı yaşadığı elem, keder ve ıstırabın bir nebze de olsa giderilebilmesi için —— manevi tazminat talep etmekteyiz. NETİCE ve TALEP: Arzına çalıştığımız sebeplerle: Davamızın KABULÜ ile fazlaya ve diğer sorumlulara ilişkin her tür yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla Müvekkil —, hekimin tıbbi kötü uygulaması sebebiyle şimdilik — maddi. —-manevi zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tahmiline karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. ’ dediği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; davanın tarafı her ne kadar müvekkili sigorta şirketi olarak gösterilse de, davada esas olarak saptanması gereken konu; kamu hizmeti yürüten —– bağlı hastanenin, dava konusu tedavi sürecini ———- hukuka uygun olarak yürütüp yürütmediği, dolayısıyla olguda hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığı olduğunu, bu itibarla işbu davada tartışılan sorumluluk ve süjeler idare hukukunun görev alanına girdiğinden davanın usulden reddi gerektiğini, mahkemenin esas girmesi durumunda davanın ——— ihbarının gerektiğini, dosyaya tüm tedavi evraklarının celbinden sonra ayrıca beyanda bulunacaklarını, davaya konu zararın davacının tedavi sürecine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığının, davacının süresinde plastik cerrahi polikliğine süresinde başvurmadığını, sigortalı hekimin ve dolayısıyla müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu için hukuki şartların oluşmadığını beyanla haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İhbar olunan Davalı —- tarihinde verdiği cevap dilekçesinde özetle: Bahsi geçen hasta ——tarihinde iş kazası olarak başvurmuş hastanın iş kazası raporunda da yazıldığı gibi yapılan muayenesinde sol el 2.parmağında distalde 2 farklı yerde yaklaşık 1’er cm’lik kesileri görülmüş, eklem hareketleri olağan değerlendirilmiş, elle yapılan muayenede hareketle veya hareketsiz oluşan herhangi——-düşünülmemiştir. Kesileri sütüre edilmiş önerilerle —— taburcu edilmiş, tarafımdan 5 (beş) gün iş görmez raporu düzenlenmiştir. Hasta rapor bitiminde —– tekrar tarafıma başvurmuş öncelikle ortopediye sonrasında ortopedinin uygun görmesiyle plastik ve rekonstrüktif cerrahiye konsülte edilerek yönlendirilmiştir. Hastane sisteminden görüldüğü üzere—— hastanemizde başvurmamıştır. Rutin uygulamalarımızda olduğu gibi bu şekilde başvuran hastaların tendon sinir kemik hasarı olmadığı sürece primer tedavi kesi sütürezasyonudur. Olsa bile acil şartlarında yabancı cisme, zarar vermediği sürece ——- müdahale edilmez hasta taralımdan yapılmış olduğu gibi elektif şartlarda polikliniğe yönlendirilir. Ayrıca ağrı.batma,kızarıklık,morluk.eklem hareket kısıtlılığı vb olmadığı bu gibi durumlarda yabancı cisim düşünülse dahi acil şartlarda müdahale edilmeyeceğinden herhangi bir görüntüleme yapılmaz. Hasta elektif şartlarda polkliniğe yönlendirilir. Bu durumda da hasta sonraki başvurusunda yönlendirildiği halde ——- başvurmamıştır. Sonuç olarak bahsi geçen durumda herhangi bir tıbbi kötü uygulama ya da yanlış uygulama sözkonusu değildir. Bu sebeple tarafıma isnad edilen suç mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksundur.’ dediği görülmüştür.
İhbar olunan —— cevap dilekçesinde özetle; ” İdare, kendisine verilen kamu hizmetleri için gerekli organizasyonu kurmak, yeterli araç gereçle donatılmış bina ve tesislerde, ehil elemanlar eliyle bu hizmetleri yürütmekle mükelleftir. Hizmetin gereği gibi yerine getirilmemesi kötü, eksik veya geç yapılması veyahut hiç yapılmaması hallerinde kişilere bir zarar verildiğinde, bu zararın hizmeti veren idarece tazmini gerekmektedir.
Ancak kamu hizmetleri arasında güvenlik, sağlık, itfaiye hizmetleri gibi bazıları vardır ki; zarar gören kimse hizmetten büyük ölçüde yararlanmasına rağmen, hizmetin işleyişi büyük risk taşır ve tehlikeli -özellikle —–hizmetleri bakımından- durumlar ortaya çıkabilmektedir. —–hizmetlerinden yararlananların, hizmetin işleyişinden doğabilecek bazı komplikasyonlar ile karşı karşıya kalmaları muhtemeldir. Bu bakımdan özellikle ——-hizmetlerinden zarar görenlerin tazmin talebi hallerinde idarenin kusurlu olup olmadığının kesin ve açık bir şekilde tespiti gereklidir.
Diğer taraftan; idarenin mükellef olduğu kamu hizmetlerini yerine getirirken bu hizmetlerden faydalananların uğradıkları zarardan sorumlu olması için; bu hizmetin hiç görülmemiş, kötü veya geç görülmüş olması ve doğan zarar ile iddia olunan hizmet kusuru arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Zarar verici her durumun, risk oranı yüksek bulunan ———hizmetlerinin iyi işlemediği sonucuna bağlamak mümkün olamayacağı gibi genel olarak idarenin sorumluluğunu ortadan kaldıran hallerde idareyi tazmin ile sorumlu tutmak mümkün değildir.
Borçlar kanununun 49. Maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. ” hükmü; 66. Maddesinde ise “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. ” hükmü yer almaktadır.
Borçlar kanununun genel prensipleri uyarınca, istihdam edenin müstahdemin fiilinden sorumlu olabilmesi ve istihdam eden aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için; herhangi bir zararın varlığı, bu zararın herhangi bir kimsenin hareketi veya ihmali ile meydana gelmesi, hareketin veya ihmalin meydana gelmesi, hareketin veya ihmalin hukuka aykırı bir durum olması ve zarar görenin bu zararın doğmasında kusurunun bulunmaması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir, “hal ve maslahatın icap ettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamayacağı” hallerde tazmin ile sorumlu tutulamayacağı açıktır.
Dava konusu olay işaret edilen hukuki durum ve ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; dava konusu hadise bakımından tazmin şartlarının gerçekleşmediği ve dolayısıyla tazmin talebinin haksız ve dayanaksız olduğu anlaşılacaktır. Zira tazminat ödeme yükümlüğünün doğması için gereken şartlardan, hukuka aykırılık ve ağır hizmet kusuru, uygun nedensellik bağı olması şartları gerçekleşmemiştir.
Dava konusu olayda; Hastanemiz dosya ve bilgisayar kayıtları incelendiğinde;
Davacı iş kazası ve geçirilmiş travma sonrasında acile müracat etmiş ve ilk müdahalesi —— tarafından yapılmış olup hasta sonrasında poliklinik şartlarında ortopediye yönlendirilmiş. Ortopedi muayenesi neticesinde plastik cerrahiye konsültasyon istenmiş ancak hasta kendini konsülle ettirmemiştir.
Hasta bir travma somasında hastanemize müracat etmiş gerekli tüm tıbbi müdahaleleri yerinde ve zamanında yapılmıştır. Tıbbi ameliyelerde hizmet kusuru söz konusu değildir. Davacının hasta dosyası incelendiğinde de bu durum açıkça anlaşılacaktır.
Öncelikle, ——- istihdam edilen personelin hizmet kusurları yahut herhangi bir haksız fiilleri bulunmamaktadır. Ekte sunulan belgelerin tetkikinden de anlaşılacağı gibi davacının hastaneye başvurduğu ilk andan itibaren gerekli tıbbi muayene ve müdahaleler yapılmış olup tıbbi gereklere uygun hareket edilmiştir.
Diğer taraftan; tazmini istenen zararın ne suretle gerçekleştiğinin ve uğranıldığı iddia edilen zararın ne miktarda olduğunun delillerle ispatı lazımdır, idarenin ve hizmetin işleyişinden kaynaklandığı açık olarak saptanmayan zararların tazmini isteğinin idareye yöneltilmesi ve tazmin talep edilmesi tazmin hukukunun prensiplerine aykırıdır. Ayrıca tazminat müessesesi bir zenginleşme vasıtası olmayıp, gerçekten uğranılmış olan zararın tazmini gayesine yöneliktir.
Davacı tarafın uğradıklarını iddia ettikleri maddi zararlar belirli ve gerçek değildir ve bunlar objektif delillerle ortaya konulmamıştır.
Sonuç olarak, dava konusu hadisede, tazmini gerektirici bir husus ve özellikle idarenin fiil ve davranışı ile ortaya çıktığı iddia edilen istenmeyen netice arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı gibi, ispatlanmayan maddi zarar iddiasına dayandığı anlaşılan maddi tazminat ile yersiz ve fahiş olan manevi tazminat talebinin, manevi tazminat için ayrıca faiz talebinin mesnetsiz olduğu açık olduğundan hiçbir objektif ve tıbbi dayanağı olmayan ve davacı tarafından tamamen sübjektif nitelikteki iddialara dayanan davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.” denilmiştir. —– tarihinde verdiği yazılı beyanında; —— sayılı yazınıza istinaden tıbbi mütalaa neticesinde hasta iş kazası ve geçirilmiş travma sonrasında acile müracaat etmiş ve ilk müdahalesi——- tarafından yapılmış olup hasta sonrasında poliklinik şartlarında ortopediye yönlendirilmiş. —— neticesinde plastik cerrahiye konsültasyon istenmiş ancak hasta kendini konsülle ettirmemiştir. Hasta bir travma sonrasında hastanemize müracaat etmiş gerekli tüm tıbbi müdahaleleri yerinde ve zamanında yapılmıştır. Tıbbi ameliyelerde hizmet kusuru söz konusu değildir.” şeklinde kayıtlı olduğu,
—— hakkında yapılan dosyalar üzerinden yapılan incelemede; —– tarihinde iş kazası geçirmesi sonucu, —–acil servise başvurmuş, muayenesinde sol el 2 üncü parmak distalinde 2 farklı —— mevcut olup —– olmadığı belirtilmiştir. İlk müdahalenin ardından Kesilere primer sütür yapılmış, daha sonrasında önerilerle (ilaçları alması, pansuman yapılması ve ilgili branşlara başvurması) acil servisten taburcu edilmiştir. Daha sonraki süreçte hastanın ortopedi polikliniğine başvurmuş fakat ortopedi tarafından plastik cerrahi konsültasyonu istenmesine rağmen hastanın plastik cerrahi polikliniğine başvurmadığı görülmektedir. Bu belgeler doğrultusunda; hastanın iş kazası geçirmesi sonucunda sol el 2 üncü parmak distalinde 1 cm’lik 2 adet cilt kesisinin mevcut olduğu, diğer bulguların normal olduğu anlaşılmıştır. İlk müdahale ile cilt kesisi sütür edilmiştir. Hastanın——- olmadığı müddetçe ——–. Acil müdahalenin amacı ortaya çıkacak zararları önlemek, hastayı tıbbı olarak kontrol altına almaktır. Bu bilgiler doğrultusunda acil serviste yapılan ilk müdahale, hastanın değerlendirilmesi, gerekli müdahalenin gecikmeden yapılmış olması ve sonrasında ilgili branşlara yönlendirmiş olması tıbbi olarak yapılması gerekenlerdir ve yapılmıştır. Sonuç olarak; Tıbbı olarak herhangi bir ihmal ve hata söz konusu olmadığı düşünülmektedir.” şeklinde kayıtlı olduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tıbbi kötü uygulama nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın sigortacıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce davacının tedavi gördüğü hastanelerden tedavisine ilişkin tüm evrakların celp edildiği görüldü.
Kural olarak; T.B.K.nun 502/2. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekalet hükümleri geçerlidir; somut olayda olduğu gibi dava dışı doktor ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekalet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği; vekil, vekalet görevini yerine getirirken, yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değilse de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabadaki özen eksikliğinden dolayı sorumluluk altındadır; Eğer, bu özen eksikliği nedeniyle müvekkil bir zarara uğramış ise, vekilin tazminat sorumluluğu gündeme gelecektir; Vekil, müvekkil ilişkisinde, vekilin özen ve sadakat borcuna aykırı davranışının bir zarar doğurduğu, müvekkilin buna dayanarak tazminat talep etme hakkını kazandığı durumlarda, müvekkilin tazminat isteme hakkının doğacaktır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında —–alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre; davacının iş kazası nedeniyle —– tarihli başvurusunda muayenesi sonrasında grafi çekilmeden sütüre edilmesinin özen eksikliği olarak değerlendirildiği, kişinin —- tarihli ikinci başvurusunda aynı hekim tarafından değerlendirilerek grafi çekilmesi ve —- yönlendirilmesin tıbben uygun olduğu, —– başvurusunda da yabancı cisimle ilgili ek bir girişim yapılmadığı ve takibi önerildiği dikkate alındığında; kişiye —– tarihli ilk başvurusunda grafi çekilmemesinin kişide zarara yol açmadığı, grafi çekilmemesi ile kişinin yakınması arasında illiyet bağı bulunmadığı, kişideki yabancı cismin elektif (acil olmayan) koşullarda opere edilerek çıkarılabileceği, tıbben bilindiği cihetle; davalı ———-uygulamalarına tıbbi hata atfedilmediği oy birliği ile mütalaa olunur şeklinde tespitte bulunulduğu bu haliyle de dava dışı doktorun davacıya yönelik tedavi ve takibinde her ne kadar özen eksikliği olduğu kabul edilmiş ise de bu eksiklik sonucu davacının bir zarara uğramadığı kaldı ki —– tarihli başka bir hastaneden bir başka doktor tarafından yapılan muayenede yabancı cisimle ilgili ek bir girişim yapılmaması ve takip önerilmesi dikkate alındığında ilk başvuruda dava dışı doktor——— çekilmemesinin zarara yol açmadığı ve netice ile eylem arasındaki illiyet bağının kesildiği bununla birlikte davacının sol el parmağında ki cam parçalarının palpabl olması amacıyla sadece takip önerilmesi ancak bu gerçekleşmeyip cam parçalarının —— oluşturması neticesinde eksize edildiği dikkate alındığında dava dışı doktorun uygulamasına tıbbi hata atfedilemediği anlaşılmakla bu haliyle de davalı —— sorumluluğuna gidilemeyeceğinden davanın maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı reddine dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
A-)Manevi Tazminat Yönünden Harç ve Yargılama Gideri;
1- Peşin alınan 179,32 TL harçtan, alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 98,62‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
3-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı —–kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-)Maddi Tazminat Yönünden Harç ve Yargılama Gideri;
1- Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 80,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
2-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
3-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı—— kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 500,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2022