Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/145 E. 2020/272 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/145 Esas
KARAR NO: 2020/272
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/12/2018
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki ticari ilişki nedeniyle —— nakliye bedeli olarak — tutannda ——- tarihli fatura tanzim edilerek davalıya gönderildiğini fakat davalının borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, bu nedenle haksız itirazın İptali ile takibin devamına, alacağın likit olmasından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra İnkar tazminatının davalıdan alınarak kendilerine verilmesi talep etmiştir.
CEVAP:
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edilmiş olup, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
—İcra müdürlüğü’nün ———sayılı dosyası, tebliğ mazbataları, söz konusu faturalar,
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ———- tarihli bilirkişi raporunda özetle; Fatura, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ifa aşamasına dair düzenlenen bîr belge özelliği taşıdığını, dolayısıyla sadece faturanın tanzim edilmiş bulunması, fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmediğini, aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın/hizmetin de yine muhataba teslimi/İfası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerektiğini, somut olay anılan kararlar ışığında değerlendirildiğinde defter kayıtlarında takip konusu tutar kadar davalıdan alacaklı gözüken davacı yanın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu nakliye hizmetini ifa ettiğini dayanak belgelerle ispatlaması gerektiği sonucuna varıldığının bildirildiği,
—-Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan talimat bilirkişi raporunda; davacının ——yılına ait yevmiye ve kebir defterlerinin ——- yasal süresi içerisinde alındığı belirtilmiş buna karşın envanter defterleri yönünden herhangi bir incelemenin gerçekleştirilmediği görüldüğünü, huzurdaki davaya konu —————- tutarlı faturanın davacı kayıtlarında usulüne uygun olarak yer aldığı, buna karşın belirtilen fatura ile ilgili herhangi bir ödemenin gerçekleştirilmediği belirtildiğinin anlaşıldığı,
——- tarihli bilirkişi heyetinin vermiş olduğu ek raporda özetle; Dosya kapsamı incelendiğinde vade farkı ve temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının belirlendiği taraflar arasında akdedilen herhangi bir sözleşmenin bulunmadığının görüldüğü, bu minvalde icra takibi ile ödenmesi istenen —— tutarlı vade farkının huzurdaki dava ile istenemeyeceği anlaşıldığı, TBK’nın 117/1. maddesine göre muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu yönde davacının davalıya —-Noterliği aracılığı ile ——— yevmiye numarası ile gönderdiği ihtarnamede, —— tutarlı borcun ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren —- gün içerisinde ödenmemesi durumunda faiz isteneceği belirtildiği, noter tebliğ mazbatasına göre ödeme emri —- tarihinde davalının daimi çalışanına tebliğ edildiği, bu noktada ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği ——tarihinden — gün sonrası olan ——– tarihinden — takip tarihine kadar, takipteki talebe bağlı kalınarak yıllık %9,75 oranı üzerinden temerrüt faizi oluşturulduğu,
Buna göre davalının temerrüde düşürüldüğü — tarihinden ——— takip tarihine kadar takip ile ödenmesi istenen yıllık %9,75 oranı üzerinden hesaplanan gecikme faizi tutarı ———-olarak hesaplandığının bildirildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
————— kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de —- bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
————————- kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla ———– İcra Dairesinin ———– sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ——— alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davacı taraf dava dilekçesinde ticarî defterlere delil olarak dayanmış olup bu ticarî defter kavramı içerisinde BA-BS formları da girmektedir. ———–
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam ———- alacaklı olduğu, davalı tarafça dava konusu faturalara ilişkin bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirim yapılmış olduğu, bu hususun davalıya ait BA-BS form örneklerinde de görüldüğü, dava konusu alacağın dayandığı faturaların davalının vergi kayıtlarında olması nedeniyle davacı lehine malların davalıya teslimi/hizmetin yerine getirilmesi hususunun karine olarak sabit olduğu ————karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilememesi karşısında davalının borca itirazında haksız olduğu, tacir olan taraflar arasında vade farkı faturası düzenleme ve tahsiline ilişkin teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının itirazsız ödenmiş olmasının gerektiği ——– davalının —Noterliğinin ——–tarihli ihtarnamesi ile davalı tarafa borcun ödenmesi için — günlük süre verildiği, ihtarnamenin — tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve davalının —- tarihinde temerrüde düşmüş olduğu, temerrüt tarihi ile icra takip tarihi arasında —–faiz işlemiş olduğu, alacağın faturaya dayalı ve likit olması karşısında davacının icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından —— İcra Dairesinin —sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın — asıl alacak ve —- işlemiz faiz —- olmak üzere toplam ———- yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 21.913,98 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 4.382,79 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca başlangıçta alınan 502,02 TL peşin harcın, alınması gereken 1496,94 TL harçtan düşümü ile bakiye 994,92 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA ,
4-Davacı tarafından yapılan 502,02 TL harç ve bilirkişi ücreti, posta gideri, talimat masrafları olmak üzere toplam 3.912,98 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 3.218,33 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
7- Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/06/2020