Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/125 E. 2020/652 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/125 Esas
KARAR NO : 2020/652

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki olduğıjınu, davalı adına düzenlenen vadesi geçmiş faturaların ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhinde İcra takibi başlatıldığını ancak takibe kötü niyetli itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın İptali ile takibin devamını, borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği görülmüşjtür.
DELİLLER:
Ticari defter ve kayıtlar, —— tarihli cevabi yazısı, Bursa—. İcra dairesinin —- esas sayılı icra dosya sureti, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Bursa —-. İcra Dairesinin—- sayılı icra takip dosyasının dosya içerisine alınmış olduğu görülmüştür.
Bursa —. İcra Dairesinin — sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı yanca davalı aleyhine 4.707,04 TL asıl alacak, 1.209,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.916,53 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun süresi içerisinde verdiği dilekçe ile takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, davanın İİK’nın 67. maddesinde öngörülen süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava dosyası mali müşavir hususunda uzman bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 26.08.2020 tarihli bilirkişi heyet raporun özetle;Davacı——– ile TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinir süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu hususunurj talimat bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebl göre tebliğ edilmiş, buna karşın davalı davaya katılmamış ve cevap dilekçesi de sunmamıştır. Vade farkının uygulanıp uygulanmayacağını belirtir nitelikte taraflar fasında akdedilmiş herhangi bir sözleşmenin bulunmamaktadır. Dosyada mübrez faturanın alt kısmında ” vade tarihinde ödenme) %1,5, TL faturaları için aylık %3 vade farkı uygulanacaktır ” ibaresinin mevcut olduğu, davacının davalıya —– tutarlı vade farkı faturası taniim edilmiştir. Sadece bu iki adet fatura ile taraflar arasında vade farkı uygulanacağına yönelik teamül oluşup oluşmadığı anlaşılamamıştır. Zira dosyada mübrez davacı hesaplarının incelend ği talimat bilirkişi raporunda yer alan cari hesap ekstresinde davacının sadece 2015 yılı hesaplarının incelendiği, oysaki 2015 yılından önceki yıllarda da taraflar arasında ticari ilişkinin var olduğunun dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında vade farkı uygulamasının teamül haline geldiği kanaatinin Sayın Mahkemede hasıl olması halinde, takipteki talebe bağlı kalınarak huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir anapara alacağının 4.707,04 TL olabileceği kanaatine varı mıştır. Zira davalıya ait ——–beyannamelerinde, davacının düzenlediği fatura adedi ve tutarınpan fazla sayıda fatura adedi ve tutarı beyan edilmiştir. Mevcut durumda davacı nezdinde davalının 2015 yılından önceki hesap hareketlerinin incelenerek taraflar arasında vade farkı faturası tanzim edilip edilmediği ve ilgili yıllarda davalının beyan ettiği Form BA beyannamelerinin dosyaya celp edilmesi neticesinde denetime elverişli rapor düzenlenebileceği, davacının takibinde yasal faiz oranı üzerinden 1.209,49 TL birikmiş borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, iştirak edilmemiş olduğunu görüş ve kanaatine varıldığı görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
Yargıtay —- sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ……..kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay — sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla Bursa —– sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.727,63 TL alacaklı olduğunun ve icra takibine konu faturanın ticari defterlerde kayıtlı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 5.727,63 TL alacaklı olduğu ve icra takibine konu faturanın davacı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafça dava konusu alacağa dayanak malların ve iş bu malların satış işlemine dayanak faturanın davalıya teslim edildiğinin, daha açık bir bir ifade ile dava konusu alacak talebine ilişkin taraflar arasında hukuki bir ilişkinin mevcudiyetinin dosya kapsamı itibari ile tespit edilemediği, her ne kadar fatura üzerine el yazısı ile vade farkı faturasıdır yazılmış ise de faturanın vade farkı faturası olduğunun kabulü halinde dahi öncelikle taraflar arasında alım satıma dayalı hukuki bir ilişkinin varlığının ispat edilmesi gerektiği, 2015 yılına ilişkin toplu bildirim yapıldığından dava konusu faturanın davalı taraf BA’larında kayıtlı olup olmadığının tespit edilmediği anlaşılmakla davanın ve şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 54,40-TL maktu harçtan peşin alınan 101,04 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 46,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan avansın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.