Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1190 E. 2020/880 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1190 Esas
KARAR NO : 2020/880

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: —— seyir haline iken karşıdan karşıya geçmeye çalışan —–numaralı —olup, bu poliçe kaza tarihi (07.10.2017) itibariyle ölüm halinde kişi başına 330.000,00-TL teminat sağladığını, talebimizde tüm denkleştirme nedenleri dikkate alındığını, davalının sigortaladığı– plakalı araç çekici olup ticari nitelik taşıdığından ve işleteni de tacir olduğundan, ticari temerrüt (avans) faizi talep edildiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: —– poliçe no’lu —— sigortalı olduğunu, TTK md 19’da açıkça taraflardan biri için ticari iş mevcut ise ve arada sözleşme mevcut ise diğeri için de ticari olacağı belirtildiğini, iş bu maddenin mefhum-u muhalifinden hareketle haksız fiillerde alacaklı için ticari iş söz konusu olmayacağını, bu nedenle ticari faiz taleplerinin reddi gerekmektiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeniyle uğranılan destekten yoksun kalma tazminatının tazminine ilişkin tazminat davasıdır.
—– müzekkere yazılarak trafik kazası nedeniyle davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı hususu sorulmuş,sigortadan hasar dosyası celp edilmiş,soruşturma dosyası celp edimiş ve ceza dosyası celp edilmiştir.
14/01/2020 tarihli ara karar ile dosyanın Kusur ve Aktüerya konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 05/02/2020 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
05/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle:
1. Kusur yönünden; Dava konusu olayın Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında çift taraflı ve ölümlü TRAFİK KAZASI —Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU, Davaya konu Trafik Kazası Kapsamında; —– plaka sayılı çekici sürücüsü ——– % 75 kusur oranı ile ASLİ KUSURLU olduğu, –% 25 kusur oranı ile TALİ KUSURLU olduğu,
2. Tazminat Yönünden; 07.10.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu hayatını kaybeden —- desteğinden yoksun kalan; Davacı — — olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda % 25, davalı …— Sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün % 75 kusurlu olduğunun sayın Mahkeme tarafından kabulü durumunda, davalı … şirketinden talep edebileceği maddi zararının 29.108.19 TL —— 330.000,00 TL limit ile sigorta teminatı altında olduğu, Ankara — Asliye Ticaret Mahkemesinin— dosyası ile başlatılan maddi tazminat talepli davada sigorta şirketinin sulh anlaşması yaparak, dava —– olmak üzere tazminat ödemesi alındığının davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği, Davalı … tarafından dava dosyasına sunulan hasar dosyasında toplam 197.000,00 TL ödeme yapılarak, sigorta şirketinin sorumluluğunun yerine getirildiğinin belirtildiği ancak gönderilen hasar dosyasında bulunan nüfus kaydı incelendiğinde davacının— doğumlu davacının 15.08.2018 tarihinde kayıt /tescilinin yapıldığı, Davalı … tarafından yapılan 197.000,00 TL hasar ödemesinin (kime ve ne kadar tutar ile asıl alacak ve diğer faiz ve vekalet ücretlerinin ayrı ayrı belirtilmesi kaydıyla) ayrıntılarının davalı … şirketinden talep edilmesi durumunda; davacı —- destekten yoksun kalma tazminatı ödenip ödenmediği, ödenmiş ise tutarı konusunda bilgi edilmesi İle, şayet ödenmiş ise ödeme tarihindeki miktarın zararını karşılayıp karşılamadığı, karşılanmadığı görülmesi halinde ise iş bu hesaplanan maddi zararından ödenen tutarın güncel değerinin tenzili ile bakiye talep edebileceği destek zararı hesaplanması gerektiği, Davacı ….—- ödemesi yapılmadığı görülmesi durumunda, davacı —- edilebilecek olan toplam 28.045,23 TL tazminatın poliçe limitleri dahilinde olduğu ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte talep edilebileceğinin hukuki münakaşasının elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, {Yargıtay Genel Hukuk Kanunun—tarihli kararı gereği/yasal faiz), kanaatine varılmıştır.
— tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı uyarınca ek rapor alınması yönünde karar verilmiştir. 30/10/2020 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
30/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle:
1. Kusur yönünden;—- plaka sayılı çekici sürücüsü—plaka sayılı ———- %75 kusur oranı ile Asli Kusurlu olduğu, yaya müteveffa ——-%25 kusur oranı ile Tali Kusurlu oluğu,
2. Tazminat Yönünden; —- yaşam tablosu ve “——- ödemeli belirli —- (—- desteğinden yoksun kalan;
Davacı 13.04.2014 doğumlu — toplam destekten yoksun kalma zararının 41.705,86 TL olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %25, davalı …— sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğunun sayın mahkeme tarafından kabulü durumunda, davalı … şirketinden talep edebileceği maddi zararının 31.279,40 TL olabileceği, 133.000,00 TL limit ile sigorta teminatı altında olduğu,
KTK. Nın 90. Maddesine ilişkin Anayasa Mahkemesince— tarihinde verilen iptal kararı gereği, dosyanın genel hükümler doğrultusunda yapılan hesaplamada; 07.10.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu hayatını kaybeden — desteğinden yoksun kalan;
Davacı —-toplam destekten yoksun kalma zararının —–, müteveffanın kazanın oluşmunuda %25, davalı …– sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğunun sayın mahkeme tarafından kabulü durumunda, davalı … şirketinden talep edebileceği maddi zararının 37.543,75 TL olabileceği, 133.000,00 TL limit ile sigorta teminatı altında olduğu,
Ankara –. Asliye Ticaret Mahkemesinin —-Esas sayılı dosyasında yapılan sulh anlaşması gereği ödenen 197.000,00 TL maddi tazminatta; davacı dışı—- müteveffanın—- taraf oldukları, davacının iş bu anlaşmada taraf olmadığı, bu bağlamda hesaplanan tutarlardan herhangi bir tenzilin söz konusu olmayacağı,poliçe limitinin 330.000,00 TL-197.000,00 TL=133.000,00 TL kaldığı kanaatine varılmıştır. ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu Kanun`un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa`nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara olacağı”, aynı Yasa`nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurdan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, —-Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-I maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`na göre işletene düşen hukuki sorumluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiş, 86. maddesinde ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilememiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin ve dolayısıyla onun sorumluluğunu üstlenen — kurtulma halleri düzenlenmiştir.
Diğer yandan aynı Kanun`un 92. maddesinde — Sorumluluk Sigortasının kapsamı dışında kalan hususlar sıralanmış olup, 92/a maddesinde “işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltilebileceği talepler 92/b maddesinde ise işletenin — kendisini evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerinin —- Sigortası kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir. Keza bu maddeye—Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-3 maddesinde teminat kapsamı dışında kalan hususlar düzenlenmiştir.
Talep edilen destek zararı, ölenin değil 3. kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve— ile meydana gelen zarardır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde işletenin, yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenlerin de etkilediği kabul ediliyorsa desteğin kusurlu davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır.
Yukarıda beliritlen nedenlerle kusur konusunda bilirkişi raporu alınmış ve davacının desteğinin yüzde 25 kusurlu olduğuna ilişkin rapor düzenlenmiştir.Ceza dosyasında da davacının desteğine tali kusur verildiği görülmekle birlikte mahkememiz tarafından kusur raporunda yer alan oranlara itibar edilerek hüküm kurulmuş ve davacının desteğinin kusuru oranında indirim yapılarak hesap yapılmıştır.
Eldeki dava sırasında Anayasa Mahkemesinin genel şartlara ilişkin iptal kararı verdiği görülmekle incelenecek esas sorun Anayasa Mahkemesi iptal kararının derdest dosyalarda uygulanıp uygulanamaycağı ve uygulanacak ise ————–hesap yöntemi olarak benimeseneceğidir.Bu konuya ilişkin —Bölge Adliye Mahkemesi—-.Hukuk Dairesinin—— tarihli —- yayınlanan ———sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun —–ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal edilmiştir.
Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir.Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama,yürütme ve yargı organları,idari — tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
Diğer taraftan HMK 33 maddesinde ——.”
şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Zira, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay —- Dairesi.——-. sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin—– sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine——iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——-. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun ——belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——– sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. ——-sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin —- neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen ———- olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrada ——–” kuralına yer verilmiştir.
Türk Anayasal sisteminde, “———– neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bir kural işlemle kurulan statünün Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, ——– işlemlerin de geçersiz duruma düşmesi doğaldır. Dolayısıyla bu —–, ortadan kalkan —– dönük haklar elde edilemez. Anayasa’nın bağlayıcılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm ———üstünlüğü ilkesi, Anayasa’ya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve “İptal kararlan geriye yürümez” kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız —– ——- hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır.
——- sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun —- 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,dolayısıyla—– tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmüktedir
Bu kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir ” şeklinde açıklamalar yapılmış olmakla mahkememizce de yukarıda belirtilen istinaf hükümlerinde belirtilen açıklamalar doğrultusunda kanaat edinilerek Anayasa Mahkmesi iptal kararının derdest dosyalarda uygulanması gerektiği ve iptal kararı sonrasında ————– uygulama alanı kalmadığı,tazminat hesabına—– tablosunun uygulanması gerektiği kanaati hasıl olmuştur.Dolayısıyla—- — göre yapılan hesaba itibar edilmiştir.Her ne kadar —- tarafından —– sunulmuş ise de ibranamenin incelemesiinde davacı ——- bir ibraname olmadığı,davacıya velayeten ——- kendi adına asaleten ibranamede imzası bulunduğu ve dolayısıyla davacı ——- adına yapılan bir ödeme bulunmadığı anlaşılmakla ibraname dikkate alınmamıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ——– tablosunun uygulanabilirliğinin kalmadığı,yeni genel şartlardan önce yerleşik———-davacı vekilinin 13/11/2020 tarihli talep artırım dilekçesinde yer alan bilirkişi ek raporu ile tespit edilen hesaplamaya itibar edilerek davanın kabulü ile 37.543,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının dvaalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacının dava tarihinden itibaren faiz talebi olmakla temerrüd tarihi olarak dava tarihi kabul edilmiş ve haksız fiile neden olan aracın ticari kullanım amacı ile kullanıldığı görülerek ticari faize hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile,
37.543,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 2.564,61 TL harçtan, peşin yatırılan 160,72 TL harcın düşümü ile geri kalan 2.403,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 160,72 TL harç, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti ve 106,35 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.867,07 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—– 5.631,56 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.