Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1167 E. 2020/262 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1167 Esas
KARAR NO : 2020/262

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —–harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, bu ilişkiyi istinaden davalıya mal ve hizmet satışı yapıldığını, davalıya 8 adet fatura düzenlendiğini ve —–. mal ve hizmet satışı yapıldığını, davalının söz konusu faturalı mal ve hizmet alımına karşılık toplamda ——. bakiye borcunun kaldığını, bakiye alacağın tahsili için İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğünün —–. sayılı dosyasından takip başlatıldığını, Davalı/borçlunun yasıl süresi içinde “herhangi bir borcunun bulunmadığını” belirterek icra takibine, ödeme emrine, borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini” talep etmiştir.
CEVAP: Davalı/borçlu ——- vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin, davacı şirkete belirtilen şekilde herhangi bir borcunun olmadığını, taraflar arasında TTK. hükümlerine göre geçerli bir cari hesap ilişkisi kurulmadığını, takibe konu alacak ile ilgili olarak müvekkil şirkete düzenlenmiş ve usulüne uygun tebliğ edilmiş fatura bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
İstanbul Anadolu ——. İcra Dairesinin—- Esas sayılı takip dosyasının dosyamızın arasına celp edildiği görüldü.
17/06/2019 tarihli ara karar ile bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —— tarafından mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi kök raporunda özetle ”Davacı şirketin asansör kabin imalatı ve malzeme satışı konularında faaliyet gösterdiği ,taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı
Davacının —- tarihleri arasında davalı şirkete 43.135,08 TL tutarında 8 adet fatuıra düzenlediği ve söz konusu faturalara istinaden 31.604,00 TL tutarında tahsilat yaptığı
Yapılan tahsilatlar sonrasında davacının davalıdan 11.531,08 TL alacağının kaldığı
Davalı şirketin ticari defterlerini incelenmesi amacıyla ibraz etmediği” şeklinde tespitlerde bulunarak rapor düzenlemiştir.
26/09/2019 tarihli duruşmanın 1 No’lu ara kararında davacının —-formlarının İlgili vergi dairelerinden temin edilerek dosyanın ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
———Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı …’nin ——– formlarının gönderilmesi istenilmiş olup —- tarihinde — formlarını gönderdiği görülmüştür.
—–müzekkere yazılarak davalı …—– formlarının—–istenilmiş olup Vergi Dairesinin — tarihinde BA formlarını gönderdiği görülmüştür.
08/10/2019 tarihli ara karar ile dosyanın ek rapor alınması yönünde ara karar kurulmuş olup, bilirkişi 14/10/2019 tarihinde ek raporunu mahkememize teslim etmiştir. Bilirkişi ek raporunda özetle : ” Davacı şirketin—– mal ve hizmet satışı bildirdiği
Ba formlarına göre borçlu şirketin davacı şirketten toplam 32.741,00 TL mal ve hizmet satın aldığı
—–formları ile 8 adet faturanın bedeli arasındaki farkın 3.814,00 TL’lik faturadan kaynaklandığını,5.000,00 TL’nin altında yer alan faturaların——- olarak bildirilmediğini ” belirtir şekilde tespitlerde bulunmuştur.
Davacı vekilinin —— fatura açısından davalı tarafa yemin teklif etmesi üzerine ,davalı asile yemin davetiyesi çıkarılmış,yeminin icra edileceği duruşmanın pandemi zamanına denk gelmesi nedeniyle koronavirüs nedeniyle oluşturulan erteleme zaptına yeminin —— duruşmasında eda edileceğine ilişkin ihtarat düşülmüş ve ihtaratı içeren duruşma zaptı davalı vekiline ve davalı şirkete ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
16/06/2020 tarihli duruşmada davalı şirket yetkilisinin geçerli bir mazeret sunmadan duruşmada hazır olmadığı tespit edilmiş ve davalı tarafın yemin edasından kaçındığı kabul edilmiştir.
Celp edilen davalı tarafın Ba ,davacı tarafın —– formlarında takibe konu 8 adet faturadan 7 tanesinin vergi dairesine bildirildiği,vergi dairesine mal ve hizmet alımı olarak ba formlarına bildirim yapan davalı şirketin takibe konu faturalardan 7 tanesine ilişkin mal ve hizmeti davacı taraftan aldığının ispatlandığı,—— formlarında bulunmayan —–fatura açısından ise davalı tarafın yemin edasından kaçınması nedeniyle bu alacak yönünden de davanın ispatlandığı anlaşılmış olup davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu Yargıtay Genel Kurulu —– Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. Yargıtay —. Hukuk Dairesi’nin —-. Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle yüzde 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kabulü ile;
1-İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün—– Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 11.531,08 TL üzerinden hesaplancak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 787,68 TL harçtan, peşin yatırılan 139,27 TL harcın düşümü ile geri kalan 648,41 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 139,27 TL harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 116,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.255,77 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — göre hesaplanan — vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.