Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1148 E. 2020/189 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1148 Esas
KARAR NO: 2020/189
DAVA : Ticari İlişkiden Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ: 31/12/2018
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari İlişkiden Kaynaklanan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile ——— akdedilen sözleşme ile davalının dağıtım ağına dahil olduğunu, ardından—– tarihinde taraflar arasında ————– sözleşme İmzalanarak taraflar arasındaki hukuki ilişkisinin süresinin uzatıldığını, sözleşmenin 7. Maddesinde sözleşmenin süresinin — yıl olarak belirlendiğini ve taraflardan her birinin sürenin bitiminden ——–önce yazılı olarak diğer tarafa bildirimde bulunmadığ dirde aynı şartlar ve süre içinde sözleşmenin yenilenmiş olacağının hükme bağlandığını, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiği tarihi itibariyle toplam – adet mağazasında ————adıyla sözleşme ile üstlendiği edimi ifa ettiğini, müvekkilinin içinde bulunduğu———-ile davalı arasında başlayan ilişkinin zamanla daha da güçlenerek bir üst aşamaya geçtiğini, ——– yılında yine —— içerisinde yer alan ——–davalı arasında ——- imzalandığını, basit tanımıyla———davalıya hizmet veren münhasır bölge distribütörleri olduğunu, dava dışı———– faaliyet ve hizmetlerini son derece başarılı bir biçimde sürdürmekte iken davalının hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin aldığı ani bir karar ile ——— tarihinde ——— arasındaki sözleşme ilişkisine son verdiğini, bunun üzerine ——– davalı ile olan diğer ilişkilerinin de nihayetlendirilmesinin isabetli olacağının değerlendirildiğini ve ———- devredilmek istendiği talebinin davalıya iletildiğini, zira davalının dava dışı şirket ile arasındaki ilişkisi sona erdirme şeklinin ——– sektör içerisindeki itibarını sarstığını, ——— davalı ile olan ilişkilerin) doğrudan etkilediğini, özetle davalının bu tavrının müvekkili bakımından davalı ile sağlıklı bir işbirliğinin artık bulunmadığını ortaya çıkarması nedeniyle ilişkinin bir an önce sonlandırılmasının ticari yönden zorunlu hale geldiğini, davalının da bugüne kadarki mutat uygulaması çerçevesinde bu talebi kabul ederek ———— belirlediğini, sektördeki tüm aktörlere müvekkilinin ayrılacağı bildiriminde bulunduğunu ve müvekkiline yatırımcı yönlendirmesine başladığını, davalının müvekkiline ilettiği tavsiye bedelin davalı tarafından yapılan bir farazi hesaplama sonucunda belirlenmemekte olup, yatırımcıların davalıya somut bir teklif sunmasıyla tespit edildiğini, başka bir deyişle davalının “tavsiye bedel” olarak müvekkiline sunduğu bedellerin bir yatırımcının varlığını ve onun vermeyi teklif ettiği rakamı gösterdiğini, müvekkilinin kendi imkanlarıyla davalıya ihtiyaç kalmaksızın——- bulunan mağaza için ——— TL devir bedeli karşılığında ———– isimli yatırımcı ile ——- TL devir bedeli karşılığında anlaşıldığını,———— devrine ilişkin süreç bu şekilde devam ederken müvekkilinin dahil olduğu ———– içinde yer alan dava dışı şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşmesinin haksız şekilde feshedilmesi nedeniyle ortaya çıkan hukuki durumun sonuçlarının giderilmesi için davalı ile görüşmelerin sürdüğünü, ne var ki görüşmelerden bir sonuç alınmadığını, aksine dava dışı şirkete hiçbir tazminat ödemesi yapılmaksızın bir ——— imzalanmasının dayatıldığını, dava dışı şirketin söz konusu protokolü imzalamaması üzerine davalının müvekkili şirkete karşı da açıkça hasmane bir tavır aldığını ve ——— tarihinde tüm mağazaların devir sürecini durdurduğunu, davalının müvekkili şirketi açıkça zarara uğratma tavrı içerisinde olduğunu, bunun üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, netice itibariyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin——— tarihinde biterek müvekkilinin tüm işlem yetkilerinin kaldırılmasının ardından, davalının mağazaları devralması için hemen yatırımcılarla görüşmeye başladığını, mağaza içerisindeki davalıya ait teknik ekipmanların hemen ertesi gün davalıya teslim edildiğini, ancak yine mağazalarda bulunup davalının mülkiyetinde olan dekorasyon ve diğer ekipmanın davalı tarafından teslim alınmadığını, böylelikle davalının mağazaların devrini müvekkilinin zararına olacak şekilde herhangi bir devir bedeli alınmasını engelleyerek gerçekleştirdiğini, sözleşme kapsamında davalının devir için muvafakat vermesi için ancak haklı bir nedenin olması halinde devir talebini ret edebileceğini, davalının hukuken korunması mümkün olmayan bu davranışı karşısında müvekkilinin ciddi zarara uğradığını beyanla, davalının sözleşmeye aykırı şekilde müvekkiline ait —adet mağaza/satış noktasının devrini engellemesi sebebiyle müvekkilinin yoksun kaldığı kazanç olarak kısmi dava mahiyetinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——- davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı 3. kişi ———- arasında —- tarihinde ——— akdedildiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında ise ————– akdedildiğini, kısacası müvekkili şirket ile iki ayrı tüzel kişilikle iki farklı hukuki ilişkiye girildiğini ve bu iki hukuki ilişkinin hem taraflarının hem de konularının birbirinden ayrı ve bağımsız olduğunu, davacı ile imzalanan sözleşmenin 7. Maddesine göre sözleşme süresinin — yıl olduğu ve—— sürenin— ay öncesine dek sözleşme süresinin uzamaması ve sözleşmenin yenilenmemesi konusunda diğer tarafla bildirim yapılmaz ise sözleşmenin aynı şartlarla yenilenmiş olacağının hüküm alındığını, taraflar arasındaki sözleşmenin —— tarihinde——– daha uzatılarak sürenin ——–kadar uzatıldığını, müvekkili şirketin sözleşmenin yenilenmeyeceği ve sürenin uzatılmayacağı yönündeki ihbarının davacıya tebliği edilmesinin akabinde davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi —— tarihi itibariyle feshettiğini ihtar ettiğini, davacı şirketin sözleşmenin kendiliğinden sona ermesini beklemeksizin sözleşmeyi——— tarihi itibariyle tek taraflı ve haksız bir şekilde sona erdirmesi sonrasında huzurdaki davayı açtığını, davanın yasal ve sözleşmesel herhangi bir dayanağının mevcut olmadığını, davacının iddia ve talebinin hukuki ve maddi mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirketin sözleşme süresinin sonunda sözleşmeyi yenilememeyi tercih ettiğini ve sözleşmenin 7. maddesi uyarınca sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğini ihbar ettiğini, bu durum karşısında herhangi bir talep hakkı bulunmayan davacının zaten—— tarihine kendiliğinden sona erecek olan sözleşmeyi —– tarihi itibariyle kötü niyetli olarak feshettiğini, davacı şirketin sözleşmeyi haksız feshi için bahane yaratmış olduğunu, bu bahanenin huzurdaki uyuşmazlıkla bağlantısının bulunmadığını, ———– konuları itibariyle birbirinden bağımsız ve ayrı olduğu gibi her iki sözleşmenin taraflarının farklı olduğunu, davacı şirketin mağazaları üçüncü kişilere devretmek istemesi halinde sözleşmenin 4.A.9. maddesi uyarınca müvekkili şirketten yazılı onay almak zorunda olduğunu, somut olayda müvekkili şirketin devre onay verme borcunun da bulunmadığını, davacı şirketin ise devre ilişkin herhangi bir hakkının olmadığını, hal böyleyken devre veya devre onaya dair herhangi bir hak ve yükümlülük mevcut değil iken, sadece hakların icrası ve borçların ifası esnasında uygulanabilmesi mümkün olan MK m. 2’ye aykırılık iddiasına somut olayda yer verilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin zarar verme kastından bahsedilemeyeceğini, asıl kötü niyetli davranan tarafın süre sonunda kendiliğinden sona erecek olan sözleşmeyi süreyi beklemeksizin haksız olarak fesheden davacı olduğunu beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Ticari ilişkiden kaynaklanan tazminat alacak davasıdır.
—— Asliye Ticaret Mahkemesinin —– esas sayılı dava dosyası uyap üzerinden getirtilerek incelenmiş, dava dışı ——–Tarafından davalı aleyhine—- tarihinde imzalanan——— sözlemesinden kaynaklanan sebeplerle belirsiz alacak olarak tazminat davası açmış olduğu, mahkemenin ——-günlü kararı ile yetkili mahkeme ——— Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilmiş olduğu, işbu davada anlatılan olayların davamızda anlatılan olaylarla benzer mahiyette olduğu ancak her iki davanın dava sebeplerinin farklı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, ——– günlü dilekçesi ile davacı şirketin ——– olarak değiştirildiğini beyan etmiş olup, buna dair ——– sayılı ticaret sicil gazetesini sunmuştur. Davacının yeni isim ve ünvanı uyap’a kaydedilmiştir.
——— nolu ara kararı gereğince yazılan yazıya verilen ——- günlü cevabi yazıda, taraflar arasındaki ——- maddesi gereğince davalıya TİM mağazalarının devri hususunda kendilerince verilmiş yazılı bir belgenin olmadığını, ——– ortakları arasında ortaklık kuurlması ve mağazaların bu ortaklık ile devam etmesi hususunda teyit verilmiş olduğunu, ——— İsimli şirketi kurmuş olduğu ve ———- şirkete ortak olarak almış olduğunu, şirketin davalının mağazayı ———— devretmesine onay vermemesi ve sonrasında bu şahsa aynı bölgede başka bir mağaza vermesi gibi bir duurmun olmadığını, ————zaten mağazayı işletmekte olan —— ilişki içerisinde olduğunu, —– tarafından şirketleri lehine———- bedelli bir teminat mektubunun verilmiş olduğunu beyan etmişleridir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırlmış olup nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi———-mali müşavir bilirkişi —— düzenlenen —–günlü bilirkişi raporunda özetle ”… Davanın taraflar arasında —– tarihinde imzalanan ———— sinden kaynaklanan alacak istemine dair olduğunu, sözleşmenin 7. maddesi ile sözleşmenin süresinin, sözleşmenin imza edildiği tarihten itibaren — olduğunu, taraflardan her biri sözleşmenin süresinin sonundan ———– önce yazılı olarak diğer tarafa bildirimde bulunmak sureti ile süre sonunda sözleşmeyi feshedebileceğini, bu durumda sözleşmenin feshi nedeni ile diğer tarafın herhangi bir talep hakkının olmadığını, bildirim yapılmadığı takdirde sözleşmenin, “Bağlılık” başlıklı 4.A.11 maddesi hariç olmak üzere, aynı şartlarla ve aynı süre için yenilenmiş olacağını, ancak tarafların karşılıklı anlaşmak suretiyle, sözleşmenin 4.A.11 maddesinin sözleşmenin yenilendiği dönemde de geçerli olacağını kararlaştırabilecek olduklarını, davalı — tarafından davacı ——- günlü, – ve – yevmiye nolu ihtarnameleriyle de,— buluna mağazalarla ilgili sözleşmenin süresi sonunda yenilenmeyeceğinin ihtar edilmiş olduğunu, davacı ——–gönderilen ——tarih ve ———– nolu ihtarnamesiyle taraflar arasındaki sözleşmelerin her halde —— tarihi itibariyle sona erdirileceği ihtar edilmiş olduğunu, davalı — taraftndan davacı ——– gönderilen — Noterliğinin—— tarih ve —– nolu cevabi ihtarnamesini göndermiş olduğunu,… Taraflar arasındaki ilişki bir bütün olarak incelendiğinde, bu ilişkilerin uzun yıllara dayanmakta olduğu, sözleşmesel ilişkide taraflar arasındaki güven duygusunun belirleyici olduğunu, bu sebeple, her ne kadar yukarıda ifade edildiği üzere davalı ile davacı ve davalı ile dava dışı ve fakat davacı ile organik bağı olan başka bir şirket arasında iki farklı sözleşme var gibi görünse de hukuki olarak davacı ile dava dışı işletme arasında organik bağın bulunduğu hallerde ve özellikle davacı İle davalı arasındaki uzun yıllara dayanan ilişkinin güven esasına dayanmakta olduğu dikkate alındığında, bu iki sözleşmeyi ve bu sözleşmenin icrası sırasındaki gelişmelerin ayrı değerlendirilmesi mümkün olamayacağını, Yargıtay’ın uygulamasınında bu yönde olduğunu, ,..Dava dışı ve fakat davacı ile organik bağı olan işletme ile davalı arasındaki ——— icrası sırasındaki uygulamalar, feshin şekli, sebebi ve taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasındaki gelişmelerin, aynı grup içinde yer alan başka bir tüzel kişiliği de (somut olayda davacı) ve bu tüzel kişilikle, diğer grup şirketi ile ilişki içinde olan davalı arasındaki sözleşmesel ilişkiyi de doğrudan etkileyeceğinin kabulü, hayatın olağan akışına uygun düşeceğini,… Dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasındaki ilişkinin bayilik ilişkisi olarak kabul edilmesinin mümkün olacağını,…Taraflar arasında — Tarihinde imzalanan ———– maddesine göre davacı ya da davalının tek taraflı ve sebep bildirmeden ortaya koyacağı bir irade ile hukuki ilişkinin ortadan kaldırılmasına imkan verilmesi hukuk ve sözleme güvenliği ile de uyumlu olmayacağını, dolayısıyla bu hukuksal açıklamalardan hareket edilecek olursa taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinin varlığına rağmen sözleşmeyi feshetmek isteyen ya da fesheden tarafın haklı bir sebep ortaya koyması gerektiği ve bunun da ispatlanması gerektiğini, ancak mahkeme aksi kanaatte ise, tarafların sözleşmeye devam edilmeyeceğine ilişkin bildiriminde hiçbir sebep dermeyan edilmemesi gerektiği sonucuna da varılabilecek olduğunu, tarafların sözleşmeye devam edilmeyeceğine ilişkin bildiriminde hiçbir sebep dermeyan edilmemesi gerektiğinin kabulü halinde varılacak olan sonucun derin farklılıklar içereceğini,… Somut olay incelendiğinde, önce davalı yanın, taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmeyeceği ve sürenin uzatılmayacağı yönündeki ihbarının davacıya bildirildiğini, bu noktada, m.7’de yer alan hükme rağmen, davalı yanın hangi sebeplerle, davacı ile olan İlişkisine devam etmeyeceğini ortaya koymuş olması gerektiğini, davalı yanın, taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmeyeceği ve sürenin uzatılmayacağı yönündeki ihbarının davacıya bildirilmesinin akabinde davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi ———— tarihi itibariyle feshetmiş olduğunu,… Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı yanın davacı yana çok sayıda ihtarname keşide etmiş olduğu, bu ihtarnamelerde, bazı sözleşmeye aykırılık hallerine ismen temas edilmiş olduğu, ancak bu hususların gerçekleşmiş olduğuna ilişkin olarak dosya kapsamında herhangi bir ispat vasıtasının da mevcut olmadığını, yine davacı yanın da m.7 hükmünden yararlanarak sözleşmeyi 30.9,2018—- tarihi itibari ile feshetmiş olduğunu, söz konusu fesih bakımından da herhangi bir sebep dermeyan edilmediğini ve dolayısıyla ispat külfetinin gereğinin de yerine getirilmiş olduğunu,… Sözleşmeyi hukuken fesheden tarafın davacı yan olduğunu, ancak bu feshin tamamen dava dışı ve fakat davacı ile organik bağı bulunan ——- davalı arasındaki hukuki ilişkilerdeki problemlere dayandığını, davalı ile dava dışı ——– arasındaki sözleşmenin davalı tarafından sebep dermeyan edilmeksizin — tarihinde feshedilmiş olmasının da gözden uzak tutulmaması gerektiğini,… Davacı yanın, taraflar arasındaki ——– tarihi itibari ile feshi gerekçesini ve dayanağını, dava dışı ——— arasındaki sözleşmesel ilişkide yaşananlar yönünden bir bütün olarak değerlendirmenin mümkün olduğunu,…Taraflar arasındaki sözleme incelendiğinde bu devirler noktasında da davalı yanın onay verici konumda olduğunu, bu süreçte, davalı yan, bazı görüşmeler yapmış ise de (hatta bazı görüşmeler anlaşma ile sonuçlanıp ödemeler dahi davacı tarafından alınmışken) bu mağazaların devir sürecinin tamamlanamadığını, bu sürecin ——– tarihinde kesintiye uğramış olduğunu, söz konusu tasarrufun davalı üzerinde bulunduğu dikkate alındığında ve bazı devre ilişkin ödemeler dahi davacı tarafından tahsil edilmişken bu kesintinin sözleşmenin 4.A.9. maddesinin davalı yana vermiş olduğu yetkinin olumsuz olarak kullanılmasından kaynaklandığını, bu yetkinin neden menfi yönde kullanılmış olduğunun sebepleri ile ortaya konması ve bunların ispat edilmesinin yerinde olacağının mütalaa edildiğini, sözleşme ile taraflara verilen hak ve yetkilerin keyfi olarak kullanılmasının kabul edilemeyeceğini, bu hususun sözleşme özgürlüğü ya da taraf irade serbestisi adı altında da kabul göremeyeceğini,… Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında her ne kadar, taraflar arasındaki ———- feshini hukuken davacı yan yapmış ise de, davalı ile dava dışı ve fakat davacı ile———– işletme ———- arasındaki ilişkisinin haklı bir sebep olmaksızın (haklı sebep var ise derdest davanın sağlıklı olarak sonuca bağlanması bakımından bu sebebin davalı tarafından ortaya konup, ispat edilmesi gerektiği) sona ermiş olması, mağaza devirleri bakımından davalı yanın sözleşmeden doğan yetkisini olumsuz yönde kullanması sebeplerinin belirgin ve ispatsız kalmış olması, davalı yanın, devirlerle ilgili yardımcı işlem ve eylemleri davacı yararına başlangıçta sergilemiş olduğu, bu çerçevede davacı yanın, bazı dava dışı devralacak kişilerle temas kurduğu, hatta bazı ödemelerin de tahsil edildiği görülmekle, sürecin devamında davalı yanın sözleşmenin 4.A.9. maddesinden kaynaklanan onay verme inisiyatifini olumsuz yönde kullanmış olduğunu, davacı yandan, taraflar arasındaki ———- devam etmesinin beklenmesinin mümkün olamayacağını,… Davacı yanın, bazı dava dışı devralacak kişilerle temas kurduğu, hatta bazı ödemelerin de tahsil edildiği görülmekle, yukarıda zikredilen ———— bakımından davalı yanın bir zararından söz edilebileceği, ancak diğer mağazalar bakımından devre konu bedelin afaki olup olmadığının belirlenmesi noktasında heyetlerine uzman bir bilirkişinin atanmasının uygun olacağı.” beyan edilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, taraflar arasında —- tarihinde imzalanan ——— bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacı şirketin davalı şirketin isim ve yetkisi altında işletmekte olduğu————- adet mağazayı 3. şahıslara devretmek istemesine rağmen davalının bu devre onay vermemesi sebebiyle davacının bir zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise ne kadar bir zararı olduğu hususundadır. Taraflar arasındaki — günlü——-maddesinin birinci fıkkrasına göre ———- önceden yazıılı iznini almaksızın bu sözleşmedeki hak ve yükümlülüklerini gerçek veya tüzel üçüncü bir şahısa devredemeyece, bir başka gerçek veya tüzel üçüncü bir şahsa herhangi bir sebeple bu sözleşmede ve dolayısıyla ilgili yasal hükümleerde kayıtlı sorumluluklarına ortak edemeyecek ve hak ve alacaklarını başkasına devir ve temlik edemeyecektir.” taraflar arasındaki sözleşmenin bu maddesinin tarafları hukuken bağladığı aşikardır. ————- günlü cevabi yazısında da, taraflarınca davacıya, dava konusu mağazaları üçüncü bir kşiye devredebileceği yönünde yazılı bir onay vermedikleri beyan edilmiş olup davacı tarafça da bu hususta yazılı bir onay belgesi ibraz edilmemiştir. Bu sebeple davacının, dava konusu 9 adet mağazanın üçüncü bir şahısa davalıdan dolayı devredilemediğinden bahisle zarara uğramış olduğunu iddia etmiş olması hukuken yersizdir. Türk Borçlar Kanununda sözleşme serbestiyesi ilkesi geçerli olup tarafların aralarında yapmış oldukları sözleşmenin hükümlerine, kamu düzenine ve ahlaka aykırı düzenlemeler olmadıkça bağlı kalmaları esastır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.A.9-Devir maddesinde davacı tarafından davalıya ait isim ve teknolojinin kullanıldığı mağazaların üçüncü bir şahsa devrinin davalı şirketin yazılı onayına tabi kılınmış olmasının kamu düzenine ve ahlaka aykırı bir yönü görülmemiştir. Davalının, sözleşmeden kaynaklana bu yetkisini kullanmamış olması davalının hukuken kötü niyetli olarak nitelendirilmesine sebep olacak bir husus değildir. Kaldı ki, davacının davalıya bu yönde yapmış olduğu yazılı bir talep de bulunmamaktadır. Davacının, davalının devirle ilgili işlemlerde görüşme yaptığı, devirlere izin vermiş olduğu yönündeki iddiası ispata muhtaç olup bu hususta ispatlanamamıştır. Davalının, davacıya ait bir adet mağazayı görüşme yapmış olduğu üçüncü bir şahsa başka bir şirket adı altında işletmeye vermiş olması da davalının sorumluluğunu gerektirir bir husus olarak görülmemiştir. Davacı, ——— tarihinde süresi sona erecek sözleşmeyi, kendi sebepleri doğrultusunda ——- tarihinde feshetmiş olup bu fesihten dolayı davacının sorumlu tutulması da hukuken mümkün görülmemiştir. Taraflar arasında davacının bağlı şirketlerinin davalıyla olan ——– kaynaklanan uyuşmazlıkların dava konusu ——- sözleşmeyi etkilemesi, bundan dolayı davacının zarara uğradığının ve davalınında bundan hukuken sorumlu tutulması da mümkün görülmemiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ”Bilirkişinin oy ve görüşünün değerlendirilmesi” başlıklı 282/(1) maddesine göre, ”Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” İşbu kanun hükmü ve aynı kanun 266/(1) maddesi gereğince her ne kadar bilirkişi kurulu tarafından davalının onay yetkisinin neden aleyhte kullandığını ispatlaması gerektiği ve davacı ile dava dışı davalıyla sözleşme yapan şirketler arasında organik bağ olması sebebiyle sonuçta davacının zarara uğramış olduğu yönüdeki görüşüne hukuken itibar edilmemiştir. Hukuk bilgisini geektirecek hususlarda değerlendirmenin mahkemece yapılacak olması bilinen bir hukuk gerçeğidir. Açıklanan sebepler gereğince, davacının taraflar arasındaki sözleşme gereğince işletmekte olduğu —— adet mağazayı üçüncü bir şahsa devredemediğinden bahisle zarara uğramış olduğunu iddia etmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmenin 4A.9/1 maddesi gereğince devir hususunda davalının yazılı bir onayının bulunmaması, bu hususta davacının yazılı bir talebinin dahi olmaması sebebiyle davacının uğramış olduğunu iddia ettiği zarardan davalının hukuki bir sorumluluğunun bulunmamasından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu tazminat davasının REDDİNE,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken——– TL maktu harcın, peşin alınan ——- TL’den mahsubu ile fazla yatırılan———- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre, 128.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ————- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/02/2020