Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1130 E. 2020/892 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1130 Esas
KARAR NO : 2020/892
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/12/2018
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile ——— arasında imzalanan ———- istinaden adı geçen şirkete kredi tahsis edildiği,———– sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borçlarını ödenmeyen Borçluların hesabın kat edilerek, borçlulara ———— yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek, ihtarnamedeki yazılı tutarların ödenmesini talep edildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için borçlular hakkında ————- dosyasından ılımasız icra takibine geçildiğini, ancak davalının takibe itirazda bulunduğu, yapılacak incelemede de görüleceği üzere davalı tarafça yatırılan tüm itirazların yerinde olmadığı, taraflarca imzalanan ve takibe konu borcun sebebini teşkil eden ————–tahtında kendilerine ticari kredilerin tahsis edilerek bulandırıldığı öte yandan faiz oranlarının serbest iradesiyle kararlaştırıldığı ve TTK’nun 8. Maddesinin ticari işlerde faiz oranı serbestçe tayin olunabilir hükmü ve 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanun gereğince ;———— hükümlerine göre temerrüt faizi talep edildiği, kayıtların incelenmesi neticesi icra takibinde talep edilen miktarda borcu olduğunun ortaya çıkacağı, dolasıyla müvekkil bankanın davalılara hakkında başlatmış olduğu icra takibinde, hukuka aykırı hiçbir işlem bulunmadığı, alacağının tahsili çektirmeye çalışan borçluların kötü niyetlerinin söz konusu olduğu, yukarıda açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı borçluların itirazının iptaline, alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekilinin cevap dilekçesi özetle; ” Taraflar arasında mutabakata varılmış bir borç bulunmadığı, Davacı tarafın belirttiği alacak miktarı ile davalı müvekkilin borçlarının örtüşmediği, Davacı tarafın, fahiş faiz oranlarıyla haddinden fazla bir borç ortaya çıkardığını, İcra emrine dayanak hiçbir belge konulmadığını, bunun İİK’na aykırı olduğunu, Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava taraflar arasında imzalanan genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı banka ile davalı asıl borçlu ———– arasında imzalanan ———- tutarında çerçeve niteliğinde ——- imzalanmıştır. Davalılardan ———-sözleşmede ——– tutarında kefaletleri olduğu, diğer davalı ———- tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak üzere kefalet imzasının olduğu anlaşılmıştır. Davalılarca kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı bankaca ——- tarihi itibarı ile hesabın kat edildiği, ihtarnamelerin davalılara tebliğ edildiği ve verilen —– günlük mehil süresinin hitamı ———— tarihinde davalıların temerrüde düştükleri anlaşılmıştır.
Kefalet şeklinin müteselsil kefalet olduğu,kefalet tutarının rakam ve yazı müteselsil kefiller tarafından elle yazıldığı, tarih ve davalılara atfen atılan imzalar olduğu, imzaya ve tutarlara ilişkin bir itiraz olmadığı,kefaletlerin şekil şartlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalılardan ———–İsimli firmanın —– olduğu, yine davalı ——– isimli firmanın da yetkilisi ve müdürü olduğu, yine ——– firmanın da ortağı ve yetkilisi olduğu anlaşılmıştır. TBK’nın 584. Maddesi gereği şirket ortakları için eş rızasının alınmasına gerek yoktur.Kefaletlerin şekil şartlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı yanca kök rapora itiraz edilmiş belirlenen %84’lük temerrüt faizinin fahiş olduğu ileri sürülmüştür. Mahkememizce alınan ——– tarihli kök raporun denetime uygun olmadığı anlaşılmıştır.İtiraz yerindedir. Zira kabul edilen temerrüt faizi oranı hatalıdır. Buna bağlı olarak yapılan hesaplamalar da hatalı olmuştur.
————–Ne var ki——uygulamasında bankaların————–bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin 45. maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir.” şeklindeki ilamı ile temerrüt faizinin belirlenmesindeki izlenmesi gereken yolu belirtmiştir. Kök raporda sözleşmenin 10.5. Maddesi gereği akdi faizin %42 olduğu bu durumda temerrüt faizinin %84 olması gerektiğinden bahisle hesaplamalar yapılmıştır. Söz konusu maddede ayrıca bir temerrüt faizi oranı belirlenmemiştir. Ek Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ————gereği bankaların ——— bankasına bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmektedir. Bu bu durumda krediye fiilen uygulanmakta olan——– oranının iki katı olan ——– oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
————- Sayılı ilamında “… dava konusu genel kredi sözleşmesine dayalı kredi borcunun hesaplanmasında, bankanın hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüde kadarki sürede anaparaya akdi faiz işletip, bulunan toplamın asıl alacağı oluşturacağı ve temerrütten itibaren de bu asıl alacağı oluşturan toplam tutara temerrüt faizi işletilebileceğinin dikkate alınması..” ———– ilamında “… hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenerek temerrüt tarihine kadar akdi faiz hesaplanıp bulunan akdi faiz kapitalize edilerek temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak bulunmalı ve bu alacağa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için temerrüt faizi ve bunun gider vergisi uygulanarak bankanın asıl borçludan isteyebileceği miktar saptanmalı ” gerekçeleri ile asıl alacağın ne şekilde hesaplanması gerektiğini belirtmiştir.
Mahkememizce alınan ———– tarihli ek bilirkişi raporu denetime uygundur. Buna göre asıl alacak miktarının ——– olduğu, işlemiş temerrüt faizinin ——— olduğu ——- olduğu tespit edilmiştir. Davacı bankanın takip tarihi itibarı ile davalılardan toplam——–alacaklı olduğu anlaşılmıştır.Kefillerin kefelet limiti aşılmamaktadır. Tüm davalılar davacı alacağından müştereken sorumludur.Ek bilirkişi raporu hesap yöntemi ve içeriği itibarı ile denetime uygun bulunmuştur. Tüm bu anlatılan hususlardan ötürü davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, asıl alacak likit olduğundan ve davalılar itirazında haksız olduğundan davalılar %20 oranında icra-inkar tazminatına mahkum edilmiş, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
TASHİH:
Her ne kadar kısa kararda İcra takip dosyası sehven yanlış yazılmış ise de gerekçeli karar yazım aşamasında durum fark edilmiştir. 6100 sayılı kanunun 304. Maddesi ” Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. ” hükmünü getirmiştir. Henüz karar tebliğe çıkartılmadan söz konusu hata fark edildiğinden resen tashih yapılmıştır. Bu nedenle hükmün 1. Maddesinde geçen “——– dosyasına” ibaresinin “————- sayılı dosyasına ” şeklinde resen tashihine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ———– sayılı takip dosyasına davalıların yaptığı itirazın; —– asıl alacak+—-işlemiş temerrüt faizi+ ——– olmak üzere toplam ———- üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ——-Temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi işletilmesine,
Alacak likit olduğundan ve davalılar itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı olan ——- üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının ———— davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin Reddine,
3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 734.148,27 TL nispi harçtan peşin alınan 135.385,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 598.762,37 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 135.385,90 TL nispi harç olmak üzere toplam 135.421,80 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 297,70 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 1.797,70 TL yargılama giderin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13/(1). maddesine göre, 196.098,03 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13/(1),3/2 maddelerine göre red sebebi ortak olduğundan, red edilen miktar üzerinden hesaplanan 40.172,92 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara ödenmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ————- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.16/12/2020