Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1119 E. 2020/777 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/983 Esas
KARAR NO : 2020/869

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davacının personellerine hediye edilmek üzere davalıdan toplam 24.536,00 TL tutarında seyahat çeki satın alındığını, davalının ise karşılığında seyahat çeki kazanan davacı—- seyahat konaklama v.s. tatil, tur, hizmeti vermeyi yükümlendiğini, davalının borcunu yerine getirmediğinden dolayı, Beyoğlu—Noterliği’nin——- yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, davalıya ödenen 24.356,00 TL ‘nin iadesini talep ettiklerini, davalı tarafından iade edilmediğinden dolayı İstanbul Anadolu ——- İcra Müdürlüğü’nün —– Sayılı icra dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali ile alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu çeklerin asıllarının dosyaya sunulmadığını, bu nedenle çeklerin kullanılıp kullanılmadığının anlaşılamadığını, çeklerin kullanım süresinin halen sona ermediğini, davacı tarafından çeklerin kullandırılmadığına ilişkin yazılı bir belge de ibraz edilmediğini, takibin dayanağı bulunmadığını, ve davanın reddi gerektiğini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 24/02/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle, davacı ve davalı —- olarak tutulduğu, —— beratlarının ilgili tebliğe uygun olarak suresinde verildiği ve belirli kanurl şartlan taşıdığı ve sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise —– Sayın Mahkemenize ait olduğu, 2019 yılı için son berat verme süresinin halen devam ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın cari hesap bakiyesinden kaynaklanmadığı, bakiyesinin 0,00 TL olduğu, uyuşmazlığın —çeklerinin davalı şirket tarafından kullandırılmaması nedenine davalı şirket tarafından bedelinin alınmasına rağmen davacı şirkete verilmeyen hizmete ilişkin olduğunu, huzurdaki somut uyuşmazlığa konu 6 adet seyahat çekinin bir kısmının ku itibarı ile henüz tamamlanmadığı, —– kısmı için son kullanım tarihinin ——– kısmı için seyahat çeklerinin son kullanım tarihlerinin 31.03.2020 olması ve takip tarihi itibarı ile kullanım imkanlarının bulunması nedeniyle, bu hususta nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmenin Sayın Mahkememize ait olduğu,——- kısmının kullandırıldığına ilişkin davalı şirket tarafından hiçbir belge (rezervasyon ve seyahat kullanım dokümanları, fatura v.b.) ibraz edilmediğinden bahisle, davacı şirketin —– davalı şirketten kullandırılmayan hizmet karşılığı alacaklı olacağı ve itirazın iptali gerekeceğinin mütalaa edildiği, somut olay bakımından faizin, uyuşmazlığa konu seyahat çekleri üzerinde yazılı olan son kullanma tarihlerine göre, ihtarname tebliğ tarihi itibarı ile son kullanma tarihi tamamlanmış seyahatj çeki bulunmadığından, geçmiş dönem işlemiş faiz alacak talebinin takdir ve değerlendirmesinin sayın Mahkememize ait olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üz4re, İstanbul Anadolu —- İcra Müd. —- Sayılı dosyasından takip konusu alacağa takip tarihi olan 26.02,2019 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda davacının talebi gibi avans faiz işletilmesinin uygun olduğu, icra inkar/kötüniyet tazminat talebinin değerlendirmesinin mahkememize ait olacağı sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, seyahat çeklerinin gereğinin karşılığının yapılmamasından kaynaklı hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle bedelin iadesine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası —– edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, — Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle — sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre 26/02/2019 takip tarihi itibariyle davalının 24.536,00 TL borçlu olduğu, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirket tarafından satın alınan seyahat çeklerinin bedelinin davalı şirkete ödenmiş olduğu, davacı tarafından uyuşmazlığa konu seyahat çeklerinin kullandırılmadığını ileri sürdüğü, mahkememizce yerinde inceleme yetkisi verilen bilirkişi tarafından yapılan incelemelerde davalı şirketten uyuşmazlığa konu çeklerin kullandırılıp kullandırılmadığına ilişkin belgeler talep edilmiş olup, şirket tarafından, uyuşmazlığa konu seyahat çeklerinin davacı şirket çalışanlarına kullandırıldığı yönünde herhangi bir belge ibraz edilmediği anlaşıldığından davanın aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu Yargıtay Genel Kurulu ———- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. Yargıtay—— Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir— edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Somut olayımızda da davacı şirket davalı şirketten hediye çeki satın aldığı ve bilirkişi incelemesi sırasında hediye çeklerinin faturalarının tek tek tespit edilebildiği anlaşılmıştır. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı tarafından davalıya hitaben keşide edilen Beyoğlu — Noterliğinin —–yevmiye nolu ihtarnamesi ile anlaşma kapsamında hizmet verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini bu nedenle bedeli ödenen 24.356,00 TL tutarındaki seyahat çeki bedelinin, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 2 gün içerisinde iadesini talep ettiklerini belirtmiş iseler de ihtarnamenin — tarihinde muhatap davalı şirkete tebliği edilmesi nazara alınarak faizin uyuşmazlığa konu seyahat çekleri üzerinde yazılı olan son kullanma tarihlerine göre ihtarname tebliğ tarihi itibarı ile son kullanma tarihi tamamlanmış seyahat çeki bulunmadığından yerinde olmaya faiz talebi hakkında ret kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından İstanbul Anadolu —- İcra Dairesinin —— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 24.536,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, 1.236,15 TL’lik faiz talebinin REDDİNE,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 24.536,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 4907,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.748,19 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 309,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.439,1‬0 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 309,09 TL peşin harç olmak üzere toplamda 353,49 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.044,4‬0 TL (900,00 TL bilirkişi ücreti, 4 Tebligat gideri 73,20 TL, 8 e-Tebligat gideri 42,00 TL, Müzekkere gideri, 29,20) yargılama giderinden davanın kabul 0,95 ve red 0,05 oranına göre hesaplanan 992,18‬ TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7—————- %95 kabul oranına göre 1.254‬,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8——– %5 red oranına göre 66,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Davacı tarafça dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
10-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ————— uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ————— uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.236,15 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.