Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1118 E. 2020/269 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1118 Esas
KARAR NO: 2020/269
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili ——— tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan gazlı ve gazsız içecekler direk satış sözleşmesi gereğince, alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki çerçevesinde müvekkili tarafından davalıya satılıp teslim edilen ürünlere ilişkin olarak düzenlenen faturalar ve teslim irsaliyelerine dayalı olarak davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu, davaya konu alacağın kredi risk sigortası kapsamında sigortalı olduğunu ve alacağın bir kısmına ilişkin olarak müvekkili sigortacı şirket ——- tarafından ödeme alındığını, ödenen tutar bakımından müvekkili sigorta şirketinin davaya konu alacak haklarına kısmen halef olduğunu, buna göre müvekkili ——- yönünden, hasar ödemesi dışında kalan —- asıl alacak ile ———- toplam asıl alacak tutarına faturaların vade tarihlerinden hasar tutarına hasar ödemesi tarihinden itibaren işleyecek faizi ve ferilerin yönünden takip edildiğini, diğer müvekkili —– bakımından ise hasar ödemesi tutarı —-asıl alacak tutan ile hasar ödemesi tarihinden İtibaren ——– işleyecek faiz ve ferileri yönünden takip edileceğini, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, — İcra Müdürlüğünün ——–sayılı dosyasına vaki itirazların iptaline, davalı borçlunun en az %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş —– olmasına rağmen davaya katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmadığı görülmüştür.
Davalı vekilinin —-1cra Müdürlüğü ‘nün ——– sayılı dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacaklı şirkete hiçbir borcu bulunmadığım belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle takibe, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalara dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde —— tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Takip sırasında ————- alacaklıya takibe konu faturalar nedeniyle ——- sigorta poliçesi kapsamında ödediği ve ödemiş olduğu miktarca takibe kendi adına devam etme yönünde talepte bulunduğu ancak icra müdürlüğünün ——-tarihinde sınırlı yetkili olduğundan bahisle talebi reddetmiş olduğu görüldü.
Davacı ———— kredi sigorta poliçesi nedeniyle sigortalısı alcaklı —— ——- ödemiş olduğu miktar itibariyle itirazın iptal edilerek takibin kendi adına devamını,diğer davacı ——– ise sigorta tarafından ödenmeyen kalan alacak tutarı bakımından itirazın iptali ile takibin devamını talep ettiği görülmüştür.
Davacı sigortanın diğer davacı – ——- aralarında akdedilen kredi sigorta poliçesini,sigortalısına yapmış olduğu ödemeye ilişkin ödeme dekontunu dosyaya sunduğu görülmüş ,sigorta poliçesinin — tarihinde akdedildiği ve bitiş tarihinin —- tarihi olduğu ve sigortanın yapmış olduğu ödemelerin poliçe geçerlilik tarihi sırasında olduğu anlaşılmıştır
—– tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir ve bir sigortacı bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle :”
Verilen yetki ile incelenen davacı şirketin — ticari defterlerinin GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirkete defterlerini sunması için ihtar edilmiş olmasına rağmen inceleme günü defterlerini sunmadığından davalı şirketin ticari defterlerinin incelenemediği,
Davacı Alacağı: Davacı ——– ile davalı şirket arasında —- başlangıç tarihli —- akdedildiği, bu şekilde taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğu, aralarındaki sözleşme ve ticari ilişkiye binaen davacı ——— tarafından satışı yapılan bir kısım mallara ilişkin olarak davalıya faturalar tanzim edildiği, fatura içeriği malların teslimine ilişkin düzenlenen sevk İrsaliyelerinde davalı şirketin kaşe ve İmzasının bulunduğu ve malların davalıya tesliminin ispatlanmış olduğu, davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya katılmadığı, cevap dilekçesi sunmadığı ve takip konusu borcu ödediğine ilişkin ödeme dekontu sunmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde davacının —-takip tarihi itibariyle. davalıdan —— alacalının bulunduğu,
Davacı—– alacak talebi yönünden; Davacının işbu alacağının diğer davacı —- tarafından kredi risk sigortası kapsamında sigortalı olduğu ve toplam alacağın ——– diğer davacı—–Tarafından —- tarihinde ödendiğine İlişkin dekontun dosyaya sunulmuş olduğu, bu hususa ilişkin davacılar arasında —– tarihli hasar tazminatı belgesi düzenlenmiş olduğu görülmüş olup, TTK 1472,maddesi gereği toplam alacağın —— davacı —————– davacı ——-tarafından talep edilebileceği,
Faiz: Tacir olan taraflar arasında ——– başlangıç tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin ö.maddesindeve sözleşmenin eki —– tarihli protokolün 4.maddesinde; kararlaştırılmış olduğu şekilde, faturalara 30 günlük vade eklenerek muaccel tarihlerinde, —- belirlemiş olduğu %9,75 faiz oranına göre —— işlemiş faiz hesaplandığı, taleple bağlılık kuralı gereği ————- hükme esas alınabileceği ” şeklinde tespitlerde bulunarak rapor tanzim edilmiştir.
TTK nun 1472-(1)maddesi; “Sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlululara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek ,dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindedir. Halef olma (halefiyet) bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ———————— Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği şüphesizdir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davacı sigorta, diğer davacı olan sigortalısına yapmış olduğu ödeme miktarınca takibe ve davaya devam edecektir.Alınan bilirkişi raporu ile takibe konu faturalar ve irsaliyeler incelendiğinde davacı ————— takip borçlusundan takip miktarınca alacaklı olduğu anlaşılmıştır.İşlemiş faizin başlangıç zamanı ise ödeme yapan sigorta yönünden yapmış olduğu ödeme tarihinden başlayacaktır.Bu nedenle dava dilekçesi ile talep edilen tarih ve miktarların uygun olduğu görülmüş, takibin davacı ———yönünden — asıl alacak —- işlemiş faiz üzerinden ——–takip tarihinden —- tarihine dek takip talebinde talep edilen faiz işletilerek devamına;
Davacı —– 1472. Maddesi uyarınca —- alacak yönünden —– tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen faiz üzerinden devamına yönelik karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu—————- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——————- kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle davacı sigortanın yapmış olduğu ödeme göz önüne alınarak sigorta açısından ödeme miktarı yönünden,diğer davacı açısından ise ödemeden sonra kalan miktar yönünden bu miktarların yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ve hükme esas alınan teknik nitelikte bilirkişi raporu göz önüne alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıda belirtilen şekilde karar kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kabulü ile;
1——- İcra Müdürlüğünün——– sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin davacı ———— asıl alacak —- işlemiş faiz üzerinden ——– takip tarihinden —— tarihine dek takip talebinde talep edilen faiz işletilerek devamına;
Davacı ———- 6102 sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca — asıl alacak yönünden—– tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen faiz üzerinden devamına,
2- —– asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı—— verilmesine,
3—– asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı ——-verilmesine,
4- Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 2.727,20 TL harçtan, peşin yatırılan 482,19 TL harcın düşümü ile geri kalan 2.226,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacılar tarafından yapılan 482,19 TL harç, 1.500,00TL bilirkişi ücreti ve 292,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.274,69 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-Davacılar kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.Tarifesi. uyarınca 5.896,65 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/06/2020