Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1105 E. 2021/91 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1105 Esas
KARAR NO : 2021/91

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı vekilin dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında 17.09.2018 tarihinde—–imzalandığını ve bu kapsamda davalı şirkete servis hizmeti verildiğini, sözleşme kapsamında müvekkilin davalıya 20.000,00 TL tutarlı 2 adet teminat senedi verdiğini, yapılan sözleşmelerin zaman zaman yenilendiğini, en son imzalanan 17.09.2018 tarihli sözleşme gereğince — bedelinin iki adet fatura karşılığı 7.242 TL olarak belirlendiğini ancak davalının fatura bedellerini ödemeyeceğini ve uhdesinde bulundurduğu teminat senetlerini de iade etmeyeceğini belirttiğini, davalıya 20.12.2018 tarihinde noter aracılığı ile ihtarname gönderildiğini fakat davalının borcunu yine ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle davalıya verilen senetlerle ilgili olarak icra takibi yapılmasının önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıya 17.09.2018 tarihinde verilen 10.000 TL miktarı 2 adet teminat senedinin bedelsiz kaldığının ile müvekkilin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile imzalanan sözleşmenin davacı tarafından haksız feshedildiğini, bu nedenle sözleşmeden doğan cezai şartın kendilerine ödenmesi gerektiğini, davacının düzenlediği faturalara yasal süresi içerisinde itiraz ettiklerini, zira faturalara konu hizmetin müvekkile verilmediğini çünkü———– tarihinde tek taraflı olarak—– servisine gelmediğini, davacının verdiği senetlerin müvekkil uhdesinde bulunduğunu, davacının noter aracılığı ile müvekkile gönderdiği ihtarnamede senetlerin iade edilmesi gerektiği hususuna yer verilmediğini, senetler hakkında icra takibi başlatılmadığından hareketle davanın reddini savunmuştur.
Davalı Vekilin Karşı Dava İddiaları: Davacının işi haksız olarak bırakmış olmasından dolayı müvekkilin dava dışı ..—– şahıstan —- için günlüğü 200 TL’den araç temin ettiğini ve 800 TL ödeme yapıldığını, davacının işi bırakmış olmasından —-,– toplamda 5.140 TL ödendiğini ve bu kadar zarar edildiğini, davacı ile akdedilen sözleşme kapsamında — şart bedelini ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve —- müvekkile ödenmesinin gerektiğini, anılan nedenlerle 2 gün için fazladan ödenen 450 TL, sezon sonuna kadar yapılan sözleşme gereğince dava dışı firmaya fazladan —cezai şart bedelinin karar altına alınmasını iddia ve talep etmiştir.
DELİLLER:
—– sayılı dosyası, sözleşme ve fatura incelemeleri, teminat senedi ve ticari defter incelemeleri, ihbarnameler, hesap incelemeleri, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Mali Müşavir bilirkişi ve Nitelikli hesap uzmanı tarafından alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı —- ait yevmiye defterinin usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, buna karşın Kebir ve envanter defterlerinin ibraz edilmediği, hususla ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Dosyada mübrez davalı dilekçesinde, davalı ticari defterlerinin—–teslim edildiği beyan edildiğinden davalı nezdinde inceleme gerçekleştirilemediği, davalı vekilin karşı davasına konu iddialara ilişkin dava dışı firmalardan satın alındığı iddialarına konu faturaların dosyada mübrez olmadığı, Davacı ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre ——– borç alacağının bulunmadığının görüldüğü, Mahkeme salonunda yapılan incelemede davacı yetkilisi huzurdaki davaya ilişkin davalıdan yapılan herhangi bir tahsilat bulunmadığını—- hesabında yanlışlıkla kayıt edildiği hususunun beyan edildiği, tarafların tacir oldukları da dikkate alındığında, davaya konu sözleşmelerin feshedildiğine ilişkin herhangi bir bildirimin olmadığı, Davacı/karşı davalının geçerli bir sebep olmaksızın sözleşmeden — hizmeti sunma borcuna aykırı hareket ettiği ve bu nedenle sözleşmelerin 18. maddesi uyarınca davalı/karşı davacıya her bir sözleşme için—– şart ödemesi gerektiği, bu itibarla davacı/karşı davalının davalı/karşı—borçlu olduğu, Davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalının sözleşmelere aykırı davranışı sebebiyle uğradığı zararı ispat için dosyaya sunduğu sözleşmeler ile taraflar arasında imzalanıp ihlal edilen sözleşmelerin konularının birbirinden farklı olduğu, bu nedenle mezkur sözleşmelerin zarar hesabında dikkate alınamayacağı, açıklanan nedenlerle davalı/karşı davacının uğradığı zararın tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varıldığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı tarafça cevap dilekçesi ile karşı dava ikame edilmiş ise de; karşı dava tarihi itibariyle arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın davanın ikame edilmiş olduğu anlaşılmakla karşı dava bakımından dosya tefrik edilerek mahkememizin farklı bir esasına kaydedilmiş ve davanın usulden reddine karar verilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ——-davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
-İspat hukuku yönünden geçerli kurallar:
6100 sayılı HMK m.189/3; “Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar başka delillerle ispat olunamaz.” hükmünü amirdir.
Aynı Kanun’un m.200/I – II “senetle ispat zorunluluğu ” “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir.
Yine aynı Kanun’un m.201; “Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler —— olsa bile tanıkla ispat olunamaz. “denilmektedir;
Belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin —– veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler,—meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, senede karşı senetle ispat zorunluluğuna ilişkin kuralın istisnaları da m. 203’de belirtilmiştir.
Somut olayda ;——-plaka sayılı araçlar için davalının hizmet alan şirket davacının ise taşıyan sıfatı ile yer aldığı 17.09.2018 tarihli taşıma sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme hükümleri gereği taşıyandan sözleşme sonunda iade edilmek üzere —-, taşıyanın sözleşmeye aykırı hareket etmesi veya sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshetmesi halinde—- şart ödeneceği, 45 gün önceden yazılı ihbarda bulunmayan aracın son 1 aylık ücretinin ödenmeyeceğinin kararlaştırıldığı, dosyada mübrez 2 adet 10.000 TL bedelli senedin ödeyecek başlığı altında davacı asilin isminin yer aldığı, senet bedelinin kim adına ödeneceğinin belirtilmediği, senetlerin davalı nezdinde bulunduğuna dair taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın taraflarca sözleşmeye aykırı davranılıp davranılmadığı ve sonuçları üzerinde toplandığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı taraf, sözleşme gereği yerine getirmesi gereken—–artık taşıma hizmetinin gerçekleştirildiği okula gelmemesini söylemesi üzerine gerçekleştiremediğini, davalı– davacının —- göndermeyeceğini söyleyerek sözleşme gereği yerine getirmesi gereken hizmeti ifa etmediğini iddia etmiş ise de, soyut tanık beyanları dışında tarafların bu yöndeki iddia ve savunmalarını destekler nitelikte herhangi bir delili dosyaya ibraz edemediği, taraflarca sözleşmenin TTK 18. maddesi gereği feshedildiğini bildirir içerikte herhangi bir yazışmanın gerçekleştirilmediği, bu haliyle davacı tarafın hala geçerliliğini koruyan sözleşmeden kaynaklanan—geçerli bir sebep olmaksızın yerine getirmediğinin kabulü gerekeceği, taraflar arasında —— sözleşmelerin 16. maddesi gereği her bir sözleşme için alınan 10.000 TL bedelli senedin sözleşmenin sona ermesi ile birlikte iade edileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre dava konusu senetlerin dava tarihi itibari ile bedelsiz kaldığından bahsedilemeyeceği anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın düşümü ile geri kalan 282,25 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılamada kendilerini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla —- gereği 4080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ÖDENMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının ilgili tarafa İADESİNE,
Dair; davacı ve davalı tarafın yüzüne karşı gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.