Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1100 E. 2021/929 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1100 Esas
KARAR NO: 2021/929
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2018
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalıya faturalara konu ürünleri sattığını ve taraflar arasında ticari ilişki kurulduğunu, borcun ispati konusunda ticari defterlere dayanıldığını, davalıların borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itirazdan dolayı davalının alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “İncelemede muhatap alınacak kişi iletişim bilgisi olarak ibraz edilen—–aylık süreçte çeşitli tarihlerde iletişim kurulduğu, ticari defterler ile defterlerin noter açılış kapanış tasdiklerinin ibraz edilip edilmeyeceği bilgisinin birkaç kez sorulduğu, buna karşın —— isimli şahsın ailevi sorunlar nedeniyle konuyla ilgilenemediğini belirttiği, bu nedenle davacı ticari defterleri ile davacı nezdinde davalı hesap hareketlerinin incelemediği, Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre e tebliğ edildiği, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı, Dosyaya celp edilen davalıya ait — incelemesinde davacının —–tutarlı olarak tanzim ettiği faturanın davalı kayıtlarında yer aldığının anlaşıkdığı, davacının— ayında düzenlediği fatura matrahının — sınırını aşmamasından dolayı davalıya ait —- usulüne uygun olarak beyan edilmediğinin anlaşıldığı, Davacının düzenlediği fatura ve irsaliyelere konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikte, üzerinde davalının kaşe ve imzasının bulunduğu sevk irsaliyesi, ürün teslim fişi gibi tespite elverişli belgenin talep edilmesine rağmen ibraz edilmediği, bu yönüyle düzenlenen faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davacının bu yükümlülüğünü yerine getiremediği, Davacının ticari defterlerinin incelenememesi neticesinde iddia konusu alacak tutarının tespit edilemediği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle;”Davacı şirket merkezinde yerinde yapılan incelemede —– yılına ait ticari defterlerin ibraz edildiği, defterlerin noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, kapanış tasdıkinin gerçekleştirilmediği, hususla ilgill nihai değerlendirmenin—- takdirinde olduğu, davacıya önceden yazılı ve sözlü bildirilmesine rağmen ——-ticari defterlerinin ibraz edilmediği, Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35,maddesine göre tebliğ edildiği, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı, Davalı adına düzenlenen faturalara bağlı irsaliyelerin teslim alan kısımlarında herhangi bir isim bilgisinin yer almadığı, dosyaya celp edilen davalıya ait — incelemesinde davacının —-tutarlı olarak tanzim ettiği faturanın davalı kayıtlarında yasal İtiraz süresi içerisinde herhangi bir itiraza uğramadan yer aldığının anlaşıldığı, davacının — yılında düzenlediği diğer fatura matrahlarının — sınırını aşmamasından dolayı davalıya ait — usulüne uygun olarak beyan edilmediğinin anlaşıldığı, Davacı nezdinde yapılan inceleme de — borçlu göründüğü, –ticari defterlerinin ibraz edilmemesi nedeniyle — takip tarihi İtibariyle davacı nezdindeki davalı hesap bakiyesinin tespit edilmediği, İcra takibi ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığı,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
İKİNCİ EK RAPOR: Bilirkişi ikinci ek raporunda özetle;”Yer verilen tespit ve değerlendirmeler neticesinde davacı ticari defterlerinin delil kabiliyeti ile ilgili nihai değerlendirmenin —- tarihinde — Mahkemenin takdirine sunduğum ek raporsun sonuç kısmında belirtilen hususların cari olduğu, ” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla —— takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı şirketin davalı şirkete mal veya hizmet satışı yaptığı bağlı bulundukları — beyan ettikleri— anlaşıldığı, takip tarihi —-alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacı şirketin davalı şirketten talepla bağlı kalınarak —alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam —–davalının davacıdan fatura alarak kayıtlarına intikal ettirmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla —- üzerinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —- icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan —- üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.079,58 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 269,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 809,68‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 269,90 TL peşin harç toplamı 305,8‬0 TL ile 3.417,90 TL —-olmak üzere toplam 3.723,7‬0 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde taraflara iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—-Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2021