Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1055 E. 2022/512 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1055
KARAR NO:2022/512

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:29/12/2018
KARAR TARİHİ:14/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında—günü imzalanan sözleşme ile davalıya ait— kullanılacak —- tedariki için davacı şirket ile —-tutarlı sözleşme imzalandığını, ilerleyen aşamalarda davalı tarafın — tesliminde gecikme olduğundan bahisle ihtarnameler gönderdiğini, yapılan sözleşme gereği inşaatın ilerleme seviyesine göre, — aşamasına gelinmediğini, — ancak — geldiğinde yapılabildiğini; müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, — yerine takılabilmesi için — öncelikle yapılması gerektiği,—firmasının işi zamanında yapamadığı gibi ilerleyen aşamada işi bıraktığı, —üretiminde hiçbir gecikme bulunmadığı, inşaatta meydana gelen gecikme sırasında davacının — firmalarından biri olan—üretilen bir kısım — hatalı olduğunun ortaya çıktığı, üretici firmanın durumu kabul ettiğini; bu hatalı— tutarlı— için iade faturası kesildiği, böylece — ilişkin borcun sonlandırıldığını,—yerine —teslim edildiği, — faturalarında cari hesaba kaydedildiğini; davalının —– ile yapılan görüşmeler neticesinde — işi yavaşlatması ve düşen ilave masraflar ile ilgili talep tutanaklarının revize edildiği, buna göre— dahil —- ödendiğine ilişkin bildiriminin yukarıda açıklanan nedenlerle kabul edilmediği, davalının da bu itiraza dayalı yeni bir talepte bulunmadığı, sözleşmenin 8. maddesinde gecikme cezasının toplam sözleşme tutarının—geçemeyeceği şekilde hüküm bulunduğunu, kesinlikle kabulü anlamına gelmemek kaydıyla bu hükmün göz önünde tutulması gerektiği, davalının cezai şart isteminin fahiş ve sözleşmenin bu hükmünün ahlaka ve adaba da aykırı olduğu, davalının cezai şart faturasının — gün içinde iade edildiği, bu durumun da —keşide edilen ihtarnameyle davalıya bildirildiğini; taraflar arasında daha önce yaşanan sorunlara son vermek amacıyla — tarihinde borç tutarının — olduğunda mutabakat sağlandığı, bu mutabakat kapsamında ödeme yapılması beklenmesine rağmen, — tutarlı cezai şart faturasının tekrar kesildiğini, ayrıca —ile ilgili tadilat bedeli adı altında — ayrı bir fatura kesip gönderdiğini,— talep edildiği halde bu kez faturanın — olarak düzenlenmesinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, kaldı ki tarafların— tarihinde hesap mutabakatıyla tüm talepleri sonlandırdığını; — tarihinde davalının — olmak üzere — borcu olduğunda mutabakat bulunduğu, bu borcun ödenmemesi nedeniyle, önce ihtarname keşide edildiği, olumlu sonuç çıkmaması üzerine— asıl, ihtardan sonra işleyen — işleyen faiziyle birlikte tahsili için genel haciz yoluyla takip başlatıldığını; davalının haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle iptaliyle —ödemesine mahkum edilmesini, — Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, kötü niyetli karşı tarafın — aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki kararlaştırma uyarınca — tesliminin davacı tarafından üstlenildiği, müvekkili şirket tarafından— sözleşmenin 6. maddesinde belirtilen süreye göre — gün içinde teslim edilmesi gerekirken davacı tarafın— tarihi itibariyle siparişin sadece –teslim edebildiğini; bunun üzerine davacıya — yevmiye sayıyla keşide edilen ihtarname ile yükümlülüğünün hatırlatıldığı, davacının bu ihtarnameye karşılık— günü — yevmiye ile gecikmenin—teslim etmemesinden kaynaklandığı, ihtarı kabul etmediğini bildirdiği, aslında —huzurunda verdiği bu cevabın gecikmenin kanıtı olduğunu; bu gecikmeler üzerine ayrıca ayıplı imalatlar eklendiği, ayıplı imalatlar nedeniyle sökülen tekrar sipariş verilen teslimi beklenen ve tekrar montajı yapılan — nedeniyle gecikme süresinin — doğmaya başladığını; müvekkili tarafından—ihtarnamenin yaşanan tüm süreci ve gerçekliği göz önüne serdiği, davacının bu ihtarnameye hiçbir cevap veremediği, dava dilekçesinde de bahsetmediğini; bu ihtarnameden sonra iş sahibi —. tarafından gönderilen yazı ve yapılan toplantı tutanaklarının cevap dilekçesi ekinde sundukları, davacı şirket yetkilisiyle müvekkili şirket ortaklarının yakın arkadaşları oldukları, bu arkadaşlık nedeniyle davacı firmaya hep iyi niyet ile yaklaşıldığı, davacı tarafın tedarik edilen — ile anlaştığı, — tarafından montajı yapılan — tekrar söküldüğünü; yeni getirilen– tekrar monte edildiği, hatta bazı —olduğun bildirmesi üzerine, durumun davacı firmaya iletildiği, davacı firma yetkilisinin bu rakamın biraz daha düşürülmesi halinde maliyetin— tarafından karşılanabileceğini söylemesi üzerine — devreye girerek aynı zamanda akrabası olan —- yetkililerini ikna ederek — ödemek zorunda kaldığı masrafın daha azına razı olmasını sağladığını; davacının dilekçesinde yer alan —- gün — ilave masraf rakamının bu şekilde ortaya çıktığını, davacının bu konuyla ilgili olarak —ile görüştüğü ancak— bu miktarı kabul etmediğini belirttiği, sözleşmenin 10. maddesine göre davacının bu masraflardan tek başına sorumlu olmasına rağmen müvekkili şirketin davacının da bu zararı — alabilmesi için destek olmaya çalıştığı, bu gecikmelerin — ayına kadar sürdüğünü–ayında taraf şirket yetkililerinin tanıklar huzurunda bir araya geldiği sözleşmedeki günlük cezanın— olarak revize edilmesinin anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma üzerine —tarihli ilk gecikme cezası faturasının düzenlendiği, davacının gecikme cezası faturası ile birlikte — ile görüşmeye gideceğini; — bu gecikme cezasının ve ayıplı imalatlar nedeniyle doğan zararı ödemeyi ikna edeceğini bildirdiği ancak daha sonra — ile görüşemediği gerekçe göstererek yasal süresi içinde bu faturayı iade ettiğini, ek protokole de imza atmadığını; davacı şirket yetkilisinin — ile görüşme yapacağı beklentisini uzun bir süre devam ettirdiği, sürekli olarak da müvekkili şirketten cari hesap borcu kapsamında, ödeme almaya çalıştığını, son olarak — tarihinde davacı şirketin muhasebe birimini müvekkili şirket muhasebe birimine aylık düzenli olarak yapılan hesap mutabakatını gönderdiği, cari hesaptaki rakamın o an — görünmesi nedeniyle doğal olarak bu mutabakatın onaylanarak geri gönderildiği, davacının sırf davasında delil yaratmak amacıyla art niyetle bu mutabakatı istediğini, sonradan anlaşıldığı, aradaki dostluk sebebiyle müvekkili şirket yetkilileri tarafından bu hususun düşünülmediği,—- gelindiğinde davacının oyalama taktiklerini sürdürmeye devam ettiği, müvekkili şirket yetkililerinin bu defa — ile görüşmeye karar verdikleri, davacı tarafın onayı ile — tutarlı faturaları düzenlediğini, davacının yine yasal süresi için bu faturalara ilişkin iade faturası düzenlediğini, davacının kötü niyetli olduğunun farkına varılması üzerine — yevmiye sayılı ihtarname keşide edilerek iade faturaların müvekkili şirket tarafından kaydedilmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkili şirket yetkililerinin –günü — yöneticilerinden—ile görüştüğünü, bu görüşme sırasında yaşanılan sorunlar ile sürecin aktarıldığını, —hatalı ürünler nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin olarak —ve bu masrafa katkı olarak— olmak üzere, toplam — davacının alacağından kesilmesini istediğini; davacının ise son derece kötü niyetli olarak muhtemelen bu ödemenin kendisinde kalmasını sağlamak amacıyla ve bu ödemeden bahsetmeden— tarihi itibariyle görünen cari hesaba dayalı olarak icra takibi başlattığı, müvekkili şirket tarafından — tutarlı gecikme cezasının şirket yetkililerinin ortak kararıyla günlük — olarak belirlenmesi nedeniyle tahakkuk ettirildiği, toplam gecikilen sürenin — gün olduğu, müvekkili şirket tarafından düzenlenen diğer — tutarlı faturanın ise—– tarafından müvekkili şirkete düzenlenen faturanın aynen yansıtılmasından ibaret olduğunu; bir an için sözlü olarak kararlaştırılan — günlük cezanın geçerli olmadığı kabul edilse bile sözleşmeye göre gecikme cezası bedelinin—olduğu, davacının müvekkili şirketten talep edebilecek bir alacağı bulunmadığı, bilakis borçlu bulunduğundan bahisle, yerinde olmayan davanın reddi ile davacının — kötü niyet ödencesine mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında — tarihinde yapılan — tedariki sözleşmesinden kaynaklı olarak bakiye alacak talebi için başlatılan icra takbine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında — tarihli sözleşme bulunmakta olup sözleşmenin konusu 2. Maddede tanımlanmıştır. Buna göre —kapsamında satıcı tarafından –malzemeleri onaylanan örnek numunelerine göre alıcıya teslimine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Sözleşmenin nakliye ve teslim süresi başlıklı 6. Maddesi ” — alıcının verileceği programa uygun olarak sevk edileceği;— altı her geçilen siparişin maksimum — takvim günü;— üstü geçilen siparişlerin ise maksimum– takvim günü içerisinde tamamen teslim edileceği..” hükmüne haiz olduğu, gecikme cezası başlıklı 8. Maddenin ise ” Satıcı, alıcının iş programını aksatmayacağını; teslimi taahhüt ettiği ürünleri belirlenen sürelerde teslimini gerçekleştireceği; taahhüdünü yerine getirememesi halinde, alıcının uğradığı ve uğrayacağı her türlü zararı karşılayacağını; bu arada — tesliminin gecikmesinin işin teslim süresini de geciktireceği açık olduğundan, ana işverenin alıcıya uygulayabileceği her türlü maddi cezayı bir hüküm alınmasına gerek kalmaksızın ödeyeceğini ayrıca iş programına göre geçikilen beher gün için — dahil sözleşme bedeli üzerinden— cezai şart ödeyeceğini, gayri kabili rucu ve kesin olarak beyan kabul ve taahhüt ettiği; günlük—belirtilen ceza tutarı projenin bitimi için değil her bir sipariş termini dikkate alınarak her bir sipariş için ayrı ayrı hesaplanacağı; cezanın toplamı hangi nam altında olursa olsun sözleşme tutarının— geçemeyeceği” kararlaştırması bulunduğu anlaşılmıştır.Tarafların kaşe ve imzalarına haiz olan—tarihli mutabakat mektubu incelenmiş, — tarihi itibarı ile cari hesabın — borç bakiyesi verdiğinde mutabık olunduğu ibaresinin bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce taraf ticari defter ve belgeleri incelenmiştir. Talimat yolu ile davacının ticari defter ve belgeleri incelenmiş — tarihi itibarı ile davacının davalıdan —alacaklı olduğu, –yılı sonu itibarı ile davalıdan— alacaklı olduğu ,— tutarlı faturalarının davacı ticari defter ve belgelerinde iade faturası olarak gözüktüğü , davacının tedarikçi firmadan kaynaklı ayıplı mal bedeli olarak —cari hesaptan—günü satıştan iade olarak düştüğünün tespit edildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının düzenlemiş olduğu –adet faturadan kaynaklanmaktadır. Onun haricinde taraf ticari defter ve belgelerinin uyumlu olduğu görülmüştür. Davalının düzenlemiş olduğu — tutarlı cezai şart faturası ile hatalı — nedeni ile devalının — nedeni ile üçüncü kişiye yaptığı ödemeyi yansıtan — tutarlı faturanın hak tutarında olup olmadığı, davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediğine ilişkin ihtilaf mevcuttur.
Davacı tarafından davalıya keşide edilen — yevmiye numaralı ihtarnamesinde söz konusu gecikmenin üretici firma olan —camları zamanında teslim etmemesinden kaynaklandığının belirttiği görülmüştür. Davalı yan taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda alıntılanan 6 ve 8. Maddeleri uyarınca ürünleri zamanında teslim etmekle yükümlüdür. Sözleşmelerin nispiliği ilkesi kapsamında — satın aldığı ürün tedarikçisi olan firmaya karşı ileri sürebileceği hususları sözleşme akidi olan davalıya karşı ileri sürmesi mümkün değildir. Dolayısı ile — günlük gecikmenin davacının zaten kabulünde olduğu görülmüştür. Davacı yanca her ne kadar davalının bu cezayı istemekten vazgeçtiği ileri sürülmüş ise de davalının sözleşme hükmünden feragat ettiğine dair açık delil bulunmadığı ve gecikmenin de sabit olduğu görülmüştür. Yukarıda tanıtılan sözleşme hükmü gereği günlük ceza tutarının sözleşme bedelinin– günlük ceza tutarının — olduğu ancak sözleşmenin yukarıda tanıtılan 8. Maddesi gereği ceza tutarının sözleşme bedelinin— geçemeyeceği bu nedenle davalının isteyebileceği ceza tutarının —olduğu anlaşılmıştır. Davalının —tarihli gecikme cezası faturasını iptal etmesi nedeni ile cari hesap mutabakatından sonra davalının yeniden ceza faturası düzenleyemeyeceği davacı yanca savunulmuştur— tarihli —raporunun 3. Sayfasında belirtildiği üzere davalının daha evvel düzenlemiş olduğu ceza faturasını iptal etmiş olması sözleşmeden kaynaklı haklarını kullanmaktan feragat ettiği biçiminde yorumlanamaz. Nitekim davalı yanca söz konusu ceza faturası tekrar düzenlenmiştir. Davacı yanca her ne kadar cezai şart veya başka bir ad altında davalı alacaklı olduğunu düşünüyor ise dava açabileceği şeklinde beyanda bulunulmuş ise de davacının açtığı bakiye bedel talepli bu davada davalının alacaklı olduğu bu iki fatura nedeni ile mahsup talep etmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Mahsup itiraz mahiyetinde olduğundan cevapla birlikte defi şeklinde ileri sürülmesi yada karşı dava olarak talep edilmesi zorunlu olmayıp dosyaya intikal eden delillere göre mahsup edilebilecek bir alacak bulunduğu anlaşıldığı taktirde mahkeme mahsup işlemini kendiliğinden yapmak ve göz önünde tutmak zorundadır.—–Taraflar arasındaki sözleşme yazılı şekil veya resmi şekle tabi bir sözleşme değildir.Taraflar sözleşmenin yapılması için bir şekil koşulu kararlaştırılmış olabilirler. Bu şekil iradi şekil olup TBK’nın 17. Maddesinde düzenlenmiştir. Her hangi bir şekil şartına tabi olmamasına rağmen yazılı şekil benimsenen sözleşmelerde yapılacak değişikliğin de aynı usule tabi olduğu açıktır. Davalı yanca her ne kadar sözleşmede belirlenen— oranındaki günlük gecikme cezasının taraflarca— olarak değiştirildiği yolunda beyanda bulunulmuş ve fatura bu miktar üzerinden düzenlenmiş ise de yukarıda anlatıldığı üzere yazılı şekle tabi olmayan bir sözleşmenin yazılı şekle uygun olarak düzenlenmesi halinde değiştirilmesinin de aynı esasa tabi olduğu açıktır. Bu itiraza ve iddiaya bu nedenle itibar edilmemiştir.Davalı yanca aynı zamanda ayıplı camların — masrafları nedeni ile–Kişiye ödediği bedeli davacıdan talep etmektedir. Davacı yanca davalının daha evvel bu bedeli — olarak talep ettiğini ancak sonradan bu şekilde— olarak talep etmesinin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir.—heyeti — tarihli raporunda davacı alacağından yukarıda hesaplanan cezai şart bedeli ile hatalı camlar nedeni ile hesaplanacak —maliyet bedelinin davacı alacağınından mahsubu sonrası davacının alacağının tespit edilebileceğini belirtmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesinde satıcının teslimini taahhüt ettiği ürünleri belirlenen sürelerde teslimini gerçekleştireceği, taahhüdünü yerine getirememesi halinde, alıcının uğradığı ve uğrayacağı her türlü zararı karşılayacağı hükmü mevcuttur. Mahkememizce davalının davacı alacağından mahsubu gerektiğini ileri sürdüğü montaj demontaj bedeline ilişkin bu faturanın hak tutarında olup olmadığı hususunda — rapor alınmış—tarafından — tarihli raporda — primleri eklenmesi halinde davacı alacağında mahsubu gereken bedelin — olabileceğini belirtmiştir. Mahkememizce — tarihli bu faturaya ilişkin — davalıdan celp edilmiştir. Aynı zamanda davalı yanca davalının ayıplı tedarik ettiği bu —- nedeni ile —firması ile olan sözleşme ibraz edilmiştir. Yapılan incelemede sözleşmenin işçilik ücretlerine dair 7.4.7. Maddesi hükümlerinin bulunduğu, — raporundaki yevmiye ücretlerinin üzerinde olduğu görülmüştür. —- davalının 3. Kişi firma ile olan sözleşmesine dair hükümleri, faturanın— nazara alınarak ek rapor alınmış— tarihli raporunda davalı yanca düzenlenen— tutarlı faturanın hatalı yapılan — bedelleri ile uyumlu olduğu, davalının davacıdan —- talep edebileceği belirtilmiştir.Davacı yanın dava dilekçesinde —nedeni ile davacının daha evvel daha düşük bir bedel talep ettiği yolundaki iddiası kapsamında —tarihli celsede —firmasına bu bedelin daha evvel dahil — olarak çekildiği iddiasının doğru olup olmadığı, aynı zamanda bu faturayı oluşturan maliyet kalemlerinin tamamı —istenmiştir. Yine bu celse — nolu ara kararda davacıya söz konusu —bedeli dava dışı firmaya ödendiğine dair delillerini sunmak üzere süre verilmiştir. Dava dışı firma — tarihli cevabında söz konusu faturayı oluşturan maliyet kalemlerini tek tek yollamış olup yapılan incelemede bu bedelin — ve — bedelli— tutanağa istinaden düzenlendiği, —- bedelli tutanağın—-cephesinde tespit edilen —– için işçilere ödenen yevmiyeler ve kullanılan—ilişkin olduğu,— bedelli tutanağın ise—- cephesindeki— nedeni ile işin durmasından kaynaklı —çalıştırılmayan platforma dair kira, personel ve maaş giderlerine ilişkin olduğu, ilk olarak — yılı —ayında ayıplı camların üreticisi — tarafından derhal nakit ödeme yapılması halinde —- bedelin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda sözlü görüşme yaptıklarını ancak — hiçbir suretle ödeme yapmaya yanaşmaması nedeni ile anlaşmaya varılamadığını, fiyat teklifinin geçersiz hale geldiğini, — tarihli –nolu — bedelli faturanın bedelinin tamamının davalıdan tahsil edildiğini ve bir alacakları kalmadığını belirtmişlerdir. Müzekkere ekinde cari hesap içerisinde bedelin davalıdan tahsil edildiğine dair cari hesap dökümü sunulmuştur. Keza davalı yanca da söz konusu bedelin dava dışı bu firmaya ödendiğine dair cari hesap dökümü sunulmuştur. Davalının davacının tedarik ettiği ve ayıplı olduğu hususunda bir ihtilaf olmayan bu —masrafları kapsamında dava dışı bu şirkete — tutarında ödeme yaptığı sabit olup bu bedelin de hak tutarında olduğu alınan —raporu ile ispatlanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi gereği davacının taahhüdünü yerine getirememesi halinde, alıcının uğradığı ve uğrayacağı her türlü zararı karşılayacağı hükmü mevcuttur. Bu bedelin davacı alacağından mahsubu gerekmiştir. Her ne kadar mahkememizce —- ara kararında —-bedele ilişkin ara karar oluşturulmuş ise de davalı yanca sunulan faturayı oluşturan maliyet kalemleri tekrardan incelendiğinde bu bedelin esasen— niteliğinin değiştirilmesinden kaynaklanmadığı,— tarihli —tutarlı bu bedelin de tutanağa göre hatalı—değişiminden kaynaklı malzemeleri — kirası ve işçiliklere ait bedellere ait olduğu anlaşılmıştır.
Davacının talep edebileceği alacağın yukarıda detaylı anlatılan — alacağın mahsubundan sonra— olduğu anlaşılmıştır. Temerrüt faizi hesaplaması basit işlem mahiyetinde olduğundan tekrar ek rapor alınmamıştır. — Sayfasında belirtildiği üzere davalının— tarihi itibarı ile temerrüde düştüğü anlaşılmıştır. Takip tarihine kadar— gün geçmiş olup davacının talep edebileceği faiz de mahkemece hesaplanmıştır.—-Davacı yanca icra inkar tazminatı talep edilmiştir. — sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak—alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” — bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, — bir alacaktan söz edilemez (— alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği —- eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada — incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “—”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip—vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın — incelemesi yapıldığı gerekçesi ile– sayılmaması doğru olmayacaktır.—— Somut olayda her ne kadar taraflar arasında cari hesap mutabakatı var ise de davacı alacağından cezai şart adı altında mahsup yapılıp yapılamayacağı, yapılacak ise miktarının ne olduğu,keza — masrafları nedeni ile davalının–Şahıs firmaya yapmış olduğu ödemenin davacı alacağından mahsubunun mümkün olup olmadığı, mümkün ise fatura miktarının hak tutarında olup olmadığı hususları yargılama neticesinde ortaya çıkmıştır.Bu nedenle alacak—değildir. Bu yüzden icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan tüm açıklamalar kapsamında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş buna dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın Kısmen KABULÜ ile;
a-Davalının — Sayılı dosyasına vaki itirazının Kısmen iptali ile; Takibin — asıl alacak — işlemiş faiz olmak üzere —- üzerinden devamına ,
b- Alacak likit olmadığından ve yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Kabul edilen alacak üzerinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken — nispi harçtan peşin alınan — mahsubu ile bakiye kalan— harcın davalıdan tahsiliyle —
3-Davacı tarafından yapılan—başvurma harcı, — nispi harç olmak üzere toplam — harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan — bilirkişi ücreti, — tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam —yargılama giderinin kabul ve red oranında göre hesaplanan — yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan— bilirkişi ücreti, — tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam— yargılama giderinin kabul ve red oranında göre hesaplanan —yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
6- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca— nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davalı vekillle temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T hükümleri gereği red edilen miktar üzerinden hesaplanan — nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren —haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—- nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.