Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1050 E. 2021/189 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1050 Esas
KARAR NO: 2021/189
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; —- Esas sayılı dosya ile davacı taraf ——- takibi başlatmış,icra takibinde davalı taraf —- cari hesap ve fatura alacağı olarak —- tarihinde alacaklı olduğunu beyan ile karşı tarafa —tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine ——– tarihinde davalı şirket icra takibine, itiraz etmiş takibi durdurmuş olduğunu beyan ederek takibin devamına ve davalının İcra inkar tazminatına % 20 den az olmamak üzere ,yargılama masraflarının ve avukatlık ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı ve ticari defter ve belgelerini de mahkememize sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
—— sayılı dosyası,—— yolu ile alınan bilirkişi raporu, ——-tarihli cevabi yazısı, ——– tarihli cevabi yazısı ile tüm dosya kapsamı
—— talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda özetle;Davacı taraf ———– uygulamasına tabi olduğu ve ilgili yıllarda aylık berat alma işlemlerinin 6102 sayılı TK nu 64/3 maddesi ve—— tebliğine göre süresinde yapılmış olduğu ve kendi lehine delil teşkil edebileceği görüş ve kanaatine varıldığı, davacı taraf —— yasal defter bilgilerine göre davacı taraf——— alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı————–dosyasına yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla———- sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —– alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.
6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı da tespit edilememiştir.
——— tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinin 3.fıkrası ile ticari defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanabileceği belirtilmiş ve dava sırasında yapılan ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin bu değşiklik mahkememizce kurulan ——-tarihli ihtaratlı ara kararla belirtilmiş ancak davalı taraf ihtarata rağmen ticari defterlerini sunmamıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davalı taraf adına toplam —– tutarlı muhtelif tarihlere ait fatura düzenlendiği, yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin yapılan değşiklik ekli ihtarata rağmen davalı tarafın ticari defterlerini sunmamış olması nedeniyle davacının iddiasını ispat etmiş olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne ve alacağın faturaya dayalı likit alacak olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-1-Davanın KABULU ile davalı borçlunun —– sayılı dosyasındaki takibe itirazının —–asıl alacak bakımından iptaline takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-Davalının takibe itirazı haksız görüldüğünden hüküm altına alınan —% 20 si olan —–icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.384,38 TL harçtan, peşin yatırılan 244,77 TL harcın düşümü ile geri kalan 1.139,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 244,77 TL peşin harç ve 35,90 TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 1783,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; davalı tarafın yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2021