Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1039 E. 2020/265 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1039 Esas
KARAR NO: 2020/265
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/12/2018
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin ——– harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı taraf arasında ——— ilişkin bir ticari ilişki bulunduğunu, davalı borçlunun davacıdan mal aldığını, buna karşılık davacının davalı borçluya faturalar kestiğini, iş bu faturalar karşılığı oluşan cari hesapta davalı tarafın bir kısım ödemeler yaptığını, kalan bakiye borcun —— ödenmediğini, bunun üzerine — İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dosya muhteviyatında davalı tarafından sunulan herhangi bir cevap ve beyan dilekçesi bulunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalar kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya ——tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde —– tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve ——— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raprounda özetle ”Davacı tarafın incelemeye esas olmak üzere ticari defterlerini sunduğu ancak davalı tarafın ticari defterlerini inceleme için sunmadığı,
Davacının incelenen ——– takvim yıllarına ait resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
Davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde davalıdan — icra tarihi itibarıyla ——– alacaklı olduğu,
Davalının inceleme gününde resmi defter ve belgelerini ibraz etmediği,
——– irsaliye fatura numaralı — bedelli irsaliyeli faturada,—- irsaliye fatura numaralı —- bedelli irsaliyeli faturada,———–irsaliye fatura numaralı —- bedelli irsaliyeli faturada olmak üzere toplam — irsaliyeli faturanın teslim alan kısmında imza veya kaşe bulunmadığı,
Davacının ———– işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı,
Davacının icra takip tarihi İtibarıyla işleyecek ticari temerrüt faizi talep edebileceği,” şeklinde tespitlerde bulunmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı da tespit edilememiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekilinin sunmuş olduğu irsaliyeli faturalar incelenmiş ve teslim alan kısmında imza veya kaşe bulunan irsaliyeli faturalara konu malın davalıya teslim edildiği olgusunun ispatlanmış sayıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.Faturadan ayrı olarak düzenlenen sevk irsaliyesi veya irsaliyeli fatura malın teslim edildiği olgusunu ispatlayan yazılı belge niteliğindedir.Buna göre teslim alan kısmında imza bulunan (bilirkişi raporunda da belirtilen ) irsaliyeli faturalara konu malların teslim edildiğinin davacı tarafından ispatlandığı,davalı tarafından ödemeye ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı ,teslim alan kısmında imza bulunmayan 3 adet irsaliyeli faturaya konu malın teslim olgusunun davacı tarafından ispatlanamadığı gibi dava dilekçesinde yemin deliline başvurulmadığı ve yemin teklifinde de bulunulmadığı anlaşıldığından asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar vcrilmiş,imza bulunmayan 3 adet irsaliyeli fatura yönünden teslim olgusunun kanıtlanamadığı anlaşılmakla bu yönden red kararı verilmiştir.
Davalının davacı tarafından temerrüde düşürülmediği , TTK 1530.maddesinin de iş bu uyuşmazlıkla ilgili uygulanamayacağı ( Yukarıda belirtilen, kanun maddesine ait gerekçede de açıklandığı üzere, TTK 1530.maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.———–göz önüne alınarak işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ————-Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.——————– Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş, davanın kısmen kabulü ile;——–İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın ——- asıl alacak yönünden kısmen iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,—-kabul edilen ——— asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile;
1——— İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın ——– asıl alacak yönünden kısmen iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen 26.049,08 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 26.049,08 TL lik kısım yönünden alınması gereken 1.779,41 TL harçtan peşin alınan 396,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.383,37 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 396,04 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.907,36 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 800 TL bilirkişi ücreti ve 52,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 852,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 739,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı davalı vekiline verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2020