Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/26 E. 2023/34 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/26 Esas
KARAR NO : 2023/34

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 14/02/2023
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —- —– çevirmeni olduğunu, müvekkili ile davalı —– arasında —— —- ———– sözleşmeler akdedildiğini, sözleşmelerin başlığının “— bakıldığında, söz konusu sözleşmelerin sadece—- çevrilmesine dair hükümler içerdiğini, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 21. (işleme), 22. (çoğaltma), 23. (yayma) 24. (temsil) ve 25. (işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla iletme) maddelerinde sınırlı sayıda belirtilen mali hakların devrini içermediğini, zira bu maddede “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” düzenlemesinin mevcut olduğunu, bu durumun farkında olan davalı yayıncının da söz konusu kitapların mali haklarını devralmak için —– sözleşmeyi imzalaması için —- müvekkiline ilettiğini, davalı ——–yapmak istediklerini ve bunun için müvekkilinin imzasına ihtiyaçları olduğunu söylediğini, müvekkilinin kendisine sadece ——— için imzası gerektiği söylenmesine rağmen, gönderilen sözleşmede diğer—– neden bulunduğunu sorduğunu ve —- aldığı tavsiye doğrultusunda söz konusu sözleşmeyi bu haliyle imzalamak istemediğini, —- rıza göstermediğini belirttiğini, daha sonra davalı —- tarafından aranan müvekkilinin, benzer bir açıklamayı—– yaptığını ve onu, o dönem birlikte çalıştığı——– yönlendirdiğini, fakat aynı dönemde annesini,—- ise babasını kaybeden——— durumla ilgilenemediğini, yeni sözleşmede, süresiz olarak — müvekkiline herhangi bir ücret ödeneceği belirtilmediğinden, sözleşmenin müvekkili tarafından imzalanmadığını ve taraflar arasındaki —- —— aracılığıyla bu kere yazılı olarak başvurduğunu ve davaya—- —- olduğu——- ettiğini, başvuruları sonucunda eline geçen verileri gören müvekkilinin, davalı —-aralarında olduğu bazı —–FSEK’in kendisine—— ettiğini öğrendiğini, müvekkilinin davalı —— ihtarname keşide ederek söz konusu—- ilişkin telif haklarının ödenmesini ihtar ettiğini, ancak davalı ——-cevabi ihtarnamesiyle müvekkilinin taleplerini karşılamadığını ve onu kötü niyetli olmakla suçladığını, müvekkilinin, mezkur ihtarname ile, yukarıda sözü edilen sözleşmelerin, mali hakların kullanımı açısından ve FSEK’nun 52. maddesinde sayılan şekil şartlarına uyulmadığından kesin hükümsüz olduğunu, dolayısıyla birden —- —- haklarının ödenmesi gerektiğini belirttiğini, davalı ————-ise cevabi ihtarnamesinde söz konusu sözleşmelerin geçerli olduğunu, sözleşmelere konu çevirilere —–ödeme şartı ve diğer koşulların taraflarca kabul edildiğini, yıllar sonra sözleşmelerin şekle aykırılıktan dolayı geçersizliğini ileri sürmenin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi ile hüküm altına alınan dürüstlük kuralına aykırı olup, iddiaların kötü niyetli olduğunu, kabul etmemekle birlikte sözleşmelerin geçersiz olduğu varsayılsa dahi tarafların sözleşmeden doğan edimleri zamanında ifa etmiş olmalarından kaynaklı eylemli olarak—– geçerli kabul edilmesi gerektiğini, belirtilen tüm hususların yanı sıra müvekkilinin taleplerinin süresi içinde ileri sürülmediğinden zaman aşımına uğradığını savunduğunu, davalı ———müvekkiline —— ve sadece———- çevirdiği için ödeme yaptığını, bu bakımdan ve —— sözleşmelerin kesin hükümsüz olduğunun açık olduğunu, ——— FSEK’nun 52. maddesindeki —— kararlarında istikrar kazanmış anlayışa göre, eser üzerindeki mali hakların devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olması ve devredilen —–hususların tek tek belirtilmesi gerektiğini, aralarında böyle bir sözleşmenin bulunmadığını—-konusu hakları iktisap etmediğini bilen davalı —– niyetle hareket ettiğini ve—— dava konusu eserlerin mali haklarını bedelsiz ve süresiz bir şekilde elde etmek amacıyla müvekkiline imzalaması için bir sözleşme gönderdiğini, yeni sözleşmenin gönderilmesinden ——– fakat davalı———- müvekkiline yanlış bilgi verilerek————- yaratılmış olup, müvekkilinin haklarına tecavüz edildiğini belirterek, tüm bu sebeplerle FSEK kapsamında mali hakları tecavüze uğrayan müvekkili için FSEK’nun 68. maddesi uyarınca üç katı tazminat taleplerine karşılık dava konusu her bir eser için —– tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tazminine, harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalının FSEK’ten kaynaklanan—— haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla açılan, maddi tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinde “Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce ——– başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesinin yer aldığı, dava konusu uyuşmazlığın tarafların ticari faaliyetleriyle ilgili maddi tazminat davası olması nedeniyle arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinde “davacı,—- anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya —- tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü bulunmaktadır. Mahkememizce davacı vekiline ihtarlı tebligat yapılarak dava açılmadan önce —– yoluna başvurulmuşsa arabuluculuk tutanağının sunulması için ihtarlı tebligat yapılmasına rağmen, verilen kesin süre içerisinde arabuluculuk tutanağı dosyaya sunulmamıştır.
HMK’nun 115/2.maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı ile, dava açılmadan—– dava şartı yerine getirilmeden davanın açıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının FSEK’ten kaynaklanan mali haklarının ihlalinden kaynaklı maddi tazminata ilişkin olduğundan ticari dava niteliğinde olduğu anlaşıldığından, TTK’nun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A ve HMK’ nun 115/2. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.