Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/45 E. 2023/40 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/45 Esas
KARAR NO: 2023/40
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2022
KARAR TARİHİ: 14/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin uzun süredir tescilli ve yoğun ve ciddi olarak kullanmakta olduğu —— unsurlu markaların sahibi olduğunu, bu markaların uzun süredir kullanılmaları nedeniyle ayırt edicilik kazandıklarını, müvekkilinin pek çok alanda ticari faaliyette bulunan tanınmış ve bilinen bir şirketler grubu olduğunu, ticaret unvanında da —- ibaresinin kullanıldığını, davalı tarafın ——- markasını tamamen kötü niyetli olarak, davacı şirket ile aynı ve türdeş mal ve hizmetlerde tescili için başvurduğunu ve kullandığını, markanın davacının markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, aynı mal ve hizmetler için tescil edildiğini, davalının —-başvuru numaralı —– ibareli önceki markasına karşı dava açılması üzerine bu markanın tescili için —- başvurduğunu, davacının “——- unsurlu markalarının tanınmış ve bilinen markalar olduklarını, davalının bu markaların tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığını, basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davacının marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, —— yılından bu yana tescilli olarak ———markasını kullandığını, seri markalar oluşturduğunu, davalının markasının ortalama tüketici tarafından davacının seri markalarından birisi olarak algılanabileceğini, davalının markasının esas unsuru ile davacının markalarının esas unsurunun —– ibaresi olduğunu, bu nedenle SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca markaların karıştırılma ihtimali bulunduğunu, markaların benzerliği incelenirken esas unsurların dikkate alınması gerektiğini, ——sayılı kararının müvekkili tarafından temyizi üzerine ———markasının davacının markalarından türetilmiş marka olduğuna karar vererek mahkeme kararını bozduğunu, her iki tarafın markasının benzer mal ve sınıflarda tescil edildiğini, ortalama tüketici kitlesine hitap ettiğini, davacının —–esas unsurlu markalarının sektörlerinde oldukça tanınmış markalar olduklarını, davalının markasının kullanılmasının davacının markalarının itibarına zarar verebileceğini ve ayırt ediciliklerini zedeleyebileceğini belirterek; davacı şirketin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, müvekkili —– uzun yıllardan beri nizasız ve fasılasız surette kullanmakla ayırt edicilik kazandırdığı —- ibareli ve esas unsurlu markalarının aynısı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan davalı adına —— numara ile usul ve yasaya aykırı surette tescil edilen ——- markasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 5., 6. ve 25. maddeleri nedeniyle hükümsüzlüğüne, ——– markasının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi hususunda dosya üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, verilecek kararın dava sonuçlanıncaya kadar devamına, Mahkemece yapılacak yargılama sonucunda verilecek kararın —- çapında yayın yapan tirajı en yüksek gazetede ilanına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalının ——- tarihinde —— yevmiye numaralı marka başvuru hakkı devir sözleşmesi ile devralmış olup, bu markanın —– tarihinde tescil edildiğini ve müvekkili tarafından kullanılmaya başlandığını, ——- ibaresinin; ——– ibare olup, bir kişi veya kurumun kullanımına tahsis edilemeyecek nitelikte kelimeler olduğunu, bu iddiaya göre —— gibi tüm ibarelerin de davacı tarafın hak iddia edebilecekleri nitelikte unsurları barındırdığını, —– markasını kullanmasının davacı tarafa böyle bir hak tanımadığı için müvekkili tarafından —– markasının tescil olunmasının davacı tarafa zarar verebilecek ya da bu ibare ile karşılaşanları aldatabilecek nitelikte olmadığını, bu nedenle davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait —- tescil numaralı—— markasının marka benzerliği ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
Dosyaya —– kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; ——- tescil numaralı markaların davacı tarafından —- tarihli marka devir sözleşmesi ile —- devredildiği, ——- tarihinde, —- markasının—— tarihinde davacı şirket adına tescil edildikleri, —- sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, ——-tescil numaralı—— ibareli marka başvurusunun —— Yevmiye numaralı devir sözlşemesi ile davalı şirkete devredildiği anlaşılmıştır.
Taraflara ait —— kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin —- tarihinde tescil edildiği, yönetim kurulu üyelerinin —-oldukları, ——konusunda iştigal ettiği, davacı şirketin ise ——yılında tescil edildiği, ———– alanlarında faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı —–ve yiyecek içecek sektörü uzmanı —- oluşan bilirkişi heyeti raporunda; davacının—– numarası ile tescilli markalarının tescilli hak sahibi olduğu, davalının ——– markasının tescilli hak sahibi olduğu, davalının —- markasının davacıya ait ——– ile benzer olduğu, her iki markanın da——- Sınıflarda tescilli oldukları, bu nedenle SMK’nun 6/1. maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davalının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerde kullanılmasının davacının markalarının itibarına zarar vereceğinin veya ayırt edici karakterini zedeleyeceğinin kanıtlanamadığı, SMK’nun 6/5. maddesindeki koşulların mevcut olmadığı, davacı şirketin ticari faaliyet alanı ile davalı markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olmadıkları, davacının —– tarihinde aldığı, ——- alanlarında faaliyet gösterdiği, davalının hükümsüzlüğe konu markasının kapsamında yer alan malların bu faaliyetler ile benzer olmadıkları, SMK’nun 6/6.maddesindeki koşulların mevcut olmadığı, davalının markasının kötü niyetle tescil edildiğinin de kanıtlanamadığına dair görüş bildirmiştir.
—– sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı tarafından dava dışı ——– tescil başvuru numaralı ——markasının hükümsüzlüğü ve —– tarihinde dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda —- sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı tarafça temyiz yoluna başvurulması üzerine kararın —– tarafından bozulmasına karar verilmesi üzerine bu kez ——– numarasını alarak, —-sayılı kararla davanın kısmen kabulüne, markanın kısmen hükümsüzlüğüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Davacı ve davalıya ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; davacının ——— numarası ile tescilli markalarının esas unsurlarının—- olduğu, davalıya ait dava konusu——– kelimesinden türetilen bir kelime olduğu, türetme kelime markalarında, iltibas değerlendirilmesi yapılırken markaların bıraktıkları genel izlenimin dikkate alınması gerektiği, bu sebeple davalıya ait —- markası ile davacıya ait —— esas unsurlu markalar arasında yazılış, okunuş ve anlamsal olarak benzerlik bulunduğu, davalının markasının ve davacının —— markasının——- Sınıfta tescilli oldukları, bu sınıftaki mal ve hzimetlerin ortalama tüketiciye hitap ettikleri, bu nedenle bu iki sınıfta ortak tescilli oldukları mal ve hizmetler için SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın ——- ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile ———- yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir. 6769 sayılı SMK’nın 6/4.maddesi uyarınca, Paris Sözleşmesi’nin 1.mükerrer 6.maddesi anlamında ——tescilli olmayan, ancak —— ilgili çevrede tanınmış olan markaların varlığı halinde de, başvuruya bu gerekçeyle itiraz halinde marka başvurusunun reddine karar verilmelidir.
Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.
Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir.
Bu yasal düzenleme uyarınca yapılan incelemede, davacının tescilli markalarının davalının markasının tescilli olduğu ——– Sınıflarda tanınmış bir marka olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı şirketin faaliyet alanında da bu sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin yer almadığı, bu nedenle davalının ——-markasını tescil ettirmesinin ve tescilli olduğu mal ve hizmetlerde kullanılmasının davacının markalarının itibarına zarar vereceğinin veya ayırt edici karakterini zedeleyeceğinin kanıtlanamadığı anlaşılmıştır.
SMK’nun 6/6. maddesinde ise tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir.
Her ne kadar davacı şirketin ticaret unvanında alan adında—— ibaresi mevcutsa da, bu maddenin uygulanabilmesi için hükümsüzlüğü talep edilen markanın, ticaret unvanı ile benzer olduğu işletmenin faaliyet alanında tescil edilmesi gerekli olup, davacı şirketin faaliyet alanında davalının markasının tescilli olduğu ———-sınıftaki mal ve hizmetler yer almadığından, SMK’nun 6/6. maddesindeki koşulların mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, Yargıtay uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet, tescil başvurusu anında varolmalıdır. Tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değil de başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de, tek başına kötüniyetli tescile delalet edemez.
Dosya incelendiğinde davalının davaya konu —- markasını dava dışı —– tarihinde devraldığı, bu şirketin tescil başvurusu yaptığı —–tescil başvuru numaralı —–markasının hükümsüzlüğü için davacı tarafça —– tarihinde dava açıldıktan hemen sonra —– tarihinde yeniden aynı markanın tescili için —– başvuru numarası ile başvuru yaptıkları, bu nedenle marka başvurusunun kötü niyetli olduğu, daha sonra markanın davalıya devredilmesinin tescil başvuru aşamasındaki kötüniyeti ortadan kaldırmayacağı, kaldı ki davalı şirket ile marka başvurusunu yapan şirketlerin ticaret unvanlarının ——- ibaresini içermesi, ayrıca marka devir sözleşmesini devreden şirket yetkilisi olarak imzalayan —— aynı zamanda davalı şirketin de ortağı ve yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle birbirleriyle bağlantılı oldukları, bu durumun da davalı tarafın kötüniyetli olduğunu gösterdiği, marka kötüniyetle tescil edilmişse tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davalı adına tescilli ——– markasının SMK’nun 6/1 ve 6/9. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli —– markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 117,25‬ TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.278,65‬ TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/03/2023