Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/260 E. 2023/271 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/260
KARAR NO : 2023/271

DAVA TARİHİ : 17/03/2023
KARAR TARİHİ : 08/12/2023

Taraflar arasında görülen davada yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin uzun yıllardır tasarım ve dizayn işleri ile iştigal eden bir firma olduğunu, stand tasarımı ve akabinde kendine ait faydalı model ve tasarım tescil belgesine sahip tasarımlarının birebir aynısının davalı tarafından üretilip satıldığını, davalının internet sitesinde müvekkiline ait faydalı model ve tasarımların sanki kendi ürünüymüş gibi gösterildiğini, bu durumun iltibasa sebebiyet verdiğini, söz konusu eylemlerin müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz ve TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, bu nedenlerle meydana gelen tecavüzün men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP-KARŞI DAVA : Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket yetkilisi —- Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünden 2006 yılında mezun olduğunu, 2006 yılından beri farklı şirketler ve en son olarak da davalı şirkette birçok farklı proje ve tasarımlar gerçekleştirdiğini, daha önce tasarladığı ve piyasaya sürdüğü ürünlerin hiç bir tanesinin davalı şirketin bahse konu tasarım tesciline konu tasarımlarına benzemediğini, davacının dava dilekçesinde sunmuş olduğu müvekkili şirket web sitesindeki tüm tasarımların müvekkilinin özgün tasarımları olduğunu, davacıya ait tasarımların tescil tarihinden yıllar önce bir çok şirket tarafından kullanıldığını ve tasarlandığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davacı-karşı davalıya ait —– tescil numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen —–Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi —– esas sayılı dosyasında;
TALEP: Davacı ——.. vekili dava dilekçesinde özetle; mahkememiz —- sayılı kararı ile dava konusu tasarımın tescilinin hükümsüz kılındığını,—–. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin—– sayılı davasında talepleri gibi karar verildiğini, kararın davacı – karşı davalı tarafından istinaf edildiğini, —- Bölge Adliye Mahkemesi —- Hukuk Dairesinin—–sayılı kararı ile:”…Bu durumda somut uyusmazlıkta; karsı davacı vekilinin durusmaya katılmadığı ve karsı davalı vekili tarafından da karsı davanın takip edilmeyeceginin açıkça beyan edildiği dikkate alınarak ilk derece mahkemesi tarafından karsı dava yönünden dosyanın islemden kaldırılmasına kararı verilmesi gerekirken karsı davalı vekilinin bu yöndeki talebinin reddi ile davaya devam olunarak karşı dava hakkında esastan karar verilmesi yerinde görülmemiş, bu husus kamu düzeninden olmakla re’sen ve hüküm ile İlk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 355, 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına…” karar verildiğini, İstinaf incelemesi ile sonrasında 02.03.2023 tarihli celsede “…Karşı davanın 23/06/2020 tarihi itibari ile HMK 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığının tespitine…” karar verildiğini, bu celse uyarınca yenileme ve ara kararından rücu talebinin red edildiğini, HMK 150/3. ve 4. fıkrasının uygulanması hukuki dinlenme hakkı kapsamında dahi kullanma imkanı kalmadığını, —-. FSHHM’nin 02.03.2023 tarihli celsesinde müvekkili şirkete “…Davalı vekiline 03/02/2014-31/10/2017 tarihleri arasındaki davalıya ait ticari defter ve belgelerini mahkememize sunması için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine, yerinde inceleme talep edeceklerse bu konuda dilekçe sunması için inceleme gününden bir hafta öncesine kadar kesin süre verilmesine, aksi takdirde bu delillerden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, (ihtar yapıldı)…” şeklinde ara karar oluşturulduğunu, 11.12.2019 tarihli ara kararından rücu talepli dilekçeleri ile —- Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin —– sayılı dosyasında birleştime talep edildiğini ve ilgili dosyadaki bilirkişi raporunu ek olarak sunduklarını, mahkemece 13.12.2019 tarihli ara kararı ile talebin kabul edildiğini ve dosyanın bir tasarım uzmanı ve bir bilişim uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor alınması yönünde karar oluşturulduğunu, tüm deliller ile tasarımın tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmiş iken HMK 150/3. ve 4. fıkrasının taraflarına verdiği kanuni hakkın kullanılamaması sonucunda tekraren tasarımın tescilinin hükümsüzlüğünü talep etmek, hal böyle iken hükümsüzlük taleplerini dava etmek ve birleştirme talep etmek zaruretinin hasıl olduğunu, bu nedenle öncelikle tensiple bu davanın —- FSHHM’nin—– (eski esas —– ile birleştirilmesine, asıl dava yönünden davanın kabulüne; davalının ——tescil numaralı tasarımının hükümsüzlüğüne, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP:Birleşen davada davalı cevap dilekçesinde özetle, müvekkiline ait tasarımın tüm maddelerinde yer alan modelin umuma arz olduğu ve yenilik taşımadığı yönündeki tespit tamamen hukuka aykırı ve afaki olduğunu, Faydalı model tescillerinde koruma altına alınma süresinin 10 yıl olduğunu ve bu sürenin geçmesinden sonra kamuya arz edildiğinin kabul edildiğini, endüstriyel tasarım tescilinin; ürünün görselliğini korumaya yönelik olduğunu, ürünün çalışma sisteminden ve markasından bağımsız olarak yalnızca şeklinin korunduğunu, tasarım tescil müracaatında, fotoğraf ve ürüne ait tarifnamenin şartlara uygun olarak hazırlanarak müracaat edileceğini, endüstriyel tasarım tescili tasarımının toplam 25 yıla kadar koruyacağını ve bu süre sonunda ürünün kamuya mal olacağını, davalı birleşen davacı tarafın dava dışı —- ait faydalı modelin 10 yıllık kamuya arz iddialarının bu yönden değerlendirilemeyeceği gibi müvekkiline ait tescil tasarımının hükümsüzlüğünü talep etme hakları da bulunmadığını, İşbu hususların mahkememiz nezdinde görülen davalı (birleşen davada davacı) tarafından karşı dava olarak açılan hükümsüzlük davasında açıkça irdelendiğini, usulen karşı dava açma süresi geçmiş olmakla davalı tarafından tekraren ikame edilen hükümsüzlük davasının mahkememiz nezdinde karşı dava olarak görülmesinin mümkün olmadığını, Davalı (Birleşen davada davacı) tarafından ikame edilen davanın öncelikle usulen esasa girilmeksizin reddine karar verilmesini, esasa girilmesi durumunda birleşen davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.

TARAFLAR ARASINDAKİ UYUŞMAZLIK:Asıl dava davacı-karşı davalıya ait —– numaralı endüstriyel tasarımın davalı-karşı davacı tarafından izinsiz olarak kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün men’i ile maddi ve manevi tazminat davası olup, karşı dava ise davacı-karşı davalıya ait —- numaralı endüstriyel tasarımın yenilik özelliğini taşımadığı iddiası ile açılan hükümsüzlük davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın birleşen —-FSHHM sinin—- esas sayılı dosyasında; dava konusu—–tescil numaralı tasarım tescilinin hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.

UYUŞMAZLIK HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
Mahkememizce—–esas —– karar sayılı dosyası ile “.. -Asıl davanın reddine, – Karşı davanın KABULÜNE, Davacı-karşı davalıya ait—– numaralı çoklu endüstriyel tasarımın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE …” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememiz hükmü davacı-karşı davalı tarafça istinaf edilmiştir.
—- Bölge Adliyesi —–. Hukuk dairesi —- esas,—– sayılı karar ile;
“Asıl dava, ——numaralı endüstriyel tasarıma tecavüzün, haksız rekabetin men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Karşı dava ise; davacı-karşı davalıya ait ——numaralı endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı-karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; karşı davacı vekili 27.02.2020 Tarihli duruşmaya katılmış olup bu duruşmada mahkemece tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılama için 23.06.2020 saat 10.35’e duruşma günü verilmiştir. Mahkemenin 23.06.2020 Tarihli karar duruşmasına karşı davacı vekili katılmamış, karşı davalı vekili de karşı davayı takip etmediğini açıkça beyan etmiş ise de; Mahkemece sözlü yargılamaya geçileceğinin bildirildiği, taraflar gelmese de karar verileceği gerekçesi ile karşı davanın işlemden kaldırılmasına ilişkin isteminin reddine karar verilerek esas hakkında karar verilmiştir. UYAP’tan yapılan kontrole göre karşı davacı vekilinin duruşma saati itibarı ile mazeret dilekçesi mevcut değildir. Karşı davacı vekilinin “duruşmalı işleri ve covid salgını nedeni ile trafik ve sağlık etkenleri nedeni ile duruşmaya yetişemeyeceğini” bildirdiği 23.06.2020 Tarihli mazeret dilekçesinin duruşmanın yapıldığı saat olan 11.09’dan sonra 16:45’te e-imzalı olduğu ve saat 16:46’da mahkemeye gönderildiği görülmektedir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir (HMK.m.150/1). Taraflar sözlü yargılama ve hüküm için belirlenen günde duruşmaya gelmemek suretiyle davayı takipsiz bırakabilirler. HMK’nun 186/1. maddesi uyarınca “taraflara çıkarılacak davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmaları gereğine işaret edilmesi, hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirilmesi”, aynı Yasanın 150/1. maddesindeki düzenlemeyi bertaraf etmez. Çünkü, dava tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konuya ilişkindir ve tasarruf yetkisi, dava karara bağlanıncaya kadar devam eder. Bu yetki, hangi safhada olursa olsun davayı takipsiz bırakma yetkisini de ihtiva eder. Sözlü yargılama ve hüküm için belirlenen günde hazır bulunanın “davayı takip edeceğini” bildirmesi halinde, gelmeyenin yokluğunda hüküm verilebileceğini ifadeye matuftur. Yoksa tarafların hiç biri gelmezse davanın esası hakkında hüküm verilebileceği şeklinde bir yoruma sözü edilen hüküm elverişli değildir. (Yargıtay —-Hukuk Dairesi’nin 03.12.2013 tarihli —–. sayılı emsal kararı; benzer yönde Y.—–HD,—– 23.05.2019 Tarihli kararı) Bu durumda somut uyuşmazlıkta; karşı davacı vekilinin duruşmaya katılmadığı ve karşı davalı vekili tarafından da “karşı davanın takip edilmeyeceğinin açıkça beyan edildiği” dikkate alınarak ilk derece mahkemesi tarafından karşı dava yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına kararı verilmesi gerekirken karşı davalı vekilinin bu yöndeki talebinin reddi ile davaya devam olunarak karşı dava hakkında esastan karar verilmesi yerinde görülmemiş bu husus kamu düzeninden olmakla re’sen dikkate alınmıştır. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesi kararının HMK 355, 353/1-a-6 md gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, ” karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve —–esasını alarak yeniden yargılama yapılmıştır.Alınan bilirkişi rapor içeriğine göre;İbraz edilen belgeler üzerinde yapılan incelemeler sonucunda;Davalının İncelemeye ibraz etmiş olduğu 2014-2017 arası dönemleri kapsayan mizanları ve —-vergi Dairesine beyan etmiş olduğu Kurumlar Vergisi Beyannameleri ekinde verilen Gelir tablolarının incelenmesinde mizanlarda gözüken tutarların Gelir tabloları ile uyumlu oldukları,—–Ticaret Sicilinde 01.09.2009 tarihinde—–Sicil numarası ile tescil edilerek faaliyete başlayan Davalı —- ŞİRKETİ ‘nin Meslek Grubunun 2-TOPTAN VE DIŞ TİCARET, —- Kodunun 46.90.04-Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki bir başka ülkeyle yapılan toptan ticaret (çeşitli malların toptan satışı),
Firmanın İş Konusunun;
Ahşap metal plastik mukavva vb.her türlü malzeme kullanılarak imal edilecek her türlü tanzim teşhir ürünü ürün standı boy standı orta alan standı tezgah üzeri stand ve bu ürünlerin yarı mamulleri imalat kalıpları ve yedek parçalarını tasarlamak üretmek ürettirmek alım satımını ithalatını ihracatını yapmak olduğu,Yapılan incelemede Davalı firmanın farklı çeşitlerde teşhir ürünü,ürün standı vb gibi ürünlerin ticaretini yaptığı,SMK’ nun 151/2-b maddesi uyarınca tazminat hesabı yapılması için rapor alınması görevi verilmiştir.
6769 sayılı Kanunun maddi zarara ilişkin “yoksun kalınan kazanç” başlıklı 151. Maddesi ise aşağıdaki gibidir:Madde 151- (1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
Davalının 2014-2017 arası yıllarda faaliyeti ile ilgili elde etmiş olduğu kazanç;
2014 yılı elde edilen kazanç : 149.330,37 TL.
2015 yılı elde edilen kazanç : 274.554,55 TL.
2016 yılı elde edilen kazanç : 271.426,42 TL.
2017 yılı elde edilen kazanç : 349.124,32 TL.
Davalının elde etmiş olduğu kazanç bütün satışları üzerinde elde etmiş olduğu kazançtır.Farklı çeşitlerde teşhir ürünü,ürün standı vb gibi ürünlerin ticaretini yaptığından ve bütün satış tutarlarının tek bir hesapta muhasebeleştirildiğinden
Davalının 03/02/2014-31/10/2017 tarihleri arasında dava konusu ürünlerden elde etmiş olduğu kazanç tutarı tek başına kayıtlar üzerinde tespit edilemediği,” yönünde görüş bildirilmiştir.

UYUŞMAZLIK HAKKINDAKİ YASAL DÜZENLEME:
Asıl dava yönünden 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 48 ve 49. Maddeleri,
Karşı dava ve Birleşen dava yönünden 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5, 6, 7 VE 43. maddeleri.
GEREKÇE:
Asıl dava davacı-karşı davalıya ait —–numaralı endüstriyel tasarımın davalı-karşı davacı tarafından izinsiz olarak kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün men’i ile maddi ve manevi tazminat davası olup, karşı dava ve birleşen dava ise davacı-karşı davalıya ait —– numaralı endüstriyel tasarımın yenilik özelliğini taşımadığı iddiası ile açılan hükümsüzlük davasıdır.Mahkememizce —- Bam. —–. HD’nin —— Sayılı kaldırma kararı öncesi yapılan yargılamada asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davacı-karşı davalı adına tescilli—– numaralı çoklu endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmiş verilen bu karar—-Bam—- HD’nin —–. Sayılı kaldırma kararı ile ve ” karşı davacı vekilinin duruşmaya katılmadığı ve karşı davalı vekili tarafından da “karşı davanın takip edilmeyeceğinin açıkça beyan edildiği” dikkate alınarak ilk derece mahkemesi tarafından karşı dava yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına kararı verilmesi gerekirken karşı davalı vekilinin bu yöndeki talebinin reddi ile davaya devam olunarak karşı dava hakkında esastan karar verilmesi yerinde görülmemiş bu husus kamu düzeninden olmakla re’sen dikkate” alınarak kararın kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararı sonrasında dosya Mahkeme’mizin yeni esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.Yargılama devam ederken davalı-karşı davacı taraf —- Fikri VE Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin —–. Sayılı dosyası ile davacı-karşı davalı aleyhine hükümsüzlük davası ikame etmiş ve bu davada 23.03.2023 tarihli kararla dosya Mahkememiz dosyası ile birleştirilmiş, ve birleştirme sonrası bu dava açısından da yargılamaya Mahkeme’mizce devam olunmuştur.
Öncelikle kaldırma kararı gereği dosya incelenmiş, karşı davada davalı-karşı davacı tarafın 23.06.2020 tarihli duruşmaya katılmadığı, davacı karşı davalının da karşı dava yönünden davayı takip etmediği, bu haliyle Mahkememiz tarafından dosyanın karşı dava yönünden işlemden kaldırılması gerekirken dosyanın işlemden kaldırılmadığı, ancak dosyanın usul hükümleri gereği işlemden kaldırılması gerektiği, dosyanın 23.06.2020 tarihi itibariyle işlemsiz bırakıldığı ve bu tarihten sonar 3 aylık yenileme süresi içinde de yenilenmediği dikkate alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği dikkate alınarak karşı davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.Birleşen dava ve asıl dava birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava davacının talebinin adına tescilli —– numaralı endüstriyel tasarıma davalının tecavüzünün bulunup bulunmadığı hususunda olduğu, birleşen davanın da hükümsüzlük davası olduğu bu haliyle tecavüzden bahsetmek için öncelikle korunan bir tasarım hakkının bulunması gerekeceği, birleşen dava da hükümsüzlüğe karar verilmesi halinde ve hükümsüzlüğün tescilden itibaren hüküm ifade edeceği dikkate alındığında öncelikle uyuşmazlığın hükümsüzlük talebi yönünden incelenmesi gerektiği açıktır.
Bu tespitten sonra; Alınan her iki bilirkişi raporunda da, davalı-karşı davacının delil olarak bildirdiği internet siteleri, faydalı model tescil belgeleri incelendiği gibi bilirkişiler tarafından internet üzerine “—- anahtar kelimesi ile resen de araştırma yapılmıştır. İlk bilirkişi raporunda yalnızca davacı-karşı davalıya ait —–numaralı tasarımın tescil tarihinden önce kamuya sunulduğu ve yenilik özelliğinin bulunmadığı belirtilmişse de, ikinci bilirkişi raporunda—–alan adlı internet sitesi üzerinde yapılan ve bilirkişi raporunda karşılaştırmalı olarak çizimlerle açıklanan incelemeye göre davacı-karşı davalıya ait —– tescil numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. tasarımlarının tamamının 2011 yılında bu internet sitesinde kamuya sunulan ürün görselleriyle ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, aralarındaki küçük farklılıkların tasarımlara ayırt edicilik kazandırmadığı tespit edilmiş, ilk bilirkişi raporunda karşılaştırmalı inceleme ayrıntılı olarak yapılmadığından raporun denetime uygun olmaması nedeniyle mahkememizce de denetlenebilen ikinci bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ile yenilik özelliğinin bulunmadığı ve tescil tarihinden önce 2011 yılında kamuya sunuldukları anlaşılan davacı-karşı davalıya ait çoklu endüstriyel tasarımla ilgili hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu anlaşılmakla, davacı-birleşen dava davalısına ait —– numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne, hükümsüzlük tescil tarihinden itibaren sonuç doğuracağından, bu nedenle davacı-karşı davalının tasarım tescilinden kaynaklanan ve korunması gereken bir hakkı bulunmadığından endüstriyel tasarıma tecavüz edildiği iddiasıyla açmış olduğu asıl davanın ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
A-Asıl davanın REDDİNE,
1-Asıl davada alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 580,64 TL TL harcın mahsubu ile bakiye 310,79TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacı-karşı davalıya iadesine,
2-Davalı-karşı davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince asıl davada reddedilen tecavüzün men’i davası üzerinden takdir olunan 25.500,00 TL vekalet ücreti, reddedilen maddi tazminat davası üzerinden takdir olunan 4.000,00 TL vekalet ücreti ve reddedilen manevi tazminat davası üzerinden takdir olunan 25.500,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 55.000,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
3-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B-Karşı davanın açılmamış sayılmasına,
1-Karşı dava yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 238,45 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
2-Davacı-karşı davalı vekiline karşı dava üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
3-Yapılan yargılama giderinin davalı-karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
C- Birleşen —–. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ——Sayılı davasının KABULÜ ile;
1-Davalıya ait —— numaralı çoklu endüstriyel tasarımın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Birleştirilen yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı-karşı davacı vekiline karşı dava üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
4-Davalı-karşı davacı tarafından tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 359,80 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.