Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/216
KARAR NO : 2023/147
DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/09/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının Türkiye’nin önde gelen spor kulüplerinden birisi olduğunu, TPMK ve —nezdinde pek çok tescilli markalarının bulunduğunu, ayrıca —- numarası ile markanın tanınmış marka olarak tescil edildiğini, ayrıca —- tescil numaralı markalarının tescilli olduklarını, davalıya ait işletmeden “—-” markalı ve logolu çocuk forma takımının satın alındığını, davalının “—- mahallesi, —-caddesi, No:—–” adresindeki iş yerinde davacının marka ve logosunu taşıyan taklit ürün satışı yaptığını, bu durumun davacının tanınmış ve tescilli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, öncelikle davanın kabulüne, davanın mahiyeti gereği davalıya tebligat gönderilmeksizin; davalıya ait “—–mahallesi, —- caddesi, No:— adresinde yer alan “—-” ticaret unvanlı ve tabelalı işletmede hukukçu marka vekili unvanına sahip bilirkişi eşliğinde keşif yapılmasına, yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesinde; davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikte ürünlerin satışa sunulup sunulmadığının tespitine, satışa sunulan ve/veya ticari amaçla elde bulundurulan taklit nitelikte ürünler mevcut ise; işbu ürünlerin adetinin, fiyatının ve keşif tarihi öncesinde kaç adet satış gerçekleştiğinin tespitine, satışa ilişkin belge, fatura ve ayrıntılı ürün görsellerinin düzenlenecek olan bilirkişi raporuna eklenmesine, davacının marka haklarına tecavüz teşkil eden satışa sunulan ve/veya ticari amaçla elde bulundurulan taklit nitelikteki ürünlerin muhafaza altına alınmasına, davalının eylemlerinin 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesi ve 6769 sayılı SMK’nın 29 ve 149/l-a, TTK 55 vd. hükümleri uyarınca davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, 6769 sayılı SMK’nın 149/1-c hükmü uyarınca davacının marka haklarına yönelik ihlalin ve haksız rekabetin durdurulmasına, 6769 sayılı SMK”nın 149/ 1-dhükmü uyarınca davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikteki ürünlere el konulmasına, vekâlet ücreti ve tüm yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı cevap dilekçesi sunmamış, duruşmada davayı kabul etmediğini, bu ürünlerin—– serbestçe satılan ürünler olduğunu, taklit olduklarını bilerek satın almadıklarını, bilirkişi incelemesi için gelindiğinde olaydan haberdar olduğunu, bilerek taklit ürün satmadığını, halen de işyerinin kapalı olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davacı adına tescilli “—-” markası ve logolarını taşıyan taklit ürünlerin davalıya ait iş yerinde satışa sunulduğu iddiasıyla açılan marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasıdır.
Davacıya ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; —– tescil numaralı “—” markasının 03, 05, 07, 08, 09, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 38, 39, 41, 42 ve 45. sınıflarda, —-tescil numaralı “—–” markasının 05, 08, 09, 11, 12, 14, 16, 18, 19, 20, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 38, 39, 41, 42 ve 43. sınıflarda davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.Mahkememizce davacının talebi gibi delil tespiti amacıyla dosya üzerinde ve davacı tarafça davalıdan satın alındığı iddia edilen ve satış fişiyle dosyaya sunulan ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı bilirkişi —– tarafından hazırlanan 31/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; 26.10.2022 tarihinde davalı tarafın “…”
adresinde yapılan incelemelerde toplam 109 adet “—–markalı tekstil ürününün
ticari amaçla satışa çıkartılmış halde bulunduğu,tüketicilerin ürünlerin davacı firmaya ait orijinal ürünler olduklarını düşünme ihtimallerinin yüksek olduğuna dair görüş bildirmiştir.Sınai Mülkiyet Kanununun 29/1-c maddesinde markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalıya ait iş yerinde davacı adına tescilli “—-” markasının taklit giysi ürünleri üzerinde kullanıldığının tespit edildiği, davacının —– ve —– tescil numaralı markalarının koruyucu olanlar hariç iç ve dış giysiler için tescilli olduğu, dava konusu ürünlerin de bu kapsamda kaldığı, davalının eyleminin davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalının alınan bilirkişi raporuna itiraz etmediği anlaşılmakla, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, davalının tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz etmesinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini de talep etmiştir. Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarihli, —-Esas, —— Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi; 6762 sayılı mülga TTK’nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, sınai mülkiyet hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK’nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de az önce zikrolunan hüküm nedeniyle mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta idi. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanun’un gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da, bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK, 554 sayılı End. Tasarım KHK ve 555 sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK’nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK’nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır.
Gerçekten de, sınai mülkiyet haklarının kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, davalının davacının davacı adına tescilli markaları taşıyan taklit ürünleri satması eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, tüm bu gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının iş yerinde davacı adına tescilli “——” marka ve logolarını taşıyan ürünlerin satışını yapmasının davacının marka haklarına TECAVÜZ TEŞKİL ETTİĞİNİN TESPİTİNE,Davalının davacının marka haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerinin DURDURULMASINA, Davacının marka haklarına tecavüz teşkil eden davalıya ait ürünlerin MUHAFAZA ALTINA ALINMALARINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHALARINA,Davacının haksız rekabetin tespiti ve durdurulması taleplerinin REDDİNE,Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 161,40 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan 169,25 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.169,25 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%50) 1.084,65 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%50) 1.084,65 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,Dair; davacı vekili ile davalının yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.