Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/10 E. 2023/109 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/10 Esas
KARAR NO:2023/109
DAVA: Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 03/12/2020
KARAR TARİHİ: 25/05/2023

——— Karar sayılı yetkisizlik kararı ile Mahkememize gönderilen, davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacı vekili ———- sunduğu dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili kurumun 233 sayılı KHK hükümlerine tabii, kamu yararı amacıyla ve kamu hizmetinin gereklerine uygun nitelikte iktisadi alanda faaliyetlerini sürdüren ve sermayesinin tamamı devlete ait olan bir iktisadi devlet teşekkülü olduğunu, müvekkili kurumun ünvanının——olarak değiştirildiğini, müvekkili kurumun————— numaraları ile kayıtlı fikri—– mülkiyetine haiz olduğunu, anılan markaların tamamının tescil edildikleri tarihlerden bu yana fasılasız olarak gerek unvanlarında, gerekse ticari emtialarında doğrudan doğruya kullanıldığını, davalının işyeri tabelasında ———– ifadesini kullandığını, anılan tabelada ———– karakterlerinin de müvekkili kurumun ———tabelalarında kullanılan———– benzeşmesi nedeniyle tüketicileri yanıltıcı özellikte olduğunu, işletmedeki ————- itibariyle de marka haklarına ihtilas suretiyle tecavüzde bulunulduğunu, işyeri tabelası,——– teşhir edilen —–müvekkili kurumun tescilli markası ile karışıklığa neden olabilecek benzerlikler ve unsurların mevcut olduğunu, davalının böylelikle müvekkili kurumun ——— tanınmışlığı ve güvenilirliğinden yararlanmak suretiyle tüketiciyi yanılttığı ve ortalama tüketici düzeyinde işletmesini müvekkili kurumla ilintili göstermeye çalıştığı iddiasıyla şirket yetkilisi hakkında iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçundan ceza soruşturması yürütülmesini —– tarihli başvurularıyla talep ettiklerini, ilgili talep üzerine ———–Soruşturma numarasına kayıtlanan tahkikata başlandığını, ceza soruşturma dosyasından tanzim olunan —- sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile tahkikat makamınca şüpheli kullanımının ———– numaralı markaya dayalı olduğunu ve markaya dayalı bu kullanımın soruşturma konusu suça vücut vermediği sonucuna varıldığını, kurumlarının hukuk mahkemelerinden hükümsüzlük talep etmekte muhtar olduğunun düşünüldüğünü, SMK’nun 5/1-ç, 6/1 ve 6/5. maddeleri hükümleri uyarınca ret sebeplerinin varlığına rağmen tescil edilmiş bir marka bakımından hükümsüzlük talep edilebileceğini, davalının, kullanımındaki tescilli marka ile hitap ettiği alıcı kitlesini iltibasa düşürdüğünü, ——- ibarelerinin bir tesadüf eseri tercih edilmiş olmasının akli imkan dahilinde olmadığını, tüm ——— kast edilenin direkt olarak müvekkili kurum olduğunu, müvekkili kurumun hiçbir bayiinin mevcut olmadığını, kendi bünyesindeki halihazır——- satış mağazasında perakende satış yaptığını, tüketicilerin, müvekkili kurumun perakende satış faaliyetlerini, takriben yetmiş yıldır —– olarak vasıflandırdığı üniteleri aracılığıyla yürüttüğünü bildiğini, ihlalin meydana geldiği ———- müvekkili kurumun ———— bulunduğunu, davalı şirketin işyeri—————- ibarelerinin geçtiğini, davalı markanın ——— edildiği tabelada ——- ve ————— edilmesinin de rastlantısal bir seçim olamayacağını, dava konusu markanın ihtiva ettiği dairesel şeklin içerisindeki ——– ayrıca katkı sağladığını, davalıya ait markanın ihtiva ettiği unsurların bir bütün halinde verdiği imajın iltibaslı olduğunu, davalı markasına dayalı tüm kullanımların da bu nedenle aynı haksız neticeyi doğurduğunu, davalının marka tescilinde mutlak surette kötü niyetli olduğunu, internet ortamında ————————– ——- aratıldığında davalıya ait işyerine ulaşıldığını, oysa davalıya ait işyerinin müvekkili———- hiçbir ilgisinin olmadığını, davalı markasının bizatihi tüketicilerde iltibas oluşturmak için peydah edildiğini ve markaya dayalı tüm kullanımların da yine bu hedefe yöneldiğini, müvekkili kurumun hak sahibi olduğu markalar ile davalı markasının ticari hayatta beraberce, karıştırılmaksızın ve biri diğerini çağrıştırmaksızın varlıklarının sürdürmelerinin olanaksız olduğunu belirterek, davalarının kabulüne, ——- davalı adına tescilli markaya hüküm kesinleşinceye dek üçüncü kişilere devri önleyecek şekilde teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, davalı adına ———- numarası ile tescilli markanın müvekkili kurumun maliki bulunduğu markayla iltibaslı olduğunun tespiti ile neticeten hükümsüzlüğüne karar verilerek —— terkinine, mahkeme ilamının masrafı davalı yandan alınmak suretiyle ilanına ve yargılama giderleri ile bu meyanda avukatlık ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.————sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiş, yargılamaya Mahkememizde devam olunmuştur.

DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; SMK’nun 156/5. maddesinin açık hükmü gereğince işbu davanın müvekkilinin yerleşim yeri olan —— açılması gerekirken davacının yerleşim yeri olan ——– açıldığını, bu sebeple yetki itirazını ileri sürdüklerini, yetkisiz mahkemede açılan işbu davanın yetkisizlik kararı verilerek yetkili ——gönderilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin ———–markasını kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin üç yıl boyunca faaliyetine devam ettiğini, akabinde Davacının işbu dava ile müvekkili şirketin kendi marka hakkına iltibas suretiyle tecavüz etmesi iddiasıyla markanın hükümsüzlüğünü talep ettiğini, davacının bu iddialarının somutgerçeklikten uzak ve kötüniyetli olduğunu,———— Karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında, davacının ———— tescilli olduğu, müvekkilinin ise işletmesinde kullandığı —————-tescilli olduğu, şikayet konusu davalıya ait markanın tescilli oldukları şekilde kullanıldığı ve bu kullanımın marka sahibinin marka hakkına dayandığı, davacının markalarıyla karışıklığa sebebiyet verecek şekilde kullanıldığına dair delil bulunmadığı ve müvekkilinin marka kullanımının ————- oluşturmadığı şeklinde karar verildiğini, işbu davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı şirketin iltibas yarattığını iddia ettiği ———-markasının verilen hizmetin içeriğinin çok basit şekilde izahından ibaret olduğunu, —- semtinde ——- müvekkili şirketin markasını bu kelimeler üzerine oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu, buna ek olarak marka görseli olarak kullanılan ——— ürünü satan hemen hemen çoğu mağaza tarafından kullanıldığını, ——–olacak şekilde kullanılan —— tabelalarda yaygınca kullanıldığını, müvekkilinin davacı kurumun markasını iltibas ederek onun tanınmışlığından yararlanma gibi bir düşüncesi olmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda bu durumun anlaşılacağını, davacı ———-sattığı ürünlerin fiyatlandırmasının piyasa değerinin altında olduğunun herkesçe bilindiğini, tercih edilmesinin ——- bu olduğunu, ancak müvekkili şirketin ürünlerini piyasa değerinde sattığını, müşterinin mala yönelmesinde en büyük etkenin fiyat olduğu göz önünde bulundurulduğunda, piyasa değerinde satış yapan müvekkili şirketin markasının davacı kurumun markası ile karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, müvekkili şirketin davacı ———— ürünlerini sattığını iddia etmediği gibi, sattığına yönelik müşteriyi yanıltacak ———– yapmadığını, ——– yanıltıcı bir afiş dahi kullanmadığını, müvekkili şirketin ————— kullanmasının tek sebebi yeni bir ———çalışmalarına devam etmeleri, bu istek ve arzuyu barındırmaları olduğunu, kaldı ki anlamı yönünden———— olarak bilinen bir ———- iltibas yaratmak için kullanıldığını düşünmenin abesle iştigal olduğunu, davacı ——— dava dilekçesine eklediği ——- mağaza isimlerinin müvekkilinin haberi ve onayı olmadan iradesi dışında yayınlandığını, hatta müvekkilinin işbu yazımları öğrenmesinin akabinde değiştirilmesini talep ettiğini, dolayısıyla bu paylaşımlar üçüncü bir kişi tarafından yapıldığından müvekkilinin bu konuda cezai ve hukuki bir sorumluluğunun doğmayacağını, davacının daha baştan —————-ibarelerini markasına koyarken sonradan üçüncü kişiler tarafından başka bazı sözcüklerle birlikte aynı kelimenin markaları içerisine konulabileceğini ön görme ve buna katlanma zorunluluğu olduğunu, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin taraf markalarının farklı markalar olduğunu anlayabileceğini, bir an için müvekkilinin iltibas oluşturma saikiyle hareket etme ihtimali düşünüldüğünde dahi davacı marka sahibi tacir olduğundan piyasayı iyi analiz ederek markasını ihlal niteliği olan markalara derhal dava açması gerektiğini, buna rağmen somut olayda da olduğu gibi üç yıl gibi uzun bir süre sessiz kalmasının davacının MK’nun 2. maddesi kapsamında kötüniyetli olduğuna karine teşkil edeceğini belirterek, davanın reddine, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli —– numaralı ——— markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir. Dosyaya ———–kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; ——— tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yine ——– kayıtları incelendiğinde;—————sınıflarda davacı adına tescilli oldukları tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış,——– oluşan bilirkişi heyeti —-tarihli raporda; davalının ——– markası ile davacının sahibi olduğu ——— markaları arasında iltibasa sebebiyet verecek şekilde benzerlik olduğu, davalının ——– markası ile davacıya ait diğer markalar olan ——– markaları bakımından ise iltibas yaratacak seviyede bir benzerlik olmadığı, davacının ———– numaralı markasının tescilli olduğu ———- mallar bakımından iltibas yaratacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davacı markalarının ———- hitap ettiği kesim bakımından tanınmış olduğu, davalı tescilinin kötüniyetli olduğu yönünde görüş belirtilmiştir. Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.Davacı tarafça davalının markasının davacıya ait markalar ile benzer olduğu, davacının markasının tanınmış marka olması nedeniyle itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ve davalının markasının kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla SMK’nun 6/1, 6/5 ve 6/9. maddeleri uyarınca hükümsüzlük talebinde bulunmuştur. Somut olayda bu hükümsüzlük iddialarının ayrı ayrı incelenmesi gerekir.SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.Karşıtırılma ihtimali, bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönde çağrışımlar yaptırmasıdır. Karıştırılma ihtimalinin varlığına her iki marka aynı anda göz önünde bulundurularak karar verilemez. Zira, alıcılar çoğu zaman bunları aynı anda görerek karar verme durumunda olmayacaklardır. Alıcılar bu markalan farklı an ve yerlerde görebileceklerdir. Birbirine benzer olan markaları aynı an ve yerlerde görmekle, farklı an ve yerlerde görmek arasında markalar arasındaki farkları tespit açısından ciddi farklılıklar mevcuttur. Karıştırılma ihtimali ve benzerliklerinin tayini, markaları aynı anda görebilen ve farklarını seçebilmek için yeterli zamana sahip olabilen müşteriler bakımından değil, markaları aynı anda göz önünde bulunduramayan fakat aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan alıcılar bakımından yapılmalıdır.Taraf markaları incelendiğinde; davacıya ait ilgili ———— markası incelendiğinde, ——– oluşturulmuş bir daire olduğu, ——————-olduğu, söz konusu ——– iki yanında ———- alt alta sıralanmış ——- olduğu, ——— ———– markasında da aynı ibarelerin ve aynı—–aldığı, yalnızca ——zemin üzerinde ——-, yanlarında ——— figürler bulunduğu görülmüştür. Söz konusu markalarda esas öne çıkan ve tüketicinin zihninde kalacak olan baskın ve vurucu unsurun ——– —— figürüdür. Markalar ——– hizmet sınıflarında tescillidir. ———————figürü herkesin kullanımına açık tanımlayıcı işaretlerdir. Bu nedenle davacının markasının zayıf marka olduğu savunulmuşsa da, davalının markası incelendiğinde; ——- yazısı ile ———-oluştuğu, markaların ——— unsurlarının, davacının markalarında yer alan —–davalının markasında yer alan —————– markaların hitap ettikleri ortalama tüketiciyi yanılgıya düşürecek kadar benzer oldukları, yine markalarda yer alan —————– ve kullanılan ———– de bu benzerliği artırdığı, her ne kadar davalı davacının markasının zayıf marka olduğunu savunmuşsa da, zayıf markanın yanında farklı unsurlarla kullanılması halinde marka sahibinin hükümsüzlük talep edemeyeceği, oysa davacının markalarında yer alan ve tanımlayıcı olan ———– yanında davalı tarafça kullanılan ——– da davacının markalarında yer alan ——— olduğu, davalının markasını davacının markalarından farklılaştırmadığı, bu nedenle davalının bu savunmasına itibar edilemeyeceği, markaların hitap ettikleri ortalama tüketicilerin davalıya ait iş yerini davacıya ait mağazalardan birisi olduğunu düşünerek, her iki işletme arasında bağlantı kurabilecekleri, bu durumun markaların karıştırılmasına neden olacağı, davacının markalarının tescilli oldukları —————–emtiasının benzer oldukları, bu mal ve hizmetler için davalının markasının SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın ———– ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir.Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.Alınan bilirkişi raporu ile davacının markasının ———- tanınmış marka olduğu tespit edilmiştir.Tanınmış markanın ayni veya benzeri, farklı mal ve hizmetlerde kullanılsa bile, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin tanınmış markayı üreten marka sahibi tarafından üretildiği hissini uyandırarak, bu farklı ürünlere yönelmesini sağlayabilir. Bu durum, marka sahibi ile arasında bağlantı kurma veya haksız yararlanma olgusudur. Öte yandan, farklı ürünlerdeki ———— davacının tanınmış markasının itibarına zarar verebileceği gibi onun ayırd edici karakterini zedeleyici sonuçlar da doğurabilecektir. Malın kalitesiz ve ucuz hammadde ile üretilmesi, pazarlarda ucuza satılması gibi durumlarda tanınmış markanın itibarı zarar görecektir. Esas markanın imajı kötülenecek ve tüketicinin ondan uzaklaşmasına yol açılacaktır.
Markanın imajı devredilmese bile, markanın cezbedici etkisinden yararlanmanın da itibarın istismarı olarak kabulü gerekir. Markanın itibarı, malın satışını artırdığı gibi, farklı türdeki mallar için de reklam etkisi yaratmaktadır. Bu şekilde markanın temsil ettiği itibar, başka mallara devredildiğinde ve bu başka mallar asıl markanın imajı ile uyuşmadığında markanın reklam gücü ve itibarının özü, büyük ölçüde zarar görecektir. Tanınmış marka, sadece tescilli olduğu mal ve hizmetler için korunursa herhangi bir markadan farkı kalmaz.Somut olayda, davacının tanınmış markaları hayvansal gıdaların üretim ve satışı sektöründe olup, davalının markasının ise—————müşterilen malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması ————– bir araya getirilmesi hizmetleri için tescilli olduğu, ——— getirilmesi hizmetlerinin davacının tanınmış markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerle benzer olduğu, diğer hizmetler benzer değilse de, SMK’nun 6/5. maddesi anlamında tanınmış markanın itibarına zarar verme, ayırd ediciliğini zedeleme, itibarından haksız yararlanma, kısaca tanınmış markayı ——– sözkonusu olabileceğinin kabulü gerekir.Davacının markasının ——— hizmetlerde kullanılması halinde davacının tanınmış markasının itibarının zedeleneceği, ——— yararlanılacağı, ayırd edici karakterini zayıflatacağı, örtüşen veya benzer emtia grubu olmasa bile, tanınmış markanın itibarından davalı marka sahibinin yararlanacağı kuşkusuzdur. Ortalama tüketiciler tarafından davacının tanınmış markasını üretenin bu hizmetleri de verdiği zannedilerek, tüketicilerin ona yönelmesi, kötü üretim olduğunda itibarının zedelenmesi sonucunu doğuracaktır. Tüm bu nedenlerle, davalının markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için SMK’nun 6/5. maddesi uyarınca hükümsüz kılınması gerektiği sonucuna varılmıştır. SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. Markanın hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, ———- daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet tescil başvurusu anında varolmalıdır. Marka tescilinin kötüniyetli olup olmadığı incelenirken, kötüniyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markadan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edici gücünden, ———- değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususlar da dikkate alınacaktır. Bu kriterlere göre yapılan incelemede; davacının ayırt ediciliği ——— ve ———- kendi markasında yer veren davalının davacının tanınmışlığından ve itibarından yararlanmak amacıyla hareket ettiği, tüketicileri yanıltmak amacı taşıdığı, davalının markasını tesadüfen oluşturmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle markasının kötüniyetle tescil edildiği kanaatine varılmıştır. Kötüniyetli tescil hali, mal ve/veya hizmetlerle ilgili olmayıp markanın tamamı ile ilgili olduğundan, davalının markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, davalının markası için SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca da hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu anlaşılmıştır.Tüm bu nedenlerle; davanın kabulüne, davalının markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne, hükümsüzlük kararının kamuya ilan yoluyla duyurulmasını gerektiren bir kanun maddesi bulunmadığından, hükmün ilanı talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜ K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli ———–markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Hükmün ilanı talebinin reddine,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 226,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.334,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2023