Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/65 E. 2023/62 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/65
KARAR NO: 2023/62
DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ: 19/04/2021
KARAR TARİHİ: 30/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM /Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı Şirket’in,—– tasarlanması ve üretilmesi işinde ——- olarak görevlendirildiğini, tüketiciler nezdinde ——–haline gelmiş —-” markalı —-markasının üretici —— tescilli olduğunu ve markanın tek kullanım hakkının Şirkete ait olduğunu,—– faaliyetlerinin sürdürülmesi ve markalarına ilişkin olası bir tecavüz halinin menini temin amacıyla davacı Şirket ile —– imzaladığını ve marka haklarına karşı gündeme gelebilecek her türlü tecavüz ve/veya haksız eylemlerin meni için davacıyı yetkili kıldığını, 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 128. maddesi uyarınca, özleşmede aksi kararlaştırılmamışsa inhisari lisansa sahip olan kişinin, üçüncü bir kişi tarafından sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hak sahibinin bu Kanun uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabileceğini, davacı tarafından yapılan harici araştırmalarda davalı tarafça ——- yapıldığını, Şirket ile veyahut davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmamasına karşın ürünlerin pazarlandığını, usule ve yasaya aykırı olarak menfaat elde edildiğini tespit ettiklerini, açılan dava süresince davacı açısından telafisi güç ve imkansız zararlar doğmaması için tensip ile birlikte, 6769 sayılı Kanun ve bu Kanunun atfıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği davalının söz konusu markaya ilişkin faaliyetlerinin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı Şirketin, —–için tescil edilmesini sağlamak amacıyla—- numaralı tescil başvurusunda bulunduğunu, markanın — tarihinde tescil edildiğini, davacı—- ticari bir ilişki kurma aşamasında iken birtakım araştırmalar yaptığını, sözleşmenin imzası aşamasında ise davalının haksız ve usule aykırı olarak, salt kötü niyet ile gerçekleştirdiği tescilden haberdar olduğunu, davalı tarafından haksız olarak tescil edilen —- markalı ürünlerin davacıya Sözleşme ile tek başına dava açma hakkı veren — tarafından doğrulanmayan ürünler olduklarını, SMKnın 29. maddesi uyarınca ——-sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak…” eylemlerinin marka hakkına tecavüz olarak tanımlandığını——- markalı yabancı Şirketin ürünlerinin satışını —– genel ve tek yetkili distribütörü olarak davacı Şirketin gerçekleştirdiğini, marka sahibi —–markalı ürünleri —yılından beri üretmeye ve —-devam ettiğini, yani davacının temsilcisi sıfatını haiz olduğu Şirketin, davalının tescil tarihinden önce de —- ticari faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, Şirketin davalıdan önce markayı —— kullandığını ve ayırt edicilik kazandırdığını, kaldı ki, Şirkete ait her türlü bilgi ve belge ——— kolaylıkla erişebileceği; ——–erişime açık olup, davalı tarafın markasını ve logosunu kullandığı bir Şirketi araştırmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bilindiği üzere, bir markayı ilk defa kullanan ve ona ayırt edicilik kazandıran kişinin ——– markasını ilk defa kullanan ve ona ayırt edicilik kazandıran Şirketin markanın tek sahibi olduğunu, davacı Şirketin ise bu hakkın ——- yetkilisi olduğunu, davalıya ait markanın SMK’nun 25 ve 6/9. maddesi uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunu belirterek; davalının ——markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine, davalının davaya ——marka tescilini, yargılama devam ederken, üçüncü kişilere devretmesinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, verilecek ihtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye karar devamına, davalının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilen —– esasa ilişkin karar tarihinden itibaren kullanmasının önlenmesine, bu çerçevede davalının söz konusu markayı ürün ve/veya hizmetler üzerinde kullanmasının, bu markayı taşıyan ürünleri veya hizmetleri depolamasının, elde bulundurmasının, satışa arzının, ithal ve ihracının önlenmesine, markanın davalı tarafından reklam ve tanıtım malzemelerinde, antetli kağıtlarda, irsaliyelerde, fiyat listelerinde, faturalarda ve sair basılı evraklarda kullanılmasının da önlenmesine, davalının davaya konu—– markasını esasa ilişkin karar tarihinden itibaren verilecek karara aykırı biçimde kullanmaya devam etmesi durumunda; davalının ——-markasını taşıyan hali hazırda üretmiş/ürettirmiş, imal etmiş/ettirmiş, depolamış ya da dağıtmış olduğu, ürün, ürün ambalajı ve markayı üzerinde taşıyan her türlü materyalin bulundukları yerden toplatılarak, imha edilmelerine, söz konusu markayı taşıyan ürün, ürün ambalajı ve her türlü materyalin imali için kullanılan alet, edevat ve kalıpların, filmler ve klişelerin ve bunların monte edilmiş olabileceği elektronik ve sair kayıt alet ve araçlarının ve bunlara ait disk ve disketlerin dahi toplanmasına ve imha edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı tarafın işbu davayı ikame etmek noktasında hukuki bir menfaati, aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davalı ———– olarak kayıt yaptırdığını ve o tarihten bu yana kayıtlı işletmesi ile ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, yurt içinde —-ithal edip, —– faaliyet gösteren —– satış yaptığı gibi——— da satış yaptığını, davalının —– imzaladığını, ——- içerisinde ithalatlarına devam edip —- satışlarına devam ettiği gibi, bu süreç içerisinde —- ibareli markanın davalı adına ——tescil edildiğini, müvekkil davalının, lehine marka tescil işlemi yaptırdıktan sonra ——-çalışmalarını gerek ——— süresi içerisinde, gerekse de distribütörlük anlaşmasından sonra uzun yıllarca devam ettirdiğini, anlaşma sona ermesine rağmen karşılıklı iyi niyet çerçevesinde müvekkilinin yurt dışından ithalata devam ederek satış işlemlerini sürdürdüğünü, davalının——- yaptığı ithalatları gösterir faturalar ile yurt içinde yapmış olduğu satışları gösterir örnek faturalarını sunduklarını, ayrıca —- tanıtımı için internet reklamları,—— noktalarında saha satış ekipleri aracılığı ile markanın tanıtımı için yoğun bir çaba sarf ettiğini, marka tescil başvurusu sırasında davacı firma ile ilgili olarak —- herhangi bir marka kaydının bulunmadığını ve davacının ——bir marka ile ilgili olarak herhangi bir tasarrufta bulunmadığını, bir marka üzerinde hak sahipliği ve tasarruf yetkisi elde edebilmek için ilgili markanın marka siciline tescil edilmesinin gerekli olduğunu, müvekkilinin ilgili markayı kullandığından, ——olduğunu, davalının şahıs firmasının —tarihinde kapanış verdiğini ve ——- sona ermiş olmasına rağmen ——müvekkil ile yıllara dayanan bir ticari ilişkisi bulunduğundan iyi niyet çerçevesinde çalışmalarını devam ettirmek istediğini, bu kapsamda yine müvekkilin ortağı ve yetkililerinden biri olduğu —–sürdürdüğünü, davalının da şahıs firmasının kapanmasının akabinde 10 yıllık marka sahipliğinin bulunmasından dolayı SMK’nun 7/2. maddesi kapsamında ——kullanmasına rıza gösterdiğini,—–çalışmalarını sürdürmüş olup, taraflara arasında ithalat sürecinin devam ettiğini ve —– sektörde oyuncak satışı yaptığını, davacının dava dilekçesinde —-olduğunu belirttiği —- markasının gerek müvekkilinin şahıs firmasında, gerekse de —–nezdinde kullanıldığı dönemlere ilişkin bilgisi bulunduğu gibi, markanın kullanımına yönelik herhangi bir itirazı yahut hak talebi de bulunmadığını,—-kişilik ile de çalışmalarını sürdürdüğünü, —-markası üzerinde ülkemiz nezdinde marka sicili kapsamında herhangi bir hak sahipliği bulunmayan davacı firmanın kötü niyetli olarak müvekkiline karşı hak iddia etmesinin samimi olmadığını, davacı şirketin, —–olmadığını, — kabul edilse dahi bu zamana kadar —- olarak herhangi bir tasarrufunun bulunmadığı ve ilgili markanın —– davacı adına tescilli olmadığını, dolayısıyla davacı tarafın marka sicilinde adına tescilli olmayan bir markayla ilgili olarak salt adi sözleşmeye dayanarak Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamındaki hakları elde edemeyeceğini, aksine söz konusu markanın müvekkili lehine marka sicilinde tescilli olduğu ve işbu markanın uzunca süredir marka sahipliği hakkı kapsamında usul ve yasaya uygun bir şekilde fasılasız olarak bilfiil kullanıldığını, davacı tarafın kesinlikle marka sahibi olduğunu kabul etmemekle birlikte, davacı firmanın yahut dava dışı başka bir gerçek yahut tüzel kişinin davalının markayı kullandığından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tüm bu kriterler doğrultusunda, davacı firmanın hak sahibi dahi olmamasına rağmen söz konusu işbu davayı 5 yıllık hak düşürücü süreden sonra 19/04/2021 tarihinde açtığı gözetildiğinde davanın süre yönünden reddi gerektiğini beyan ederek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait——davacının hak sahibi olduğu marka ile benzerliği ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, davalının marka hükümsüz kılındıktan sonra markayı kullanmasının önlenmesi davasıdır.
Dosyaya —-getirtilmiş olup, incelendiğinde; davalının—- Sınıfta ——- tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Taraflara ait—- istenilmiş olup, incelendiğinde; —– ticareti terk nedeniyle — tarihinde sicil kaydının kapatıldığı, dava dışı —-kayıtlı olan şirketin ——birleşmesinden dolayı terkin edildiği,—- kaydı incelendiğinde de, —- olduğu tespit edilmiştir.Dinlenene davalı tanığı — beyanında; davalının eşi olduğunu, — yılında —- doğurduktan sonra öğretmenlik mesleğinden ayrılarak eğitici oyuncaklar için ticaret yapmak istediğini, —-sözleşmesi yaparak oradan getirdiği —— yaptığı şirketin bilgisi ve onayı dahilinde markayı—-kendi adına tescil ettirdiğini, amacının bu markayı —- pazarında korumak ve başkalarının aynı marka ile ürün satışını engellemek olduğunu, daha sonra ——sözleşmesinin sona erdiğini, ancak — yine —–devam ettiğini, kendisinin de —-şirketini kurduğunu, eşinin şirketinin ise —– isimli şahıs şirketi olduğunu, daha sonra bu şirketi —–çevirdiklerini, bu şirkette hem kendisinin, hem de eşinin ortak olduğunu, eşinin —- markalı——için pek çok faaliyette bulunduğunu, —- ücretsiz oyuncaklar gönderdiğini, dergilerde reklam ve tanıtımlarını yaptırdığını ve markayı bilinir hale getirdiğini, daha sonra—————–açısından kendi zararlarına bir durumun söz konusu olduğunu söyleyince, bu kez her ikisinin de ortak olduğu —— birleştirdiklerini, faaliyetlerine bu şekilde devam ettiklerini, dava açılana kadar eşine herhangi bir marka ile ilgili uyarı da yapılmadığını, halen gerek ——- markası ile oyuncak satışı yapmadıklarını söylediklerine, kendilerinin de sektörde böyle bir marka ile —-yapılmadığını bildiklerini, kendilerine —- kişiden halen teklifler yapıldığını beyan etmiştir.Davalı tanığı ———–beyanında: — arasında davalının yanında muhasebe ve sevkıyat işinde çalıştığını, —- markalı —-yaptıklarına, kendisinin daha önceden —-satıldığına dair bilgi sahibi olmadığını, kendilerinin bu —— —– firmasından aldıklarını, marka ile ilgili kendisinin çalıştığı sürece herhangi bir uyarı yapılmadığını, kendisinin —- kalmadığını, davalının şirketinin başka bir şirketle birleştiğini, kurdaki artış nedeniyle —— getirtilmesine son verildiğini ve eldeki stokların satılıp bitirildiğini beyan etmiştir.
Davalı tanığı ——- beyanında: davalıyı tanıdığını, hatırladığı kadarıyla —- yılında kendilerine ait şirkette çalışmasını teklif ettiklerini, kendisinin işe başladığı sırada şirketin —– dönüştürüldüğünü, o tarihten — yılına kadar ortaklarından birisinin davalı olduğu şirkette çalıştığını, yurt dışında bulunan —– sattıklarını, zincir marketlerde anlaşmalarının olduğunu, isim hakkının da davalıya ait olduğunu, daha sonra kendisinin bu şirketten ayrıldığını, onların —- devam ettiğini, daha sonra —- bıraktıklarını, kendisinin davalı ile görüşerek bu oyuncakların satışını yapmak istediğini söylediğini, ——–aracılığıyla yaptığını, pandeminin başlaması ve ekonomik dengelerin değişmesi üzerine, gerek dövizdeki yükseliş, gerekse navlun fiyatlarının yükselmesi nedeniyle — şirketle görüşerek bir süre satış yapamayacağını bildirdiğini, —– göndererek satışlara devam etmesini istediklerini, ancak bu arada davacı şirket ile daha önceki anlaşmaları doğrultusunda oyuncakların satışını bu şirketin bir süre yaptığını, kendisine gönderdikleri son maillerde davacı şirketin artık satış yapmadığını, bu nedenle kendisiyle anlaşmak istediklerini bildirdiklerini, ancak ekonomik nedenlerle bu aşamada bu işi yapamayacağını kendilerine bildirdiğini, —- uzun süredir davalı adına zaten tescilli olduğunu, kendisinin gerek davalıya ait —şirketinde çalışırken, gerekse kendi şirketiyle —-şirketinin pazarlama yöneticisi —-görüştüklerini, kendilerine göre —- markasını kullanmama yönünde hiçbir uyarıda bulunmadığını, bu yönde bir anlaşmazlık da olmadığını, kendisinin davalıdan—– satışı için sözlü onay aldıktan sonra —- yazılı olarak 1 yıllığına satış yetkisi aldığını, bu konuda sözleşme yaptıklarını, ayrıca kendisine —— ayında gelen maile göre davacı şirketin o tarihte –bu yana bu markalı ürünlerin satışını yapmadığının bildirildiğini, -ayından bu yana da satış yaptığına dair bilgisinin olmadığını,–kendisine de 1 yıllık satış yetkisi verdiğini, davacı şirkete de 1 yıllık satış yetkisi verdiğini sanmadığına dair beyanda bulunmuştur. Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı —— tarihli heyet raporunda; —- sınıftaki emtialarda tescil edilmiş olan ——-nezdinde davalı adına tescil edilmiş olduğu, —- emtialarında dava dışı —— ilk ve gerçek hak sahibi olduğu, her iki taraf markasının —–sınıfta yer alan aynı emtialarda tescilli olduğu, bu emtiaların orta düzeyde tüketici kitlesine hitap eden mallar olduğu, dava dışı şirkete ait markalar ile davalının markasını aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin ———sınıfta yer alan mallar için ayırdığı satın alma ve yararlanma süresi içinde davalının markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacı firmaların markası ile aynı olduğunu düşüneceği, davalı ile davacı firmaların arasında işletmesel bağ olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mal/hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca iltibas koşullarının olduğu, dosya kapsamına ve davalının açık ikrarlarına göre davalı tarafın davaya konu marka başvurusunun kötüniyetle yapılmış olduğu, Somut olayda davacı açısından sessiz kalma suretiyle hak kaybı koşullarının mevcut olmadığına dair görüş bildirmişlerdir.Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 25/1 ve 6/3. maddeleri uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin marka hükümsüzlüğü talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Yine SMK’nun 6/2. maddesi uyarınca ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadat benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvurunun, marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; toplanan deliller, tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; ——markasının dava dışı ve davacıya — —- emtiası için tescilli olduğu, davalının da marka tescil başvurusu yaptığı tarihte bu şirket ile —- görüşmeleri yaptığı, akabinde de — markalı oyuncakların satışıyla ilgili —- olduğu taraflar arasında çekişme konusu değildir. —ibaresinin ——bulunmadığı, çok bilinen yabancı kelimelerden de olmadığı, bu nedenle ayırt ediciliği yüksek, özgün bir kelime olduğu, davalının bu ibareyi kendiliğinden bularak tescil ettirme ihtimalinin mevcut olmadığı, kaldı ki tescil başvurusu yaptığı tarihte dava dışı şirkete ait bir marka olduğunu bildiğini kabul ettiği anlaşıılmıştır.Her ne kadar davalı tarafça davacının bu davayı açmak için dava ehliyetinin ve hukuki yararının bulunmadığı savunulmuşsa da, davacı tarfaça dosyaya sunulan sözleşme örneği incelendiğinde; dava dışı —– şirketi ile davacı şirket arasında imzalanan —- tarihli —- maddesinde —- korunması için —- türlü yasal süreci takip etmek için temsilciye tam yetki verildiği anlaşılmıştır. ——-firmasının ürünlerinin —— satışını yapmak için hak sahibi tarafından temsilcilik verilen davacının bu faaliyetinin davalı tarafından engellenme riski bulunmaktadır. Bu durumda, davacının hükümsüzlük davası açmak için dava ehliyeti ve hukuki menfaati mevcuttur.Davacı tarafça —- dava dışı şirket tarafından davalının marka tescil başvurusundan önce —kullanıldığı,——- satıldığı, bu şekilde marka üzerinde hak elde edildiği iddia edilmişse de, buna ilişkin dosyaya delil sunulmadığından ve bu iddia ispat edilemediğinden SMK’nun 6/3. maddesindeki hükümsüzlük koşulları mevcut değildir.Ancak davalı, yurt dışında markanın tescilli hak sahibi olan —— yapmış olduğu ———- kapsamında—– kullanma hakkını elde ettiği yabancı şirketin markası ve unvanında yer alan —ibaresini —–adına SMK’nun 6/2. maddesi hükmüne aykırı şekilde marka olarak tescil ettirmiştir. Markası ——– tescilli olmayan hak sahibinin izni ve onayı olmadan davalının kendi adına markayı tescil ettirmesi SMK’nun 6/2. maddesine aykırıdır. Bu durumda, esasen hak sahibi olan ve ——- veren dava dışı yurt dışı firmanın SMK’nun 6/2. maddesi hükmü uyarınca hem tescile itiraz etme hakkı, hem de SMK’nun 25. maddesi uyarınca hükümsüzlük davası açma hakkı bulunmaktadır. Dava dışı şirket bu konuda davacıya yetki vermiştir.
Asıl olan ticaret hayatında mal ve hizmetlerde kullanmak için markanın iyi niyetle tescil edilmesidir. Aksi durum, yani markanın kötüniyetle tescil edilmesi SMK’nun 25/1 ve 6/9. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmiştir.Davalı, tarafı olduğu ——- konusu—— ibareli markayı ve aynı zamanda sözleşmenin diğer tarafının unvanında yer alan işareti hak sahibinin izni ve onayı olmadan marka olarak kendi adına tescil ettirdiğinden ve bu tescilde, hak sahibinin —— tescil yaptırmasına ve başkaları ile —– sözleşmesi yapmasına engel olmak ve dolayısıyla aynı ürünün başkaları tarafından pazarlanmasının önüne geçmek gibi amaçlar bulunduğundan, davalının marka tescili kötüniyetlidir. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını ise hukuk düzeni korumaz.
Bu durumda, davalının marka tescilinde kötü niyetli olması, davacının da hükümsüzlük davası açmakta hukuki yararının bulunması karşısında davanın kabulü ile markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça davalının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilen —–markasını esasa ilişkin karar tarihinden itibaren kullanmasının önlenmesine karar verilmesi talebinde de bulunulmuşsa da, davalının henüz gerçekleşmeyen marka kullanımları hakkında karar verilemeyeceğinden, markanın hükümsüz kılınmasından sonra davalının markayı kullanması ayrı bir dava konusu olacağından, davacının buna ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı adına tescilli ——-markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve sicilden TERKİNİNE,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline davanın reddedilen kısmı yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 243,30 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.243,30 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%50) 3.121,65 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%50) 3.121,65 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından posta gideri olarak yapılan 133,50 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%50) 66,75 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye (%50) 66,75 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2023