Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/48 E. 2021/90 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/48 Esas
KARAR NO: 2021/90
DAVA: Marka (Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizin—— davasına karşı dava olarak açılan sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle maddi ve haksız suç isnadı nedeniyle manevi tazminat davası asıl davadan TEFRİK OLUNMAKLA; yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili Mahkememizin —– dava dosyasına sunduğu karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan Sözleşmenin devam ettiği süre zarfında karşı tarafın onayı çerçevesinde davalı —- numaralı———- ibarelerini marka olarak adına tescil ettirdiğini, marka tescilinin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin tescilli markanın ——— sağladığını, markanın tanıtılması için pazarlama çalışmalarında bulunduğunu, markanın ———-haksız kullanımı hususunda da çeşitli girişimlerde bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin süresi süre sona erdikten sonra uzayacağı ve devam edeceği kararlaştırılmış olmasına karşın, davalı tarafından hukuksuz olarak sözleşmenin feshedildiği ve teknik olarak müvekkili davacının markayı kullanmasının engellendiğini, sözleşmesinin hukuka aykırı olarak davalılarca feshedildiğini, bu ihtarnamenin dava dosyasına karşı tarafça bilinçli olarak sunulmadığını, —– yürütülen soruşturma kapsamında karşı tarafça bu ihtarnameye dayanıldığını, söz konusu ihtarnamenin —- tarihinde adi posta yolu ile davacı müvekkiline gönderildiğini ve bu kapsamda sözleşmesinin —– tarihinde sona erdiği belirtilerek, davacı müvekkilinin markanın konu olduğu hizmetler için kullanım ve dağıtım haklarının sona erdiğinin belirtildiğini, dosyada mübrez —-başlangıç tarihli sözleşmenin ——— belirtildiği üzere sözleşmenin süresi sona erdikten sonra müvekkili davacının elinde kalan kredileri satmak suretiyle çalışmaya devam edebileceğinin açıkça kararlaştırıldığını, işbu ihtarname kapsamında sözleşmenin süresinin bitmesinden sonra müvekkilinin dava konusu markaya ilişkin hizmetlerin sağlandığı online siteye erişiminin tamamen engellendiğini, bu nedenle müvekkilinin kendisine ait tescilli markayı kullanamaz hale geldiğini, sözleşmenin haksız feshinden ötürü karşı dava olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik —– tutarında maddi tazminat ve ayrıca TTK’nun 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı kapsamında olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik ——- tutarında tazminat talep ettiklerini, buna ek olarak, davalıların sırf davacıyı baskı altına alarak tescilli markanın kendilerine devredilmesi için girişimlerde bulunduklarını, —— kapsamında,—- bulunarak kendisine haksız suç isnadında bulunduklarını, anılan dosyadan suç unsuru bulunmadığından Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı verildiğini, kararın kesinleştiğini, davalının haksız suç isnadından ötürü karşı dava niteliğinde olmak üzere —-tutarında manevi tazminat talep ettiklerini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik —- maddi tazminat, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik —-denkleştirme tazminatı ve ——- tutarında manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde, kendileri tarafından açılan davanın marka hükümsüzlüğü davası olduğunu, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle maddi tazminat, alacak, denkleştirme tazminatı ve haksız suç isnadı nedeniyle manevi tazminat davasının marka hükümsüzlüğü davasıyla bağlantısı bulunmadığını, bu nedenle karşı dava olarak açılamayacağını, karşı davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle HMK’nun 132. maddesi uyarınca karşı davanın bu davadan tefrik edilmesi gerektiğini, sözleşmeden kaynaklanan tazminat davaları için karşı davanın konusuna göre görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi, haksız suç isnadı nedeniyle tazminat davasında ise görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, tazminat tutarına göre basit yargılamaya tabii olduğu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, yine dava açılmadan önce arabuluculuk şartının yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmenin üç yıllık süresi dolduğundan sona erdiğini, kaldı ki karşı tarafın sözleşmeye aykırı davranışlarının mevcut olduğunu, denkleştirme tazminatının koşullarının mevcut olmadığını, davacı tarafın kendilerine hiç bir müşteri kazandırmadığını,—— soruşturmasında yeterli delil toplanmadan karar verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şekilde feshedildiği iddiasıyla açılan maddi tazminat ve haksız suç isnadı iddiasıyla açılan manevi tazminat davasıdır.
Asıl dava marka hükümsüzlüğü davası olup, bu davayla doğrudan bağlantılı olmayan sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat davasının bu davada karşı dava olarak açılamayacağı kanaatine varılmakla, Mahkememizin ———- İnceleme —- davanın asıl davadan tefrik edilerek Mahkememizin ayrı bir esasına kaydedilmesine karar verilmiş ve bu ara karar uyarınca dava Mahkememizin —– esasına kaydedilerek yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiştir.
Davacılar vekiline dava açılmadan önce arabuluculuk tutanağı düzenlenmişse dosyaya sunması için kesin süre verilmiş, davacılar vekili arabuluculuk başvurusuna gerek olmadığına dair dilekçe ile karşı dava açıldıktan sonraki —– tarihli arabuluculuk başvuru tutanağının örneğini dosyaya sunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinde “Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesinin yer aldığı, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan ticari sözleşmelerin haksız fesh edildiği iddiasından kaynaklanan tazminat davası olduğu, bu nedenle arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinde “davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü bulunmaktadır.
HMK’nun 115/2.maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Davacılar vekilinin beyanı ve dosyaya sunulan arabuluculuk tutanağının tarihine göre, dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden davanın açıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın marka kullanım hakkına ilişkin sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiası olduğundan ticari dava niteliğinde olduğu anlaşıldığından, TTK’nun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenle;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalılar vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2021