Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/47 E. 2023/97 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/47 Esas
KARAR NO : 2023/97

DAVA: Markaya Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Giderilmesi, Maddi ve Manevi Tazminat, Alan Adının İptali
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin yaklaşık 25 yıldan bu yan —- markası ile Türkiye’nin tüm illerinde evden eve nakliye işi yaptığını, sektörün önde gelen firmalarından birisi olduğunu, —- markasının tanınmış hale geldiğini,—- alan adın kullandığını, —-markasının —– numarası ile —– sınıfta tescilli olduğunu, davalının—– markası ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, —- alan adlı internet sitesini kullandığını, bu kullanımların SMK’nun 29 ve 7. maddeleri uyarınca davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, her iki taraf arasında bağlantı bulunduğu izlenimini yarattığını belirterek, davalının dava konusu müvekkiline ait markayla ayniyet derecesinde benzer “—- markasını dava süresince her türlü tabela, kartvizit, fatura, irsaliye, etiket ve her türlü tanıtım evrakında kullanmasının dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, davalı tarafından davaya konu müvekkiline ait markayla ayniyet derecesinde benzer “——” markasının kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (araç kaplama, tabela, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına ve yeddiemine teslimine dair takdiren teminatsız veya Mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıya ait —– alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine dair takdiren teminatsız veya Mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, erişime engelleme kararının uygulanması için Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne müzekkere yazılmasına ve sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davalının eylemlerinin 6769 sayılı SMK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda, davalının dava konusu müvekkiline ait markayla ayniyet derecesinde benzer “—–” markasını her türlü tabela, kartvizit, fatura, irsaliye, etiket ve her türlü tanıtım evrakında kullanmasının yasaklanmasına, davalı tarafından davaya konu —–markasının kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (araç kaplama, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, .davalıya ait —– alan adının iptaline ve sicilden terkinine, 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca davalının tüm fiş ve faturaları, kredi kartı pos makinesi ekstreleri ve ticari defterleri incelenmek suretiyle “—–” markasını kullanmak suretiyle elde ettiği kazancın hesaplanmasına, fazlaya ilişkin taleplerimiz saklı kalmak kaydıyla yoksun kalınan kar bakımından şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, yine marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, masrafı davalıya ait olmak üzere verilecek tecavüze ve haksız rekabete ilişkin hüküm özetinin Türkiye çapında dağıtım yapan bir —- yayınlanmasına, her türlü masraf ve yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkiline herhangi bir tebligat yapılmadan ve sunacağı deliller incelenmeden bilirkişiden rapor aldırıldığını, söz konusu rapor üzerine mahkemece ara karar oluşturularak müvekkiline ait markanın yasaklanmasına ve internet sitesi üzerinde erişimin tedbiren engellenmesine karar verildiğini, ancak söz konusu markaların benzer olmaması ve tüketici tarafından ayırt edici olması, bu hususta Yargıtay’ın açık içtihatlarının bulunması nedenleriyle davacı iddialarının ayrıntılı bir yargılama gerektirdiğini, davacının iddiasını ispatlaması zorunluluğu olduğunu, aksi halde iddialarının reddi gerekeceğini, müvekkilinin kullandığı “——” ibaresinin davacıdan da önceye dayalı kullanımı bulunduğunu, ticari defterlerinden bu hususun ispatlanacağını,—– adresinde görüleceği üzere müvekkilinin 1953 yılından beri bu ibareyi davacıdan önce kullandığını, müvekkilinin geçmişte gazetelere ilan verdiğini, mahkeme tarafından bu ilanların istenmesi gerektiğini, yargılama yapılmadan bir tedbir kararı verilmesinin SMK kapsamında yeterli olmadığını, ekteki —–Bölge Adliyesi Mahkemesi kararı gereği müvekkiline ait bir marka tescili varsa sicile devrin engellenmesi yönünde şerh konulmasının uygun olacağını, bunun dışındaki tüm taleplerin kötü niyet dahil yargılamayı gerektireceğini, bu nedenler doğrultusunda davacının toplatma yönünde tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğinin açık olup, ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulü ve verilen tedbir kararından rücu edilmesi ve tedbir kararının kaldırılması ve davanın da açıkça reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kullandığı “—–” markası ile davacıya ait “—— markasının kavramsal, görsel, işitsel ve bütünsel olarak birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin markasının kavramsal olarak davacının markasına benzemediğinin açıkça görüleceğini, müvekkilinin markası ile davacının markasının görsel ve işitsel olarak da farklı olduğunu, müvekkilinin markasında —-renk ön planda olup, markada bulunan “—–” ibaresinin büyük harfle ayırt edicilik katmak adına —- renkle yazıldığını, davacı markasında —– renk ön planda olup, müvekkilinin görseliyle birebir bir benzerliğin davacı markasında mevcut olmadığını, davacının ayrıca “——” ibaresini kullanarak ——” ibaresine ekleme yaparak ayırt edicilik kattığını, tarafların markalarında yer alan “—- ve —– ibarelerinin de karşılaştırmada dikkate alınması gerekmekte olup, görsel ve işitsel olarak markaların her anlamda birbirinden farklı olduğunun açıkça anlaşıldığını, müvekkilinin “——” ibaresini kullanmasında hukuki yararı olduğunu, soyadının “——” olup bu hususta müvekkilimin kendi soy ismi ile beraber nakliye işi yapmasının hukuka aykırı olmadığını ve davacı tarafından engellenemeyeceğini, müvekkilinin kötü niyetli bir kullanımının olmadığını, kullandığı ibarenin soy isminden kaynaklanması nedeniyle davacının haksız ve hukuka aykırı iddialarının reddi gerektiğini, müvekkili tarafından “—– markasına ilişkin önceye dayalı kullanımı bulunduğunu, bu durumun ispatı amacıyla müvekkili tarafından 1999 yılından 2005 yılına kadar olan—–verilen ilanların mahkemece ilgili —-genel merkezlerinden istenmesini talep ettiklerini, ilgili yıllarda sürekli olarak reklam amacıyla ilgili —– markası ile ilanlar verildiğini ve paylaşıldığını, bu nedenle davacının mesnetsiz açtığı davanın reddi gerektiğinin anlaşılacağını belirterek, tüm bu ndenlerle, davacının açtığı mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacının —–ibareli tescilli markasının davalı tarafından kullanılması nedeniyle meydana geldiği iddia edilen markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi zararların tazmini ve alan adının iptali ile sicilden terkinine ilişkindir. Dosyaya —– kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; 27/04/2006 başvuru tarihli, —– numaralı—– markasının 04/02/2008 tarihinde —–.sınıfta davacı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalıya ait olan —–alan adının 11/07/2018 tarihinde tahsis edildiği tespit edilmiştir.—– isimli şahıs şirketi 18/03/2011 tarihinde ticaret sicile tescil edildiği, 27/02/2020 tarihinde ticareti terk nedeniyle terkin edildiği ticaret sicil kaydı ile tespit edilmiştir.Davacının —– olan soyadını mahkeme kararı ile “—– olarak değiştirdiği dosyaya alınan nüfus kaydı ile tespit edilmiştir.Davacının 14/08/2012 tarihinde —– Esnaf Odası’na kayıt olduğu, halen kaydının devam ettiği, davalının ise kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.Davacı vekiline maddi tazminatın hangi usule göre hesaplanmasını istediklerini açıklaması için süre verilmiş, davacı vekili 28/03/2022 tarihli dilekçesi ile maddi tazminatın SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca hesaplanmasını talep etmiştir.Davacı tarafça tanık deliline dayanılmışsa da, marka benzerliği ve markanın hangi tarihten itibaren kullanıldığı konusunda tanık dinlenmesinin davaya etkisi olmayacağından davacı tanıklarının dilenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Mahkememizce ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, marka uzmanı bilirkişi —–25/06/2021 tarihli raporunda; —- alan adlı internet sitesinin incelenmesinde ana sayfasında “—– ibaresinin marka şeklinde kullanıldığı, tarafların markaları karşılaştırıldığında ikisinde de esas unsur niteliğindeki kelimenin “—–” olduğu ve bu kullanımın iltibas ve karışıklığa sebep olacağı yönünde görüş belirtmiştir.Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, muhasebeci —–nakliye sketöründen—– ve marka uzmanı Prof. Dr.—– oluşan bilirkişi heyeti 09/02/2023 havale tarihli raporda; —- Yurtiçi Ticari Taşınma Eşyası Taşımacılığı yapacak firmalara verilen—- türü yetki belgesinin davacı —-24/02/2006 tarihinde, davalı—– ise 05/04/2021 tarihinde verildiği, bu doğrultuda davacı … ile davalı—– karayolu taşıma faaliyeti açısından aynı iştigal alanında faaliyet gösterdiği, ancak davacının davalıdan çok daha önce yetki belgesi alarak faaliyete başladığı, dosyaya mübrez delillerin davalının bu alanda sadece 2021 yılından itibaren faaliyette bulunduğunu gösterdiği, dosyada davalının bu sözcüğü marka olarak 1953 veya 1999 yılından itibaren kullandığını gösteren bir delile rastlanmadığı, davalı tarafından kullanılan araçlarda, davacı adına tescilli “——” markasının öne çıkarılacak derecede büyük puntolarla vurgulu bir biçimde kullanılmasının sektörde davacı markasıyla iltibas (karıştırılma) yaratacağı, “—–” ekinin “——” sözcüğüne ilave edilmesinin ayırt edici bir etki sağlamayacağı, bu kullanımın sadece SMK bakımından değil, TTK bakımından da dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacının soyadı olan “—–” sözcüğünün daha önce davacı tarafından marka olarak tescil ettirildiği için, davalının bu sözcüğü, soyadını oluştursa bile, artık ancak ayırt edicilik sağlayacak bir ek alması şartıyla tescilsiz olarak kullanabileceği veya marka olarak tescil ettirebileceği, somut olayda “——” ekinin bu ayırt ediciliği sağlamaya yeterli olmadığı, davalının ticari defter ve belge sunmadığı, ——Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından gönderilen cevap yazısı ve eki belgelerden yapılan tespit ile davalının 17/02/2021 tarihinde vergi mükellefi olduğu ve 17/02/2021-25/03/2021 tarihlerinde 243,13 TL zarar beyan ettiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinin yollamasıyla SMK’nun 7/2-b maddesinde tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, ayrıca 7/3-d maddesi uyarınca ticari etki yaratacak şekilde alan adı olarak kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.Markaların karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir

Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; alınan bilirkişi raporları, davacıya ait marka tescil kaydı, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya kapsamı ile, davacının —–numaralı—-markasının esas unsurunun “—–” ibaresi olduğu, davalının davacının markasının tescilli olduğu kara yolu taşımacılığı hizmetlerinde—– markasını kullandığı, bu markanın da esas unsurunun —–” olduğu, her iki markanın hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, işletmeler arasında bağlantı olduğunun zannedilebileceği, bu durumun davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalının soyadının —- olmasının davalıya başkasına ait tescilli markayı izinsiz olarak kullanma hakkını vermeyeceği, yine davacının markasının esas unsurunun davalı tarafça alan adında ticari etki yaratacak şekilde kullanılmasının da marka hakkına tecavüz oluşturduğu, her ne kadar davalı tarafça davacının markasının tescilinden daha önce markayı kullanmaya başladığı savunulmuşsa da, buna dair dosyaya hiç bir delil sunulmadığı, davalının kesin süreye rağmen ticari defter ve belgelerini de tazminat hesabı için mahkemeye sunmadığı, bu nedenle —–markasını ne zamandan beri kullandığının ve ne kadar gelir elde ettiğinin tespit edilemediği, bu nedenle maddi tazminatın TBK’nun 50. maddesi uyarınca mahkememizce takdir edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacının markasının tescil tarihi, davalının markayı 2018 yılında alan adı olarak kullanmaya başladığı tespit edilmekle tecavüzün devam ettiği süre, davalının ticaret hacmi, kusur durumu, nakliye hizmetlerinin fiyatları değerlendirildiğinde, talep edilen 20.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmış, davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ve alan adının iptali davalarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.Davacı davalının tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz etmesinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini de talep etmiştir. Yargıtay —-Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarihli,—– Esas, ——Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi; 6762 sayılı mülga TTK’nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, sınai mülkiyet hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK’nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de az önce zikrolunan hüküm nedeniyle mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta idi. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanun’un gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da, bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK, 554 sayılı End. Tasarım KHK ve 555 sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK’nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK’nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır.Gerçekten de, sınai mülkiyet haklarının kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, davalının davacı adına tescilli markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer bir marka ve alan adı kullanması eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, tüm bu gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,Davalının kara taşımacılığı hizmetlerinde “—– markasını kullanmasının davacı adına tescilli —– tescil numaralı —– markasından kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin TESPİTİNE,Davalının marka haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerinin ÖNLENMESİNE, giderilmesine ve sonuçlarının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalının davacıya ait marka ile benzer olan—– markasını her türlü tabela, kartvizit, fatura, irsaliye, etiket ve her türlü tanıtım evrakında kullanılmasının YASAKLANMASINA,
Davalı tarafından davaya konu “——” markasının kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine( araç kaplama, broşür vs.) Türkiye sınırları içerisinde veya Gümrük ve serbest liman veya bölge gibi limanlarda dahil bulundukları her yerde EL KONULMASINA ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHASINA,Davalıya ait —— alan adının İPTALİNE,20.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere Türkiye çapında dağıtım yapan ——1 kez ilanına,Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,Alınması gereken 2.049,30 TL harçtan peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,Davacı vekiline markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi ve giderilmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve giderilmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,Davacı tarafından yatırılan 512,33 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 571,63 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan 203,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 7.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.203,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%80) 5.762,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%20) 1.440,60 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.