Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/44 E. 2022/109 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/44 Esas
KARAR NO: 2022/109
DAVA: Markaya Tecavüzün Tespiti, Durdurulması ve Men’i ile Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/07/2010
KARAR TARİHİ: 13/09/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin —– üretimi alanında faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin kalorifer emtiası ve benzeri ürün ve satış hizmetleri bakımından—– numaralı tescil belgesiyle kendi adına tescil ettirdiğini, davalıların ise— bulunan ve müvekkili ile aynı alanda ticari faaliyet gösteren ve müvekkilinin rakip firması olan—- olarak tanıtım yapılan —-yaptıklarını, davalılara —-işyerinde yapılan aramada, müvekkiline ait markaların izinsiz olarak kataloglarda kullanıldığını, bu şekilde satış yaptıklarının faturalarla tespit edildiğini, bu nedenle davalılar hakkında ceza davası açıldığını ileri sürerek, davalılar tarafından müvekkiline ait —- nolu markaya yönelik haksız ve hukuk dışı tecavüz fiillerinin durdurulmasını ve men’ini, maddi tazminata ilişkin talepleri saklı kalmak kaydı ile—– manevi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalılardan — iş yeri sahibi ve — çalışan olduğunu—-markanın müvekkili — ortağı olduğu —– tescil edildiğini ve halen de tüm dünyada kullanıldığını, ayrıca bu marka altında ürettikleri ürünün dizaynının da tasarım tesciline sahip olduğunu, dava konusu markanın —- kullanılarak davacının zararına sebep olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, çünkü — isimli markanın satışlarının sadece yurt dışında yapıldığını ve ürünün—- sunulduğunu, müvekkilinin taklit amacı güdülmeyen markayı kendisine ait olan ve yıllardır üretip sattığı markayı satmak amacı ile hareket ettiğini, dava konusu markanın tanınmışlığına, ticari itibarına zarar verilmiş olması halinde manevi tazminatın söz konusu olacağını, markanın itibarı ile markayla inşa edilen imajın kasdedildiğini ve bu tazminatın istenebilmesi için markanın kötü ve uygun olmayan şekilde kulanılması ve öncelikle de taklit amacı ile kullanılmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin ise sahibi olduğu markayı kullandığını, kötü niyetli olarak veya marka taklidi yapmak amacı ile hareket etmediğini belirterek, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı adına tescilli —– davalı tarafça kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün tespiti, durdurulması ve men’i ile manevi tazminatın tahsiline ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile manevi tazminatın tahsiline ilişkin olarak Mahkememizin—-dosyası ile açılan davada Mahkememizce davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine——- ilamı ile “Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan, 818 Sayılı BK 53. maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmayıp ceza mahkemesinde sabit olan maddi vakıalar hukuk hakimini bağlar. Somut uyuşmazlıkla ilgili ceza davası kararı, delil yetersizliğine ilişkin beraat hükmü niteliğinde bulunduğuna göre, BK 53. maddesi uyarıca hukuk hakimini bağlamaz. Yine karar gerekçesinde yer alan aynı mahkemenin —– dava dosyasındaki uyuşmazlık ile dava konusu uyuşmazlığın hukuki konuları birbirinden farklı olduğundan, işbu davada dikkate alınması mümkün değildir. Keza davacının, davalılarca markasının işyerindeki kataloglar vasıtasıyla, markanın kapsadığı ürünlerin satışının teklifine yönelik ve yine aynı şekilde bu satışların gerçekleştiğine dair irsaliyeli faturaya dayalı ihlal iddiası bakımından sözkonusu faturalar ve kataloglar getirtilip incelenerek uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir. Dosya içerisinde bulunan evraktan, buna ilişkin teknik bir inceleme olduğu anlaşılmamakla birlikte, davacı taraf temyiz dilekçesi ile doğrulanan haliyle davaya ilişkin olabilecek delillerin, bir başka esas üzerinden ceza dosyası emanetine gönderildiği tespit edilmiş olup; anılan itirazları da karşılar şekilde delillerin tekemmül ve tasnifi ile karar verilmesi icap ederken bu şekilde bir inceleme yapılmaksızın yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam edilmiş olup, taraf delilleri toplandıktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı bilirkişi —- havale tarihli raporunda; davacı adına tescilli——sınıflarda tescilli / olduğu, davalıların atıfta bulunduğu —markasının — adına —– tescil numarası ile davacı markasının başvuru tarhinden daha sonra, — tarihinde başvurusunun yapıldığı, dava tarihinde davacının — davalı tarafın— aynı marka için tescil sahibi olduğu,—-Kaydının kapatıldığı, Ceza soruşturması kapsamında arama ve el koyma kararının —-sayılı dosyasında alındığı, dosyanın ve —– sayılı dosyaya gönderilen ürünlerin ise Mahkememizin —dosyasında halen mahfuz olduğu, dosyada yer alan toplam —- irsaliyeli faturanın incelenmesinde; dosyada yer alan —– markalı ürünlerin yer aldığı,—–sınıfta yer alan belli ürün modellerin — ayırt etmek için kullanıldığı, katalogların, dava dışı— adına imalat yapan — —- ait olduğu, bu şirketin ortakları arasında davalıların yer almadığı, —-faturanın davalı — tarafından işletilen—-firmasınca farklı şirket ve şahıslara kesildiği,—-faturada——- —- kullanıldığı, huzurdaki dosyada delillerin ceza mahkemesi tarafından toplanmış olmasının, ceza mahkemesi kararı ile bağlı olma anlamına gelmediği, —–Kararında 556 sayılı KHK 61/A hükmünün yorumunda doğrudan satış ve ürün bulunması kriterinin arandığı, — tarihli aramada ele geçirilen —–irsaliyeli faturada şikayetçi markasının yer almasının 556 sayılı KHK 61/A’daki suçu doğrudan oluşturmadığının ifade edildiği, —- markasının kataloglarda yer aldığı, irsaliyelerde de markanın ismen zikredilerek yer aldığı, kataloglardaki fotoğraflardan —- markasının doğrudan ürün üzerinde yer almamakla beraber bir modeli diğerinden ayırt etmek için kullanıldığı, irsaliyelerde de aynı markanın kullanımının markasal kullanım sayılabileceği, davalı tarafa ait iş yerinde bulunan kataloglarda yer alan ve bizzat davalı tarafça kesilen faturalarda yer alan ibarenin —olduğu, tescilli davacı markasının ise —- ibarelerinden oluştuğu, 556 sayılı KHK 9 ve 61. maddelerinde aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalara atıf yapıldığı dikkate alındığında, —doğrudan anlamı olmaması, ürünün hitap ettiği tüketici kesimi —– dikkate alındığında davalı tarafça kullanılan—- markasının davacı tarafa ait — markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, davacı markası olan—–ibaresinin esaslı unsuru sayılabilecek olan —- doğrudan kataloglarda yer aldığı, kataloglar dava dışı bir şirkete ait olsa da toplu halde davalı iş yerinde bulunduğu ve bu kataloglarda yer alan ürün modellerinin davalı tarafça satıldığında tereddüt bulunmadığı dikkate alındığında —- ibaresinin model adı olarak dahi kullanımının markasal ve ticari kullanım sayılacağı, 556 sayılı KHK’nun 9 ve 61. maddelerinde tanımlanan unsurları taşıdığı, dosyada karşı dava olarak hükümsüzlük talebi bulunmadığından davalının üstün hak iddiası ve markayı ihdas eden taraf olup olmadığı, davacının kötü niyetli olarak markayı tescil ettirdiğine ilişkin iddia ve beyanların davanın kapsamı dışında kaldığı, bunun yanında Mahkememizin—- Karar sayılı dava dosyasının davacılar —-davalı—- aleyhine ikame ettiği marka hükümsüzlüğüne ilişkin dava olduğu, Mahkemece davanın reddine dair —- tarihinde verilen kararın — tarihinde kesinleştiği, Mahkememizin—-sayılı dava dosyasında davalı —— iş yeri çalışanı olduğu yönündeki kararın kesinleşmiş olduğu, sorumluluğunun takdirinin Mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
—- sayılı kararı ile—— hakkında markaya tecavüz suçundan beraat kararı verilmişse de, kararın ürünlerin üretilmesinin ve satışının yapıldığı kanıtlanamadığından, yani delil yetersizliği gerekçesiyle verilmiş olduğundan ve bu durum hukuk hakimini bağlamayacağından, beraat kararı kesin delil olarak kabul edilmemiştir.
—- kayıtlı ürün katalogları ve irsaliyeli faturalar ile —- Değişik iş sayılı dosyasında bulunan arama ve el koyma tutanağından; arama sırasında —–hazır bulunduğu, tutanağı işyeri sorumlusu olarak imzaladığı, —- Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada sırasında verdiği ifadesinde;—- işyeri sahibi olduğu, ücretli olarak bu işyerinde çalıştığı, diğer sanığın ——–yaşadığı, işyerinde—– markalı ürünlerin satıldığı, arama esnasında ürünün mevcut olmadığını, sadece kataloglar olduğunu, yurt dışına götürmek için ağabeyinin getirdiğini, ürünlerin —- fabrikadan temin edildiğini” beyan ettiği, —- savunmasında da; ———– yaşadığını, — şirket ortağı olduğunu, adresin—- bağlantılı işyeri adresli olduğunu” beyan ettiği anlaşılmakla, davalı —- işyeri sahibi sıfatı ile sorumlu olduğu, diğer davalı —– ise arama tutanağı ve ceza dosyasındaki ifadelerinden, sadece işyeri çalışanı olmadığı, sürekli olarak yurt dışında yaşayan ———- firmasının işyeri sorumlusu, ticari vekili sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğu, dosya kapsamına celbedilen irsaliyeli faturalarda da davalı— imzasının olduğu , davaya konu kataloglardaki markaların davacıya ait olduğunu bilebilecek durumda olduğu, kusurlu bulunmakla davalı sıfatının ve tazminattan sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafın işyerinde yapılan arama sırasında ürün katalogları ve—- fatura bulunduğu, davalı —- ceza dosyasındaki ifadesinden; ürünlerin işyerinde bulundurulmadığı, kataloglardan müşterilere gösterilerek ——–ürünlerin temin edilerek müşteriye gönderildiği, kataloglarda davalı —- işyerinin kaşesinin bulunduğu, davalıya aidiyetinin saptandığı, ürün görsellerinin farklı isimlerle katalogda tanıtıldığı, davaya —ibaresinin de kataloglarda ve irsaliyeli faturalarda ürün markası olarak kullanıldığı, davacının markasının ayırtedici unsurunun birebir olarak ve davacının markasının tescilli olduğu ——- emtiası bakımından, katalogda ürünlerin satışının teklifine yönelik olarak kullanıldığı, ayrıca davalı—- gerek arama sırasında, gerekse Ceza Mahkemesindeki beyanında ürünlerin —- temin edilerek müşterilere satışının yapıldığını beyan ettiği, ortalama tüketicilerin her iki ürünün aynı firmaya ait olduğunu düşünebileceği, bu şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nin 61.maddesine tanımlanan markaya tecavüz fiilinin gerçekleştiği tespit edilmiş, her iki davalının da kusurlu ve sorumlu olduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, davacının tescilli markasına tecavüzün durdurulması ve men’ine, ihlalin gerçekleştirilme şekli ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak takdiren —– manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nin 62/f bendi gereğince hükmün ilânını talep etmekle hukuki yararı bulunmakla, hükmün ilânına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalıların davacı adına tescilli —–markasını ürün kataloglarında ve ürünlerinde kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz ettiklerinin TESPİTİNE,
Davalıların davacıya ait marka hakkına tecavüz fiillerinin DURDURULMASINA VE MEN’İNE,
3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin 1.500,00 TL manevi tazminat talebinin REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalılardan alınmak suretiyle Türkiye’de yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına,
Alınması gereken 239,00 TL harçtan peşin alınan 74,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 164,75 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve men’i davaları üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.500,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalılar vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 1.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 74,25 TL peşin harç ve 17,15 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 91,40 TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.486,50 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%85) 1.263,50 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%15) 223,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı —— tarafından yapılan 30,00 TL yargılama giderinden, davanın red ve kabul oranına göre, (%15) 4,50 TL’nin davacıdan tahsili ile davalı ——– ödenmesine, bakiye (%85) 25,50 TL’nin davalı ———- üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/09/2022