Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/37 E. 2021/228 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/37 Esas
KARAR NO : 2021/228

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/03/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; her iki davalı şirketin —– marka tescil başvurusunun davacının itirazı üzerine davacıya ait dava dilekçesinde ekli marka—– benzer olması nedeniyle —- reddedildiğini, davalı …——-satışa sunduğunu, bu marka kullanımının kötü niyetli olduğunu, davacının bu nedenle zarara uğradığını, ayrıca davalının — kullandığını belirterek, davalı yana ait — bulunan——- ibaresinin TTK’nun 52. maddesi uyarınca kaldırılmasına, SMK’nun 7 ve 29. maddeleri uyarınca haksız eylemin durdurulmasına, dava sonuçlanıncaya kadar — üretilmesinin ve satışa arzının engellenmesine, yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalılar vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili —yılından bu yana faaliyet göstermekte olan, — — ürünleri beğenilen, gerek —-gösteren, — markasının —— nezdinde tescilli olup, bu sektörde —- gösterildiğini, ürünlerin özellikle — davacının üzerinde hak iddia ettiği “— sahibi olmadığını, markaların özellikle şekil bakımından farklılık arz etmekte olup, tüketicide karışıklığa sebebiyet vermelerinin söz konusu olmadığını, bunun aksinin kabulünde dahi gerek tanınırlık, gerekse ciro, müşteri memnuniyeti,— bakımından müvekkili firmanın her açıdan davacının hak sahipliği iddia ettiği markalardan daha üstün olduğunun — tescilli olarak hukuka ve — şekilde kullanmakta olduğunu, davada — taraf değişikliğine muvafakatlarının olmadığını, HMK m.124/3-4 hükmü bakımından ise karşı tarafın, taraf bakımından yanılgısının basit bir maddi hata olmadığını ve taraf değişikliği talebinin dürüstlük kuralına uygun düşmediğini beyanla, davacının talebinin reddi ile dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, marka hakkına tecavüz edildiğinin tespiti ve önlenmesi ile ticaret unvanının terkini davasıdır.
Davacının dava dilekçesinde atıf yaptığı ve dilekçesi ekinde sunduğu markaların tescil kayıtları — incelendiğinde; — —- —- tarihli, —-.— dava açılmadan önce—- Sözleşmesi ile davacı ….— —— devrettiği tespit edilmiştir.
Davalı dosyaya —– dava dilekçesinde her ne kadar davacı olarak ….— –, davaya dayanak — olduğu —- devredilmiş olduğunu, … adına başkaca “—— olduğunu, dava açılırken elde bulunan tek tescil belgesinin … adına olması, ….—– yetkilisi ve ortağı olması nedeniyle yanılgıya düşüldüğünü beyan ederek, HMK’nun 124. maddesi uyarınca davada taraf değişikliği yapılarak, davacının —– talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davada taraf değişikliği yapılmasına muvafakat etmediğini bildirmiştir.
HMK’nun 124/1. maddesi uyarınca, davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olur. Yine HMK’nun 124/3. maddesinde ise; maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, 124/4. maddesinde ise; dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeye göre tüm dosya kapsamı incelendiğinde; her ne kadar davacı vekili HMK’ nun 124/3-4. maddesi uyarınca davacı … yerine davacı olarak ——- davacı sıfatıyla kaydedilerek taraf değişikliği yapılmasını talep etmişse de, davaya dayanak —– dava açılmadan çok önce davacı tarafından ortağı olduğunu beyan ettiği dava dışı—— bilinmemesinin —olmadığı ve bu durumun maddi bir hata veya kabul edilebilir bir yanılgı olarak nitelenemeyeceği, davalının taraf değişikliğine muvafakat etmemesi nedeniyle HMK’nun 124/1. maddesi uyarınca da davada taraf değişikliği yapılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin davada davacıyla ilgili taraf değişikliği talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili —- tarafından davacı ….— aralarında davaya dayanak yapılan markaların da yer aldığı bir kısım markaların kullanım — dosyaya sunarak, ….— davaya dayanak yapılan markalar üzerinde lisans sözleşmesi uyarınca kullanım hakkı bulunduğunu bildirmişse de, sözleşmenin — olmadığı, her zaman düzenlenebilecek adi sözleşme niteliğinde olduğu, davacının gerek dava dilekçesinde, gerekse davada taraf değişikliği talepli dilekçesinde — etmediği, bu nedenle bu sözleşmenin dava açıldıktan sonra düzenlenmiş olduğu, taraf ehliyetinin davanın açıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği, sonradan düzenlenen marka kullanım hakkının devri sözleşmesinin davacıya davada taraf sıfatı kazandırmayacağı anlaşılmakla, bu sözleşmeye itibar edilmemiştir.
Davacı vekili — dilekçesini sunarak, alınan delil tespiti raporunda, davacı—- markaların tespit edildiğini, buna göre davayı ıslah ederek; müvekkiline ait bilirkişi raporunda — dava dışı firma tarafından kendisine verilen lisans sözleşmesi —- markaları ile davalıların—-ilişkisinin sabit olduğu gerekçesiyle; davalıların —- TTK’nun 52 ve SMK’nun 7/3-e maddeleri uyarınca kaldırılmasına, aynı gerekçelerle davalılar tarafından — kullanılması haksız eyleminin SMK’nun 7 ve 29. maddeleri uyarınca durdurulmasına, davalılar tarafından kullanılan —- hakkına tecavüz teşkil eden unsurların yasaklanmasına karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
Islah müessesesi, 6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın taraflarından her biri, tahkikatın sona ermesine kadar, yapmış olduğu usulü işlemleri bir —- tamamen ıslah edebilir. Davacı, tamamen ıslah ile yeni bir dilekçe vererek davasını ve baştan itibaren davadaki usule ilişkin bütün işlemlerini değiştirebilir. Yani davacı bu yolla dava sebebini ve talep sonucunu tamamen değiştirip genişletebileceği gibi, davalı da tam ıslah ile savunmasını tamamen değiştirip genişletebilecektir. Davanın tamamen ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekir. Davanın kısmen ıslahın da ise; davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir ve bundan sonraki usul işlemlerinin (ıslah edilen usul işlemi ile ilgili oldukları ölçüde) yapılmamış sayılması sağlanır. Islah ile kastedilen dava konusu edilen, yani dava dilekçesinde yer almış bir işlemin genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava dilekçesinde hiç yer verilmemiş bir şeyin değiştirilmesi veya genişletilmesi, — ıslah edilmesi mümkün değildir.
Bu yasal düzenlemeye göre davacının ıslah dilekçesi incelendiğinde, davacının davasını tamamen—— markasına davalılar tarafından tecavüz edildiği iddiasıyla açtığı davada, bu kez kendi adına tescilli olmadığı tespit edilen bu markalarla — kaynaklanan haklarına dayandığını beyan ettiği, ayrıca dava dilekçesinde yer verilmeyen —– unsurlu diğer markalara da tecavüz edildiğinin tespiti ve önlenmesini talep ettiği, bu taleplerin dava dilekçesindeki iddiaların genişletilmesi niteliğinde olmayıp, dava dilekçesindeki iddia ve taleplerinin yanı sıra dava dilekçesinde yer verilmeyen ve talep edilemeyen yeni iddialar için ıslah talebinde bulunduğu anlaşılmakla, usulüne uygun olamayan ıslah talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili dosyaya sunduğu başka bir dilekçesiyle de; davalı tarafa ait —– adresine yönlendirme yapıldığını, bu hesabın dava dışı —- belirterek, bu şirketin de davalı olarak davaya dahil edilmesini talep etmiştir.
Ancak, davacının davaya dahil edilmesini istediği şirket ile davalı şirketler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, davalılar vekilinin taraf değişikliğine muvafakat etmediği, zorunlu dava arkadaşlığı dışında yeni bir davalının davaya taraf olarak dahil edilemeyecği anlaşılmakla, —- davalı olarak davaya dahil edilmesi talebi de reddedilmiştir.
Davacının davada aktif taraf ehliyeti bulunması HMK’nun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartlarından olup, HMK’nun 115/1. maddesi uyarınca dava şartları yargılamanın her aşamasında Mahkemece kendiliğinden araştırılabilir. Açılan marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasında, davacının davasına dayanak olarak gösterilen markalar dava açılmadan çok önce dava dışı şirkete devredilmiş olduğundan, davacı bu şirketin ortağı ve yetkilisi olsa dahi marka sahibi şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan, davacının aktif taraf ehliyetinin mevcut olmadığı anlaşılmakla, ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca davacının aktif taraf ehliyetinin bulunmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davalılar vekiline —— 7/1. maddesi gereğince takdir olunan 3.687,50 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı ———— tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı —– tarafından yapılan 9,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.