Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/231 E. 2023/110 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/231 Esas
KARAR NO:2023/110
DAVA: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:30/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM/Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının —— adresindeki —-unvanlı iş yerini işlettiğini, —- tarihinde marka başvurusunda bulunduğunu, davalının imtiyaz sahibi olduğunu iddia ettiği —– adlı internet sitesinde davacının iş yerine — ortak olduğuna dair haber yayınlanarak—– davacıya ait iş yerinin çeşitli yolsuzluklar içerisine girdiklerinin sık sık dile getirildiğini, bu durumun davacının kişilik haklarına, ticari hayatına ve marka değerine zarar verdiğini, davacıya ait iş yerinin—— ait olduğu, —— bu iş yerine özel torpil yapıldığının iddia edildiğini, çevresinin asfaltlandığını, ruhsatının yasalara uygun olmadığı, kamuya ait olan yerleri işgal ettiği, haksız kazanç elde ettiği,——gibi hareket ettikleri gibi gerçekle ilgisi olmayan haberlere yer verildiğini, ——-kararı ile sözde haber içeriklerinin engellenmesine karar verildiğini belirterek, davalının haksız itham, iftira ve hakaret oluşturan eylemlerinin durdurulmasını, davalının haksız itham, iftira ve hakaret oluşturan eylemleri nedeniyle marka hakkı zedelenen ve iş hacmi küçülen müvekkili lehine 20.000,00 TL maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP / Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında davalı vekili yapılan haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kaldığını savunmuştur.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı tarafından——- sitesinde davacıya ait iş yeriyle ilgili gerçeğe aykırı ve olumsuz haberler paylaşılmak suretiyle davacının marka haklarına ve kişilik haklarına zarar verildiği iddiasıyla açılan tecavüzün önlenmesi ve maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacının ——- başvuru numaralı marka tescil başvurusuna dair kayıtlar ——— istenilmiş, incelendiğinede; işlemleri tamamlanmadığından geçerliliğini yitirdiği tespit edilmiştir.Aynı haberlerle ilgili davalı hakkında açılan ——— soruşturması sonucunda kamu adına dava kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı verildiği anlaşılmıştır.
Davacıya ait iş yerinin ruhsat bilgileri sorulmuş, —- gönderilen belgeye göre davacının iş yeri ruhsat tarihinin—— olduğu, davacının —— şahıs işletmesinin —– tarihinde —- tescil edildiği tespit edilmiştir.Dinlenen davacı tanığı —— beyanında; tekne balıkçılığı yaptığını, davacının işletmesine balık satışı yaptığını, kendisinin de orada ——- yerinde ——olduğunu, davacının da daha önce ——–yaptığını, daha sonra ——balık satışı yapmasını yasakladığını, davalıyı şahsen tanımadığını, ancak ——- bütün esnafın bu kişiden şikayet ettiğini, davalının ——– davacı hakkında siyasi bağlantılarını kullandığına dair yazılar yazdığını bizzat okuduğunu,——- hanımın eşi ve ortağının ayrı ayrı partilerle bağlantılı olduğunu ve bu bağlantılarını kullandığını yazdığını bildiğini, —davacının müşterilerinin sık sık—— neden yasaklandığını, davacının ——satıp satmadığını sorduğunu da bildiğini, bu nedenle davacının satışlarında büyük bir düşüş olduğunu, kendisinden balık alamayacak hale geldiğini, —-daha önce davacının balık satışı yaptığı teknede balık satışı yapan kişi olduğunu, tahminen 3-4 yıl kadar önce bu işi davacıya devrettiğini, ortaklıklarının söz konusu olmadığını, —- davacıya ait iş yerinde halen sık sık gördüğünü, ancak hangi amaçla gelip gittiğine dair bilgisi bulunmadığını,————- sık sık gördüğünü,—– davacının iş yerinin yan yana olduğunu, yaklaşık 1 haftadan bu yana —- görmediğini, —–davacının iş yerine gelip gittiğine dair net bir bilgisi bulunmadığını, yemek amacıyla gitmiş olabileceğini, davacıya ait iş yerinin —-tarafından yıkılmasının söz konusu olmadığını, ancak deniz kenarında bulunan masa ve şemsiyelerinin belediye tarafından kaldırıldığını beyan etmiştir.
Dinlenen davacı tanığı– beyanında; —– yılından bu yana halen davacıya ait olan iş yerinde ızgaracı olarak çalıştığını, bu iş yerinin daha önce ——-ait olduğunu, burayı ortak işlettiklerini, yaklaşık 4 yıl kadar önce davacıya devrettiklerini, halen iş yerinin davacıya ait olduğunu, okuma yazması olmadığı için davalının internet sitesinde yazdıklarını okumadığını, ancak davacı hakkında olumsuz yazılar yazdığını başkalarından duyduğunu, duyduğu kadarıyla davacı hakkında davalar açıldığını ve buna benzer yazılar yazdığını, müşterilerin de zaman zaman kendisine davacının burayı belediyeden gasp edip etmediğini, müşterisinin neden azaldığını sorduklarını, —— zaman zaman davacının iş yerine gelip ziyaret ettiğini, çay kahve içtiğini, ancak işletmesiyle hiç bir alakası bulunmadığını,—- babasının — yaşadığını, davacının iş yerine sık sık gelip gitmediğini, —– çalıştığı dönemde ———-ile herhangi bir usulsüz işlem yaptığını görmediğini, aynı şekilde davacının da —— ile usülsüz bir işlem ya da ilişki içerisinde olduğunu da bilmediğini,—- kardeşinin halen davacının iş yerinde çalışmadığını, çok sık gelip gitmediğini, işletme —- aitken iş yerinde olduğunu, ——- kardeşinin davacının iş yerinde çekim yaptığını görmediğini, ancak herkesin elindeki cep telefonuyla çekim yapabilmesinin artık mümkün olduğunu, davacıya ait iş yerinin mülkiyetinin kime ait olduğuna dair bilgi sahibi olmadığını, sadece orada çalışan bir kişi olduğunu beyan etmiştir. Tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı ve haksız rekabet uzmanı bilirkişiler —- tarihli bilirkişi raporunda; Somut olayda, aslında —- uygulamalarının eleştirildiği, ——– yetkilerini kamu yararı aleyhine kullandıkları, davacıya ait işyerine İltibas sağlandığı, davacıya ait işyerinin ruhsatsız işyeri olduğu, davacıya ait işyerine verilen ruhsata rağmen söz konusu yerin ruhsat verilemeyecek özelliklere sahip olduğu, haksız bir şekilde kamuya ait yol ve sahil tarafının işgal edildiği, kamuya ait parkın kepenk konularak halkın yararlanmasına engel olunduğunu, bu uygulamanın kamu yararına aykırı olduğunu, bundan da özellikle davacının haksız kazanç sağladığı iddialarının mevcut olduğunu, bu hususta davalıya ait internet sitesinde —halkının tepkisinin dile getirildiği, davacıya ve habere konu kişilere cevap hakkı verildiği , bunun yanı sıra davalı tarafından —– üzerinden sorular sorulduğu ve verilen cevapların da aynen yayınlandığının tespit edildiği, öncelikle davacının bu hususta cevap hakkının mevcut olduğu, cevap ve düzeltme hakkının, —– ve kuruluşların, kendileriyle ilgili yayınlar konusunda, aynı araçtan yararlanarak düşüncelerini açıklama, kendilerini savunma ve böylece yanlış beyanları düzeltme olanağı sunan temel bir hak olduğunu, —– —- düzeltme ve cevap hakkının , ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanındığını ve kanunla düzenlendiğini, —- uygulamasında cevap ve düzeltme hakkının İnternet üzerinden yapılan yayınlar için ————– maddesinde düzenlendiğini, davacının, bu hakkı kullandığına veya kullanmak istediğine dair dosyada herhangi bir belge tespit edilmediğini, üçüncü kişiler aleyhine de dava açılabileceğini, buna göre, üçüncü kişiler hakkında yanlış veya yanıltıcı beyanlarda bulunarak rakiplerine nazaran onları üstün duruma getiren kişi yanında üçüncü kişiler hakkında da haksız rekabet davası açılabileceğini, yazıların içeriğinde, davacının ve işlettiği ——- verdiği hizmet ve sattığı ürünlere, fiyatlarına, faaliyetlerine ilişkin herhangi bir kötüleme” yapılmadığı, ————nezdindeki eleştirilerin aktarıldığı, bu uygulamaların sorgulandığı, —- uygulamaları nedeniyle davacıya ait işletmenin haksız kazanç sağladığı ifadelerinin yer aldığını, bu nedenlerle davalıya ait ——- yer alan haber içeriklerinin davacı aleyhine haksız rekabet teşkil etmeyeceği kanaatlerinin oluştuğu, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, davalının ——— haber içeriklerinde “davacının ve işlettiği ——- verdiği hizmet ve sattığı ürünlere, fiyatlarına, faaliyetlerine ilişkin her hangi bir kötülemenin yer almadığına dair görüş bildirilmiştir.Sınai Mülkiyet Kanununun 29. Maddesinin yollamasıyla SMK’nun 7/2-b maddesinde tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Türk Ticaret Kanununun 55/1-a-1. maddesinde ise başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemenin haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, her ne kadar davacı taraf marka haklarının yapılan haksız ve yalan haberlerle zarar gördüğünü ve bu şekilde marka haklarına tecavüz edildiğini iddia etmişse de, alınan bilirkişi raporu, dinlenen tanık anlatımları, —— kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile, davacının tescilli markasının mevcut olmadığı, tescilsiz olarak kullandığı markanın ise davalı tarafça ticari etki yaratacak şekilde ticari amaçla markasal olarak kullanılmadığı, yalnızca davacının ticari faaliyetlerinin ve ticari işlerinin kötülendiği, bu nedenle davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz değil, haksız rekabet niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.Bu durumda, TTK’nun 54. ve devamı hükümlerinin uygulanması suretiyle çözümlenmesi gereken uyuşmazlıkta, aynı Kanun’un 4/1. ve 5. maddeleri uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş bulunup, görev konusu kamu düzenine ilişkindir ve yargılamanın her aşamasında re’sen göz önüne alınmalıdır. HMK’nun 114/1-c maddesinde davanın görevli mahkemede açılmış olması dava şartı olarak sayılmış olup, davanın mahkememizin görev alanı içinde olmaması ve görevli mahkemede açılmaması nedeniyle dava şartının bulunmadığı, davaya bakmakla görevli mahkemenin ———- Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize müracaatı halinde dosyanın yetkili ve görevli ———- ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına,
HMK 331.maddesi gereğince yargılama giderlerinin davanın esası ile birlikte değerlendirilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331/2. maddesi gereği vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/05/2023