Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/23 E. 2023/163 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/23
KARAR NO : 2023/163

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 12/09/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

TALEP: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin, 2004 yılından beri 17 yıldır yazarlık yapan, denizcilik camiasında yakından tanınan bir kişi olduğunu, —–gibi denizcilik dergilerinde pek çok denemeleri ve denizcilik alanında yayımlanan sayısız makaleleri olduğunu, 2018 yılında “ —- ile 2019 yılında “—- isimli kitaplarının olduğunu, üçüncü ve son kitabı olan” —- isimli kitabının, 1928-2015 yılları arasında yaşamış olan ünlü Türk denizci —-hayatını anlatan özgün bir biyografik eser olduğunu, davacının, — ile 3’ü görsel 1’i ise yazılı olmak üzere toplam 4 kez röportaj yaptığını, —— bizzat kendisi ile paylaştığı anıları ve hayat hikâyesini, bahse konu biyografik eserde işlediğini, kitapta özellikle —– denizcilik dünyasındaki yerini ve önemini daha da pekiştirecek nitelikte oldukça kapsamlı bir çalışma ortaya koyduğunu ve bundan sonra kitabın denizcilik camiasında da büyük bir ilgi ile beğeni aldığını, kitabın oluşum sürecinde ve tamamlanması sonrasında —- kızı olan Davalı ile kitabın basım tarihinden yaklaşık 12 ay evvel telefon ile iletişime geçmiş kendisinin onayını aldığını, davalı, 5 Mart 2020’de yazılı olarak da kitap ile ilgili gelişmelerden haberdar edilmeye başlanmış, kendisi ile karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulduğunu, kitabın oluşum sürecinde —-Müzesi’ne bağışladığı tekneyi gezmek ve incelemelerde bulunmak üzere bizzat rızasına başvurulan davalının, müvekkilinin hazırlamakta olduğu —-ile ilgili biyografik eserde kullanılmak üzere, “—-” isimli teknede yapılacak incelemelere de açıkça muvafakatini verdiğini, müvekkilinin —– ile ilgili hazırladığı biyografik eserden haberdardır ve bu eseri yazılı olarak onayladığı gibi çeşitli vasıtalar ile onaylamış olduğunu, müvekkilinin kitabına katkı sunacak olan kişilerin de Davalı ile yaptıkları konuşmalarda Davalının, müspet bir tutum sergilemiş ve ilgili kişilere bu konuda olur verdiğini, 1,5 yıllık bir emeğin neticesi olarak ortaya çıkartılmış olan özgün eserin bir kopyasının baskı tarihinden 8 ay evvel 28 Nisan 2020’de davalıya gönderildiğini, varsa olumlu-olumsuz görüşlerini paylaşmasını istediğini, olumsuz görüş bildirilmediğini, olumlu görüşlerden oluşan ve onayın içeren geri dönüşlerini müvekkiline ilettiğini, tüm bu hususları müteakiben biyografik eser olarak kaleme alınan “—— isimli kitabın bastırıldığını, bundan haberdar olan Davalının Bu kez Müvekkili hakkında etrafa hakaret içerikli mesajlar atmaya başlamış ve Müvekkil’ini karalamak adına asılsız iddialar ortaya attığını, kitabını basan yayınevi ve kitabın satışının yapılacağı satış kanalları tehdit edilmek suretiyle Müvekkilin kitabını satımın ve dağıtımı engellendiğini, davalının —-Noterliğinin 14.12.2020 tarih ve —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile —–eserlerine ait içeriklerin de kullanıldığını iddia etmiş ve buna da muvafakatlerinin bulunmadığını beyan ettiğini,—– isimli kitabın müteveffa —– eserlerinden bağımsız olarak—— hayatını merkezine alan biyografik nitelikte özgün bir eser olduğunu, müvekkili ile —- kitapları arasındaki işbu farklılıklar, “ —- isimli kitabın müstakil bir eser olduğunu ve —– eserlerinin hak sahiplerinin FSEK kapsamındaki haklarını ihlal etmediğini, davalının Müvekkile karşı sergilemiş olduğu eylemlerinin tecavüz teşkil ettiğinin ve müvekkilin kişilik haklarına hukuka aykırı saldırı olduğunun sayın mahkemece tespitini, ortadan kaldırılmasını ve önlenmesini talep ettiklerini, davacının hiçbir gelir elde etme amacı bulunmaksızın kaleme aldığı kitap, merhum —–hatırasın yaşatmaya denizcilik camiasının—– hayatını daha yakından öğrenebilmelerin sağlamaya ve onun denizcilik camiasına kazandırdıklarının bir nebze olsun daha iyi anlaşabilmesini olanak tanımaya yönelik olduğunu ve kitabın satışından elde edilecek gelir —– bağışlamak için henüz kitap piyasaya çıkmadan tüm gerekli başvuruları yapmış ve işletilmesi gereken süreçleri dahi işlediğini, davacının eser sahipliğinden doğan haklarını kullanmasına yönelik engelleyici ve tehditkâr davranışlara devam eden Davalının, “—–” isimli—–hesabı üzerinden da müvekkilinin hakkında suç duyurusunda bulunduğunu iddia etmiş, müvekkilini reklam yapmakla itham ettiğini, davalının iddialarından birinin de kitabın —- tarafından yazılmış olduğuna yönelik okuyucular nezdinde yanlış bir algının uygulanabileceği olduğunu, halbuki —– kitabını okuyacak olan kitle kuvvetle muhtemel denizcilik camiasından olup —– ile ilgili pek çok gerçeği bilen kendisinin 5,5 yıl evvel vefat ettiği bilgisine haiz olan bir kitle olduğunu, davalının amacının —– ile ilgili kendileri tarafından yayınlanmakta olan —- isimli kitabının yanı sıra başka kimsenin —– ile ilgili bir kitap yayımlamasını sağlamaya yönelik olduğunu, topluma mal olmuşbu kişi hakkında bu denli tekelci bir yaklaşım sergilemek ve —— ile ilgili özellikle denizcilik camiası tarafından merak edilen gerçeklerin biyografik bir eser ile topluma sunulmasının önüne geçmek şüphesiz kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu, davacının kitapta yaptığı tüm alıntıların, kaynak belirtmek suretiyle yapılmış olup hiçbir esere yahut yazara yönelik intihal ya da hak ihlali teşkil edecek bir cümleye yahut alıntıya yer verilmediğini, toplam 520 sayfalık kitapta parça parça tüm toplamda 14 sayfadan fazla alıntı olmadığı ve bu alıntıların bütün kitabın en fazla % 3’üne tekabül ettiğini, kaynak ve eser sahibi göstermek sureti ile kitap içeriğine dahil edilen bilgilerin iktibas serbestisi dahilinde olduğunu, davalı tarafından ileri sürülen bu iddianın kötü niyetli olduğunu, kitabın içerisinde toplam 187 fotoğraf kullanıldığını, bunlardan 101 tanesinin müvekkili …kendi özel arşivine, 44 tanesi ise kitabın yazılması aşamasında destek verenlerin kendi kişisel arşivlerine ve geri kalan 42 tanesi de kamuya açık kaynaklara ( İnternet, web siteleri,—-arşivine ait olduğunu, davalının iddia ettiği gibi merhum—-fotoğraflarının izinsiz kullanılmadığını, —- yakından tanıyan, onun kendi teknesinde misafir eden ve —-teknesinde de birçok kez vakit geçiren, —- evinde —- misafiri olan—- düzenlendiği panele —- ile birlikte katılan ve —-defalarca —- ile buluşup vakit geçiren Müvekkilinin —-derin bir sevgi, hürmet ve saygı beslediğini, eserin, özgün ve biyografik nitelikte bir eser olması ile —–eserlerinden intihal saik ile yazılmamış olması da gözetildiğinde, davalının müvekkile yönelik tecavüz teşkil eden eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ortaya koymuş olduğu —-isimli kitap,—– ve Davalı’nın manevi şahsiyetlerini zedeleyecek hiçbir unsur ihtiva etmediğini, kitapla ilgili bir yargı kararı bulunmadığından hareketle kitabın satışına devam edilmesine, hukuki bir sakınca bulunmadığına yönelik ihtiyati tedbir mahiyetinde bir bildiri gönderilmesine, müvekkilinin 1,5 yıllık emeğinin ürünü olan “—— isimli kitabın piyasaya çıkışı ve satımına yönelik olarak davalı tarafından icra edilen tecavüz niteliğindeki eylemlerinin tespiti, tecavüzün ref’i tecavüzün men’ine karar verilmesi, müvekkiline yönelik itham, kötü söz ve hakaretler nedeniyle kişilik hakkı ihlalinden ötürü 20.000,00 TL manevi tazminatın Davalıdan tahsiline karar verilmesini, müvekkiline yönelik karalayıcı ve kötüleyici nitelikteki hakaretamiz ifadeler ile müvkkilin kişilik haklarına saldırı gerçekleştirilmesinden ötürü davalı hakkında kınama hükmü verilmesine ve bu hükmün ilan edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.

DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin murisi —-yaşamı boyunca —–isimli birçok kitap yazdığını, davalı tarafından müvekkilinin bu eserin oluşumunda onayının olduğunu belirten iddiaları mesnetsiz olup gerçeği yansıtmadığını, murisin kendisine ait kitaplar ile ilgili sağlında, davacıya herhangi bir hak tanımadığı gibi, yasal mirasçıları tarafından da, davacıya verilmiş bir muvafakat ve taraflar arasında imzalanan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davalının biyografik esere ilişkin onay verdiği kabul edilse dahi , davacının murisin eserlerinden intihal düzeyin aşacak şekilde birebir kopyalamalar yapmasına onay verdiği anlamına gelmediğini, davalı tarafın vücuda getirdiği eser içeriğinde muris ve yakınlarına ait doğru olmayan söylemleri aynı zamanda murisin şeref ve haysiyet varlığına saldırı teşkil ettiğini, verildiği iddia edilen rızanın intihal suretiyle oluşturulmuş esere ilişkin olmadığını, rızanın intihal suretiyle oluşturulmuş esere ilişkin olmadığını önemle belirtmekle beraber rızanın konusunun kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olduğunu, şeref ve haysiyet başkasına devredilemeyeceğinden müvekkilinin rıza göstermesi ihtimalinde dahi bu rızanın geçerliğinin olmayacağını, davalının davacının kitabını basan yayınevi ve kitabın satışının yapılacağı satış kanalları tehdit edilmek suretiyle kitabın satımı ve dağıtım engellendiği iddialarının asılsız olduğunu, kanuni bir hakkın kullanılacağının ihtarını yapmak tehdit unsuru teşkil etmediğini—-Noterliğinin 14.12.2020 tarih —– yevmiye numaralı ihtarnamesi, erişimin engellenmesi talebiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmadan önce FSEK EK mad. 4 gereğince tarafımızca keşide edildiğini,—- Cumhuriyet Başsavcılığının —– numaralı soruşturma dosyası ile dava konusu eserin satışının yapıldığı internet adreslerine erişimin engellenmesi talebinde bulunduklarını, bundan önce yasal prosedür gereği işbu ihtarların gönderildiğini, davacı tarafından tehdit unsuru taşıdığı iddia edilen ihtarnamede belirttikleri gibi kitap kapağında kullanılan tekne resmi; —-eşi —–ile gerçekleştirdiği yolculuğu yazıya döktüğü “—-isimli 1969 ‘da ilk basımı yapılan ve Aralık 2020’de 8. Baskısı ile dağıtıma giren kitabın kapağındaki tekne resminin kopyası olup, yine kitap kapağında kullanılan—- ait portre de orijinal fotoğraf üzerine yapıldığını, hiçbir onay ve izin alınmaksızın gerçekleştiren işbu eylemler murisin hem telif hakkı ihlallerine yol açmakta hem de kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, FSEK m. 68/1 hükmüne göre eser niteliğinde olmasalar bile resim ve portrelerde tasvir edilenin, tasvir edilenler ölmüşse ve ölüm üzerinden on yıl geçmemişse FSEK m. 19 hükmünde belirtilen kişilerin muvafakati olamadan söz konusu resim veya portre teşhir veya farklı şekillerde umuma arz edilemeyeceğini, aksi halde FSEK m.68/3 hükmünün atıfla TBK göre tazminat sorumluluğu ve koşulları varsa TCK uyarınca ceza sorumluluğunun ortaya çıkacağını, davacı tarafından muris —-ait eserlerdeki anlatımlar, resimler, haritalar kısaca tüm içerikler izinsiz olarak kullanılmış ve—–isimli intihalli kitap oluşturularak ticari amaçla satışa sunulduğunu, suç teşkil eden eylemlerinden dolayı … ve diğer şüpheliler hakkında —- Cumhuriyet Başsavcılığı —– soruşturma dosyası ile savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, bilirkişi incelemesi neticesinde görüleceği üzere kitap içeriğinin neredeyse tamamı—- ait olan yukarıda sayılan eserlerden bire bir kopyalanmak suretiyle kullanıldığını, yapılan işlemlerin yasal sınırları aşan nitelikte olduğunu, davalı taraf her en kadar intihal teşkil edecek eylemlerde bulunmadığını iddia etmişse de dava dilekçesinde açıkça murisin eserlerinden alıntı yapıldığını kabul ettiğini, davalı tarafından vücuda getirilen intihalli eserde murise ait eserlerden yalnızca 14 sayfalık alıntı yapıldığı söylenmekle birlikte —- Cumhuriyet Başsavcılığının—- soruşturma numaralı dosyasına sunmuş olduğumuz deliler doğrultusunda alınacak bilirkişi raporu ile iddia edilenin aksine davalının oluşturduğu eserin murisin eserlerinin birebir kopyalanmasıyla oluşturulduğunun tespit edileceğini, davalı tarafın kişilik hakları ve manevi haklarına karşı yönelen hiçbir ihlalinin söz konusu olmadığını, davalıya karşı hiçbir haksız fiilinin olmadığını ve davacının herhangi bir manevi hakkının ihlalinin de söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan ettiği görülmüştür.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacıya ait —– isimli kitabına yönelik davalı tarafından kullanımına ilişkin tecavüzün tespiti, önlenmesi, men’ i ve manevi tazminatın tahsili davasıdır. Davacı tanığı … duruşmada; davacıyı— kulübünden hocam olması nedeniyle tanıdığını, aynı zamanda mühendis ve ticaretle uğraştığını,—- ile dostluğu olduğunu sohbetleri nedeniyle bildiğini, kendileri sık sık —- söz ettiğini ve onun yolundan gitmek istediğini, kendisi de —– hayatına ve yelkene ilgi duyduğu için davacı ile dostluklarının geliştiğini, bu nedenle dava konusu kitabın hazırlanma aşamasında davalıdan destek aldığını, davalının yönlendirmesi ile davacı bir Ege yolculuğu yaptığını, —– gittiğini, Hatta davalı ile yaptığı bir telefon görüşmesine kendisinin de tanık olduğunu, davalının annesi yani —– eşi ile görüşmek istediğini davalıya iletmiş olduğunu, annesi hasta olduğu için davalı kuzeni ile görüşmesini önerdiğini, davacı da davalının kuzeni ile görüşerek araştırma ve bilgi topladığını ve bu kitabı yazdığını, Bildiği kadarıyla kitabın gelirini de —– Derneği’ne bağışladığını, Zira kendisi ticaretle uğraşmakta olup kitap geliri ile ilgili bir beklentisi olmadığını, amacının —–hayatı hakkında bir kaynak oluşturmak olduğunu, davacının kitabın baskıdan önceki halde bir örneğini davalıya gönderdiğini kendisinden duyduğunu, elinde kitabın baskıdan önceki hali mevcut olduğunu, kendilerine gösterdiğini, Bir örneğini de davalıya gönderdiğini beyan etmiştir.—-C.Başsavcılığının —–soruşturma sayılı dosyasında; Müşteki vekili CBaşsavcılığına yaptığı başvuruda müştekinin, —- hak sahibi olduğu birden fazla eserden kopyalama yaparak, şüphelilerin ”—–isimli kitabı yazarak yayınladıkları, bu şekilde müştekinin mali ve manevi haklarını ihlal ettiklerini beyan ederek şikayetçi olduğu, C. Başsavcılığınca görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen 08/02/2022 tarihli raporda; ”Müştekinin murisi —– ait kitaplarla şüpheli ——tarafından yazılan kitapların FSEK m.2 kapsamında ilim ve edebiyat eseri kapsamında olduğu, Şüpheli —-tarafından yazılan kitapta muris—– tarafından yazılan kitaplardan yapılan alıntıların intihal kapsamında değerlendirilmediği, Ancak muris —– kitaplarında yer alan bir kısım fotoğrafları kaynak belirtmeksizin ve izin almaksızın şüpheli —- tarafından yazılan kitapta kullanıldığı, bu fotoğrafların FSEK kapsamında eser vasfına haiz olmadıkları, Eser vasfını haiz olmasalar bile bu fotoğrafların FSEK m.&4 yollaması ile haksız rekabet hükümleri uyarınca korunduğu ve şüpheli …’in eyleminin haksız rekabet oluşturabileceği, bu husustaki takdirin Savcılıkta olduğu, Diğer şüpheliler —-ve —–kitabın içeriğini oluşturmada herhangi bir iştiraklerinin tespit edilemediği, bu kişilerin sorumluluklarının Savcılığın takdirinde olduğu”, hususlarının tespit edildiği, Tüm dosya kapsamına göre, şikâyete konu kitabın oluşturulmasında katkılarının bulunmadığı, hazırlanmış eserin yayımlanmasının yayınevinin sorumluluğunu doğurmayacağı anlaşıldığından şüpheliler —-ve —– üzerine atılı suç yönünden atılı suçun yasal unsurlarının bulunmadığının anlaşıldığından şüpheliler hakkında atlı suçun yasal unsurlarının oluşmaması sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kamu adına karar verildiği anlaşılmıştır.

Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, FSEK uzmanı —- yazar —- ve ressam —–heyet raporunda; davacının davalı kitaplarından esinlendiği, bu esinlenmeler için FSEK kapsamında herhangi bir yaptırım uygulanamayacağı,
Davacının kitabının bazı yerlerinde Davalı kitaplarından alıntılar da yaptığı, bu alıntıları kitap adı ve baskı yılı vererek, sayfa numarası vermeden kendi kitabına aktardığı, bu bağlamda sayfa numarası vermemekle eksik alıntıda bulunmuş olsa dahi FSEK kapsamında herhangi bir yaptırım uygulanamayacağı, Davacının kitabına özel bilgi mahiyetindeki bazı bilgileri Davalı kitaplarından neredeyse birebir örtüşen bir ifadelerle alıntıladığı, kaynak göstermediği, bu tür alıntıların intihal oldukları,
Aynı şekilde; Davacının kitabına, Davalının kitaplarından bazı resimleri kaynak
göstermeden aldığı, bu tür fotoğraf kullanımının intihal niteliğinde olduğu,
Kitap kapağının daha önce——- isimli kitabının kapağında kullanılan tekne resmi ile aynı olmadığı, kolaj düzenleme illüstrasyon tekniği (—-Boya) ile çalışılmış, Sanatçı, Yazar, Gazeteci —– el ürünü özgün bir eseri olduğu,
İntihal oranının toplamda %5 oranında olduğunun düşünüldüğüne dair görüş bildirmişlerdir. Davacı vekili ile davalı vekilinin rapora itirazları incelenmek suretiyle aynı bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış olup, %5 varsayımsal intihal oranına yapılan itiraz değerlendirmesinde;
%5 varsayımsal intihal oranının Kök Raporun “4.2. Davacı ve Davalı İddialarının İncelenmesi (İntihal İncelemesi)” başlığı altındaki tabloda incelenmiştir. İnceleme sonucunda bazı iddiaların doğru bazılarının doğru olmadığı tespiti yapıldığı, Toplam sayfa numaraları intihal yapılan sayfalara oranlandığında yaklaşık %5 intihal oranı tespit edildiği,
Usulsüz alıntı iddiasının değerlendirilmesinde; İntihal oranı ve miktarı konusunda kök raporda tespitler yer aldığı, bunların dışında
sadece sayfa numarası yer almayan alıntılar konusunda bir ihlal olmadığının
düşünüldüğü, Atıf kurallarına uyulmadığı konusunda yapılan itirazın değerlendirilmesinde; bu konuda kök raporda değerlendirme yapıldığı, —- isimli kitap kapağındaki resmin intihal olduğu itirazının değerlendirilmesinde;
Tekne resimlerinin aynı olmadığı açık şekilde görülmektedir. Diğer yandan söz konusu ”—–‘ isimli kitabın kapağının eser niteliğinde
olmadığı düşünülmektedir. Hususiyet arz etmeyen bir tekne fotoğrafının işlenmesi ile elde edilen yeni görselin davalının telif haklarını ihlal etmediği kanaatine varılmıştır.Aynı durum yüz görseli bakımından da geçerlidir.
Kişilik haklarına saldırı yapıldığı ve raporda bu hususun incelenmediği itirazının
değerlendirilmesinde; Bu konudaki iddialar aynı bir yargılamanın konusu olabilecek nitelikte olduğu, Verilen sayfa numaralarında intihal iddialarının incelenmemiş olduğu itirazının değerlendirilmesinde;
Kök Raporumuzun “4.2.Davacı ve Davalı İddialarının İncelenmesi (İntihal İncelemesi)” başlığı altında yer alan tablonun 4üncü maddesinde iddia edilen olgu incelenmiş ve “Davalının, Davacının alıntıladığı yerlerin Davacı kitabındaki karşılıklarını vermiş ancak, Davalı kitabından alıntılanan sayfa numaralarını vermemiş, “Belirtilen eserden tüm bölümlerin ya kopyalandığı ya da özetlenerek alıntılandığı” şeklinde bir niteleme kullanmıştır. Davalı kitabından alıntılanan sayfa numaraları verilmediğinden inceleme
ve tespit yapılamamıştır. İntihal tespitinin yapılamadığı” sonucuna ulaşılmıştır.
İnceleme yapılamaması sebebi intihal yapılan sayfaların Davacı kitabındaki
karşılıklarının Davalı tarafından verilmemiş olması olduğu,
Davalı “tüm bölümler kopya ve özetleme biçiminde alındığı halde ayrıntılı inceleme yapılmadığı” iddiasında bulunmaktadır. İddianın incelenebilmesi için alıntı yapıldığı iddia edilen sayfa numaralarına karşılık gelen sayfa numaralarının verilmesi gerektiği, davacının ”—- isimli eserinin 358, 359
sayfaları—–Vizyonu eserinden 34, 36, 39, 42, 43, 49, 50 sayfalarına yapıldığı iddia edilen intihal eylemi incelenmiş, sayfa aralığı daha geniş tutularak “Davacı kitabının 355 – 359. Sayfaları arasında kesintisiz tırnak içinde uzun bir alıntı olduğu, ancak bu alıntının davalının belirtiği 34, 36, 39, 42, 43, 49, 50. sayfalarında yer almadığı” tespiti yapıldığına dair görüş bildirilmişlerdir.
Dosyanın FSEK uzmanı —- yazar —–ve ressam —- bilirkişi heyetinin 22/05/2023 tarihli heyet raporunda; Toplamda alıntılama olarak 21 sayfa metin, 9 sayfa tutarında fotoğraf olduğu, bunlarında ( 21+9= 30)
toplamda 1520 sayfa tutarındaki davacı kitabında, % 2 tutarında bir alıntılama olduğu, biyografi yazımlarında bu miktar alıntıların normal olduğu, Davacı yazarın yaklaşık % 1 civarındaki alıntıları kaynak olarak göstermediği ya da önemsemediği, Davacı tarafından yazılan “—- adlı esere genel anlamda
bakıldığında intihal algısı görülse de, bir biyografi eseri olduğu için davalı murisin eserleri ile çoğu konularda, metinlerde ve fotoğraflarda benzerlik olacağı, Davacının “—–adlı biyografik eserinin özgün bir çalışma olduğu
ve davalı murisinin eserlerinden farklı bir çalışma olduğu, biyografinin öznesinin davalının murisi —–olduğu, bu nedenle davacının toplayabildiği bilgilerle, okuyucusuna —– biyografinin
ruhuna uygun anlatması gerektiği ve bunu yaptığı,
Davacının “—–adlı biyografik eserinin, davalının murisini
günümüz okuyucularına tanıtarak, onunu yeniden güncel yaşamda hatırlatılması ile murisini ve eserlerinin tanınmasına vesile olacağından FSEK kapsamında maddi ve manevi bir kaybı olmayacağı,eserlerinin satışını tetikleyeceği gibi yeni kuşaklar da bu biyografinin okunurluğu oranında kıyılarımız tanınacak, denizlerimizi ve—— öğrenip seveceklerini,
Kaynak gösterilerek % 1, Kaynak göstermeden de % 1 toplamda % 2 oranında, davalı murisin 1494 sayfa tutarındaki 5 (beş ) adet eserinden, davacı 1520 sayfa tutarındaki biyografik eserine alıntılama
yapıldığı, ve biyografilerde bunların zorunluluktan kaynaklandığı, intihalin söz konusu olmadığına dair görüş bildirmişlerdir.
İktibas, kelime anlamı itibariyle “ödünç alma, ödünç alınan şey, (edebiyatta) alıntı” anlamına gelmekte olup bu kelimenin hukuki anlamı da kelime anlamıyla uyumludur (—-. Zira bir eserden yapılan iktibas, bedelsiz ve iade edilmek üzere yapılmış bir alıntı olmakla iade, alınan eser sahibine yapılan atıfla olur. Atıf yapılmaması hâlinde ise yapılan alıntı intihale dönüşür (—–). Bu kapsamda iktibas; genel olarak bir eserin veya eserin bir bölümünün başka bir eser içerisinde kullanımı şeklinde tanımlanabilecek olup bu şekilde bir kullanımın Kanun’un belirttiği şartlar dahilinde serbest olması ise iktibas serbestîsi olarak ifade edilebilir (—–).
İntihal kavramı 5846 sayılı Kanun’da açıkça tanımlanmamış olmakla birlikte sözlük anlamı itibariyle aşırma, başkasına ait eseri kendininmiş gibi gösterme, kaynak göstermeksizin başkasının eserinden parça alma anlamında olup, hukuk düzenince de bu anlam yüklenmiş ve yasaklanmıştır (—–). İntihal tam veya kısmi nitelikte olabilir. Açıktır ki, ister tam, ister kısmi nitelikte olsun, intihalin (aşırmanın, çalıntının) varlığı hâlinde, buna maruz kalan hak sahibi, hukukun kendisine tanıdığı yasal yollara başvurma hakkına sahiptir. Zira intihal, hak sahibinin mali ve manevi haklarının ihlali anlamı taşımaktadır.
İntihalden bahsedebilmek için her şeyden önce kıyaslamaya konu fikri ürünlerin 5846 sayılı Kanun anlamında eser olması gerekmektedir. 5846 sayılı Kanun’a göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir. Başka bir anlatımla, bir fikri ürünün eser olarak kabul edilebilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması ve Kanun’da sınırlı sayıda belirtilmiş olan eser türlerinden birine dâhil edilebilmesi koşulları bulunmalıdır. Fikri ürün 5846 sayılı Kanun anlamında eser niteliğinde ise o zaman mali ve manevi haklara tecavüzün varlığının incelenmesi gerekir. 5846 sayılı Kanun, eser sahipliğinden doğan hakların korunmasını öngörmekle birlikte, korunan şey aslında o eserdeki hususiyettir. Hususiyetin belirlenmesi fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklarda önemli bir yere sahiptir. Hususiyet kısaca eser sahibinin, eserine kendi fikir, düşünce, duygu ve his dünyasından ve fikri temele dayanan yeteneklerinden kattığı özelliklerdir (—–).
Buna göre, öncelikle ve bir ön koşul olarak, davacı çalışmasının, alıntı yapılan kısımlar da dahil olmak üzere sahibinin hususiyetini taşıyan, 5846 sayılı Kanun’da belirlenen eser kategorilerinden en az biri kapsamında bulunan bir eser niteliği taşıyıp taşımadığı saptanmalıdır. Eğer davacının alıntı yapılan çalışması 5846 sayılı Kanun anlamında eser niteliğinde ise intihal incelemesine başlanması gerekir. Ancak önemle belirtilmelidir ki; bir takım bilimsel gerçeklikler ile tarihi olgu ve olaylar tüm insanlığın kullanımında olup telif hakları kapsamında korunmadıklarından kimsenin tekelinde yer almazlar. Bu nitelikteki çalışmalar bakımından ise gerçekleştirilen ihlallerin, 5846 sayılı Kanun yerine 6102 sayılı Kanun’un 55/1-c maddesi kapsamında başkalarına ait iş ürünlerinden yetkisiz olarak yararlanmak suretiyle haksız rekabet hükümleri çerçevesinde ele alınması gerekir. İntihal, özü itibariyle haksız fiilin fikir ve sanat eserleri hukukuna yansıyan bir görünümüdür. O hâlde iki eser arasında intihal incelemesi yapılırken; sonraki eser sahibinin eyleminin, ilk eser sahibinin mali ve manevi haklarından en az birisini ihlal edip etmediği; sonraki eserin ilk eserden hareketle oluşturulup oluşturulmadığı; eserler arasında benzerlik varsa ilk eser sahibinin hususiyetinin sonraki esere aynen geçirilip geçirilmediği; ve son olarak da tespit edilen benzerliğin 5846 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirlenen iktibas serbestisi veya esinlenme kapsamında kalıp kalmadığı hususlarının bir bütün olarak araştırılması gerekmektedir (—–).
Bu itibarla sonraki eser sahibinin eylemi ilk eser sahibinin eser sahipliğinden kaynaklanan çoğaltma, yayma, işleme, kamuya iletim, temsil gibi mali; veya kamuya arz, adın belirtilmesi, eserin bütünlüğünün korunması gibi manevi haklarından en az biri kapsamında, ilk eser sahibinin yasaklayabileceği bir davranışa karşılık geliyorsa ve sonraki eser ilk eserden hareketle oluşturulmuşsa bir başka deyişle sonraki eser ile önceki eser arasında illiyet bağı (neden sonuç ilişkisi) varsa, benzerliğin ya da alıntının ilk eserin hususiyet taşıyan ve korunabilir kısmıyla ilgili olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Benzerliğin eserin hususiyet taşıyan bölümüne ilişkin olup olmadığı değerlendirmesi, her şeyden önce, ilk eserin nicelik ve nitelik olarak iyi tahlil edilmesi, esere tanınması gereken korumanın derinliğinin belirlenmesi ve korunabilir parçaların varsa korunamayan bölümlerden ayrılmasını gerektirir. Bu değerlendirme, eserin türüne, birden fazla eser türünün birlikte var olup olmadığına ve korumaya uygun bölümünün belirlenmesine, sahibinin hususiyetinin yansıdığı bölüm ve yoğunluğuna, dahası benzerliğin anonim ve korunamayacak kısımlar ile sınırlı olup olmadığının belirlenmesine bağlı olarak yapılmalıdır (—-). Gerçekten de benzerlik, aynı alanda üretilmiş eserlerde bulunması mümkün, soyut fikir, konu, yöntem gibi olağan ve anonim unsurlara ilişkin veya sadece önceki eserden esinlenme mertebesinde kalmış ise, bu meşru bir kullanım sayılmalıdır. Zira biçime bürünmemiş soyut fikir, tema, araştırma konusu veya yöntem, anonimleşmiş söz, formüller fikir ve sanat eserleri hukuku kapsamında korunamaz, bunlar ilk eser sahibine atfedilemez. Bu sebeple ilk eserin hangi bölümlerinde hususiyet bulunduğu ve bunun özgünlük seviyesi belirlendikten sonra, sonraki çalışma ile kıyaslanması gerekir. Başka bir deyişle benzerlik içeren bölümler, önceki eserin sahibinin hususiyetini yansıtan kısımlarına ilişkin ise, benzerliğin ya da alıntının hukuka uygun olup olmadığı irdelenmelidir. Tespit edilen benzerlik veya alıntı, 5846 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi gereğince esasa veya şekle ilişkin koşullara aykırı ise intihal ya da hukuka aykırı yararlanma söz konusudur. Böylece ihlal eyleminin gerçekleşme biçimine göre, davacının eser sahipliğinden kaynaklanan mali veya manevi haklarına tecavüz edildiği belirlenmiş olur (—-).
5846 sayılı Kanun’da eseri ve eser sahibini tanımlayan kanun koyucu, eser sahibinin haklarını da mali ve manevi haklar olarak ikiye ayırmıştır. Eser sahibine tanınan mali ve manevi haklar mutlak ve inhisari nitelikte olup, sahibine tek başına kullanma ve herkese karşı ileri sürebilme yetkisi sağlar. Eser sahibinin hakları mali ve manevi haklar olarak ayrılmış ise de gerçekte eser üzerindeki bu haklar birbirinden kolayca ayrılamayan, eser sahipliğinden kaynaklanan bir tek mutlak hakkın (telif hakkının) sağladığı çeşitli yetkilerdir (—-). (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun —- Sayılı ilamı) Bu tespitlerden sonra taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafça yazılan —- isimli biyografi tarzındaki yazılı eserin içeriği sebebiyle davacı tarafça yazılan —-isimli eserden intihal yapılmak suretiyle davacı tarafın FSEK kapsamındaki haklarının ihlal edilip edilmediği husunda olduğu, Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda belirlenen “Toplamda alıntılama olarak 21 sayfa metin, 9 sayfa tutarında fotoğraf olduğu, bunlarında ( 2149- 30) toplamda 1520 sayfa tutarındaki davacı kitabında, % 2 tutarında bir alıntılama – olduğu, biyografi yazımlarında bu miktar alıntıların normal olduğu, Davacı yazarın yaklaşık % 1 civarındaki alıntıları kaynak olarak göstermediği ya da önemsemediği,
Davacı tarafından yazılan “—–” adlı esere genel anlamda bakıldığında intihal algısı görülse de, bir biyografi eseri olduğu için davalı murisin eserleri ile çoğu konularda, metinlerde ve fotoğraflarda benzerlik olacağı,
Davacının—- adlı biyografik eserinin özgün bir çalışma olduğu ve davalı murisinin eserlerinden farklı bir çalışma olduğu, biyografinin öznesinin davalının murisi —-olduğu, bu nedenle davacının toplayabildiği bilgilerle, okuyucusuna —–biyografinin ruhuna uygun anlatması gerektiği ve bunu yaptığı,
Davacının—–adlı biyografik eserinin, davalının murisini günümüz okuyucularına tanıtarak, onunu yeniden güncel yaşamda hatırlatılması ile murisini ve eserlerinin tanınmasına vesile olacağından FSEK kapsamında maddi ve manevi bir kaybı olmayacağı, eserlerinin satışını tetikleyeceği gibi yeni kuşaklar da bu biyografinin okunurluğu oranında kıyılarımız tanınacak, denizlerimizi ve—– öğrenip seveceklerini,
Kaynak gösterilerek 96 1, Kaynak göstermeden de % 1 toplamda % 2 oranında, davalı murisin 1494 sayfa tutarındaki 5 (beş ) adet eserinden, davacı 1520 sayfa tutarındaki biyografik eserine alıntılama yapıldığı, ve biyografilerde bunların zorunluluktan kaynaklandığı, intihalin söz konusu olmadığını, aksi takdirde biyografi gibi bir edebi türün yazılamayacağı,” yönünde sunulan bilirkişi raporunun intihal ve hak ihlaline konu her iki eserin tamamının bütünsel olarak incelenmek suretiyle hazırlanmış olması, yine her iki eserin biyografi tarzında yazılan eserler olması sebebiyle birbirlerinden esinlenmelerinin ve benzerlikler göstermelerinin doğal olduğu, yine kullanılan resimlerin de eserin süjesi olan kişinin resimleri olması sebebiyle her iki eserde de kullanılmış olmasının intihal oluşturmayacağına dair değerlendirmenin yerinde olduğu, yine davalı tarafça davacının eserinden alıntı yapılmış ise de bu alıntının %1-2 düzeyinde olduğu ve bu sebeple FSEK 35. Madde kapsamında kaldığının sabit olduğu kabul edilmiş ve bu alıntının yasak kapsamındaki intihal boyutunda olmayacağı kanaatine varılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, ihlalin söz konusu olmadığı dikkate alınarak manevi tazminat talebinin de reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 71,7‬0 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekiline tecavüzün tespiti davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davalı vekiline manevi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,Dair; davacı vekilinin, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —-Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.