Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/213 E. 2023/182 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/213
KARAR NO : 2023/182

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinin yapılan açık yargılamasında

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde ve karşı dava cevap dilekçesinde özetle,—— 1971 yılından bu yana mühendislik plastikleri konusunda üretim ve pazarlama alanında faaliyet göstermekte olan bir kimya sanayi şirketi olduğunu,
Davacının üstün mekanik, fiziksel, kimyasal ve elektriksel özelliklerden dolayı her türlü sanayide kullanılabilen bir mühendislik plastiği olan “—–” ürününün yaratıcısı ve tescilli marka hakkı sahibi olduğunu,
Davacının, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, diğer birçok tescilli markanın yanı sıra tescilli —– numaralı “—–” ve —— numaralı “——” markalarının sahibi ve uzun yıllar süren yoğun kullanımlar sonucunda söz konusu markayı sektöründe tanınmış bir marka haline getirdiğini, Davalı tarafından davacıya ait “—–” markasının birebir aynı ve sanki Davalı tarafından
yaratıldığı algısı oluşacak şekilde —–alan adlı
internet sitelerinde kullanılmakta olduğunu ve bu marka adı altında çeşitli ürünlerin satışa sunulduğunun tespit edildiğini,
Davalının, davacıya ait yukarıda yer verilen tescilli “—–” markalarını, kendisine ait——ibareli internet sitesinde ve ticari faaliyetlerinde izinsiz biçimde kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz teşkil eder nitelikte kullanımlar gerçekleştirdiğini,
Davalının söz konusu markayı izinsiz şekilde kullanmakta, reklam, satış ve pazarlama faaliyetlerinde bulunduğunu, davacının tescilli markasını birebir ihtiva etmekte olan
——ibareli internet alan adını da kendisi adına tahsis ettiğini,
Davalıya ait internet sitesinde yer alan ve devam etmekte olan söz konusu kullanımlardan bazılarının aşağıdaki gibi olduğunu, ——davalının, —– ibaresini internet sitelerinin içeriğinde ve alan adında birebir şekilde kullandığı, Davalının söz konusu kullanımlarının davacının kullanımları ile ayırt edilemeyecek şekilde benzer olduğunu,—–Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde—–no.lu dosya kapsamında değerlendirilmiş ve dosya kapsamında hazırlanan 06.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda,—- ibareli internet sitesinde —– ve —- ibarelerinin markasal olarak—– ibareli internet sitesinde ise alan adının esas unsuru olarak ve site içeriğinde markasal olarak kullanıldığı, bu kullanımların davacıya ait tescilli —– no.lu
—– markasına görsel kavramsal ve fonetik olarak ayniyet derecesinde benzer olduğunu,Kullanımların davacıya ait —– markalarının tescilli olduğu 07., 12., ve 17. sınıflarda yer alan emtialar bakımından gerçekleştirildiği,
Söz konusu kullanımların aynı tüketici kitlesine hitap eden mallar olduğu ve davacıya ait—– markasının kullanımı halinde ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline
sebebiyet vereceği hususlarının tespit edildiğini,Bahse konu bilirkişi raporu doğrultusunda, —– Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 21.10.2021 tarihli kararda, söz konusu kullanımların davacının
marka haklarına tecavüz teşkil ettiğine karar verilmiş ve tedbir taleplerinin kabul edilerek,Davalının bahse konu kullanımları sonlandırması için kendisine 1 haftalık kesin süre verilmesine, 1 haftalık kesin süre içerisinde kullanımların sonlandırılmaması halinde erişim sağlayıcılarına bildirimde bulunularak —– ibareli İnternet alan adına ve davacıya ait markanın kullanımını içeren tüm linklere erişimin engellenmesine karar verilmesine karar verildiğini,ancak taraflarınca yapılan araştırmalar neticesinde Davalının haksız kullanımlarını sona erdirmediğinin tespit edildiğini belirtmiş,Davalının eylemlerinin SMK anlamında marka hakkına tecavüz ile TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesi (menine) ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını,Davalının “—–” ve “—–” ibareli kullanımlarının yasaklanmasını,Davalıya ait —– ibareli internet sitesinde yer alan “—-” ve“—–” ibarelerini içeren; ——olan adlı internet sitesine erişimin engellenmesini,Davacının marka haklarına tecavüz eden, davalıya ait markaların ve ticari kullanımların ayırt edilemeyecek derecede benzer kullanımların ihtiva edecek şekilde hazırlanmış basılı malzemeler,tabela, bayrak, broşür, katalog ve sair tanıtım malzemeleri ve araçları ile her türlü materyalinin kullanımının yasaklanmasını ve durdurulmasını,her türlü masraf ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP VE KARŞI DAVA:
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, Davacı tarafın—- bir plastik ürünü olduğunu beyan ettiğini, —– “önemli bir naylon çeşidi —– olarak adlandırılan dökülebilen naylon olduğunu, ancak ürünün yaratıcısı olduklarının iddiası gerçek dışı olduğunu, Ürünün tüm dünya ülkelerinde başta
ağır sanayi olmak üzere birçok sektörde dayanıklılık, hafiflik ve esnekliği bakımından kullanım alanına sahip bir PLASTİK ürün olduğunu, Yaratıcısının Davacı Şirket olduğunun iddiasının gerçek dışı olduğunu, Dosyada bu hususta ne bir patent belgesi ne de faydalı model belgesinin mevcut olduğunu, Dolayısıyla ürünün yaratıcısı oldukları iddiası Sayın Mahkemeyi yanıltmaya matuf bir beyan olup, İddiadan öteye geçemeyen beyanının kabulünün mümkün olmadığını,Davacı tarafından —– ibaresinin “Marka Hakkı Sahibi oldukları iddiası ise”; —-FSHHM —-.İş sayılı dosyasına yaptıkları itirazlarında da belirttikleri gibi —– ibaresinin “CİNS, ÇEŞİT VE VASIF” bildiren ürün ismi olması ve iş bu Davada Karşı Dava olarak —– MARKA TESCİLİNİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜ ve İPTALİNİ TALEP ETMİŞ olmamız
sebebiyle söz konusu iddiaların da yapılan yargılama neticesinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ortaya çıkacağından ve Marka Tescilinin Mutlak Red sebebi ile Tescili yapılmaması
gerekirken tescilinin sağlandığı bir marka olduğu ve Markanın Hükümsüzlüğüne ve iptaline karar verileceğinden söz konusu bu beyanlarında kabulünün mümkün olmadığını, Davacı tarafın dilekçesinin 4. başlığında “TPMK nezdinde —-numaralı—– ve
—– numaralı —– markalarının müvekkilinin kullanım ile TANINMIŞ MARKA haline getirdiğini” beyan ve iddia ettiğini, davalının söz konusu bu beyan ve iddialarının kabulünün
mümkün olmadığını, Dosyada markaların Tanınmış Marka Kaydının olduğuna dair bir belge ve bilgi bulunmadığını,
Ancak Davacı tarafın söz konusu beyanlarında aslında kaçamaklı ikrar olduğunu, —–ibaresi ürün ismi olduğu için sektörde herkes tarafından bilinir olduğu ve kullanılır olduğunun doğru olduğunu,
—–bir ürün ismi olduğunu, Dünya’da ve Türkiye’de yüzlerce ve hatta binlerce firma tarafından üretilmekte ve dolayısıyla satım ve pazarlamasının—–ismi ile yapıldığını,davalının da—— ibaresini markasal olarak değil ürün ismi olarak kullanan yüzlerce
firmadan biri olduğunu,Davalının İnternet adreslerinde satış ve pazarlamasını yaptığı —–ve diğer ürünlerin satış
ve pazarlamasını yapmak amaçlı görsellerinin üstünde “ürünün ismi olan” —-ismini de belirttiğini, Ayrıca —— ürünü piyasada dayanıklılık ve üstün özellikleri sebebiyle talep
görmesi nedeniyle —– ürün ismi ile de internet adresi oluşturulduğunu, Bu durumun Haksız Rekabet ve Marka Hakkına Tecavüz oluşturduğu iddiasının yine haksız ve hukuki dayanaktan
yoksun bir iddia olduğunu, hiçbir dayanağı olmayan bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını,ayrıca Türk Patent ve Marka Kurumunun cins, çeşit, vasıf ve kalite belirten bir ibarenin her nasılsa tescilinin sağlanması halinde “tanımlayıcı unsur olarak kabul edilmesi gereken bir markanın mutlak ret sebebi ile hükümsüzlüğünün talep edilmesi halinde söz konusu tescilin müktesep hak kapsamında değerlendirilemeyeceğini” marka inceleme kılavuzunda açıkça belirtildiğini belirtmiş,
Davacı/Karşı Davalı tarafın Haksız ve Hukuki Dayanaktan Yoksun Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Önlenmesi ve sair talepli Davasının reddine karar verilmesini,Karşı dava olarak sundukları belgeler ile de ispatını sağladıkları davalarında talep ettikleri,Davacı/Karşı Davalı tarafa ait olan —– tescil numaralı —- markasının ve—–Tescil numarası ile tescilli —– markasının Dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için bu konuda Türk Patent ve Marka Kurumuna müzekkere yazılmasına,—— ibaresinin cins, çeşit ve vasıf belirten tanımlayıcı bir ibare olup SMK 5/1-c bendi
kapsamında kullanımı bir kişinin tekeline bırakılamayacağı hususunun tespitini,6769 sayılı SMK 5/1-c ve 25/1 maddesi gereği —– tescil numaralı —–markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini—– Tescil numarası ile tescilli —– markasının 6769 SAYILI SMK 26/1-a maddesi çerçevesinde sınıf içerikleri dikkate alınarak kullanılmama sebebi ile iptaline ve sınıf içeriğinde emtia tanımlamasında plastik malzeme ihtiva edenler emtialar için ise yukarıda Hükümsüzlüğünü
talep ettikleri —— Tescil numaralı markası için ileri sürdükleri tüm beyan ve talepleri doğrultusunda 6769 sayılı SMK 5/1-c ve 25/1 bendi kapsamında —– ibaresinin ürünün
cinsini, çeşidini ve vasfını belirtiyor olmasından kaynaklı hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini,Davacı/Karşı Davalı aleyhine verilecek Hükümsüzlük ve Sicilden Terkini ile İptal kararının başta
TPMK olmak üzere ilgili resmi kurumlara tebliği ve — BÜLTENİ ile kamuya ülke genelinde yayın yapan tirajı en yüksek gazete de ilan edilmesi ile duyurulmasına iş bu masrafların
Davacı/Karşı Davalı tarafa yükletilmesini, dava masraf ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine ilişkin davadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın asıl davada, davalı karşı davacının —– ibaresini internet alan adında, internet sitesinde, ürünleri üzerinde kullanıp kullanmadığı, bu kullanımların davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, —– ibaresinin bir ürün adı olup olmadığı, bu ürünü ilk olarak davacı tarafın üretip üretmediği, davalının kullanımlarının markasal kullanım olup olmadığı, davacının markasının tanınmış marka olup olmadığı noktasında, karşı davada, davacı karşı davalı adına tescilli “—–” markalarının ürün adı, cins ismi olup olmadığı, bu nedenle marka olarak tescil edilip edilemeyeceği, hükümsüzlük kararı verilip verilmeyeceği, davacı karşı davalının markalarını dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi ve etkin bir şekilde kullanıp kullanmadığı, bu nedenle iptaline karar verilip verilemeyeceği ” noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Marka ve Bilişim uzmanından oluşan Bilirkişi heyeti heyet rapor içeriğine göre;
30.01.2022 tarihinde yapılan incelemede;
İncelenen internet sayfasının “Ana Sayfa”sının içeriğinin yayından kaldırılmış olduğu, İncelenen internet sayfasının kaynak kodları incelemesinde internet sitesinin
—-adlı alt yapıyla oluşturulmuş olduğu, tarayıcaya
——yazıldıktan sonra internet sitesinin hata sayfasında
arama çubuğu çıktığı, arama çubuğuna ise—–yazıldığında 4 adet sayfa sonucunun çıktığı,—— sayfalarında—– ibaresinin
yer aldığı, Arama sonuçlarında bulunan —– başlığının altında yer alan açıklamada;—- olarak 15 yıllık—–üretim tecrübemizle —–ürünlerle hizmetinizdeyiz. —– yazdığı,o sayfa içeriğine gidildiğinde ise ana sayfaya yönlendirildiği herhangi bir içeriğin
bulunmadığı,—– alan adı kaydını yapan kişi ve yönetici bilgisinin gizli olduğu, alan adının 19.12.2019 tarihinde kayıt ettirildiği ve 19.12.2022 tarihine kadar kayıtlı olduğu,o İnternet sitesinin alan adı kaydının ve hosting (yer sağlayıcısın) —— olduğu tespit edilmiştir.Markanın sektörde tanınmış ve jenerik ad olarak kullanıldığının değerlendirilmesi Bilirkişi alanımıza girmediğinden değerlendirilememiştir. Bu sebeple görüşümüz iki
madde olarak aşağıda takdirlerinize sunulmuştur:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na istinaden Davacı’ya ait tescilli markaların Davalı tarafından kullanımı tescilli marka haklarına iltibas ve karışıklığı sebep olmaktadır. Davacı’ya ait markanın sektörde ürün adı olarak jenerik hale gelmesi ve marka
olarak kullanımının sektör bilirkişisi tarafından değerlendirilerek sonuca varılmasının hakkaniyetli olacağı, ” yönünde görüş bildirilmiştir. Mali müşavir,—–Mühendisi ve Marka uzmanı bilirkişiden oluşan heyet raporunda ise ;
“1- Davacı/Karşı Davalının 2017-2018-2019-2020-2021-2022 yıllarına ait yasal defterlerin bilgisayar ortamında işlenmiş olduğu, defterler üzerinde herhangi bir silinti ya da kazıntı bulunmadığı, Davacı —–yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş
olduğu,İncelemeye sunulan satış faturaları incelendiğinde faturalarının yasal defterlere kayıtlıoldukları,
—-Ticaret Odası Resmi Sitesi üzerinde yapılan araştırmasa Davacı —– Meşgale konusunun “Plastikten yarımamul halde
profil,çubuk,tabaka,levha,blok,film,folyo,şerit v.b.ile—– imalatı(naylon brandalar dahil)Birincil formda —-üre reçineleri,melamin reçineleri vb.plastik hammaddelerin imalatı”olduğu,
Dava konusu “—-” markasının davacı tarafından resmi evraklarında kullanılıp kullanılmadığının, hangi ürünlerde kullanıldığının resmi evrakları ve defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde 2017-2022 yıllarında “—– “markası ile üretip satmış ürünleri;—– açıklamaları ile satışını yaptığı,
Satış faturalarında “—–” marka isminin şekilsel olarak yer aldığı,
2- Dosya konusu ürünün adının ‘döküm —’ , —- olduğu,—– döküm —- ürün adına verilen isimlendirme olduğu, döküm —- ticari ismi ve sanayide—-olarak bilinmekte olduğu, piyasada —-” ürünlerini ifade etmek için ——ibaresinin sıklıkla kullanılmakta olduğu, daha açık ifade ile burada ürünün kendisinin
—– olduğu, —– buna verilen isim olduğu, piyasada bu ismin yaygınlaşmış olup,döküm—- ifade etmek için kullanılmakta olduğu,
3—— numaralı —-” markasının 28.12.1988 tarihinde davacı şirket adına 01. Emtia sınıfında tescil edildiği, yenileme yapıldığı ve 05.10.2018 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile koruma altına alındığı,
4- —– tescil numaralı —-markasının 03.08.2005 tarihinde davacı şirket adına 07, 12 ve 17. Emtia sınıfında tescil edildiği, yenileme yapıldığı ve 03.08.2015 tarihinden itibaren 10 yıl süre
ile koruma altına alındığı,
5- Davalı/karşı davacı kullanımlarının davacı/karşı davalıya ait —– tescil numaralı—-” markasının tescilli olduğu 01 ve —-tescil numaralı “—–” markasının tescilli olduğu 17. Emtia sınıfı kapsamında kaldığı,
6-Davalı—- web sitelerinde ve —–alan adında davacı markalarının aynen kullanıldığı, kullanımlar ile davacı/karşı davalı markalarının aynı/benzer mal ve hizmet sınıfında yer aldığı,
7- Davalı/karşı davacı kullanımlarında “—– ibaresinin levha, çubuk vb. ürünlerin—–maddesinden yapıldığını ifade edecek, malın türünü belirtecek şekilde kullanılmış olduğu, bu çerçevede
SMK md.7/5 b hükmü kapsamında malın türünü belirtecek şekilde kullanılmış olduğu,—– alan adında yer alan —– kullanımına bakıldığında, “—–” ibaresinin alan adının esas unsuru olarak kullanıldığı, kullanımın marksal kullanım niteliğinde olduğu, bu kapsamda davalı/karşı davacı kullanımının nihai tüketiciler/hizmet alıcıları nezdinde gerek malların/hizmetlerin gerekse de müteşebbisinin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırabileceği ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldükleri yönünde çağrışım yapabileceği veya malları/hizmetleri sunanlar
arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanabilecekleri bunun da karıştırılma ihtimali yaratacağı,
8- Dava konusu ürünleri “—–” , “—- maddelerini ifade eden, onlarla özdeşleşmiş bir ibare haline geldiği, yani artık ürün çeşidini ifade eden bir jenerik ad haline geldiği, bu
çerçevede, Davacı/karşı davalıya ait —– tescil numaralı —-markasının tescilli olduğu 01 emtia sınıfında ve yine —— tescil numaralı —– markasının ise, tescilli olduğu 17. Emtia sınıfı kapsamında jenerik hale geldiği,
9- Davacı/karşı davalının markayı web sitesi, promosyon ve kataloglarında markayı—–işareti ile kullandığı, “—– tescilli marka olduğu ifadelerine yer verdiği, marka ihlallerine karşı
ihtarnamler gönderdiği bu kapsamda markanın jenerik hale gelmemesi için aksiyonlar aldığı,
10- Davacı/karşı davalının tespit edilen delilleri kapsamında markanın jenerik hale gelmemesi için fillerde bulunduğu, bu kapsamda markanın jenerik hale gelmesinde ihmalinin olmadığının söylenebileceği, bununla birlikte davacı/karşı davalının “markanın jenerik hale getirilmesinde çaba
sarf ettiği” yönündeki ifadelerinin değerlendirilmesi hususunda takdirin Sayın Mahkemede olduğu,
11- Kullanılmama sebebi ile iptali talep edilen —— Tescil numarası ile tescilli ——markasının tescilli olduğu 17. Emtia sınıfında ciddi anlamda kullanımının ispatlandığı, tescilli olduğu
diğer emtia sınıflarında ciddi anlamda kullanımının ispatına yarar nitelikte bir delil bulunmadığı, bu anlamda kullanımın ispatlanamadığı ” yönünde görüş bildirilmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 sayılı Kanun’nun 29. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu hüküm gereği: “Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır: a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak. ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.” marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır.6769 Sayılı SMK’nın 5-c . Maddesine göre “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” in marka olarak tescilinin mümkün olmadığı belirtilmiş ve nisbi tescil engeli olarak ortaya konulmuştur. Bu tespitlerden sonra davacı tarafın öncelikle davalı tarafın marka hakkına tecavüz ettiğine dair talepleri yönünden uyuşmazlık incelenmiş; davacı/karşı davalıya ait —–tescil numaralı—– markasının—- mal ve hizmet sınıflarında yer aldığı, davalı/karşı davacı kullanımlarının —-maddesinden üretilen levha, çubuk, takoz, tekerlek, makara, dişli, kasnak, yatak satışı kapsamında olduğu, Davacı/karşı davalıya ait —– tescil numaralı —– markasının tescilli olduğu—- tescil numaralı “—- markasının tescilli olduğu 17 sınıftaki ürünler yönünden emtia sınıfları kapsamında kaldığı, bu çerçevede davalı/karşı davacı kullanımları ile davacı/karşı davalı markalarının aynı/benzer mal ve hizmet sınıfında yer aldığı, davalı/karşı davacı kullanımlarında da —— ibaresini levha, çubuk vb. ürünlerin —— maddesinden yapıldığını ifade edecek, malın türünü belirtecek şekilde kullanılmış olduğu ve SMK md.7/5 b hükmü kapsamında bir kullanım olduğu, yine —-alan adında yer alan —- kullanımına bakıldığında,—–ibaresinin alan adının esas unsuru olarak kullanıldığı, kullanımın marksal kullanım niteliğinde olduğu, —- web sitelerinde ve —–alan adında davacı markalarının aynen kullanıldığı, kullanımlar ile davacı/karşı davalı markalarının
aynı/benzer mal ve hizmet sınıfında yer aldığı, bu kapsamda davalı/karşı davacı kullanımının nihai tüketiciler/hizmet alıcıları nezdinde gerek malların/hizmetlerin gerekse de müteşebbisinin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırabileceği ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldükleri yönünde çağrışım yapabileceği veya malları/hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanabilecekleri bunun da karıştırılma ihtimali yaratacağı kanaatine varılmış ve bu sebeple davacı tarafın marka hakkına tecavüz yönündeki iddiasını ispat ettiği kabul edilerek davacı tarafın bu yöndeki talepleri yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.Davacı, davalının tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz etmesinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini de talep etmiştir. Yargıtay —— Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarihli, —- Esas, —– Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi; 6762 sayılı mülga TTK’nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, sınai mülkiyet hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK’nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de az önce zikrolunan hüküm nedeniyle mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta idi.6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanun’un gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da, bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK, 554 sayılı End. Tasarım KHK ve 555 sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK’nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK’nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır.Gerçekten de, sınai mülkiyet haklarının kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, davalının davacının davacı adına tescilli markaları taşıyan taklit ürünleri satması eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.Karşı dava olan hükümsüzlük talepleri yönünden de dava incelenmiş; karşı davada karşı davacının Davalı/karşı davacı, —-Tescil numarası ile tescilli —- markasının 6769 sayılı SMK 26/1-a maddesi çerçevesinde sınıf içerikleri dikkate alınarak kullanılmama sebebi ile iptaline ve sınıf içeriğinde emtia tanımlamasında plastik malzeme ihtiva edenler emtialar için ise yukarıda hükümsüzlüğünü talep etmiş, davalı/karşı davacı kullanımlarının davacı/karşı davalıya ait —– tescil numaralı —- markasının tescilli olduğu —– tescil numaralı —- markasının tescilli olduğu 17. Emtia sınıfı kapsamında kaldığı, alınan bilirkişi raporunda tescilli olduğu 17. Emtia sınıfında davacı-karşı davalı tarafa ait markanın ciddi biçimde kullanıldığının sabit olduğu, erçevede, Davacı/karşı davalıya ait —– tescil numaralı —– markasının tescilli olduğu 01 emtia sınıfında ve yine —- tescil numaralı —–markasının ise, tescilli olduğu 17. Emtia sınıfı kapsamında jenerik hale geldiği,bu haliyle SMK’nın 25/4 maddesindeki ” Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.” düzenleme gereği hükümsüz kılınamayacağı değerlendirilerek davalı-karşı davacı tarafın davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
A- Asıl Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalının—– ibareli marka kullanımları dolayısıyla davacı adına tescilli —–tescil numaralı —– markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ettiğinin TESPİTİ ile davalının bu markalardan kaynaklı haklarını ihlal eden fiillerinin ÖNLENMESİNE ve davacının kullanımlarının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davacının marka haklarına tecavüz teşkil eden davalıya ait ürünleri, basılı yayınların, tanıtım vasıtaları ve tablala, bayrak, broşür, katalog vs. malzemelerin muhafaza altına alınmalarına, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle YASAKLANMASINA VE DURDURULMASINA,
3-Davalı tarafa ait—- ibareli internet sitesinde yer alan —- ibarelerini içeren; —– ibareli tüm linklere ve—– olan adlı internet sitesine adresinde yer alan ve hükmün bir numaralı bendi gereği hükümsüzlük kararına isabet eden tanıtım ve diğer faaliyetler yönünden faaliyetlerinin durdurulmasına, davalı tarafça bu yöndeki karar gereği hkümsüzlüğe konu içerikler internet adreslerinden çıkarılmadığı takdirde internet sitesine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, Erişim engeli yönünden verilen kararının uygulanması için karar kesinleştiğinde Erişim Sağlayıcıları Birliğine Mahkememizce müzekkere yazılmasına,
4-Davacının haksız rekabetin tespiti ve durdurulması davasının REDDİNE,
5-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 59,30 TL peşin harcın tahsili ile , 210,55 TL bakiye harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan toplam 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 6.249,00 TL tebligat-müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderinin kabul-red oranına göre(%50 kabul) 3.124,50 TL’sinin davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa tarafa ödenmesine, kalan yargılama giderinin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı-karşı davalı tespit yönünden kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa ödenmesine,
9-Davacı-karşı davalı erişimin engellenmesi yönünden kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa tarafa ödenmesine,
10-Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 25.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacı tarafa ödenmesine,
B-Karşı davanın REDDİNE,
11-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davalı-karşı davacı tarafça yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile 189,15 TL bakiye harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
12-Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa tarafa ödenmesine,
13-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
14-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.