Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/207 E. 2022/174 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/207 Esas
KARAR NO : 2022/174

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili ———– fabrikalarının —- tek çatı altında birleşmesiyle kurulan,— konuda ticari faaliyet yürüten——– şirketlerden birisi olduğunu, davacı —- ticari faaliyetlerde bulunmak üzere kurulduğunu, her üç davacı şirketin kurucularının aynı kişiler olduklarını, —davacı müvekkiline ait olduğunu,—” ibaresini davacıların alan adında,— kullandıklarını, ayrıca marka olarak tescil ettirdiklerini, bu nedenle davacılar arasında dava —- bulunduğunu, ———tarihinde —– tescil edildiği,——- tarihinde tahsis edildiğini, ayrıca —başvuru tarihli kısmen ilanına karar verilen —– markasının sahibi olduğunu, davacı —– —-’nin —- tescil edildiğini, —– tarihinde — tescil edildiğini, —— ibaresini içeren —— olduğunu, davalı—- tarihinde —– tescil edildiğini, iştigal alanlarının davacıların iştigal alanları ile aynı olduğunu,—— unvanının davacıların ticaret unvanları ve markaları ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olduğunu, davacı —— üzerinde SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca gerçek hak sahibi olduğunu, davalının —–kullanımlarının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını belirterek, —– unsurlarından oluşan — unvanının, davacı müvekkili şirketlere ait ticaret unvanı, markaları ve———- adı ile benzer olduğunun ———-yarattığının tespiti ile davalı — unvanından —— ibaresinin terkinine, ihtilaf yaratan marka kullanımlarının yer aldığı her türlü;— belgenin toplanması ve imhasına, davalı şirkete ait, tarafımızdan tespit edilemeyip, bilirkişiler tarafından tespit edilen/edilecek markasal kullanım var ise, bu kullanımların da engellenmesi için karar tesis edilmesine, Mahkeme kararının, kesinleşmesini müteakip —- yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine, müvekkilinin şimdilik sair her türlü dava ve tazminat hakları saklı kalmak üzere karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; Müvekkili şirketin —- — sayılı —- tarihinde —- olunan şirket olduğunu, uzun zamandır davacıların hiçbir ihtar ve/veya ihbarda bulunmadan doğrudan huzurdaki davayı ikame ettiklerini haksız, hukuki dayanaktan yoksun davadan kısa bir zaman önce karşı tarafın dilekçeleri ile haberdar olan müvekkili şirket sahibi —– şaşırdığını, karşı taraf yetkilisi olduğunu ifade eden kişi ve veya kişilerin beyanı ile kısaca davanın geri alınması hususunda kendisinden 100.000,00 TL’lik teminat ve artı 10.000,00 TL vekalet ücreti istendiğini, davalı —– ——- isminin —— ibare ve isminin aynı zamanda görüldüğü üzere müvekkili ——- olduğunu, şirket unvanı olarak seçilmesinin sebebinin bu olduğunu, davacı —— ile hiç bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, davacıların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davalarının reddi ile tüm sair taleplerinin reddini talep ve beyan etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacıların ticaret unvanında ve alan adında yer alan, aynı zamanda tescilli markaları olan “—–” ibaresinin davalı tarafça ticaret unvanında ve marka olarak kullanıldığı iddiasıyla açılan marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve “—” ibaresinin ticaret unvanından terkini davasıdır.
Dosyaya ——– getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacı —-
———- nuamralı “— markasının tüm sınıflarda,
— numaralı “—– markasının tüm sınıflarda,
——-davacı —– markasının tüm sınıflarda tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya celp edilen———- kayıtları incelendiğinde; davacı —- tarihinde, davacı— — tarihinde, davacı —- tarihinde, davalı ——–tarihinde tescil edildiği, tek ortağı ve yetkilisinin —–olduğu, davacı her üç şirketin birbirleriyle bağlantılı oldukları, davacı —– bünyesinde pek çok işletmenin mevcut olduğu ve bu işletmeler ile davalı şirketin faaliyet konularında benzerlikler bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı —– adının ——tarihinde tahsis edildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu —–gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi — tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; davacılardan —- ————— sahibi olduğu, davalının davacıların tescilli markalarından doğan haklara tecavüz ettiğine dair herhangi bir tespit yapılamadığı, davacılardan—- ile kayıt ve tescil edilmiş olduğu, davacılardan— numarasıyla — tarihinde — kayıt ve tescil edildiği, diğer davacı — tarihinde —- numarası ile kayıt ve tescil edildiği, davalı, —— numarası ile—- kurulduğu,——–unvanını—- ibaresinin, davacılar ile davalı arasında idari/ekonomik açıdan bağlantılı görebilecekleri ve bu suretle karıştırılmaya neden olabileceğine dair görüş bildirmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29/1-a maddesinin yollamasıyla SMK’nun 7/2-b maddesinde tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve ——— kapsadığı mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle —— tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, 7/3-e maddesinde ise ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalı şirketin “————- kullandığına dair dosyaya bir delil sunulmadığı gibi dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda da davalının “—” markasını kullandığına veya “—” ibaresini —– ——–olarak kullandığına dair bir tespit yapılamadığına dair görüş bildirilmiştir. Bu nedenle davalının “—” markasını ticari faaliyetlerinde SMK’nun 7/1-b maddesi kapsamında kullandığı ispatlanamamıştır. Ayrıca davacı—— “—” esas unsurlu ve tescilli markasının mevcut olduğu da tespit edilememiştir. SMK’nun 7/1-e maddesi uyarınca yapılan incelemede ise; davalı —- esas unsurunun —– olduğu gibi “—“— olduğu, diğer — tanımlayıcı ve tali unsurlar oldukları, ancak tarafların iştigal konuları arasında benzer hizmetler mevcutsa da, SMK’nın 29/1-a maddesi ile yapılan yollama gereği 7/3-e maddesinde yer alan——— kullanılması” hükmünün ———– kullanılması durumunda uygulanabileceği, zira 7/3. maddede —- alanında kullanılması halinde yasaklanabileceğinin hükme bağlandığı, marka hukuku kapsamında — kullanılması ifadesi ile —- markasal olarak kullanılması olduğu, —- sayılı —Yönergesi’nin 3. maddesinde yer alan hükme ve Yönerge’nin genel gerekçesinin 19. bendindeki açıklamalara göre,— bir markanın tescili kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği sağlayıcı bir işaret olarak kullanılması halinde, marka hakkına tecavüz oluşturacağı açıklaması karşısında, Kanun Koyucunun —- marka ile karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanılması halinin marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmesi gerektiği, davalının ticaret unvanının davacılar — —– tescilli markalarının kapsamındaki mal ve hizmetler için kullanıldığının ispatlanamadığı, ayrıca davalı şirketin tescilli ticaret unvanının, ticari yaşamda firmasının ayırt edilmesini sağlayacak şekilde “— olarak kullanabileceği, davalının bu kullanımının TTK’nun 52. maddesi uyarınca hukuka uygun bir kullanım olduğu, haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davalının kullanımının—–kullanım olduğu iddia edilmekle birlikte böylesi bir kullanımın davacı tarafça ispatlanamadığı, bu nedenle davalının davacıların marka haklarına tecavüz ettiği iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmış, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar aynı zamanda davalının——-“—” ibaresinin terkinini de talep etmişlerdir. TTK’nun 52. maddesi uyarınca —- dürüstlüğe aykırı bir biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde, bu unvanının silinmesi talep edilebilir. Davacıların — ile davalının —- esas unsurları “—” ibaresi olup, — tanımlayıcı ve tali unsurlardır. Davalı— davalı şirketlerden çok sonradır. Hem davacı, hem de davalı şirketlerin ortak ve benzer konularda faaliyette bulunmak üzere tescil edildikleri tespit edilmiştir. Tarafların aynı esas unsurlu — unvanlarını kullanmalarının karışıklıklara veya şirketlerin bağlantılı oldukları zannına neden olabileceği tartışmasızıdr. Tüm bu nedenlerle davacıların davalının—— ibaresinin terkinini talep etmekte haklı oldukları anlaşılmakla,— unvanının terkini davasının kabulüne, davalının — unvanından “—” ibaresinin terkinine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı ————— ticaret unvanından —– ibaresinin TERKİNİNE,
TTK’nun 52/2 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde masrafı davalı taraftan alınmak suretiyle hüküm özetinin —- birinde bir kez ilanına,
Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacılar vekiline davanın kabul edilen kısmı üzerinden —-Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davalı vekiline davanın reddedilen kısmı üzerinden —- Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacılar tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacılar tarafından yapılan toplam 2.087,20 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%.50) 1.043,6‬0 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, kalan bakiye (%50) 1.043,6‬0 TL’nin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.