Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/187 E. 2023/50 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/187
KARAR NO: 2023/50
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2021
KARAR TARİHİ: 23/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının sermaye piyasalarında aracılık ve yatırım danışmanlığı hizmetleri veren bir şirket olduğunu, davacının —- unsuruna sahip, ——— markalarının kaldıraçlı işlemler sektöründe uzun yıllardır kullanıldığını ve —- sınıfta davacı adına tescilli olduğunu, davacının ticaret unvanının da ——– yılından bu yana tescilli olarak kullanıldığını, davalı adına tescil edilen ——– tescil numaralı ——markasının davacının markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkiline ait marka ile aynı sınıfta tescilli ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olması nedeniyle SMK’nun 5/1-ç maddesi gereğince hükümsüz kılınması gerektiğini, her iki markanın da aynı tüketici kesimine hitap ettiğini, SMK’nun 6/1. Maddesi uyarınca da davacının markasının daha önce tescil edilmiş olması ve markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olmalarından dolayı hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiğini, markaların karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, davalının markasında davacının markasından yalnızca —– fazla olduğunu, davalının markasının aynı zamanda davacının ticaret unvanı ile de benzer olması nedeniyle SMK’nun 6/6. maddesi uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, bu nedenle SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca da hükümsüz kılınması gerektiğini belirterek, davalıya ait —–sınıfta tescilli —– markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine ve yine davaya konu markanın 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi yönünde sicil kaydına ihtiyati tedbir koyulmasına karar verilmesi ile davanın kabulüne, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın——— alanındaki ———– ileri gelen gruplarından ———- —- fazla hizmet veren———- ortaklarla birlikte —- kurulduğunu,——–yakın banka ile kurduğu —— müşterilerine hızlı, kaliteli ve emniyetli ithalat, ihracat ve kambiyo hizmetleri vermekte olduğunu,——- tarihinden bu yana —- markasını gerek —— gerekse yurt dışında pek çok———- kullandığını, —- —-esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin —- markası üzerindeki yıllar yılı yoğun kullanımı neticesinde markasını tanınmış marka konumuna yükselttiğini, müvekkilin ———- sayılı kararıyla tanınmış markalar ——— kayıtlı olarak korunduğunu, davacının dayanak markaları üzerinden —–geçtiği için kullanmama definde bulunduklarını, müvekkiline ait —–markasının serisi olduğunu dolayısıyla müvekkilinin bu marka üzerinde kazanılmış hak sahibi olduğunu, taraf markaların SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında iltibas düzeyinde dahi benzer olmadığını, SMK’nun 5/1-ç maddesi kapsamında ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu, SMK’nun 5/1-ç maddesi kapsamındaki benzerlik kıstasının SMK’nun 6/1. maddesinden çok daha dar tutulmakta olduğunu, SMK’nun 6/9. maddesindeki koşulların oluşmadığını, marka hukukunda kötü niyetin, marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak ve/veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapma gibi amaçlarla gerçekleştirilen markalar bakımından söz konusu olabildiğini, müvekkilinin tüm —— faaliyet gösteren saygın bir banka olduğunu, milyonlarca tüketiciye her gün hizmet sağladığını, müvekkili şirketin davalı şirkete ait tescilli bir markayı kullanarak haksız kazanç sağlama niyetinde olduğunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, markaların karıştırılması durumdan müvekkilinin zarar göreceğini, somut olayda SMK’nun 6/9. maddesindeki koşulların bulunmadığını, davacının sessiz kalmak yoluyla hak kaybına uğradığını belirterek, tüm bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalının ——- markasının davacı adına tescilli ——–markaları ve davacının ticaret unvanı ile iltibasa neden olacak derecede benzer olup olduğu, kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Dosyaya —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;
—- başvuru, —— sınıfta,
—başvuru, —–sınıfta davacı adına tescilli oldukları,
— başvuru, —– sınıfta,
—-başvuru,—–sınıfta,
—başvuru, —- sınıfta ——– adına tescilli oldukları, bu markaların —–yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi ile davacı şirkete devredildikleri tespit edilmiştir.
— başvuru, —-tescil numaralı —- markasının ise— sınıfta davalı şirket adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
——– kayıtları dosya içerisine getirtilmiş olup, incelendiğinde;
Davacı ——- tarihinde tescil edildiği, sermaye piyasası araçlarının sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde kendi nam ve hesabına başkası nam ve hesabına kendi namına başkası hesabına alım satımını yapmak—— anasözleşmesinde yazılı olan diğer işler,—– alanlarda faaliyet göstermek için kurulduğu , davalı——– tarihinde tescil edildiği,———ilgili diğer mevzuat hükümleri ile katılım bankacılığı, faizsiz bankacılık esas ve ilkeleri çerçevesinde her türlü bankacılık faaliyetlerinde bulunmak, ve benzeri alanlarda faaliyet göstermek için kurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davacının davaya dayanak yaptığı markalarının kullanılmadığı savunulduğundan, davacı vekiline markasını kullandığına dair tüm delil ve belgelerini dosyaya sunması için kesin süre verilerek, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce dosya üzerinde ve davalının ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi Marka Uzmanı——–ve Bankacılık sektöründen——-oluşan bilirkişi heyeti hazırladıkları —- tarihli bilirkişi raporunda; —– tescilli markaların davacı adına —- tescilli oldukları, —numarası ile tescilli—-markasının davalı adına adına —- nezdinde tescilli olduğu, davalının ———- markası arasında ——-olarak benzer olduğu, davalının markasının içerdiği renk ve kompozisyonun davalının markasını davacının markalarından uzaklaştırmaya yetmediği, taraf markalarının tescil kapsamlarındaki ——- sınıfta yer alan hizmetler açısından orta düzeyde tüketiciler nezdinde iltibasa neden olabileceği, davacı şirketin — tarihli—— olduğu, şirketin amaç ve konusunun ———-tarihinde tescil edildiğinin tespit edildiğini, davacının, ticari faaliyetlerine ilişkin mali inceleme için taraflarına ——— yılına ait (dava tarihinden sonraki tarihi içeren) tek bir fatura sunulduğu, başkaca herhangi bir fatura sunulmadığı, hizmet verdikleri kişi ve kuruluşlara ilişkin olarak sözleşme vb sunulmadığı, buna göre eldeki veriler ışığında; davacı şirketin davaya dayanak markalarını——— sınıfta yer alan ——– için ciddi biçimde kullanmadığının tespit edildiğini, yapılan mali inceleme neticesindeki tespitler gözönüne alındığında; Mahkemece davacının markalarını ——— belirtilen şekilde ciddi biçimde kullandığı yönündeki iddialarıın ve bunu ispatlamaya yarayan delillerin yeterli görülmesi halinde, davalının markasının ——açısından kısmen hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, Mahkemece davacının markalarını ——— belirtilen şekilde ciddi biçimde kullanmadığı kabul edildiğinde, davalının markasının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığını, dosya kapsamında davalının hükümsüzlüğü talep edilen markasını kötüniyetle tescil ettirmek istediğine dair herhangi bir somut veri tespit edilemediğine dair görüş bildirmişlerdir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 5/1-ç maddesi uyarınca, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
SMK’nun 6/6. maddesinde ise tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, marka tescilinin mutlak ret sebeplerinden olan SMK’nun 5/1-ç maddesi uyarınca bir markanın hükümsüz kılınması için sonraki tarihli markanın daha önce tescil başvurusu yapılan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması zorunludur. SMK’nun 5/1-ç maddesinin uygulanması için, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların, markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanması gerekir. Aksi takdirde SMK’nun 6/1-b maddesi anlamında bir benzerlik söz konusuysa markanın mutlak reddi nedeni mevcut değildir. Davalının hükümsüzlüğü talep edilen —-tescil numaralı — markası, gerek görsel, gerekse işitsel olarak davacının daha eski tarihli——–markaları ile birebir aynı olmadığı gibi, ayırt edilemeyecek derecede de benzer değildir. Bu nedenle davalının markası için SMK’nun 5/1-ç maddesindeki hükümsüzlük koşulları mevcut değildir.
Davalının — markasının, davacı adına tescilli ——- markalarıyla benzer olduğu, davalının markasının, davacının ——- markasından tek farkının fazladan bir———harfi olduğu, tarafların markalarının tescilleri kapsamında yer alan ————- SMK’nun 6/1. maddesinde tanımlanan iltibas tehlikesinin mevcut olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Ancak davalı taraf davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığını savunmuş olduğundan, buna ilişkin de değerlendirme yapılmıştır.
SMK’nun 25/6. maddesinde, marka sahibinin bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi yapamayacağı belirtilerek, hükümsüzlük davaları için hak düşürücü bir süre tespit edilmiştir.
Bu hükmün uygulanıp uygulanamayacağının tespiti için davalının markasının kötüniyetle tescil edilip edilmediğine bakmak gerekir. Bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, ——– uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ——- engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet tescil başvurusu anında varolmalıdır. Tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değilde başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de tek başına kötüniyetli tescile delalet edemez.
Davalının markasında yer alan —- ibaresinin —- bir anlamı bulunmadığı, ancak davalının ilki—– tarihinde tescil edilen ve halen tanınmış marka olarak da tescilli olan markalarının ve —– tarihinden bu yana kullandığı ticaret unvanının esas unsuru olan —- ibaresinin ——- hizmetini tanımlamak amacıyla—– eklenerek oluşturulduğu, davalının seri marka yaratmak amacıyla uzun süredir ——– unsurlu markalarıyla faaliyet gösterdiği———için markasını tescil ettirmesinin kötüniyetli bir tescil olmadığı, kötüniyetli tescili ispatlaması gereken davacı tarafın bu konuda dosyaya hiç bir delil sunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalının hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığına dair savunmasının incelenmesi gerekir.
SMK’nun yürürlüğe girmesinden önce yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de marka hükümsüzlüğü davası açmak için hak düşürücü bir süre öngörülmemiş olmasına rağmen, uygulamada 5 yıllık süre geçtikten sonra hükümsüzlük davası açılmasının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle TMK’nun 2. maddesi uyarınca hükümsüzlük davalarının reddine karar verilmekteydi. Ancak SMK’nun 25/6. maddesi ile bu yasal boşluk doldurulmuş olup, 5 yıllık bir hak düşürücü süre getirilmiştir. Davalının hükümsüzlüğü talep edilen markasının başvuru tarihinin —– olduğu, davanın ise beş yıllık sürenin dolmasına bir gün kala —– tarihinde açıldığı, davacı şirketin aynı alanda faaliyet gösteren davalının beş yıldan bu yana kullandığı davaya konu —- markasından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına ters olduğu, davacı tarafça dava açılmadan önce davalıya bu konuda bir bildirim de yapılmadığı, tescil tarihinin üzerinden geçmesi gereken 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasına bir gün kala hükümsüzlük davası açılmasının TMK’nun 2. maddesi karşısında iyiniyetli olarak kabul edilemeyeceği ve hukuken korunamayacağı kanaatine varılmakla, davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2023