Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/18 E. 2021/224 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/18 Esas
KARAR NO: 2021/224
DAVA: Ticaret Unvanının Ticari Dürüstlüğe Aykırı Olarak Kullanıldığının Tespiti ile Kullanımın Yasaklanması ve Ticaret Sicilinden Silinmesi
DAVA TARİHİ: 07/06/2016
KARAR TARİHİ: 21/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; — ticaret ünvanının — tescil edildiğini ve kuruluşundan —- dışında yaptığı inşaatlar ve yatırımlar ile belli bir tanınmışlık seviyesine ulaştığını, ayrıca —- şirket adına marka tescili aldığını, müvekkili şirketin— olan unvanı ile benzer nitelikteki davalı şirketin —– tarihinde tescil edilmek suretiyle davalı tarafından kullanılmaya başlandığını, müvekkili şirket adına ticaret unvanı ve marka olarak tescilli—-ibaresinin davalı şirket tarafından—- olarak kullanıldığını, bu durumun üçüncü kişiler nezdinde iltibasa yol açabildiğini, bu iltibasın önlenmesi için davalı şirkete —- yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini ve ——ticaret unvanı ile markasına ve müvekkilinin haklarına tecavüz fiillerinin durdurulmasına, bu ibarenin ticaret unvanı olarak kullanılmaması, mal/hizmet veya ambalajlar üzerine konulmaması, internet ortamı ve reklamlarda kullanılmaması, ticaret unvanının değiştirilmesi ve değişikliğin bildirilmesinin istendiğini, karşı tarafın— yakın zamanda değiştireceğini, ——unvanının değiştirileceğini, aynı zamanda piyasaya sürülecek mal, hizmet, ambalaj üzerine konulmayacağını ve internet ortamında kullanılmayacağını bildirdiklerini, fakat henüz ne ticaret unvanını ne de internet sitesini ve alan adını değiştirmediğini, davalı firma kullanımlarının tüketici nezdinde karışıklığa yol açtığını, davalı şirket kullanımlarının haksız rekabet oluşturması dolayısıyla işbu davanın açılması zarureti doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalı şirketin ticaret unvanının iltibas yaratacak şekilde ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanıldığının tespiti ile kullanımının yasaklanması ve —— silinmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin —-kurulduğunu,—- bulunan müvekkili firmanın inşaat sektöründe belli statüye eriştiğini, davacı firma tarafından müvekkili şirkete ihtarname keşide edildiğini, söz konusu ihtarnameye karşılık keşide edilen ihtarnameyle müvekkili firmanın internet alan adresinde geçen — değiştirileceğinin davacı firmaya bildirildiğini, müvekkili firma tarafından —- tarihinde ——-talepte bulunulduğunu, söz konusu sürecin halen devam ettiğini, müvekkili şirketin davacı firmaya ticaret unvanını değiştireceğine dair herhangi bir taahhütte bulunmadığını, müvekkili şirketin ticari dürüstlüğe aykırı herhangi bir eyleminin mevcut olmadığını, davacı şirketin—– ile müvekkili şirketin ticaret unvanının birbirinden farklı olduğunu, —-ibaresini ticaret unvanı olarak kullanan sayısız şirket bulunduğunu, müvekkili şirketin —–yıllık ticari hayatında bir kez olsun davacı firma ile karıştırılmadığını, davacı firmanın marka tescilini müvekkili firmanın ticaret unvanı tescilinden sonra gerçekleştirdiğini,müvekkili şirketin tek kuruş vergi borcu bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine —— edilen tek bir dava ya da icra takibinin mevcut olmadığını, müvekkili şirketin davacı şirketin ticaret unvanından faydalanmaya ihtiyacı bulunmadığını belirterek, davanın reddine, davacı şirketin ticaret unvanının ticari dürüstlüğe aykırı kullanıldığının tespitine, davacının ticaret unvanı kullanımının yasaklanmasına, davacının ticaret unvanının terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalının ticaret unvanının davacının ticaret unvanı ve markası ile benzer olduğu iddiasıyla, ticaret unvanını kullanmasının ticari dürüstlüğe aykırı olduğunu tespiti ile kullanımın yasaklanması ve ticaret sicilinden silinmesi davasıdır.
Davacı tarafından davalı aleyhine —- sayılı dosyası ile açılan davada Mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiği, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine—- görülerek sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.——-maddesinde, ‘bu kanunda ön görülen davalarda görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunun’ düzenlendiği, markaya tecavüzden kaynaklanan davaların ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, mahkemelerin görevinin HMK’nun 1. maddesi gereğince kamu düzeninden olduğu ve resen dikkate alınması gerektiği kanaatiyle, davacının sair istinaf talepleri incelenmeksizin, davanın görevsiz mahkemede görülerek sonuçlandırılması” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verildiği ve Mahkemece—-numarası alınmak suretiyle Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli —– Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği ve dosyanın Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya —– kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; —— tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Taraflara ait —— kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin—- tarihinde —- ilk tescilinin yapıldığı, daha sonra adres değişikliği nedeniyle—— nakledilerek — tarihinde tescil edildiği, davacı şirketin ise — tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi —-tarihli raporda; davacının —-ibaresinin herhangi bir şirketin ticaret unvanının çekirdek unsuru olacak biçimde kullanılmasının,—- gereğince davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, fakat kanaatince bir ibarenin kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturabilmesi için, o kullanımının markasal nitelik taşıması gerektiği, —-döneminde olduğu gibi, —– yer verilen kullanımların unvansal mı yoksa markasal mı nitelik taşıdığı incelendiğinde, davalı şirketin —- sayfasında,—- tescil edildiği şekliyle yer almadığının— ibaresinin ön plana çıkarıldığının, bu haliyle ilgili kullanımların markasal etki yarattığının tespit edildiği, bu tespitin bir sonucu olarak davalının ———– ibaresi olduğu, her iki şirketin ticaret unvanında yardımcı unsur olarak —- geçtiğinden, davalının ticaret unvanının davacıya ait ticaret unvanı ile karıştırılmaya yol açabileceği, davacının —– ticaret unvanının daha önceki tarihli olduğu, bu nedenle, davalının ticaret unvanında geçen —- çerçevesinde terkin edilebileceği, davacının davalının ticaret unvanının tescilinden yaklaşık — yıl sonra huzurdaki davayı açmasının—- tartışmaya açık olduğu, —- yapılacak nihai değerlendirmenin —— yapılabileceği, bu değerlendirme yapılırken, davalının davacıya keşide ettiği,—— yevmiye no’lu cevabi ihtarnamesindeki —— unvanının değiştirileceği, aynı zamanda piyasaya sürülecek —– kullanılmayacağına dair beyanların göz önünde bulundurulmasının uygun olacağı yönünde görüş bildirmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 61. maddesinde marka haklarına tecavüz düzenlenmiş olup, bu maddenin yollaması ile 556 sayılı KHK’nin 9. maddesi uyarınca markanın ticari etki yaratacak şekilde internet ortamında kullanılması veya markanın tescilli olduğu mal hizmetler üzerinde kullanılması marka haklarına tecavüz niteliğindedir.
Bu yasal düzenlemeye göre dava konusu somut olaya bakıldığında, davacıya ait marka tescil kayıtları, taraflara ait ——- davacının ——ibaresini ön plana çıkartarak kullandığı, ——haklar sağladığı, davalının —- markasal olarak kullanmasının davacının ——- unsurlu markaları ile karışıklığa neden olabileceği tespit edilmiştir.
Davalı tarafça, davalının ticaret unvanının uzun süreden bu yana kullanmasına rağmen davacının sessiz kaldığı savunulmuş, bu nedenle öncelikle davalının ticaret unvanının terkini talebinin ve sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 50. maddesinde belirtildiği üzere, usulünce tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine ait olup, bu madde ile unvan koruması hüküm altına alınmıştır. 52. maddede ise, ticaret unvanının ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibinin bunun tespitini, yasaklanmasını, haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmiş ise kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar var ise kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat da isteyebileceğini belirtmiş, başka bir anlatımla unvana tecavüz halinde unvan sahibinin kullanması gereken yasal hakları bu maddede hüküm altına alınmıştır.
Ancak ticaret unvanına ve markaya yapılan tecavüz nedeniyle makul bir sürede dava açılmaması halinde sessiz kalma nedeniyle hak kaybı söz konusu olabilir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybında, hak genel olarak sona ermemekte, sadece bu haktan eylemine sessiz kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanılmaktadır. Zira tacirin, bir hakkını bilerek isteyerek belli bir süre kullanmaması sebebiyle ticaret unvanından doğan hakkı kaybolmamakta, sadece uzun süredir var olan kullanıma/tescile sessiz kalmış olması sebebiyle bu duruma zımnen icazet verildiği kabul edilmektedir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin ticari ad ve işaretin aynısının veya benzerinin ticaret unvanı olarak tescil ettirildiğini veya ticaret unvanı veya markasının başkaları tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen sessiz kalmış olması gereklidir. Buna karşın ticaret unvanlarının —–tescil edilmek zorunda olmaları ve tescilin olumlu etkisi nedeniyle tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanının bilinmediği ileri sürülemeyecektir. Bununla birlikte önceki hak sahibinin uzun süre sessiz kalması mücbir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanıyorsa ve bunun ispatlanması hâlinde sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olmayacaktır.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, ticaret unvanının veya markasının aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. Ancak ticaret unvanı yönünden ve marka kullanımı yönünden sessiz kalmanın ne kadar süre geçtikten sonra hak kaybına sebep olacağı —- değildir. Bununla birlikte ——— tarihinde yürürlüğe giren —–davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. ——-Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Ancak ticaret unvanı ve markaya tecavüz yönünden mevzuatta bir süre belirlemesi bulunmadığından TMK’nin 2. maddesi de gözetilmek suretiyle her somut olayın özellikleri dikkate alınarak sürenin belirlenmesi gerekmektedir.
Sessiz kalma nedeniyle dava açılamayacağı yönündeki savunma bir def’i olmayıp itirazdır. Zira sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin dayanağı —- olduğuna göre, dava açılması açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve bu durum dava dosyasından ortaya konulabiliyorsa, sessiz kalma yoluyla hak kaybı bir itiraz olarak kabul edilip, hâkim tarafından resen dikkate alınmalıdır. Keza —— gereğince bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının davalı tarafa—–Yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdikleri, davanın ise—– tarihinde açıldığı, davalı şirketin ticaret sicile — tarihinde tescil edildiği, davacıya ait —– başvurular sonucunda tescil edildikleri, davalı şirketin ticaret sicile tescil tarihinden ihtarname ve dava tarihine kadar yaklaşık—–süre geçtiği, davacının bu süre içinde davalıya karşı ticaret unvanıyla veya marka kullanımıyla ilgili dava açmadığı, başkaca bir yasal yola başvurmadığı, bunun için mücbir bir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanmadığı, genellikle hizmet sektöründe ticaret unvanlarının markasal etki yarattıkları, davacı ile davalı aynı sektörde faaliyet göstermeleri nedeniyle, davacının davalının ticaret unvanından ve marka kullanımından haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, davalının bu süre içinde ticaret unvanına ve marka olarak kullandığı —- markasına belli bir yatırım yaptığı, tanıtımı için emek harcadığı, kötü niyetli olduğuna dair bir delil elde edilemediği, tüm bu nedenlere yaklaşık —–yıl sonra bu davanın açılmasının —— uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve davacının, davalının ticaret unvanını markasal olarak kullanımının haksız rekabet olduğunun tespiti ile davalıya ait ticaret unvanının terkini konusunda sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı kanaatine varılarak, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 23,38 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2021