Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/176 E. 2023/2 K. 02.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/73 Esas
KARAR NO : 2022/177

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; 21/10/2011 tarihinde—–şirketinin kurulması ve hızla büyümesi üzerine müvekkili şirketin 18/06/2017 tarihinde yeni bir marka olarak kurulduğunu—— ait bir kısım markaların müvekkiline devredildiğini, —– markasını kuruluşundan bu yana kullandığını, pek çok ülkede davacı adına tescilli olduğunu,—– faaliyetlerine devam eden, büyümeye aday bir marka olduğunu,—— markasının—– dahil uluslararası tanınmışlığı bulunduğunu,—- ürün satışlarının yapıldığını, gerek davacı şirket gerekse—— şirketinin sosyal medya üzerinden çok geniş kitlelere hitap ettiklerini, —– markasının davacı adına —— numarası ile —– kayıtlı olduğunu, davacının bu markanın gerçek hak sahibi olduğunu, dünyanın çeşitli ülkelerinde kayıtlı olan markanın—— ise 2019 tarihinden bu yana tescilli olduğunu, davalının markasının kötü niyetle tescil edildiğini, davalının daha önce bu markalı ürünleri satın aldığını, tesadüfen bulunamayacak —– markasından haberdar olmadığının düşünülemeyeceğini, ——” markalı ürünlerin satışını yaparak haksız kazanç sağlamak amacıyla tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin markasının koruma tarihinden iki ay gibi kısa bir süre sonra 11/10/2016 tarihinde tescil talebinde bulunduğunu, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, başkalarına ait pek çok markanın benzerlerinin tescili için de başvuru yaptığını, haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, müvekkilinden markasını geri vermesi için 125.000,00 USD para istediğini, ayrıca —— alan adlı satış sitesinden markayı 3.500,00 TL bedelle satışa çıkardığını,—– Notreliği’nin 15 Mart 2022 tarihli ve——yevmiye numaralı ihtarnamesi ile —–” markasını kullanabilmeleri için kendisiyle lisans sözleşmesi yapması gerektiğini ihtar ettiğin, davalının markasının müvekkiline ait marka ile birebir aynı olduğunu, aynı mal ve hizmetler için tescil edildiğini, ayrıca davalının “—– markasının SMK’nun 4. maddesi kapsamında marka olabilecek işaretlere ilişkin ayırt edicilik ve kesinlik unsurlarından yoksun olduğunu, marka olabilecek niteliği haiz olmadığını belirterek, dermeyan hakkı taraflarınca saklı tutulan ve Mahkeme huzurunda vuzuha kavuşacak tüm nedenlerle, müvekkili firma tarafından uzun yıllar çalışılarak ortaya çıkarılan ve gerek ulusal gerek ise uluslararası camiada tanınırlığı olan, tüm hakları müvekkil şirkete ait ve halen aktif olarak kullanılan markanın, davalı tarafından haksız ve yukarıda detaylıca izah olunduğu üzere —– tescil numaralı kötü niyetli marka tescilinin iptaline, müvekkili Şirket’in fikri ve sınai haklarını ihlal eden, müvekkili Şirket’in gerçek hak sahibi olduğu —— ibareli markanın kullanımının ihtiyati tedbir kararı ile önlenmesi ve durdurulmasına, davalının marka haklarını satılığa çıkarması durumu söz konusu olduğundan markanın devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama harçları ve vekalet ücretlerinin davalının üzerinde bırakılmasına karar verilmesini usule, esasa ilişkin her türlü hakları ve maddi/manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı —— vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin, 2016 yılının yaz aylarında davacı yanın web sitesi üzerinden bazı ürünleri özel bir projede kullandığı yazılım ve uygulamalarla kullanıp kullanılamayacağını test etmek üzere sipariş ettiğini, testlerin olumlu sonuçlar vermesi neticesinde, ürünlerin projede kullanılmasına karar verildiğini, müvekkilinin proje ile üreteceği üründe, davacını ürününün yalnızca donanım olarak kullanıldığını ve farklı olarak—— gibi ——- uygulamalarla yönetilmesinin yanı sıra, —–ile de yönetilebilmesi için, ürünlere ilişkin tüm yazılımların yeniden yazılması gerektiğini, Proje kapsamında —— çipinin kullanılması gerektiğinden anılan çipin bulunduğu —– ürününün projede donanım olarak seçildiğini, müvekkilinin bu proje sırasında, —— yazılımını yeniden yazdığını, sunucu yazılımı eklenmiş, ayrıca kullanıcıların bu soketleri yönetebilecekler —–arayüzlerini yazdığını, bu şekilde—– ürününde bulunan—– Modeli çip üzerine müvekkilince yazılan yazılımın bir yönetim yazılımı olup, geliştirilmeye devam edilmekte ve ürüne bir çok ek özellik eklenmekte olduğunu, bu geliştirmeler sonucunda örneğin süreli kapanma sayısının —— çıkarıldığını, yazılıma ısı sensörü modülü eklenerek ortam sıcaklığının kayıt altına alınabilmesi ve yükselip alçalabilmesi için uyarılar eklendiğini, ——entegrasyonu eklenerek —— üzerinden uyarı ve bilgilendirme mesajları gönderilebilmesinin sağlanmış olduğunu, böylelikle müvekkilinin anlatılan projeye yaptığı yatırım ve katkılar ile tescil ettirdiği marka üzerinde mülkiyet hakkı kazandığını, projenin koşulları gereği, projede kullanılan tüm yazılım ve uygulamaların —— korunması gerektiğinden, müvekkilince donanıma ek olarak kendisinin ürettiği yazılım ve uygulamaları da vurgulama arzusuyla, “——” adlı ——-sayılı marka hakkında 11/10/2016 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, —– sayılı markanın,—– — ve 27/10/2016 tarihli bültende ilan edildiğini,—— nolu ve 31/05/2017 tarihli —— yayınlanarak tescil edildiğini, müvekkilinin kötü niyetli herhangi bir hareketi bulunmamakla birlikte, aksine ticari hayatta var olabilmek ve haksız rekabeti önlemek adına geliştirdiği ürünün markasının tescil edilmesini istemesinin en doğal haklarından biri olduğunu, davacı şirketin satış temsilcisi —— tarafından müvekkiline 01/11/2016 tarihinde gönderilen mailde, müvekkilinin——markasının tescili hakkında başvuruda bulunduğundan haberdar olduklarını açıkça ifade ettiklerini, müvekkilinin projeyi ve proje koşulları gereği bu korumanın alınması gerekliliğinin açıklandığı, davacı tarafça bu durumun her iki taraf için de kazançlı olacağı söylenerek görüşmelerin sona erdirilmiş olduğunu, müvekkilinin, donanımın yönetimine ilişkin geliştirdiği yazılımlar ile gerçekleştirdiği projeye devam etmekteyken; —-ise davacı şirketin satış sorumlusu olan —–tarafından müvekkiline yazılan mail ile,—– nezdinde tescillenmiş söz konusu markayı, müvekkilinden satın almak istediklerine ilişkin olarak müvekkili ile iletişime geçildiğini, daha sonra müvekkilinin söz konusu teklifi düşük bulmasının üzerine, bir süre daha pazarlık yapılmışsa da tarafların fiyat konusunda anlaşamamış olduğunu, 12 Nisan 2021 tarihinde davacı şirketin —– yeni satış sorumlusunun, müvekkili ile yeniden iletişime geçerek, markanın —– tesciline ilişkin sorular sorduğunu ve satın alma isteklerini yinelediğini, müvekkili tarafından, kendisinin davacının donanım olarak kullanılan ürünü üzerinde geliştirdiği hususlarda açıklamalar yapıldığını, markanın pazardaki değeri gözetilerek belirlediği bir tutarın bildirildiği, ancak bu tutarın davacı şirket tarafından reddedildiğini, davacıya ait marka ile müvekkiline ait markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmayıp, markaların birbirleriyle karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, müvekkilinin ——tescil edilmiş sınai mülkiyet hakkı bulunduğundan, üçüncü kişi olan davacının eldeki davayı müvekkilinin yerleşim yerinin bulunduğu —— Mahkemelerinde açması gerekirken yetkisiz mahkemede dava açıldığından, davanın yetkisizlik sebebiyle usulden reddi gerektiğini, 01/11/2016 yılından bu yana sessiz kalan davacının davayı süresinde açmadığı gibi, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine, aksi kanaatte olunması halinde ise, hükümsüzlük nedenlerinin dava konusu marka üzerinde oluşmadığından haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı —— vekili tarafından —— tescil sayılı markanın hükümsüzlüğü talebiyle Kurum aleyhine açılan davanın haksız ve yersiz olup reddedilmesi gerektiğini, 6769 sayılı Kanunun 25/3 maddesi uyarınca marka hükümsüzlük davasının, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılabileceğini, markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum’un taraf gösterilmeyeceğini, doktrinde belirtildiği gibi itiraz edilmediği ve—-tarafından nihaî olarak karara bağlanmadığı için kesinleşmemiş ——kararları aleyhine dava açılamayacağını, kesinleşmiş ——- kararı iptal davasının dinlenme şartı olduğunu, itirazda bulunulmamasının davacının dava açma hakkından vazgeçtiği anlamına geldiğini, herhangi bir itirazda bulunulmaması üzerine tescil edilmiş markalar hakkında hükümsüzlük davası açılması durumunda da —–değil yalnız marka sahibine husumet yöneltilebileceğini, Yargıtay kararlarında da markanın hükümsüzlüğü davasının, —– ve
—–tarafından marka tescil başvurusuna itirazın reddi yönünde verilmiş nihai
bir karar olmadıkça —–yöneltilemeyeceğinin açıkça ifade edildiğini, hükümsüzlük
davasının, sicilde marka sahibi olarak kaydedilen kişiye veya hukuki haleflerine karşı açılacağını, haksız olduğu iddia edilen tescilin Kurum tarafından yapılmasının, müvekkili Kurum’u davalı yapmayacağını, müvekkili Kurum’un, kendisinin hasım olarak gösterilmesini sağlayacak ve davacı aleyhine sonuç doğuracak bir işlem tesis etmemiş olduğunu, bu nedenle Kurum’un pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu talepler yönünden davalı sıfatlarının bulunmadığı ve taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle işbu davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı —– adına tescilli —— tescil numaralı —– markasının markasının davacıya ait marka ile iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu ve kötüniyetli tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Davalı —–vekili süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuş, dosya incelendiğinde; davalının yerleşim yerinin “——-olduğu tespit edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun, “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 156/2. maddesinde “ Kurumun bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Kurum aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, ——Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir” hükmü yer almaktadır.SMK’nun 156/5. Maddesinde de, üçüncü kişi tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Bu düzenlemeler karşısında, marka sahibi davalı’ karşı açılan markanın hükümsüzlüğü ve sicil kaydından terkini davasına bakma yetkisinin, davalının yerleşim yerinin yargı alanı içinde bulunduğu —— Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu, davalı —–tarafından yasal süre içerisinde yetki itirazında bulunulduğu, davalı ——aleyhine açılan davaya bakma yetkisinin de zorunlu yeki kuralı gereğince aynı Mahkemeye ait olduğu anlaşılmakla, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın YETKİSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
Kararın yargı yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, istinaf yargı yoluna başvurulması halinde istinaf talebinin reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize müracaatı halinde dosyanın yetkili ve görevli ——- FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına,Harç ve yargılama giderlerinin yetkili Mahkemece dikkate alınmasına,Dair; davacı vekili ile davalı ——- vekilinin yüzüne karşı, davalı —–vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.