Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/168 E. 2023/47 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/168 Esas
KARAR NO: 2023/47
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARŞI DAVA TARİHİ : 03/11/2021
KARAR TARİHİ: 21/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla, müvekkili ———firmalarından ——– büyük doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından biri olma niteliğini taşıyan, ——– markaları tescil ettirdiğini, ancak bu markaların, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1 (a), (c), (d), 6/9 ve 18/1 maddeleri uyarınca tescil başvurusu yapılan sınıflarda tanımlayıcı ibareler olması nedeni ile tescili edilmelerinin mümkün olmadığını,——– ibaresinin, özellikle yaşadığımız pandemi şartlarında pek çok firma,——, hatta ——-tarafından kullanılan, marka olarak tescil edilebilecek ayırt edici niteliğe haiz olmayan, —— herkes tarafından kullanılan bir ibare olduğunu, ——–ibaresinin davalı tarafın —————karşısında birlikte dayanışma ile aşılabileceğini vurgulamak için kullanıldığını, bu bağlamda kullanılan bir ibarenin, marka olarak tescil edilip davalının tekeline verilemeyeceğini, bunun yanında, ———– ibaresinin bir şirketin mal ve hizmetlerini diğer şirketin mal ve hizmetlerinden ayırt etme vasfını taşımadığından ayırt edici işaret olmadığı, dolayısıyla marka olarak tescil edilemeyecek bir işaret olduğunu, davalının kötü niyetli olarak bu markaların tescil başvurusunu pandemi döneminin başlamasından hemen sonra yaptığını, davacı müvekkili şirketin ve davalı tarafın farklı alanlarda faaliyet göstermesi, müvekkil şirketin ——ibaresini ——–olarak kullanım alanının, davalının her nasılsa tescil edilmiş markalarının tescilli olduğu mal ve emtialarda bulunmamasına rağmen, davalı tarafın marka hakkının sınırını aşar şekilde, hakkını kötüye kullanarak müvekkil şirkete ——numaralı ihtarname ile bu ibareyi kullanmaması için ihtarname gönderdiğini belirterek; müvekkili şirketin her türlü tazminat ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile; davalı ——— hükümsüz sayılmasına ve Markalar Sicilinden terkinine karar verilmesine, dava konusu ——– numaralı markaların davanın sonuçlanmasına kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkili şirketin —- sloganını kullanımlarının hükümsüzlüğü dava edilen——— ibareli markaya karşı ihlal teşkil etmediğinin tespitine, davalı tarafın markalarının haberleşme sınıfında tescilli olmadığı halde müvekkili şirketin ——- sloganını kullanımlarına karşı davalı tarafın saldırgan tutumlarının durdurulmasına ve engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA / Davalı-Karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —-markasının ———- ibareli markasının sahibi olduğunu, —- ibaresinin asli unsur olarak koruma altına alındığını, davacı-karşı davalının ———– markasını ticari faaliyetlerinde ön plana çıkartarak markasal anlamda kullandığını, iddia edildiği gibi—— olarak kullanılmadığını, davacı-karşı davalının tüm ticari faaliyetlerini tanıtmak için bu markayı kullanması nedeniyle SMK’nun 7/2 ve 29. maddeleri uyarınca müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiğini ve TTK’nun 54/2 ve 55/1-a/4 maddesi uyarınca haksız rekabette bulunduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile; davacı-karşı davalı tarafın dava konusu olan —– ibareli markasal kullanımlarının müvekkilinin ———–marka tescillerine yönelik marka ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu faaliyetin önlenmesine ve durdurulmasına, davacı-karşı davalı tarafın sosyal medya hesaplarında, —— ve diğer dijital mecralarda bu marka altında yürüttüğü tüm tanıtım faaliyetinin durdurulmasına, karara riayet edilmediği takdirde markanın kullanıldığı sosyal medya hesaplarına,—— ve dijital mecralara erişimin engellenmesine, masrafı davacı-karşı davalı taraftan alınmak sureti ile; dava konusu——– ibarelerinin kullanıldığı ürünlere, basılı yayınlara, tanıtım vasıtaları ile tabelalara el konulmasına, el konulan bu ürün, tanıtım vasıtası ve tabelaların masrafı davacı-karşı davalı taraftan alınarak imha edilmesine, masrafı davacı- karşı davalı taraftan alınmak sureti ile, verilecek hükmün ——— çapında yayın yapan tirajı yüksek gazetelerden birinde ilanına, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı-karşı davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

KARŞI DAVAYA CEVAP / Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı-karşı davacının markanın ticari hayatta herkesin kullanabileceği bir ibare olması yönündeki iddiaların çelişkili olduğunu belirtmek için verdiği örnekteki marka başvurularının müvekkiline ait olmadığını, ayrıca, bir başvurunun hangi sınıflarda yapıldığının o marka veya ibarenin o sınıflarda kullanıldığı anlamına gelmediğini, davalı-karşı davacının iddiasının aksine —– ibaresinin ——-alanında herkes tarafından kullanılan ve bir işletmenin diğer işletmenin mal ve hizmetlerini ayırt etme niteliği taşımayan, yani ayırt ediciliği olmayan bir ibare olduğunu, müvekkilince ——- ibaresinin sadece bir ———- olarak——-mesajını vermek amacıyla kullanıldığını, müvekkili şirketin kullanımlarının davalı şirket faaliyet alanları kapsamında bulunmadığını, davalının iddia ettiği gibi ——ibaresinin kullanılmadığını, müvekkili şirketin kullanımlarında——ibaresinin herkes tarafından bilinen ve ayırt ediciliğe sahip olan tanınmış marka olarak kabul edilen —— ibaresi ve logoları ile birlikte kullanıldığını, müvekkili şirketin,——– dünyanın her yerinde yürütmekte olduğu reklam ve tanıtım faaliyetlerine paralel bir şekilde slogan olarak kullanmakta olduğu ———– ibaresini kullandığını, davalı-karşı davcı, karşı dava dilekçesinde tazminat hakkını şimdilik saklı tuttuğunu belirtmiş ise de, tazminat talep edilmesi için zorunlu arabuluculuk yoluna başvurması ve bunu tükettikten sonra davasını açması gerektiğini, bu nedenle karşı davanın usulen reddedilmesi gerektiğini, davalı-karşı davacının karşı davasındaki talepler ile müvekkilinin dava dilekçesindeki taleplerin aynı olduğunu, müvekkili tarafından açılan davanın konusunun aynı olması ve zaten Mahkemece davalı-karşı davacının karşı davasındaki talep ve sonuçlara da hükmedileceğinden davalı-karşı davacının karşı dava açmakta hukuki yararı olmadığından karşı davanın reddedilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E /
Asıl dava, davalı-karşı davacı adına tescilli ——— ibaresini marka olarak tescil edilemeyecek ibarelerden olduğu, bu markaların kötü niyetli tescil edildiği iddiasıyla marka hükümsüzlüğü, davacı-karşı davalının—— ibaresini ticari faaliyetleri sırasında——– olarak kullanmasının davalı-karşı davacının —- numaralı ——– tecavüz teşkil edip etmediğinin tespiti davasıdır.
Karşı dava ise, davacı-karşı davalının —– ibaresini ticari faaliyetleri sırasında davalı-karşı davacının markasının tescilli oldukları mal ve hizmetlerde markasal olarak kullandığı ve bu şekilde davalı-karşı davacının ———- markalarına tecavüz teşkil ettiği iddiasıyla açılan marka haklarına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasıdır.
Her ne kadar davalı-karşı davacı tarafça, karşı davada markaya tecavüz edilip edilmediğinin karara bağlanacağını belirterek, davcı-karşı davalının markaya tecavüz etmediklerinin tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verilmesini talep etmişse de, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının —– ibaresini kullanması konusunda uyuşmazlık çıkardığı dosya kapsamı ile sabit olup, karşı dava açılmadan önce davacı-karşı davalı tarafça bu uyuşmazlığın giderilmesi için dava açmakta hukuki yararının mevcut olduğu anlaşılmakla, davalı-karşı davacının itirazının reddine karar verilmiştir.
Dosyaya —— kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; davalı-karşı davacının —başvuru, ————- sınıflarda tescilli oldukları tespit edilmiştir.
Davacı-karşı davalının iştiraki olduğu —– marka tescil başvuru kayıtları incelendiğinde ise; —- markasının ———–tescili için başvuru yapılmışken, bu başvurudan vazgeçildiği için hükümden düştüğü tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış; marka vekili —–tarihli raporda; davalı-karşı davacı adına tescilli ————markaların SMK’nun 5/1-a maddesi bakımından mutlak ret nedeni kapsamında kalmadığı, SMK’nun 5/1-c maddesi anlamında ilgili mal ve hizmetler bakımından doğrudan tanımlayıcı olmadığı, SMK’nun 5/1-d maddesi kapsamında ilgili mal ve hizmetler ile ilgili olarak yaygın kullanılan bir ibare olup olmadığının dosyadaki verilerden tespit edilemediği, davacı-karşı davalı tarafından ——ibaresinin belirli bir mesaj iletmek için slogan olarak kullanılmış olduğu, söz konusu kullanımın markasal olmadığı, davacı-karşı davalı kullanımlarının davalı-karşı davacı markalarının tescili kapsamında yer alan mal ve hizmetlere dair olmadığı, davacı-karşı davalı tarafından ———-altında verilen ——— hizmetleri kapsamında bir kampanya adı ve sloganı olarak kullanılmış olması, bu kapsamda verilen hizmetlerin markasının ———– bir mal veya hizmeti diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için markasal kullanılmamış olması ve söz konusu kullanımların davalı/karşı davacı markalarının tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerde gerçekleşmemiş olması karşısında, tecavüzün söz konusu olmadığına dair görüş bildirilmiştir.
Asıl davada davalı-karşı davacının markalarının hükümsüzlüğü talep edilmiş olduğundan, öncelikle bu konuda inceleme yapılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 25/1 ve 5/1-c maddesi uyarınca ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaların münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilmeleri halinde hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
Yine SMK’nun 25/1 ve 5/1-d maddelerinde ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretlerin de marka olarak tescil edilmeleri halinde hükümsüzlüklerine karar verileceği düzenlenmiştir.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; öncelikle marka tescilinin mutlak ret sebeplerinin sayıldığı SMK’nun 5. maddesi uyarınca değerlendirme yapmak gerekmiştir.
SMK’nun 5. maddesinde sayılan mutlak ret sebeplerinin ortak özelliği, marka olarak tescili talep olunan işaretin kamuyu ilgilendirmesi veya ona mal olmasıdır. Mutlak karakteri gereği, herhangi bir kişinin ileri sürmesine gerek kalmaksızın —– mahkeme tarafından “resen” dikkate alınırlar.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalı-karşı davacıya ait marka tescil kayıtları, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı-karşı davacının hükümsüzlüğü talep edilen ——-ibareli markalarının esas unsurlarının ——– olduğu, bu ibarenin ayırt ediciliği düşük bir marka olmasına rağmen, tescilli oldukları mal ve hizmetler için SMK’nun 5/1-c maddesinde tanımlanan, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırma niteliğinde olmadığı, yine tescilli oldukları mal ve hizmetler için SMK’nun 5/1-d maddesinde tanımlanan ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren bir ibare olmadığı, bu nedenle mutlak ret nedenlerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı-karşı davacının markalarını kötü niyetle tescil ettirdiği iddia edilmişse de, bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, —–uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet tescil başvurusu anında varolmalıdır. Tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değil de başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de tek başına kötüniyetli tescile delalet edemez. Markaların kötü niyetle tescil edildiğinin davacı-karşı davalı tarafça ispat edilmesi gerekir. Somut olayda, davacı-karşı davalı hükümsüzlüğü talep edilen markaların kötü niyetle tescil ettirildiğine dair bir delil sunmamıştır. Davalı-karşı davacının ayırt ediciliği düşük bir markayı veya başkaları tarafından da kullanılan bir ibareyi marka olarak tescil ettirmesinin kötü niyetli tecsil olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, hükümsüzlük davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalının —– ibaresini kullanmasının davalı-karşı davacının markalarına tecavüz teşkil edip etmediği konusunda yapılan incelemede ise;
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinin yollamasıyla SMK’nun 7/2-b maddesinde tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Markaların karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı-karşı davalının uyuşmazlık konusu olan kullanımlarının —– ibaresi olduğu, davalı-karşı davacının markalarının esas unsurunun da —- olduğu, ancak, davalı-karşı davacının markalarının — sınıflarda tescilli oldukları, davacı-karşı davalının ise —- ibaresini —- hizmetleri için kullandığı, davalı-karşı davacının bu sınıfta tescilli markası bulunmadığı gibi, davacı-karşı davalının—-ibaresini kendisine ait bilinirliği oldukça yüksek olan —- markası ile birlikte bir slogan olarak kullandığı, zayıf marka niteliğinde olan —– markasından bu şekilde farklılaştırdığı, her ne kadar davalı-karşı davacı tarafça davacı-karşı davalının —– markasıyla ödeme hizmeti de verdiğini, bu kullanımların kendi markasının tescilli olduğu —- kapsamında olduğunu iddia etmişse de, davacı-karşı davalının —- markasını tek başına kullandığı,—– ibaresini bu markasıyla birlikte kullandığının tespit edilemediği anlaşılmakla, davacı-karşı davalının kullanımlarının davalı-karşı davacının ——— esas unsurlu markaları ile iltibasa neden olmadığı, davalı-karşı davacının marka haklarına tecavüz edilmediği kanaatine varılmakla, asıl davanın kısmen kısmen kabulüne kısmen reddine, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KISMEN KABULÜNE , KISMEN REDDİNE,
Davacı karşı davalının —— işlemlerinde —— sloganını kullanmasının davalı karşı davacının —– markalarına tecavüz etmediğinin ve haksız rekabet teşkil etmediğinin TESPİTİNE,
Davalı karşı davacı tarafça ——- sloganının davacı karşı davalı tarafça kullanılmamasına yönelik muarazasının ÖNLENMESİNE ve GİDERİLMESİNE,
Davacı karşı davalının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı-karşı davalı vekiline sloganın marka hakkına tecavüz etmediğinin ve haksız rekabette bulunmadığının tespiti ve muarazanın önlenmesi ve giderilmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline reddedilen hükümsüzlük davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 1.236,85 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%66) 816,35 TL’nin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, bakiye (%34) 420,50 TL’nin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
Karşı davanın REDDİNE,
Karşı davada alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 930,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 750,40 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davalı-karşı davacıya iadesine,
Davacı-karşı davalı vekiline reddedilen karşı dava üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/02/2023