Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/151 E. 2022/102 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/151 Esas
KARAR NO : 2022/102

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM /Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı Şirkete ait — “—bir marka olduğunu, davacı şirketin bu markası ile —–çapında tanındığını, davalı —-tarafından haksız olarak müvekkili şirkete ait — markası ile iltibas oluşturacak şekilde “——” markasının haksız ve hukuka aykırı olarak tescil edildiğini, davalı şirket tarafından davacıya ait — markasının —- kampanyalarında kullanılmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz edildiğini, davalı şirketin marka tecavüzü oluşturan filleri ile haksız ve hukuka aykırı şekilde—–ve reklamının yapıldığın, davacı şirket tarafından davalı şirketin “— açması üzerine marka tecavüzü nedeniyle Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan inceleme neticesinde davalı şirket yetkilileri hakkında marka tecavüzü suçu nedeniyle — Esas sayılı dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, davalı tarafından müvekkili şirkete ait tescilli “—- markası birebir kullanılarak birebir taklit edildiğini, davacıya ait —- markasının—- “—- ibaresinin başına ve sonuna—- getirerek kullanılmasının —–markasına iltibas oluşturduğunu, kamuoyunda ve tüketici nezdinde aynı markaymış izlenimini uyandırdığını, davalının bu şekilde haksız kazanç elde ettiğini ve davacıyı zarara uğrattığını, davacı tarafından davalı şirkete davacıya ait —– markasının haksız kullanımının durdurulması için —- tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı tarafından — tarihli cevabi ihtarnamesinde markanın haksız kullanımının söz konusu olmadığını, markanın bu şekilde kullanılmaya devam edileceğinin bildirildiğini, davacının markalarının davalı tarafından Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7, 29 ve 30. maddelerine aykırı olarak kullanımının söz konusu olduğunu, davalı şirketin haksız eylemeleri ile müvekkil şirketin sınai mülkiyet haklarına tecavüz ettiğini, davalı şirketin eylemeleri aynı zamanda Türk Ticaret Kanunu kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu, davalı şirketin haksız eylemleri neticesinde müvekkili şirketin marka adının ve ticari itibarının büyük zarar gördüğünü, ticari itibarının zedelendiğini, davalı şirket tarafından müvekkilinin markasına iltibas edecek şekilde marka kullanılması sebebi ile haksız kazanç elde ettiğini, davalının haksız eylemleri neticesinde elde etmiş olduğu karın davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, davalı şirket tarafından kullanılan “——” markasından türetilmiş olup, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalının markasının dava devam ettiği süre boyunca 3. şahıslara devrinin engellenmesi için İhtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca davalı şirkete ait—- üzerinden “—– durdurulması tespit edilen —- sitesinde yapılan —–durdurulması, varsa —- tespiti ile erişime engellenmesi ve içeriklerin kaldırılması gerektiğini belirterek; davanın kabulüne, davalının marka haklarının ihlalini içeren eylemlerin tespitine ve önlenmesine, bu eylemlerin durdurulması için dava devam ederken ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı adına — numaralı “—– hükümsüzlüğüne, dava devem ederken markların 3. şahıslara devrinin engellenmesi içi ihtiyati tedbir kararı verilmesine yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilleri hakkında açılan ceza davasında müvekkillerinin beraat ettiklerini, müvekkilinin —– markasının davacı ile aynı tür mal ve hizmetler için tescilli olmadığını, müvekkilinin markasının —- sınıfta tescilli olduğunu, oysa davacının markasının bu sınıflarda tescilli olmadığını, —- markasının dava dışı çok sayıda firma adına hali hazırda tescilli olduğunu, davacının iddialarının yersiz ve soyut olduğunu, müvekkilinin davacının —– kullanmadığını, davacı markasının tanınmış marka olmadığını ve —- tanınmış marka olarak tescil edilmediğini, —-” markasının benzer olmadığını,—-” ——— kelimesinin————- ifadesinin “———-şeklinde ——— açıklanan nedenlerle, haksız ve yersiz olarak açıldığını iddia ettiği davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalının — tescil numaralı—- markalarının davacıya ait—– markası ile karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olduğu iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü ve davalının bu markaları kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği iddiasıyla açılan tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasıdır.
Dosyaya —getirtilmiş olup, incelendiğinde; —- tescil tarihli, —- markasının—– davacı adına tescilli olduğu, —- tescil numaralı ——— markasının ——. sınıflarda davalı adına tescilli oldukları tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalının markalarının davacının markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer olup olmadıkları, davacının markasının tanınmış marka olup olmadığı, davalının markalarını kullanarak davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmaya çalışıp çalışmadığı, davacının markasının ayırt ediciliğine ve itibarına zarar verip vermediği, davalıya —- hesapları araştırılarak marka kullanımının davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği, davalının —-” ibaresini ürünün özelliklerini vurgulamak—- kullanıp kullanmadığına dair marka uzmanı —- oluşan bilirkişi heyeti — tarihli raporda, davacı adına tescilli —-” markasının “tanınmış marka” olduğu, davalı adına tescilli —-markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu, davalının “— şeklindeki markasal kullanımları ile davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmaya çalıştığı, davacının markasının ayırt ediciliğine ve itibarına zarar verme ihtimali olduğu, davalıya ait i— şeklindeki markasal kullanımlarının davacının — markasından kaynaklı haklarını ihlal ettiği, davalının “—-ibaresini ürünün özelliklerini vurgulamak için ——–ad olarak kullandığı konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığına dair görüş bildirilmiştir.
—- kararı incelendiğinde, katılanın —- sanığın — olduğu, başkasına ait markanın kullanılması suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, sanığın —— ——kullandığı “—kullandığı, müşteki ile sanığın ürünlerinin arasında tasarım benzerliği olmadığı, sanık tarafından müştekinin ——kullanılmadığı, kullanılan “—- ifadesinin —– —-dönüşen bir ifade olarak kullanıldığı ve bu ifadenin —- açılış şeklini ve kullanımını ifade ettiği, marka adı olarak kullanılmadığı, sanığın suç kastı ile hareket ettiğine dair herhangi bir delile rastlanmadığı ve müşteki markasının sanık tarafından ticari gaye ile kullanıldığına dair sanığın savunmasının aksine mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde olunamadığından CMK’ nun 223/2-e bendi uyarınca yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile beraatine, —– kayıtlı el konulmuş ürün yer almadığından müsadere konusunda hüküm tesisine yer olmadığına dair karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmişse de, kararın gerekçesine göre kesinleşmesinin beklenmesinden vazgeçilmiştir.
Davanın çözümü için öncelikle davalının markalarının hükümsüz kılınıp kılınamayacağına dair deliller incelenmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında —— benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın — ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile — yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir.
Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse —- toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu — zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve—- bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.
Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Bu yasal düzenlemeye göre somut olaya bakıldığında; alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile davacı tarafça davacıya—- tanınmış marka olduğuna dair dosyaya yeterli delil sunulmamış, — sektöründen seçilen bilirkişinin de yer aldığı heyetçe hazırlanan bilirkişi raporunda davacının markasının SMK’nun 6/4. maddesi uyarınca tanınmış marka olduğuna dair görüş bildirilmiştir. Ancak davacının markasının tanınmış marka olduğunu sunacağı delillerle ispatlaması gerektiği, —- seçilen bilirkişinin kişisel görüşünün markanın tanınmışlığını kanıtlamaya yeterli olmayacağı anlaşıldığından, davacının markasının tanınmış marka olmadığı, ancak dosyaya yansıyan——– sektöründe ——— yüksek olduğu kanaatine varılmıştır.
Markaların benzerliğine ilişin yapılan incelemede; davalının — markaları ile davacıya ait — tescil numaralı “— ibaresi olduğu, davalının markasında yer alan—– davalının markalarını davacının markasından farklılaştırmaya yetmediği, davacıya ait — —– bilinirliği de dikkate alındığında, ortalama tüketiciye hitap eden markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, tüketicilerin farklı bir marka ile karşı karşıya kaldıklarını fark etseler dahi, bu markaların davacı şirketin seri markaları olduklarını düşünerek, iki firma arasında bağlantı olduğunu düşünebilecekleri kanaatine varılmıştır. Benzer markaların hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi için aynı zamanda tescil sınıflarının da aynı veya benzer olması gerektiği, bu konuda yapılan incelemede davacının— markasının –” markasının ise ———. sınıfta tescilli olduğu, markanın koruma kapsamında yer alan “—- dışında tescil kapsamının davacının markası ile ortak olduğu, bu nedenle markanın —- olmayan — dışında kalan mal ve hizmetler için hükümsüz kılınması gerektiği, davalının — markasının ise —sınıflarda tescilli olduğu, bu markanın tescili kapsamında davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin veya benzerlerinin bulunmadığı, bu nedenle bu marka için hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; davalının ———görüntüsüne yer verildiği, ——- markasının—- üzerinde kullanıldığı, davalının bu şekilde —- üzerinde kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davalının — tescil numaralı —- markasının davacının markasından daha sonra tescil edilmiş olması nedeniyle — ürünleri için tescilli olmasının SMK’nun 155/1. maddesi uyarınca savunma gerekçesi olarak ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalının — tescil numaralı — markasının —ve hizmetler için KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Davalının “– markalarını — ——-ürünlerinde kullanmasının davacının —” markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE,
Davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden bu marka kullanımlarının ÖNLENMESİNE, YASAKLANMASINA,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline kabul edilen marka hükümsüzlüğü davası yönünden— gereğince takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline kabul edilen markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası yönünden—takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen marka hükümsüzlüğü davası üzerinden—takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 47,20 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.947,2‬0 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (% 64) 2.526,21 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (% 36) 1.420,99 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.