Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/134 E. 2023/74 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/134 Esas
KARAR NO: 2023/74
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/08/2021
KARAR TARİHİ:13/04/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacılar vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı —— yılların başında ——- kurulduklarını, yenilikçi buluşları ile tanındıklarını, ilk olarak —— parçaları üretimi yaparak piyasaya girdiklerini, —yılında kurulan diğer davacı şirketin ise hırdavat ürünleri konusunda faaliyet gösterdiğini, davacıların —— yansı sıra —-nezdinde de başkan yardımcısı—-adına tescilli olduklarını, —- ürünlerini —–bu yana ——–vasıtasıyla satışa sunduklarını, dava dışı bir şirketin davalı şirket ile yaşadığı uyuşmazlığın çözümü için davacılara başvurması üzerine yapılan araştırmada davalı şirketten haberdar olduklarını, davalı şirketin ——adlı internet sitesinde davacı şirketlerle bağlantılıymış izlenimi vererek faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanında —-ibaresine yer verdiği gibi ——– da tescil ettirdiğini tespit ettiklerini, davalıya ——- bu konuda ihtarname gönderdiklerini, davalı şirket ———- davacı şirketlerle ilgili atıfların kaldırılacağına dair cevap verdiğini, davalıya ait internet sitesinden davacı şirketlerin internet sitelerine yapılan yönlendirmeler kaldırılmışsa da, davacı şirketlere ait tarihçenin tamamen kopyalanarak siteye koyulduğunu, davalı tarafa ——- tarihinde yeniden tüm referansların kaldırılması için ihtar yapıldığını, davalının bu kez internet sitesini tamamen değiştirerek —– ibaresine ve davacıların—– faaliyet gösterdikleri binanın resmine yer verildiğini,—– ibaresinin davacıların ticaret unvanına atıf yaptığını, davalı şirket —-kurulmasına rağmen —- aşkın deneyimden bahsedildiğini, davacıların intrenet sitesindeki tarihçeye ait resimlerin dahi bire bir kopyalandığını, bu durumun——- yevmiye numaralı tutanakları ile tespit edildiğini, davalı şirket —- isimli kanalda —– yine davacı şirketlerle bağlantıları olduğuna dair beyanlarda bulunduğunu, davacı şirketlerin —–Şirketi olduğunu, —- yılından bu yana—- markalı hırdavat ürünlerini davacılardan alarak —— satışını yaptığını, davacıların markayı bu tarihten beri hırdavat üzerinde kullandığını, davalının marka tescilinin———-hırdavat eşyalarını da kapsadığını, bu nedenle davalının markasının SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müşterilerin markaları karıştırmaları sonucunda davacıların markasının zarar görebileceğini, davalıya ait markanın kötü niyetli olarak tescil edildiğini, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalının gönderilen ihtarnamelere rağmen kullanımlarını sürdürdüklerini, bu nedenlerle davalının markasının SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüz kılınması gerektiğini, davacıların markalarının Paris Sözleşmesi 1. Mükerrer 6. maddesi uyarınca tanınmış marka olduğunu, davalının davacılara ait markaların tanınmışlığından haksız olarak ayarlanmaya çalıştığını ve davacı markalarının itibarının zarar görebileceğini, ayırt edici karakterinin zedelenebileceğini, bu nedenle davalının markasının SMK’nun 6/4 ve 6/5. maddeleri uyarınca da hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının markasının davacıların ticaret unvanından doğan haklarının da zarara uğramasına neden olacağını, bu nedenle davalının markasının SMK’nun 6/6. maddesi uyarınca da hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının eylemlerinin haksız rekabet olduğunu beyan ederek; mevcut durumun muhafazası ve davanın etkinliğini sağlamak amacı ile duruşmasız ve tebligatsız olarak;———- olası devrinin hüküm kesinleşinceye dek önlenmesi ve devrin sicile kaydı için Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 28. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. vd. maddeleri uyarınca, ilgili markanın sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına ve bu hususun ——-bildirilmesine, müvekkili şirketin——- markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı şirket adına kayıtlı—- adından ve içeriğinden kaynaklı ———-uyarınca haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitine, maddi durumun ortadan kaldırılmasına, men’ine, ref’ine, haksız rekabet teşkil eden ve müvekkillerinin yetkili temsilcisi olduğu yönünde yanıltıcı izlenim yaratan tüm haksız kullanımların sona erdirilmesine, bu yönde izlenim yaratan tüm ifadelerin ve kullanımların bulundukları içeriklerden kaldırılmasına, haksız rekabet teşkil eden ———adının iptaline ve sicilden terkinine, davanın kabul edilmesi halinde, kesinleşmiş mahkeme kararının — bütününde yayın yapan ——– masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere yayınlanmasına, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVAYA CEVAP / Davalı şirket yetkilisi —- sunduğu cevap dilekçesinde; —— yılında —- kurulduğunu, şirketin —– olduğunu, kendisinin ——– şirketlerinin hissedarı, —- olduğunu, davalı şirkette—-sahibi olan ——— şirketlerinin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, ——olduğunu, ———- unvanını kullanmasını onayladığını, ——- unvanının kullanıldığını, davacı şirketlerin ortakları olan diğer —— arasında yaşanan sorunlar nedeniyle bu uyuşmazlığın çıktığını,——— üzerinden ——— işbirliği için —–yapıldığını, —— şirketin limited şirketten —- dönüştürüldüğünü,—–verdiğini,—- taşıdıklarını, ———— tescil belgelerinin olduğunu, kendilerine gelen el aletleri taleplerini ve müşterilerini direkt ———- ilettiklerini, bu sebeple rekabetin söz konusu olmadığını, kendilerinin faaliyetlerinin ——– olduğunu, bu durumda haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, davacının unvanlarını sicilden silinmesinin talebine itiraz ettiklerini belirterek, davacının açmış olduğu davanın reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacılara ait —— tescilsiz olarak kullanılması suretiyle hak elde ettikleri, davacının markalarının tanınmış marka olduğu, davalının ——-markasının kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü, davalının ticaret unvanında ——-ibaresini kullanmasının, internet sitesinde davacı şirketlerle bağlantılı olduğu izlenimini veren yayınlar yapmasının ve ———- adını kullanmasının haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla açılan haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve alan adının iptali ve davasıdır.
Dosyaya—- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;—– tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. ——–adı için —- tarihinde davalı şirket adına—- tarafından yapılan başvuru sonucunda tahsis edildiği bildirilmiştir.
—–kaydı dosya içerisine getirtilmiş olup, incelendiğinde; davalı şirketin tescil tarihinin —- ortağının ve yetkilisinin—–olduğu tespit edilmiştir.
Davacılar vekili müvekkillerinin —–markalı ürünlerin —– satışlarını dava dışı —– yaptırdıklarını beyan ettiğinden, davalının markasının tescil tarihinden önceki tarihlerde davacılar adına —– markalı ürünlerin satışını yapıp yapmadığına dair ticari defter ve kayıtlarını dosyaya sunması istenilmiş, kayıt ve belgelerin yerinde incelenmesi talep edilmiş ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, teknik inceleme neticesinde; marka uzmanı ——— tarihli heyet raporunda; ———incelendiğinde; yalnızca raporda yer verilen görselin olduğu, içerikte herhangi bir verinin yer almadığı ve sitenin henüz yapım aşamasında olduğu, site tescil bilgilerinde; alan adının ——- firması tarafından ——— tarihinde kayıt edildiği ve kayıt süresinin —–tarihinde son bulacağı, site yer ve erişim sağlayıcısının ———-firması olduğu, sitenin —- tarihlerini içerir—-olduğu, site tescil bilgilerinde alan adının ——- tarihi itibariyle davalı firma adına kayıtlı olması sebebiyle —-yer alan arşiv kayıtlarında yapılan incelemede; sitenin ——- yıllarını kapsayan arşiv kayıtlarında; ————- verildiği, —— onlarca yıllık deneyime sahip ——— mühendislik çözümleri geliştirdiğine dair bilginin yer aldığı, sitede ———olduğunun tespit edildiği, ———- adlı site üzerinde yapılan incelemede; sitede ———-aşan bir deneyimi olduğu, ———-ithalatçısı olduğu, sitede halihazırda —- yer aldığı, siteye ait ———– arşiv kaydı olduğu, sitede —————– ibareli ürünlerin yer aldığı —bilgilerinde; —- ———markasının davalı şirket adına —– nezdinde tescil edilmiş olduğu, davacılardan —- tarafından —-dava dışı ——– dava konusu marka ile ilgili süreklilik arz edecek şekilde ———– davalı adına ———- maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davalının eylemlerinin TTK’nun 55/1-a-2 ve 55/1-a- 4. maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğine dair görüş bildirmişlerdir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 25/1 ve 6/3. maddeleri uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin marka hükümsüzlüğü talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Davacıların —- tescilli markaları yoktur. Davacılar —– markalı ürünleri dava dışı ——– sattıklarını ve davalının marka tescil başvurusundan önce marka üzerinde tescilsiz kullanım yoluyla hak kazandıklarını iddia etmişse de, dava dışı şirkete ait ticari kayıtlar üzerinde yapılan incelemede bir kısım ürünlerin —– tarafından davacı şirketlerden satın alındığı, yani ithal edildiği tespit edilmişse de, bu ürünlerin ———–markasıyla satıldığına, davacıların markasının davalının marka tescil başvuru tarihi olan —– tarihinden önce bu şekilde bilinir hale geldiğine dair bir delil elde edilememiştir. Bu nedenle davacıların, davalının marka tescil başvuru tarihi olan—– tarihinden önce tescilsiz kullanım yoluyla marka üzerinde hak elde ettiklerinin kanıtlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın —– ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir. 6769 sayılı SMK’nın 6/4.maddesi uyarınca, Paris Sözleşmesi’nin 1.mükerrer 6.maddesi anlamında — tescilli olmayan, ancak ———çevrede tanınmış olan markaların varlığı halinde de, başvuruya bu gerekçeyle itiraz halinde marka başvurusunun reddine karar verilmelidir.
Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.
Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, davacıların davalının markasından daha önce —— tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış bir markaları mevcut olmadığından, ayrıca davacılara ait ——— tanınmış bir marka olduğuna dair de dosyada yeterli delil bulunmadığından, davacıların markasının SMK’nun 6/4. maddesinde tanımlanan Paris Sözleşmesinin 1’inci mükerrer 6’ıncı maddesi bağlamında da tanınmış bir marka olduğu ispatlanamadığından, SMK’nun 6/4 ve 6/5. maddelerindeki hükümsüzlük koşullarının da mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
SMK’nun 6/6. maddesinde ise tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir.
Almanya’da tescilli ve faaliyette bulunan davacıların ticaret unvanında davalının markasının esas unsuru olan ——– ibaresinin aynen mevcut olduğu, davacıların ticaret unvanlarının davalının markasının başvuru tarihinden önce —— tescil edilerek kullanılmaya başlandığı tespit edilmişse de, davacı şirketlerin ——– tescilli bir ticaret unvanının mevcut olmadığı, bu nedenle SMK’nun 6/6. maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Toplanan deliller, davalıya ait ——- kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile, davalı şirketin ——- tarihinde tescil edildiği, şirketin ilk ortakları arasında davacı şirketler ile ortaklık ilişkileri bulunan ——— bulunduğu, davacı şirketin yetkilisinin de —– olup, davalı şirketin eski ortağı ——- soyadlarının aynı olduğu, davalı şirketin markasını kötü niyetle tescil ettirdiğinin davacılar tarafından ispatlanması gerektiği, bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiğinin her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, —— uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescillerinin kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edildiği, kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyetin tescil başvurusu anında var olması gerektiği, tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değil de başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de tek başına kötüniyetli tescile delalet etmeyeceği, davalının davaya konu markasını davacı şirketlerin ortağı ile akraba olan ——– bilgisi dahilinde tescil ettirdiği, o tarihten bu yana da ticari faaliyetlerinde kullandığı, davacıların markalarını kullanmalarına engel olmak amacını taşımadığı gibi güveni kötüye kullanmasının da söz konusu olmadığı, davalının markasının davacılara ait ve ——– tescilli olmayan marka ile benzer olmasının da tek başına kötüniyetli tescile delil olamayacağı, bu nedenle davalının markasının kötüniyetle tescil edilmediği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davalının markasının tescil edildiği —— tarihinden dava tarihine kadar yaklaşık — adının tahsis tarihi olan— tarihinden dava tarihine kadar yaklaşık —-geçtiği, davacıların — ticari faaliyette bulunduklarını iddia etmelerine rağmen bu markanın tescil edilmesine ve kullanımına 7 yıl, alan adının kullanımına yaklaşık 10 yıl boyunca sessiz kaldıkları, davalıya ilk olarak —– tarihinde ihtarname gönderdikleri, davalının markasının kötüniyetle tescil edilmediği, SMK’nun 25/6. maddesinde yer alan 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra markanın hükümsüzlüğü için dava açıldığı, davacıların markasının ——tescilli olmaması nedeniyle SMK’nun 25/6. maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı düşünülse bile, MK’nun 2. maddesi uyarınca 7 yıl sonra hükümsüzlük ve marka haklarına tecavüz davası ile 10 yıl sonra alan adının iptali davası açılmasının iyiniyetli olmadığı, hukukun kötüniyeti korumayacağı da anlaşıldığından, marka hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüz ve alan adının iptali davalarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacıların haksız rekabete ilişkin talepleriyle ilgili yapılan incelemede; Türk Ticaret Kanununun 55/1-a-4. maddesinde, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ile, davalının——–adlı internet sitesinde yapılan inceleme sonucunda, internet sitesinde davacı şirketin ——–binasının fotoğrafının kullanıldığı, davacı şirketin tarihçesine yer verildiğinin tespit edildiği, bu kullanımlar nedeniyle tüketicilerin davalı şirket ile davacı şirket arasında bağlantı olduğunu düşünebilecekleri, böyle bir bağlantı mevcut olmadığından bu kullanımların aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu, TTK’nun 55/1-a-4. maddesi uyarınca haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmakla, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının ———adlı internet sitesinde davacı şirketin ———- binasının fotoğrafını kullanmak, tarihçesine yer vermek, davacı şirket ile bağlantılı olduklarına dair açıklamalar yapmak suretiyle HAKSIZ REKABETTE BULUNDUKLARININ TESPİTİNE,
Haksız rekabet teşkil eden maddi durumun ortadan KALDIRILMASINA, MEN’İNE, REF’İNE, haksız rekabet teşkil eden ve davalının davacı şirket ile bağlantılı olduğu yönünde yanıltıcı izlenim yaratan tüm haksız kullanımların SONA ERDİRİLMESİNE, buna ilişkin tüm ifadelerin ve kullanımların internet sitesinden ve arşiv kayıtlarından KALDIRILMASINA,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,6‬0 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 6.341,45‬ TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre, (%34) 2.156,10 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%66) 4.185,35‬ TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/04/2023