Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/120 E. 2023/158 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/120
KARAR NO : 2023/158

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2021
KARAR TARİHİ : 07/09/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;

İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının 2016 yılının son aylarında kurulduğunu, 2017 yılında yurtdışı kaynaklı fondan yatırım almış ve faaliyetlerini hızlandırdığını, 2. El araç alım-satımını kendisine ait dijital platformlar üzerinden gerçekleştirilmesine dayalı modern bir internet girişimi olduğunu, internet sitesi ve diğer dijital platformlar üzerinden tüketici tarafından kendisine bilgileri verilen otomobillerin ekspertizini yaparak bir fiyat belirleyip akabinde kısa sürede teklif sunarak tüketicinin kabulü halinde aracın satın alınması daha sonra da alınan araçların çoğunlukla ticari şirketlere ve 3. Şahıslara satılması ile bu işlemden kazanç sağlanması şeklinde işlediğini, bu iş kapsamında birçok farklı bölgede oto ekspertiz ve araç alım noktaları oluşturduğunu, bu noktalarda teknolojik altyapı oluşturulmuş, alanında uzman personel istihdam edilmiş olup şirket merkezi ve diğer elemanları ile koordineli bir sistem kurulduğunu,—–markasını tescil ettirdiğini, —- numaralı “—–” markası ile 16.10.2017 tescil tarihli —– numaralı “—–” markalarının sahibi iken, —-Noterliği’nin —-Yevmiye Numaralı ve 23.01.2020 tarihli marka devir sözleşmesi ile —- ibareli markayı diğer davacı —– devrettiğini, — aynı iş kolunda faaliyetini sürdürdüğünü, davalı tarafça “—-” ibareli markanın tescili için TPE’ye başvuru yapılmış, ilgili başvurudan haberdar olur olmaz tarafımızca 29 Nisan 2019 —– Sayılı bültende yayınlanan ve tescili talep edilen —- marka başvurusuna itiraz edilmiş ve nitekim davalının—- ibareli marka başvurusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 28.07.2020 tarihli kararı ile kısmen reddedilmiş ve —— ibaresinin TESCİL EDİLEMEYECEĞİ görüş ve kanaatine varıldığını, davalı tarafça yine aynı şekilde 09.04.2019 tarihli —–sayılı 35,36,37,38,39 ve 42.sınıflarda tescilli —- ibareli markanın ise tescil edildiğini, —-. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dava dosyası ile marka hakkına tecavüz sebebiyle tazminat istemli davanın açılmasından bir süre sonra davalı tarafın, adına tescilli olan ” —- ibaresini çok yaygın olarak kullanmaya başladığını, davalının kötüniyetli olduğunu, —– sayı ile tescilli —- markasını da kötüniyetle tescil ettirdiği, zira müvekkillerimiz markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık ve bilinirlikten kötüniyetle istifade etmekten başka bir amaç gütmediği, davacının —- isimli şirketle görüşmeler yaparak markayı satın almayı planlarken vazgeçerek, TPE nezdinde “—- ve ” —– ibareli markaları tescil ettirmesinin kötüniyetli tescil ettirdiğini, davalı şirketin üst düzey yöneticileri 2018 yılı içerisinde müvekkil şirket yetkilileri ile görüşerek davacı şirketteki yabancı fona ait hisseler ve iş modeli ile ilgili görüşmelerin yapıldığı ancak anlaşma sağlanmadığı, sonrasında davalının kendi ilan sitesine ek olarak —– adı ile davacının kullandığı iş modeline de adım atarak davacının tescilli markasına tecavüz eylemlerinin başladığını, bu hususa ilişkin mail yazışmalarının olduğunu, mail incelendiğinde görüleceği üzere,—– iştiraklerinden biri olan —- adına —- konumunda bulunan —–, davacılara ait marka hakkında sunum talep etmiş ve müvekkil tarafından talep doğrultusunda markaya ilişkin sunum hazırlanarak,—- kurucusu ve sahibi —-13.04.2018 tarihli e-mail ile gönderildiğini, davacının —– isimli şubelerini açtığı ilk yıllarda, aracını satmak isteyen müşterilerinin ekspertizi dava dışı —– isimli firma tarafından yapıldığını, —- isimli firmanın, davalı —- iştiraki olup, davalı—– isimli şirketin a grubu en büyük paya sahip hissedarı olduğunu, dolayısıyla davalı şirket, davacı şirketin mevcut durumundan, markasından, potansiyelinden en başından bu yana haberdar olup, hissedarı olduğu —- isimli şirketle de geçmiş dönemde çalıştığını, davalının — ibaresine başvuru yaparak, ilgili başvurunun reddedilme ihtimaline karşılık —– ibaresinden bir türlü vazgeçmeyerek —–ibaresini de tescil ettirmeye çalışmasının kötüniyeti açıkça ortaya koyduğunu, yani potansiyel tüketici kitlesi, önceleri davacının sahibi olduğu—-şubesine geldiğinde, aracının ekspertizi —- isimli ekspertiz firmasında yapıldığından, davalı şirket de davacıya ait müşteri portföyünü —–markası yaratarak yine kendi hissedarı olduğu —- yeni kurduğu önceleri bizzat —- olarak kullandığı sonrasında —-olarak kullandıklarını iddia ettikleri ekspertiz noktalarına çekmeyi amaçladığını, davalının —-sayı ile tescilli ” —- ” markasının tescilinin MK 2 maddesine açık bir aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle markanın hükümsüz kılınmasının gerektiğini, davalı ve davacı şirketin somut fiillerine yani ticari kazanç sağlama yöntemlerine bakıldığında aynı mal ve hizmet sınıfında yer almanın da ötesinde birebir aynı yöntem ve iş modelini izlediklerini, davalı şirketin önceden sadece internet ilanları üzerinden hareket eden “—- benzeri olan—- şeklinde bir faaliyet gösterirken sonrasında tıpkı müvekkil şirket gibi direkt tüketicinin araçlarını 2. El olarak hızlı bir şekilde satın alma yöntemini kullanmaya başladığını, davalının yakın tarihte aynı yöntemi kullanmaya başlamış ve aynı yöntemi kullanmanın ötesine de geçerek reklamlarında davacıya ait tescilli markaya ilişkin hakka tecavüz eder nitelikte eylemlerde bulunduğunu, aynı satış ve pazarlama yöntemi kullanılmasında bir itirazlarının olmadığını ve fakat ek olarak akabinde davacının tescilli markasının haksız ve iltibas yaratacak şekilde kullanılması tamamen kötüniyetli ve müvekkilin bilinirliğinden ve tanınmışlığından faydalanarak üst sıralarda yer almak, ön plana çıkmak çabası olduğunu, davacı şirket reklam ve tanıtım faaliyetleri kapsamında televizyon, radyo, internet ilanları, billboard, taşıt giydirme (otobüs,minibüs,servis aracı) vb. bir çok faaliyette bulunduğunu, çok ciddi harcamalar ve yatırımlar yaptığını, davacının büyük emek sarf ederek ayrıcalık kazandırdığı ve bilinir hale getirdiği markanın özellikle fizibilite raporlarını, mevcut potansiyelini görmeleri üzerine davalı tarafça—–ibaresine başvurarak tescil ettirmiş olmaları tamamen kötüniyetli bir tescil olduğunu, davalı tarafın —–Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dilekçelerde (YİDK kararı iptali istemiyle) ” söz konusu görüşmelerin gizlilik çerçevesinde yapıldığını” iddia ederek, bu hususu inkâr ettiklerini, davalı adına tescil edilen 09.04.2019 tarihli —-sayılı 35,36,37,38,39 ve 42.sınıflarda tescilli —– markasının hükümsüzlüğünün tespiti ve terkinine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.

DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı—– yılında kurulmuş —- otomobil alım satımı pazarında — pazar yeri olan —- internet sitesinin ve—-cihazlar için hazırlanan —– mobil uygulamasının sahibi olduğunu, internetten araç almayı ve satmayı güvenilir kolay ve konforlu kılmak üzere sistemi kurarak iyileştirmeyi amaçladığını, araç ilanı vermek isteyen veya araç almak isteyenlerin —- mobil uygulaması ile her an her yerden işlem yapabildiğini, 2016 yılında —-bünyesinde bulunan —–ailesine katıldığını, davalının —- bünyesinde alt marka olarak yer alan —- markası için 2019 yılında Mart ayında—– web sitesinde ve sosyal medyada lansman yaptığını, bu alt marka ile —-internet sitesi ve mobil uygulaması üzerinden online araç alım satım ve değerleme hizmeti verdiğini—-ve—–no ile tescil edildiğini, —- sayılı marka başvurusunu yaptıklarını, ancak davacının yaptığı itiraz üzerine 35 ve 36 sınıftaki bir bir kısım hizmetler için kısmen reddedilen markanın tescil sürecinin tamamlanmak üzere olduğunu, davalının —- ne olur başvurusunun yayınlanması üzerine—-nolu davacılar tarafından davacılar adına kayıtlı olan —– ve—- sayılı markalara dayanılarak itiraz edildiğini, itiraz üzerine başvurularının 35. sınıftaki hizmetlerin bir kısmı ile 36 sınıftaki hizmetlerin tamamı bakımından kısmen reddedildiğini, kısmi Red kararlarına karşı yapılan itirazların YİDK tarafından reddedildiğini, YİDK kararının iptali için —-FSHM’nin —–sayılı dosyasından işlem gören davanın derdest olduğunu, aynı zamanda Davalı tarafından davacılara ait markalar aleyhine marka hakkına tecavüz teşkil etmediğini tespiti için —- FSHHM’nde —- esas sayılı da menfi tespit davasının 02.03.2021 tarihinde açıldığını ve davanın derdest olduğunu, davacılar tarafından—-FSHHM’nin—–esas sayılı dosyası ile menfi tespit davasından çok kısa bir süre önce marka hakkında tecavüz haksız rekabet ve tazminat talepli davadan haberdar olunduğunu, Söz konusu dava ile davacılar tarafından davalarının—- kullanımlarından kaynaklanan davacılara ait —- markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilen fiillerin tespiti, durdurulması, önlenmesi, —–alan adına erişimin engellenmesi ve 75.000- TL maddi 10.000 TL manevi tazminatı hükmedilmesinin talep edildiği, söz konusu davanın da derdest olduğu, mahkemece davalı müvekkillerinin davaya konu fiili kullanımların önlenmemesi yönünde ters ihtiyati tedbire hükmedildiği ve davacıların tedbire itirazlarının reddine karar verildiği, konusu —– esas sayılı dosyada davalının dava konusu —–markasal kullanımlarının davacılara ait—– markaları ile karıştırılma ihtimali yaratmadığının tespit edilmesi üzerine davacıların iş bu hükümsüzlük davasını ikame ettiği, davacıların iş bu davayı açmakta hukuki menfaatlerinin bulunmadığını, Zira söz konusu marka ile davacının markaları arasında benzerlik olmadığını, aynı zamanda her iki markada ortak olan tek unsurun zayıf —-ibaresi olduğunu,—- ibaresinin kimsenin tekeline bırakılamayacak türden ve jenerik bir ibare olduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini,— nolu davacının —- markalarına dayalı olarak ileri sürüldüğünü, —-nolu davacı’nın ile bu davacıya ait —-markası bakımından davalarının kötü niyet iddialarına yönelik hiçbir bilgi ve belgeye yer verilmediğini, davacıların kötü niyet iddiaları dayanağı olarak davalı şirketin—-nolu Davacı —- ile görüşmeler yaptığı ve bilahare Davacı adına tescilli markaların toplumda ulaştığı bilinirlik ve kötü niyetten istifade etmek amacıyla yapıldığı iddiasının olduğunu, Kötü niyet iddiasının ikinci dayanağının ise Davacı —– isimli şubelerini açtığı ilk yıllarda aracı satmak isteyen müşterilerin ekspertizinin dava dışı —– isimli firma tarafından yapıldığını ve bu firmanın davalı şirketin iştiraki olup davalının bu firmanın A grubu en büyük paya sahip hissedarı olduğu iddiası olduğu, yani davalının davacının markalarından ve faaliyetlerinden haberdar olmamasının mümkün olduğu belirtildiği, bu iddiaların Kötü niyeti ispata yeterli olmadığını, davacıların kötü niyet iddialarının ilk dayanağı bakımından davalarının—- ibareli marka başvurularında bulunmadan önce davacılardan —– ile iletişime geçerek bu şirkete ait markaları satın almayı teklif ettiği iddia edildiği ancak davacılar tarafından ek 2 altında sunulan mail yazışması incelendiğinde Bu iletişimin —- nolu davacı ile değil —- nolu Davacı—-ile gerçekleştiğinin görüldüğü benzer şekilde davalı Ya iletilen sunumunda sadece —— Şirketi hakkında ve bu şirketin faaliyetlerine ilişkin olup söz konusu sunum içerisinde diğer Davacı —–markasına ilgili herhangi bir bilginin yer almadığını, davalı şirketin basiretli Tacir olarak —- şirketi ile görüşme yapmış olmasının kötü niyeti kabul ettiği anlamına gelmeyeceğini, davacıların —–markaları’nın ayırt ediciliğinin zayıf olduğu,—–ibaresinin kimsenin tekeline bırakılamayacağı, —- ibarisinin hem bozuk paranın çıkardığı ses olup hem de peşin ve hemen anlamına geldiğini, davacı şirketler tarafından yaratılmamış Davacı şirketlerin markalarından daha önceye giden tescillere konu edilmiş hızlı ve peşin ödeme anlamında kullanımı bulunan ve sözlük anlamı da olan Dolayısıyla davacıların tek eline bırakılması mümkün olmayan —– ibaresinin Davalı tarafından davaya konu —- markası kapsamında tescil ile konu edilmesinin kötü niyetli olduğunun söylenemeyeceğini, davacının mobil uygulama ya da web sitesi üzerinden çevrimiçi değerleme yapması ekspertiz hizmeti vermesi ve araç sahiplerinden arabalarını satın alınmasının şeklindeki iş modelinin Davacı tarafından icat edilmiş bir iş modeli olmadı aynı iş modelinin—-ve benzeri web sitelerinde de uygulandığını, bu nedenle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi talep ettikleri beyan etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, —– tescil numaralı markasının 35, 36, 37, 38 ve 42. Sınıflarda tescilli —– markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasıdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kaynağını, davalı adına tescilli—- tescil numaralı —- + Şekil” markasının davacılar adına tescilli —-tescil numaralı “—- + Şekil” ve —- tescil numaralı “—- + Şekil” markaları ile benzer olup olmadığı, kötü niyetle tescil edilip edilmediği, bu nedenle hükümsüzlüğüne karar verilip verilemeyeceği, davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, “—–” ibaresinin zayıf marka olup olmadığı hususları oluşturmaktadır. 6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir. 6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir. Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.Dosyaya Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; —- tescil numaralı ŞEKİL markasının 12, 35, 36 ve 37 sınıfta 18/12/2018 tarihinde, —-tescil numaralı ŞEKİL markasının 12, 35, 36 ve 37. Sınıfta 16/10/2017 tarihinde davacı —-adına tescil edildiği, —- tescil numaralı ŞEKİL markasının 02/06/2009 tarihinde 35 ve 41. Sınıflarda, —–tescil numaralı ŞEKİL markasının 09, 12, 16, 35, 36, 37, 38, 39, 41 ve 42. Sınıflarda 13/03/2018 tarihinde, —— tescil numaralı ŞEKİL markasının 30/11/2017 tarihinde 35. Sınıfta davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.Ticaret sicil kaydı dosya içerisine getirtilmiş olup incelendiğinde; davacı —- 01/12/2016 tarihinde, davacı —- şirketinin 13/01/2020 tarihinde, davalı —– ise 22/01/2020 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.

Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalı adına tescilli —– tescil numaralı —- Şekil” markasının davacılar adına tescilli —- tescil numaralı —- Şekil” ve —- tescil numaralı—–Şekil” markaları ile benzer olup olmadığı, kötü niyetle tescil edilip edilmediği, bu nedenle hükümsüzlüğüne karar verilip verilemeyeceğine dair marka uzmanı —-ve —- ile otomotiv sektörü uzmanı —– oluşan 04/07/2022 tarihli heyet raporunda —- no ile tescilli ŞEKİL+—- no ile tescilli ŞEKİL+—-markaların Türk Patent nezdinde davacı adına tescilli olduğu, —-no ile tescilli ŞEKİL —şekil markasının Türk Patent nezdinde davalı adına tescilli olduğu, —- ibaresinin tek başına 35. Sınıfta yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mal ve hizmetlerin biraraya getirilmesi (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) hizmetlerinde ayırt ediciliği zayıf bir ibare/marka olduğu, Davacı adına—-no ile tescilli ŞEKİL, —-no ile tescilli ŞEKİL ile davalı adına —-no ile tescilli ŞEKİL markaların ortak olarak 35/36/37. Sınıflarda yer alan aynı hizmetlerde tescil edilmiş oldukları, ancak renk, kompozisyon, görsel, fonetik ve kavramsal olarak farklı olduğu, benzer olmadığı, Davalının davaya konu marka başvurusunu kötüniyetle yaptığına ilişkin kanaatimizin oluşmadığına dair görüş bildirmişlerdir.

Davacılar vekilinin önceki rapora yaptıkları itirazlar da değerlendirilmek suretiyle davalı adına tescilli —- tescil numaralı “—- + Şekil” markasının davacılar adına tescilli —- tescil numaralı —-+Şekil” ve—-tescil numaralı —-+Şekil” markaları ile benzer olup olmadığı, kötü niyetle tescil edilip edilmediği, —- ibaresinin zayıf marka olup olmadığı, davacıların markalarının kullanımları nedeniyle belli bir ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı konusunda marka uzmanı —- ile —- ve otomotiv sektörü uzmanı —- oluşan 28/03/2023 tarihli heyet raporunda; Davacılar adına tescilli —numaralı ŞEKİL ve —-numaralı ibareli markalar ile Davalı adına tescilli — numaralı ve ŞEKİL ibareli marka arasında iltibas veya karıştırılma ihtimali bulunmadığı, “—-” ibaresinin zayıf marka olarak nitelendirilebileceği, Davacılar tarafından “—-” markasının kendi sektöründeki kullanımı neticesinde yüksek seviyede bir ayırt edicilik kazanmadığı, markada tek başına “——” ibaresi yer almadığından bir bütün olarak “—-” ve “——-” markalarının da zayıf marka olarak değerlendirilmemesi gerektiğine dair görüş bildirmişlerdir.
Bu tespitlerden sonra davacı tarafın iltibas yönündeki iddiaları değerlendirilmiş, —- tescil numaralı ŞEKİL markasının 12, 35, 36 ve 37 sınıfta 18/12/2018 tarihinde, —-tescil numaralı ŞEKİL markasının 12, 35, 36 ve 37. Sınıfta 16/10/2017 tarihinde davacı — ŞİRKETİ adına tescil edildiği, —-tescil numaralı ŞEKİL markasının 02/06/2009 tarihinde 35 ve 41. Sınıflarda, —- tescil numaralı ŞEKİL markasının 09, 12, 16, 35, 36, 37, 38, 39, 41 ve 42. Sınıflarda 13/03/2018 tarihinde, —- tescil numaralı ŞEKİL markasının 30/11/2017 tarihinde 35. Sınıfta davalı adına tescil edildiği, alınan bilirkişi raporunda—-ibaresinin tek başına 35. Sınıfta yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mal ve hizmetlerin biraraya getirilmesi (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) hizmetlerinde ayırt ediciliği zayıf bir ibare/marka olduğu, Davacı adına—-no ile tescilli ŞEKİL— no ile tescilli ŞEKİL ile davalı adına —-no ile tescilli ŞEKİL markaların ortak olarak 35/36/37. Sınıflarda yer alan aynı hizmetlerde tescil edilmiş oldukları, ancak renk, kompozisyon, görsel, fonetik ve kavramsal olarak farklı olduğu, benzer olmadığı, Davalının davaya konu marka başvurusunu kötüniyetle yaptığına ilişkin ispatın da yerine getirilmediğine dair tespitlerin yerinde olduğu, bu haliyle davacı tarafça iltibas iddiasının ispatlanamadığı kabul edilmiştir.

Davacı tarafın kötü niyetli tescil iddiaları da değerlendirilmiş, Uyuşmazlık konusu markalar asli unsurları yönünden görsel, işitsel ve anlamsal açıdan birbirlerine benzememektedir. Yukarıda açıklandığı üzere kötüniyetin varlığı incelenirken, iyi niyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markadan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği hususunun önemli olduğu, davalı tarafın markasının davacı markası ile markanın tali unsurları açısından benzer olduğu, asli unsur yönünden benzerlik bulunmadığı, davacı tarafın davalı ile aralarında markaya ilişkin devir görüşmeleri yapıldığı yönündeki beyanlarının ve bu görüşmelerin yapılmış olmasının tek başına kötü niyetin ispatı olamayacağı kabul edilmiş, yine davacının markasında kullanılan “—-” ibaresinin zayıf bir ibare olduğu, davacının da bu zayıf ibarenin yanına “—-” kelimesini ekleyerek markasını tescil ettirdiği, alınan bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere Sunulan evraklar değerlendirildiğinde “—- markasının tescil edildiği şekle uygun olarak kullanıldığı fakat bu kullanımın Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında markanın olağan kullanımına işaret ettiği davalı markasında kullanılan —– ibaresinin de tek başına tescil ettirilmediği, davalı markasının asli unsuru olmadığı zayıf ve tali unsuru olduğu, bu haliyle davacı tarafın zayıf bir ibare olan ——- ibaresine katlanma zorunluluğunun bulunduğu dikkate alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,22‬ TL harcın davacılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.