Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/115 Esas
KARAR NO:2023/111
DAVA:Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/06/2021
KARAR TARİHİ:30/05/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin —–mukim bir firma, davacı —– şirket yetkilisi olduğunu, davacı şirketin ——-malzemelerini halen —- dahil onlarca ülkeye ihraç ettiğini, davalı şirketin kendi adına tescil ettirdiği—– davalının tescilinden çok önce davacı —-edildiğini ve davacı şirketin ürünlerinin bu marka ile satışa sunulduğunu, davalının markayı birebir taklit ettiğini, davacının markasının —— numaraları ile tescilli olduğunu, davalının tescil ettirdiği markanın esaslı kelime unsurunun, görsel tasarımının, renklerinin ve yazı karakterinin davacının markası ile aynı olduğunu, davacı şirketin —- markalı ürünlerinin tüm dünyanın yanı sıra —de satışa sunulduğunu—– tarihleri arasında —–satışların davalı şirket aracılığıyla yapıldığını, davalının kötü niyetli olarak markayı kendi adına tescil ettirdiğini, davacı şirketin mevcut ve potansiyel müşterilerine karşı haksız ve hukuka aykırı girişimlerde bulunduğunu, dava dışı—– dava dışı — diğer bir şirket hakkında—–dosyası ile delil tespiti yaptırdığını,—— yaptığı şikayet nedeniyle —- halen devam ettiğini, —- Şirketi tarafından aynı markanın hükümsüzlüğü için —- davanın da derdest olduğunu, davalının yine yabancı bir şirkete ait—– benzerini — tescil ettirip yine —davası ile —– hakkında şikayette bulunduğunu, davacı ve davalının markalarının —-sınıfta tescilli olduklarını, davalının markasının SMK’nun 6/9, 6/2, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6. maddeleri uyarınca —–sınıf yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, davalı adına—- nezdinde tescil edilmiş olan ———tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü/iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini, dava konusu markanın 3. kişilere devri veya diğer tasarruf işlemlerine konu edilmesinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının davasının esas ve usul yönünden hukuka aykırı olduğunu, yasal zorunluluk taşıyan usulü eksiklikler giderilmeden huzurdaki davanın görülmesinin kamu düzenine aykırı olduğunu, her iki davacının da yabancı kökenli ve —- olduğunu ve davacıların —- yerleşim yeri ve şubelerinin olmadığını, —- arasında teminattan muafiyete dair herhangi bir anlaşma olmadığı gibi, bu yönde herhangi bir uygulama da olmadığını, HMK’nun 114/1-ğ hükmünün dava şartı olduğunu ve bu sebeple teminat yatırılması için kesin süre verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, Davanın —–tarafından açıldığını,——- bahsi geçen marka üzerindeki hak sahipliğine dair herhangi bir açıklamanın olmadığını, bu sebeple davacı —- açısından aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddini talep ettiklerini, davacının tescilinin —tarihli, müvekkilinin tescilinin ——- tarihli olduğunu, davacıların tescili ile müvekkilinin tescili arasında kısa bir süre olup, davacının daha sonra tescil ettirdiği bir markayı kısa sürede dünya çapında tanıtıp tanınmış marka haline getirmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin dava konusu markayı ———- tanıtıp ünlendirdiğini, davacının, müvekkilinin tescil tarihi öncesinde dava konusu markayı ünlendirerek tanınmış marka haline getirmiş olmasının fiilen ve hukuken mümkün olmadığını,müvekkilinin tescil korumasının ulusal olduğunu, davacının— tescili olmadığını ve—— önünde müvekkilinin eski tesciline karşı koruma istemesinin ve hak ileri sürmesinin hukuka aykırı olduğunu, sayılan sebepler ve sunulan belgeler dikkate alındığında, davacının iyiniyetli hak sahibi olmadığının sabit olduğunu, bu sebeplerle her türlü tedbir talebinin reddinin gerektiğini ve bahsi geçen markanın devrinin tedbiren durdurulması yönündeki tedbir kararının da iptalinin gerektiğini belirterek, davacıya MÖHUK’nun 48. maddesi uyarınca, gerekli teminatı göstermesi için kesin süre verilmesine, aksi halde dava şartı eksikliği sebebiyle davanın reddine, davacı —– ehliyetinin olmaması sebebiyle, öncelikle husumetten reddine, kötü niyetli davacının tedbir taleplerinin reddi ve verilen tedbirin kaldırılmasına, kötü niyetli davacının davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli ——– markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasıdır. Mahkememizce —– yerleşim yeri bulunmayan ve yabancı uyruklu olan davacı —- kurulu bulunan davacı şirketten ayrı ayrı 20.000,00’er TL teminat alınmıştır.Her ne kadar davalı tarafça davalı şirketin yurt dışında tescilli markası bulunmadığından hükümsüzlük davası açamayacağına dair husumet itirazında bulunulmuşsa da, SMK’nun 25/2. maddesinde menfaati olanların hükümsüzlük davası açabileceklerinin belirtildiği, davacı şirketin yetkilisi olan davacı——- markasını davacı şirketin kullandığı,—- tescilsiz marka kullanıldığı ve kötüniyetle marka tescil edildiği iddialarıyla hükümsüzlük davası açıldığı, — satışa sunulan—— ürünlerin davacı şirket tarafından üretilen ve satışa sunulan ürünler oldukları, davacı şirketin bu şekilde —- tescilsiz marka kullanmak suretiyle marka üzerinde hak elde ettiğini iddia ederek dava açtıkları, davacıların tescilli marka haklarına dayanarak hükümsüzlük talebinde bulunmadıkları anlaşıldığından husumet itirazlarının reddine karar verilmiştir.Davalıya ait marka tescil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; —– tescil numaralı ——— sınıfta tescilli olduğu tespit edilmiştir.
—– kaydı dosya içerisine getirtilmiş olup, incelendiğinde, davalı şirketin —–tarihinde tescil edildiği, ortağının —- olduğu tespit edilmiştir.——— dava dosyası incelendiğinde, şikayetçinin — olduğu,——– markasını izinsiz kullandığı iddiasıyla dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.—- taraflar arasında —– tarihinden önceki ihracat ve ithalat işlemlerine dair kayıt ve belgeler istenilmiş olup, firmaları arasında gerçekleşen ithalat ve ihracata yönelik
—tescil tarihleri baz alınarak —- tarihinde Bakanlık tarafından karar destek
sisteminde yapılan sorgu sonucunda herhangi bir kayda rastlanmadığı anlaşılmıştır.Davacılara ait —— şirketi aracılığıyla satıldığı bildirildiğinden, bu kez —– döneme ait davalı şirket ile dava dışı —-şirketi arasındaki ithalat kayıtları istenilmiş, davalı şirketin firmasının vergi kimlik numarasının —- olduğunun tespit edildiği,—- tarihinde anılan vergi kimlik numarası ve —- tarihleri esas alınarak yapılan sorgulamada elde edilen beyannameleri içeren tablo Mahkememize gönderilmiştir.Davacı tarafça—– davalı şirket arasında düzenlenmiş proforma fatura örneği dosyaya sunulmuş, incelendiğinde —– markasının faturada yer almadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf ——–davalı şirket arasında düzenlenmiş —– fatura örneğini dosyaya sunmuş, faturada ——– ibaresinin yer aldığı görülmüştür. Davacı taraf —- tarihli bir e-mail örneğini dosyaya sunmuş, incelendiğinde; —- tarafından,— firmasına gönderildiği,—- yurt dışı distribütörü oldukları, ———– davalı şirket tarafından satıldığının bildirildiği görülmüştür.———– arasında mail yazışmaları yapıldığı tespit edilmiştir. ——— şirketi tarafından gönderilen bir e-mail mesajında, —— distribütörleri olduğu belirtilerek, onunla iletişime geçmelerinin istendiği tespit edilmiştir. ——–olduğunun yazılı olduğu kataloglar da dosyaya sunulmuştur.Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı——-oluşan bilirkişiler tarafından hazırlanan — tarihli heyet raporunda özetle; uyuşmazlık konusu —- ibareli ürünlerin davalının marka tescil başvuru tarihi olan —–satışa sunulduğu, ilgili ürünlerin bu şekilde satışa sunulmasının markasal kullanım teşkil ettiği, buna göre, davacı şirketin—–markasının davalının marka başvuru tarihi olan 24/12/2015 tarihinden önceki dönemde davalının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerde —- tescilsiz olarak kullandığı, davacının uyuşmazlık konusu —- markası üzerinde önceye dayalı hak sahipliğinin bulunduğunun düşünüldüğü, söz konusu —— markasının SMK’nun 6/4. maddesi uyarınca tanınmış olmadığı, davalının, dava dışı —- dava konusu ürünlerden satın aldığı, dava dışı —-davacı şirketin yurtdışı distribitörü olduğu, davalının ise — distribütörü olarak dava konusu ürünleri sattığı, davalı ———–uyuşmazlık konusu markanın gerçek sahibinin kim olduğunu bildiği, buna rağmen markayı —tescil ettirdiği, marka tescilinin kendisine sağladığı hakları üçüncü kişiler nezdinde kullandığı, bu sebeplerle davalının tescilinin kötüniyetli olduğuna dair görüş bildirmişlerdir.Davacı tarafça davalının markasının SMK’nun 6/2, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6 ve 6/9. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğü talep edildiğinden, her bir hükümsüzlük nedeniyle ilgili delillerin değerlendirilmesi gerekmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 6/2. maddesi uyarınca, ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.Toplanan deliller, dosyaya sunulan—— kayıtları ile, davalıya ait marka tescil başvurusundan önceki tarihte davacı şirketin yurt dışında distribütörü olan———- davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı şirketin —–markalı ürünleri —satışa sunduğu, hatta —- distribütörü olduğuna dair katalog bulunduğu, davalı şirketin ayırt ediciliği yüksek, belli bir anlamı bulunmadığından tesadüfen oluşturulabilecek nitelikte olmayan ———yurt dışında tescilli markanın şekil unsurunu da aynen içeren markayı davacı şirketin muvafakati bulunmadığı halde kendi adına tescil ettirdiği, bu nedenle SMK’nun 6/2. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.SMK’nun 25/1 ve 6/3. maddeleri uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin marka hükümsüzlüğü talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir. Alınan bilirkişi raporu, gümrük kayıtları, davalı ile yapılan yazışmalar, proforma fatura ve katalog örnekleri ile davalının marka başvuru tarihinden önce davacı —- şirketinin yurt dışı distribütörü —– davalı şirket aracılığıyla —davalının markasının tescilli olduğu ürünleri —– markası ile satışını yaptığı tespit edilmiş, davacı şirketin bu şekilde marka üzerinde tescilsiz kullanım nedeniyle hak sahibi olduğu, SMK’nun 6/3. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.SMK’nun 6/4. maddesinde Paris Sözleşmesinin 1’inci mükerrer 6’ncı madesi bağlamında tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvurularının, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından tescil edilmiş olması hükümsüzlük nedeni olarak sayılmıştır.
Yine SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın ———ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir. Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir.Bu yasal düzenleme ve tanınmış marka kriterleri ışığında somut olaya bakıldığında, davacıların hak sahibi oldukları——— markasının davalının markasının tescil edildiği tarihte Paris Sözleşmesinin 1’inci mükerrer 6’ncı madesi bağlamında ve —– tanınmış marka olduğunun davacılar tarafından kanıtlanamadığı, bu nedenle SMK’nun 6/4 ve 6/5. maddelerinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır.SMK’nun 6/6. maddesinde ise tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında yapılan incelemede, — davacı ——- dışında tescilli olduğu tespit edilmişse de, davacıların isminde, ticaret unvanında veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkı kapsamında bulunmadığı, bu nedenle SMK’nun 6/6. maddesinin uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.Bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, Yargıtay uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet tescil başvurusu anında varolmalıdır. Tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değilde başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de tek başına kötüniyetli tescile delalet edemez. Somut olaya bakıldığında; toplanan deliller, dosyaya sunulan e-mail yazışmaları, proforma fatura ve katalog örneği, gümrük kayıtları ile, davalıya ait marka tescil başvurusundan önceki tarihte davacı şirketin yurt dışında distribütörü olan —–şirketi ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı şirketin ——– markalı ürünleri—– satışa sunduğu, hatta ——– olduğuna dair katalog bulunduğu, davalı şirketin ayırt ediciliği yüksek, belli bir anlamı bulunmadığından tesadüfen oluşturulabilecek nitelikte olmayan——– adına yurt dışında tescilli markanın şekil unsurunu da aynen içeren markayı davacı şirketin muvafakati bulunmadığı halde kendi adına tescil ettirdiği, davacı şirketin güvenini kötüye kullandığı, bu şekilde davacıların kendi markaları ile —— satış yapmalarını önlemek amacı taşıdığı, bu durumun kötüniyetli marka tescili olduğu, bu nedenle SMK’nun 6/9. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.Kötüniyetli marka tescili yapılması halinde, yalnızca davacıların marka hakkına sahip oldukları mal ve hizmetler için değil, davalının markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiğinden, davalının markasının SMK’nun 6/2, 6/3 ve 6/9. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli ——– markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 217,85 TL tebligat ve müzekkere ile 8.000,00 TL bilirkişi ücretinin ayrıca Mahkememiz 2021/2 D. İş sayılı değişik iş dosyasında yapılan 100,00 TL tebligat ve 4.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri ile toplam 12.377,15TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/05/2023