Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/111 E. 2021/229 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/111 Esas
KARAR NO: 2021/229
DAVA: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/08/2015
KARAR TARİHİ: 21/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve men’i ile maddi tazminat davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın —- yılından beri —– gibi tanınmış markaların geniş bir tüketici kitlesi tarafından bilindiğini, dava konusu markaların —— gideri ve yoğun çalışma ile tanınmış marka haline getirildiğini, davalının —– markalı sıvı deterjan ambalajları üzerinde yer verilen —- ayniyet derecesinde yer verildiğini, davalının tüketiciyi yanıltma amacıyla hareket ettiğini, bu şekilde davacının marka haklarına tecavüz edildiğini, haksız rekabette bulunulduğunu, —- sayılı dosyası ile tepit yapıldığını belirterek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, refine ve tekrarının meni ile davacının marka hakkına tecavüz teşkil eden her türlü ürün ve malzemelere el konulmasına, karar kesinleştikten sonra imhasına, karar kesinleştiğinde hükmün ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik —-maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, zira yetkili mahkemenin —— olduğunu, müvekkiline ait ürünlerle davacı ürünlerinin iltibasa neden olamayacağını, müvekkiline ait ürünlerin —– fiziki özelliği dışında, davacının ürünleriyle hiçbir yakınlığının bulunmadığını, ancak bu durumun da —- maliyeti düşürmek adına——— kaynaklandığını, dava konusu markaların kullanıldıkları sınıf ve ibare açısından karıştırılma ihtimalini ihtiva etmediğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava; davalıya ait ——, marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve men’i ile maddi tazminat davası olarak açılmıştır.
Davacı vekili —– tarihli ıslah dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ettiğini belirterek; alınan bilirkişi raporu ile davalının seçim özgürlüğü olduğu ve teknik zorunluluk bulunmadığı halde davacının kullanmış olduğu şişenin şekliyle ayırt edilemeyecek derecede benzer şişe seçimi yaptığı, sıvı aktarımını sağlayan dava konusu bu tür ürünlerde ayırt ediciliği sağlayan unsurların kapak tasarımı ile etiketin geometrik dizaynı ve gövde tasarımı olduğu, davalının kullanmış olduğu bu unsurların tamamının davacı kullanımına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun tespit edildiğini, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği, buna bağlı olarak davacının iltibas teşkil eden kullanımı nedeniyle oluşan zarara ilişkin mali hesaplamada—– maddesinin uygulanamayacağının, —- belirtildiğini, bu nedenle dava sebebi ve dava değeri yönünden davanın tamamen ıslahı ile, haksız rekabete dayalı olarak maddi tazminat talebinde bulunulması ve — olan dava değerinin —- yükseltilmesi gerektiğini belirterek, davacının—– markalı—-sunumdan dolayı iltibas yaratan davalı tarafa ait dava konusu ——- dolayı, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin önlenmesi ve ref’i ile birlikte tekrarının men’ine, dava konusu —- toplatılmasına ve masrafının davalıdan alınarak imhasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik —–maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davanın tamamen ıslah edilerek davacının tescilsiz —— davalı ürünlerinde kullanılmasından dolayı haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve haksız rekabet nedeniyle tazminat talep edildiğinden,—- görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça İstinaf edilmesi üzerine; —— davada marka hakkının korunması veya markaya tecavüzle ilgili bir talep bulunmadığından, uyuşmazlığın fikri mülkiyet veya sınai mülkiyet hakkıyla ilgisi bulunmadığından, ticaret mahkemesine görevsizlik verilmiş ise de, davacının Markasının tescilli olduğu ve davacının Marka hakkına dayanarak davasını açtığı, her ne kadar ıslah ile tecavüzden doğan haklar istenmiş ise de, tecavüzün oluşup oluşmadığının tespitinin yapılması gerektiği, buna göre de öncelikle davalının davacının marka hakkına ilişkin tecavüzün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Markaya tecavüzün tespitinin yapılması —– görev alanına girdiği, haksız rekabetten doğan iddialar ile marka tecavüzüne ilişkin iddiaların birlikte görülmesinin gerekmesi halinde de daha özel görevli — iki davaya da bakmakla yükümlü bulunduğu, Davacı tarafın taleplerinden birinin —— görev alanına girdiği dikkate alındığında,—- olup,— gerektiren belirli uyuşmazlıkların çözümü için kurulmuş —–olduğundan, genel mahkeme olan —görev alanına giren işlere de bakabileceğinden, davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile—- kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiş, Mahkememizce verilen bu karar uyarınca yargılamaya devam olunmuştur.
HMK’nun 176. maddesine göre; taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini, kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın, bir tarafın tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile yapılması mümkün olup, karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir.
Davanın tamamen ıslahı durumunda, yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, davanın ilk açıldığı —— tarihinde açılmış sayılacaktır.
—-incelendiğinde; tespit isteyenin davacı, aleyhine tespit istenenin ise davalı şirket olduğu, alınan —— aleyhine tespit istenen davalı firmanın işyerlerinde çekilen resimler ve dava dosyasına alınan davalıya ait —- üzerinde yer alan —– karşılaştırılarak incelenmesi neticesinde; ——markasının aleyhine tespit istenen davalı tarafça marka sahibinin izni olmaksızın iltibas yaratacak şekilde kullanıldığının tespiti sebebiyle tespit isteyen davacı tarafın —- markasından kaynaklı haklarının —- marka hakkına tecavüz oluşturduğu, ayrıca, aleyhe tespit yapılan davalının ürünün —- hiçbir zorunluluk olmamasına rağmen—- —- benzer olduğu, söz konusu benzerliklerin bilgilenmiş kullanıcıyı ve —– düşürecek ölçüde bulunduğu, aleyhe tespit istenen davalı ürününün, davacı ürününden sonra piyasaya çıktığı göz önüne alınarak, davalının amacının, ambalaj ve etiketi davacının ürününe benzeterek piyasaya sürmesinin, davacının marka bilinirliği ve görsel etkisinden yararlanmak olduğu bu nedenle, haksız rekabet oluşturduğuna dair görüş bildirildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra davacının marka haklarına tecavüz edilip edilmediği ve davalının elde ettiği gelire göre maddi tazminat hesabı yapılması için davalı tarafa —- yıllarına ait ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmaları konusunda kesin süre verilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan — tarihli bilirkişi raporunda; davalının —– kullanım şekli ile, davacıya ait —— tescil no’lu marka ile davalının kullanım şekli değerlendirildiğinde: davacı markası ile davalıya ait işaret arasında bir takım ortak noktalar bulunsa da—— marka ile işaretin bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin benzer olmadığı, davacı markası ile davalı işareti arasında bir benzerlik bulunmaması sebebiyle, marka hakkına tecavüzün gerçekleşebilmesi için gerekli diğer şartların incelenmesine gerek bulunmadığı, davalının kullanımlarının, davacının markadan kaynaklı haklarına tecavüz etmediği, haksız rekabet yönünden yapılan incelemede; taraf ürünlerinin, siyah çamaşırlar için üretilmiş deterjanlar olduğu, bu nedenle, davalının da, tıpkı davacı gibi siyah ambalaj tercih etmesinde bir beis bulunmadığı, ancak davalının, sınırsız seçim özgürlüğü varken ve teknik zorunluluk bulunmamasına rağmen, davacının kullanmış olduğu —- ayırt edilemeyecek derecede—– görüldüğü, —– aktarımına yarayan ürünlerde ayırt ediciliği sağlayacak olan —–olduğu, davalının kullanmış olduğu——- unsurların tamamının davacı kullanımına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, — incelendiğinde —– aynı bölgeye konumlandırıldığı ve ürünün —- ürün sunulduğu ve dolayısıyla farklı boyutlarda da davacının kullanımına benzer kullanımlar ihtiva ettiği, davacı ürünleriyle, davalı ürünleri arasında iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşılmış olup, bu nedenle davalının içeriğinde—- tarihli ara kararı uyarınca, —- mahkeme kaleminde muhasip bilirkişi tarafından inceleme yapılmasına karar verildiği; ancak davalı vekilince belirtilen gün ve saatte ticari defter ve kayıtların Mahkemeye ibraz edilmemesi üzerine, herhangi bir mali inceleme yapılamadığı; ayrıca mali hesaplamada, markaya tecavüz halinde söz konusu olabilecek olan —- uygulama alanı bulamayacağına dair görüş bildirmişlerdir.
Tazminat hesabının yapılabilmesi için bu kez davacı tarafın ticari defter ve belgeleri incelenerek rapor hazırlanması için Mali bilirkişiden alınan — tarihli bilirkişi raporunda; davacının kayıtlarının incelenmesi sırasında — yıllarında davaya konu ürünlerden yapılan satışlarla ilgili dokümanların birer klasör halinde, yaklaşık —- olarak ibraz edildiği, yapılan incelemede; davacı şirket tarafından Mahkemeye hitaben yazılıp tarafına ibraz edilen —- satış yapıldığı, ayrıca,—- beyan edildiği, —- tarafınca talep edildiğinde gizlilik nedeniyle verilemeyeceği, hatta sadece yıllık net satışlar ve net kar rakamlarının yazılı olarak beyanını talep ettiğinde de aynı şekilde gizlilik nedeniyle verilemeyeceğinin davacı şirket vekili tarafından beyan edildiği, davacı şirketin yazılı beyanları doğrultusunda maddi tazminat hesaplaması talep edilmiş ise de, beyanların resmi belge niteliğinde olmadığından yapılacak hesaplamanın hayatın olağan akışına aykırı olacağına dair görüş bildirilmiştir.
Davalı vekilinin dosyaya sunduğu ticari kayıtlarına ilişkin belgeler de incelenerek tazminat hesabı yapılması için yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, —- tarihli raporda, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan —— ilişkin belgelerin incelenmesi sonucunda, davalının sattığı—- —-gelir elde ettiği, bu satış tutarından, dava tarihi itibariyle ne kadar faaliyet karı elde ettiğinin tespit edilebilmesi için, satılan malın maliyeti ve faaliyet giderinin hesaplanmasının gerektiği, davalı şirketin—— faaliyet giderinin bulunması gerektiği, davalının ——dosya içinde bulunmadığından—— davacı şirkete, dava tarihi itibariyle ödemesi gerektiğine dair görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce —- tarihli dilekçesi ile davasını tamamen ıslah etmesi ve haksız rekabete dayalı maddi tazminat talebinde bulunması nedeniyle her iki tarafın —– defter ve kayıtları incelenerek haksız rekabet nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi dosyaya sunduğu —- raporunda, tarafların defter ve belgeleri kendisine verilmediğinden hesaplama yapılamadığını bildirmiştir.
Aynı bilirkişiden bu konuda yeniden rapor istenilmiş, dosyaya sunduğu — tarihli ek raporunda; somut olayda davacının, uyuşmazlık konusu olan — marka ürünü satmakta olup, davalının incelenen kayıtlarında —- ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda haksız rekabet kabul edildiği takdirde, davacının davalıdan talep edebileceği müspet zararının,—— hesaplandığı, ne var ki davacı şirket, salt —– satmadığı, ürün yelpazesinde, çok fazla sayıda ürün satışı bulunduğu, bu nedenle kar marjları değişken olan satışların — başka bir ifadeyle, —-bulunmasının, somut ve hakkaniyete uygun bir hesaplama yöntemi olacağı, yapılan incelemede, davacı şirketin —– olacağı, bu tutardan faaliyet giderinin tenzili ile faaliyet karına ulaşılacağı, davacının ticari defterlerinde, —- olarak hesaplandığı aradaki farklılığın, davalının ticari defter kayıtlarının incelenmemesinden ve bu nedenle faaliyet giderinin tahmini —-üzerinden değerlendirilmesi sonucu meydana geldiğine dair görüş bildirmiştir.
Davacı vekilinin bu rapora, net satışlarının—-olduğuna ilişkin tespitin fahiş hatalı olması ve brüt karın —-olarak hesaplanması nedeniyle raporun kabulünün mümkün olmadığı, müvekkili şirketin ve davaya konu ürün markasının —– olarak kabulünün mümkün olmadığı, nitekim dilekçesi ekinde sunulan kayıtlardan görüleceği üzere dava konusu—–olduğu, bilirkişi tarafından bir basamak eksik yazılmasının söz konusu olduğu, müvekkilinin kayıtlarına göre brüt karın –lmasına göre brüt karın —- hesaplanmaya alınmasının hatalı olduğu, buna göre hesaplama yapılması gerektiğini belirterek itiraz etmesi üzerine, mahkememizce bu itirazların değerlendirilmesi için—– tarihli ek rapor alınmış, bilirkişi raporunda; Mahkemece, davalının sunduğu satış tutarının tamamen davalı şirkete ait olacağı kabul edildiği ve davacının yaptığı —-ürün satışlarının, davacının kayıtlarında görülen — ürünlere göre zararının hesaplanmasını benimsediği takdirde, davacının talep edebileceği tazminat tutarının;—– olacağı, Mahkemece bu kabul edilmediği takdirde önceki rapordaki hesaplamanın geçerli olacağına dair görüş bildirmiştir.
Davacı vekili —- tarihli bedel artırım dilekçesi ile belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada alınan bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat taleplerini —–arttırdıklarını, maddi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nun 107. maddesine göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Davacı tarafça talep edilen maddi tazminatın hesaplanması için davalı tarafın ticari kayıtlarının incelenmesi zorunlu olduğundan ve dava açıldığı tarihte davacı tarafça talep edebilecekleri tazminat tutarının kesin olarak bilinmesi mümkün olmadığından, davanın HMK’nun 107. maddesinde tanımlanan belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan, davacının davasını açarken fazlaya ilişkin haklarını da saklı tuttuğundan, dava değerinin arttırılmasına dair talebi usule uygun bulunmuştur.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan —- yalnızca tescilli tasarımların bu —– belirtildiği, bu durumda tescilsiz tasarımlara tecavüz edilmesi halinde eylemin —– haksız rekabet hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafça marka haklarına tecavüz hukuki nedenine dayanılarak açılan davanın tamamen ıslah edilerek davacıya ait ürünlerin tescilsiz —– davalı tarafça ürünleri üzerinde aynen kullanılması iddiasına dayanılarak haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve haksız rekabet nedeniyle tazminat talep edildiği görülmekle, yargılamaya haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası olarak devam edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan—–uyarınca, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı ve dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.—- kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar sayılmıştır. —- göre, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak haksız rekabet olarak sayılmıştır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, taraflara ait——– kullanılmasının yaygın bir uygulama olduğu, ancak davalıya ait —– ürünlerinin ambalajı ile benzer oldukları, bu benzerliğin müşteriler tarafından ürünlerin karıştırılmasına neden olabileceği, davalının — kullanmasının teknik bir zorunluluktan kaynaklanmadığı, piyasada yer alan benzer ürünlerin her birinin —- satışa sunuldukları, bu konuda seçenek özgürlüğünün oldukça geniş olduğu, davalının davacıya ait ürünler ile karıştırılacak şekilde şişe ve etiket tasarımı kullanmasının haksız rekabet niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan—- rekabete maruz kalan bir kimsenin isteyebileceği şeylerden biri de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, —- olarak davalının elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığına hükmetmek yetkisi vermiştir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kar miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile haksız rekabetin varlığında—– olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarın hakkaniyete uygun olarak belirler.
Davalı tarafa kesin süre verilmesine rağmen dosyaya yalnızca davaya konu ürünlerle ilgili —— gösteren listeleri sunmuştur. Buna göre tecavüz döneminde —ürün satışı yaptığı tespit edilmiştir. Bu satış miktarına ve davacı şirketin dava konusu ürünle ilgili brüt karlılık oranının —olarak hesaplanmasına göre, bu tutarda satış yapması halinde —brüt kar elde edebileceği, bu karın —— nedneiyle bundan — yıllık faaliyet giderinin ortalaması olan —- oranında indirim yapıldığında ise davacının mahrum kaldığı ———olduğunun hesaplandığı, bu hesaplama yönteminin dosyaya sunulan taraflara ait ticari kayıtlara ve davanın niteliğine uygun ve denetlenebilir olduğu anlaşılmakla, — tarihli bilirkişi ek raporuna itibar edilerek, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalının ——- —-olması nedeniyle davalının HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE,
Haksız rekabetin ÖNLENMESİNE VE REF’İNE,
Dava konusu —— TOPLATILMASINA ve karar kesinleştiğinde içindeki üründen arındırılarak, bu mümkün değilse ürünle birlikte, masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHASINA,
—– maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle kararın—- yayın yapan günlük bir gazetede bir kez ilanına,
Alınması gereken 1.047,77 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL peşin harç, 70,00 TL ıslah ve 178,00 TL bedel artırım harcı olmak üzere toplam 275,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 772,07 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından ıslahtan önceki marka tecavüzünün tespiti ve önlenmesi davası nedeniyle yapılan 27,70 TL peşin harç, 200,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 227,70 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası için yapılan 248,00 TL peşin harç, 27,70 TL başvurma harcı, 347,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.122,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2021