Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/4 E. 2020/155 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/4 Esas
KARAR NO : 2020/155

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i ile Ticaret Unvanından Terkin
DAVA TARİHİ : 12/03/2015
KARAR TARİHİ : 01/10/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin hem yurtiçi hem de yurtdışında çeşitl————gibi projeleri başarıyla hayata geçirmiş olduğunu, müvekkilinin sahibi bulunduğu———– markasının TPMK nezdinde tescil edildiğini, müvekkilinin markasının ayırt edici unsurunun “———” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markasının yurt içi ve yurt dışında tanındığını, davalı şirketin müvekkilinin markasının ——————unsurunun aynısını aynı iştigal alanında marka ve ticaret unvanı olarak kullanmasının müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarını ihlal ettiiğini, bu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğunu, davalının haksız eylemlerine son vermesi çin Kadıköy — Noterliği’nin —–yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak davalının haksız eylemlerine devam ettiğini belirterek, bu sebeplerle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, ref’ine ve davalı şirketin ticaret unvanının terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin konut satışı alanında faaliyet göstermediğini, her iki şirketin yaptıkları işler karşılaştırıldığında bambaşka alanlarda faaliyet gösterdiklerini, mal ve / veya hizmet alanlarının farklı olduğunu, davacı şirketin konut işi ile iştgal ettiğini, müvekkili şirketin ise tamamen —— yaptığını, davacının gönderdiği ihtarnameye cevaben gönderilen Kadıköy ——–Noterliği’nin —— yevmiye nolu ihtarname ile davacının markası ve ticaret unvanının hiç bir zaman kullanılmadığının bildirildiğini, davacı şirketin sektörün lideri değil, konut inşaat sektörünün aktörlerinden biri olduğunu, müvekkilinin ———- markasının Türkiye ve yurt dışında tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirketin davacı markasının aynısı/ayırt edilmeyecek derecede benzerini hiç bir şekilde kullanmadığını, müvekkili şirketin …markası ile davacının ——— markası arasında bir benzerlik bulunmadığını, markaların başanda yer alan ———– ibaresesinin benzerlik için yeterli olmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı adına tescilli “———–” markasının davalı tarafça kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve men’i ile davalının ticaret unvanından “———” unvanının terkinine ilişkindir.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde;—- tescil nolu “———– markasının——- sınıfta “———–başvuru ile tescilli olduğu, davalının da —— tescil nolu “—- markasının —–. sınıfta ——-başvuru numarası ile ————– sınıflar için tescili talep ettiği anlaşılmıştır.
Taraflara ait ticaret sicil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin— tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, 26.04.2013 tarihinde ise şirketin nev’i değişikliğine gittiği, inşaat ve madencilik hizmetlerinin her iki şirketin faaliyet alanları içerisinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Mahkememizin ——–Karar sayılı davasında yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespit ve men’ine, davalının ticaret unvanındaki ————– kelimesinin sicilden terkinine, işletme adı olarak kullanılan —- adından ———— isminin silinmesine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay —.Hukuk Dairesinin — tarih, — Esas, ————-Karar sayılı ilamı ile “dosyaya yansıyan belgelerden davacı şirketin ——- tescil numaralı “———- markasının 04.05.2004 tarihinden itibaren koruma altında olduğu, davalı şirketin ise 16.02.2007 tarihinde ticaret siciline ilk tescilini yaptırdığı——- tarihinde ise şirketin nev’i değişikliğine gittiği görülmüş olup, işbu dava ———— tarihinde açılmıştır. Davalı şirket vekili, davacının, uzun süredir müvekkili firmanın ticaret unvanını kullanmasına ses çıkarmadığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunmuş olup, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ışığında bu savunma konusunda bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” denilerek karar bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi Yargıtay —-Hukuk Dairesinin —– Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyularak yapılan yargılamaya devam olunmuştur.
Davanın tarafları markasal kullanımlannı ispat etmek amacıyla gerçekleştirdikleri inşaat projelerini gösterir tanıtım kitabı/broşürünü dosyaya ibraz etmişlerdir. Buna göre, davanın taraflarının inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir.——— marka tescilinde uygulanan Nice sınıflandırmasına göre —-. sınıf hizmetler arasında yer almaktadır.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporu ile, davacının “———-” esas unsurlu markalarının 37. sınıfta ———– tescil edilmiş olduğu, davalının yine “————-” esas unsurlu markasının ise 37. sınıfta “——- tescil edilmiş olduğu, tescilde öncelik ilkesi gereğince “————” ibaresinin ——- kullanma hakkının davacıya ait olduğu, marka sicilinin aleni olduğu, basiretli tacir gibi davranmakla yükümlü olan davalının——-için tescil edilmiş olan davacı markasını bildiği /bilmesi gerektiği halde aynı faaliyet alanında “————” esas unsurlu markayı kullanmasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı olduğu ve davalı eyleminin marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilebileceği yönünde görüş beyan edilmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından,———–marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Davacı adına tescil edilmiş olan “———- markasının ve davalı adına tescilli “—– markasının tanınmış marka olduğu iddia edilmiştir
Mahkememizce davacı markasının tanınmışlığına ilişkin olarak sunulan kayıt ve belgelerin yanı sıra davalı şirketçe davacıya gönderilen cevabi ihtarnamede ——– olduğunu beyan etmiş olmakla, davacı şirketin faaliyetleri neticesinde sektörel bilinirliğinin davalı tarafça kabul edildiği kanaatine varılmış olup, davalı markasının tanınmışlık iddiasına ilişkin olarak davalı tarafça sunalan———- — — tarihleri arasında davalıya verilmiş olan——- belgelerinin markanın tanınmışlığının ispat eder nitelikte olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı adına tescil edilmiş olan “——— markasının tescilinden doğan haklara tecavüz edildiği iddiasının değerlendirilmesi için öncelikle markanın davalı tarafından aynı/benzer faaliyet alanında tescilsiz olarak kullanımı veya markanın tescil edildiği sınıfın dışında aynı/benzer faaliyet alanında kullanımı söz konusu olmalıdır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına ———— markasının —– davacı adına tescil edilmiş olduğu, markanın esas unsurunun “——–” ibaresi olduğu ve dava tarihi itibari ile sektörel olarak bilinen bir marka olduğu, ———- sınıfta——–davalı adına tescil edildiği, markanın esas unsurunun “———” ibaresi olduğu, davalı tarafından dava dosyasına ibraz edilen belgelerin markanın tanınmışlığını ispat eder nitelikte olmadığı, davanın taraflarının inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği, her iki taraf markasındaki esas unsurun söyleniş—- yönden aynı olduğu , “———” ibaresinin taraf markalarının ayırt edici unsur olmakla, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve davalının “———-” esas unsurlu markasını tescilli olmadığı —– alanında kullanmasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı olduğu ve marka hakkına tecavüz kapsamında olduğu, eylemin haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf aynı zamanda davalının ticaret unvanından “———–” ibaresinin terkinini de talep etmiş, davalı taraf ise davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunmuştur.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybında, hak genel olarak sona ermemekte, sadece bu haktan eylemine sessiz kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanılmaktadır. Zira tacirin, bir hakkını bilerek isteyerek belli bir süre kullanmaması sebebiyle ticaret unvanından doğan hakkı kaybolmamakta, sadece uzun süredir var olan kullanıma/tescile sessiz kalmış olması sebebiyle bu duruma zımnen icazet verildiği kabul edilmektedir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin —- veya benzerinin ticaret unvanı olarak tescil ettirildiğini veya başkaları tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen sessiz kalmış olması gereklidir. Buna karşın ticaret unvanlarının ticaret siciline tescil edilmek zorunda olmaları ve tescilin olumlu etkisi nedeniyle tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanının bilinmediği ileri sürülemeyecektir. Bununla birlikte önceki hak sahibinin uzun süre sessiz kalması mücbir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanıyorsa ve bunun ispatlanması hâlinde sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olmayacaktır.
Önceki hak sahibi, ticari ad ve işaretin bir başkası tarafından ticaret unvanı olarak tescil edilmesine veya kullanılmasına sessiz kalmayarak dava yoluna başvurursa artık sessiz kalma sebebiyle hak kaybı söz konusu olmamaktadır. Bununla birlikte önceki hak sahibi dava yoluna başvurmadan önce ihtarname göndermesi de sessiz kalmadığı anlamına gelmelidir. Ancak kullanımın daha fazla devamını istemeyen önceki hak sahibi, bu arzusunu açıklayan bir ihtarname gönderdikten sonra da makul bir süre içinde bu iradesini dava yoluyla da göstermelidir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, ticaret unvanının aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. Ancak ticaret unvanı yönünden sessiz kalmanın ne kadar süre geçtikten sonra hak kaybına sebep olacağı TTK’de düzenlenmiş değildir. Ancak ticaret unvanı yönünden mevzuatta bir süre belirlemesi bulunmadığından TMK’nin 2. maddesi de gözetilmek suretiyle her somut olayın özellikleri dikkate alınarak sürenin belirlenmesi gerekmektedir.
Sessiz kalma nedeniyle dava açılamayacağı yönündeki savunma bir def’i olmayıp itirazdır. Zira sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin dayanağı TMK’nın 2. maddesi olduğuna göre, dava açılması açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve bu durum dava dosyasından ortaya konulabiliyorsa, sessiz kalma yoluyla hak kaybı bir itiraz olarak kabul edilip, hâkim tarafından resen dikkate alınmalıdır. Keza TMK’nin 2/2. maddesi gereğince bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının davalı tarafa 18/08/2014 tarihinde bu konuda ihtarname gönderdiği, davanın ise 12/03/2015 tarihinde açıldığı, davalı şirketin —– edildiği 16/02/2007 tarihinden ihtarname tarihine kadar yaklaşık yedi yıl, davanın açıldığı 12/03/2015 tarihine kadar yaklaşık sekiz yıl süre geçtiği, davacının bu süre içinde davalıya karşı ticaret unvanıyla ilgili dava açmadığı, başkaca bir yasal yola başvurmadığı, bunun için mücbir bir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanmadığı, aynı sektörde faaliyet göstermeleri nedeniyle davalının ticaret unvanından haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, davalının bu süre içinde ticaret unvanına belli bir yatırım yaptığı, tanıtımı için emek harcadığı, tüm bu nedenlere yaklaşık 8 yıl sonra bu davanın açılmasının MK’nun 2/2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve davacının davalıya ait ticaret unvanının terkini konusunda sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİNE,
Davalının tescilli—————ünvanından farklı olarak inşaat faaliyetlerinde “———-” ibaresini ön plana çıkartacak şekilde “———– markasını tescilli olmadığı ———- kullanmasını davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE ve bu şekilde marka kullamının MEN’ine,
Davalının ticaret ünvanında “———-” ibaresinin silinmesi talebinin REDDİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline kabul edilen markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti davası üzerinden——– gereğince takdir olunan 4.910,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen ticaret unvanından “———-” ibaresinin silinmesi davası üzerinden——— gereğince takdir olunan 4.910,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 55,40 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 2.629,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre, (%50) 1.314,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%50) 1.314,50 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 121,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%50) 60,50 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye (%50) 60,50 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 günlük süre içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.