Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/39 E. 2023/150 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO:2017/633 Esas
KARAR NO:2023/126
DAVA:Markaya Tecavüzün Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat, Yoksun Kalınan Kazanç
DAVA TARİHİ:04/12/2017
MAHKEMEMİZİN —– BİRLEŞEN DAVA DOSYASI

DAVA : Markaya Tecavüzün Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat, Yoksun Kalınan Kazanç
DAVA TARİHİ: 09/01/2018
——– SAYILI BİRLEŞEN DAVA DOSYASI
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 31/12/2018
MAHKEMEMİZİN —– SAYILI BİRLEŞEN DAVA DOSYASI
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminatın Faiz Alacağı
DAVA TARİHİ: 31/08/2022
KARAR TARİHİ: 06/07/2023

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan asıl ve birleşen davaların yapılan açık yargılaması sonucunda;

ASIL DAVADA İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin—– yılında tüketicilere tatil alternatifi üretmek üzere kurulduğunu ve uzun süren yatırımlar sonucu bünyesinde —– şirketlerini barındırdığını, davacı şirketin dahil olduğu —- son olarak —- yatırım yaparak —– hizmet vermeye başlamış olan —– bünyesine kattığını, —– markasının sektörde yurt içi ve yurt dışı planda tanıtımı için büyük maliyetli yatırımlar yapıldığını, ayrıca söz konusu markayı —- nezdinde tescil ettirdiğini, —–markasının tanınmış marka olarak da tescilinin bulunduğunu, davalı —- tarihinden itibaren yapılan yatırımlarda ——— adı altında yeni bir otel zinciri kurarak faaliyete başladığını, bu şirketin iştiraki olan —– tarafından —- başvuru numarası ile —— nezdinde marka başvurusundu bulunulduğunu, davalıların tecavüzlerinin önlenmesi amacıyla davalılara —- numaralı ve —— yevmiye numaralı ihtarnamaler gönderildiği halde—-davacı gibi —– başladıklarını belirterek, —- işaretin davalılarca sair mal ve ambalaj üzerine konularak kullanılmasının yasaklanmasına, —– ibareli işaretle davalıların hizmet sunmasının yasaklanmasına, —- ibareli işareti davalıların iş evrakında ve reklamlarında kullanmasının yasaklanmasına, —- ibareli işaretlerin internet ortamında davalılarca kullanılmasının yasaklanmasına ve özellikle ——internet sitesinin kapatılmasına, davalıların davacıya ait marka haklarına tecavüz niteliğindeki fiillerinin durdurulmasına, 100.000,00 TL manevi ve belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, marka tecavüzünün devamının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması ile uyuşmazlık konusu tescilsiz işaretin davalılarca kullanılan ürün, araç, işyeri ve sair yerlerden silinmesine, kararın —– yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde duyurulmasına, lisans bedeli üzerinden belirsiz alacak davası olarak 10.000,00 TL yoksun kalınan kazanç tazminatına hükmedilmesine, SMK’nun 151/3. maddesi uyarınca tazminata mahkemece makul bir pay eklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

ASIL DAVAYA CEVAP / Davalı —– cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin ülkemizin önde gelen turizm merkezlerinden——– kurulduğunu ve ülke çapında pek çok otel ve konaklama merkezinin işletmeciliğini sürdürdüğünü, müvekkili şirketin uzun zamandır konsept çalışma ve hazırlıklarını sürdürdüğü —-zincirini hayata geçirdiğini, bu kapsamda—- nezdinde —– sınıfını da kapsayan —– ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğunu, davacı şirketin bu marka tescil başvurusuna itiraz ettiğini ve itirazın henüz sonuçlanmadığını, —— ibaresinin mutlak tescil edilemez nitelikte olduğunu ve herhangi bir karışıklık oluşturmasının mümkün olmadığını, davacının —- kelimesine başka ibareler eklemek suretiyle markalarının tescil ettirdiğini, ancak hukuki korunması kalmayan —- markasını atiye bıraktığını, yerine en yeni markası olan —– markasını tanınmış marka olarak tescil ettirdiğini, davacı ile müvekkilinin markasının bütün itibarı ile gerek şekil, gerekse ——–açıdan farklı olduğunu, karıştırılabilirliğin tespitinde orta düzeyde tüketici kriterinin esas alınamayacağını, bilinçli tüketici nezdinde de markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını belirterek, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı —–vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin turizm sektöründe —- tamamlamış olup yurt içinde 500’den fazla tesis ile hizmet verdiğini, —— kayıtlarında da görüleceği üzere müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanının ——olduğunu, kendisinin başka şirketlerde görev ve ortaklıkları bulunmadığını, sadece ——diğer davalı şirketin cüzi oranda hisse sahibi ortaklarından olduğunu, bunun haricinde herhangi bir organik bağdan bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin yolcu —– yaptığını, herhangi bir ——- yahut işletmeciliğini üstlenmesinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin herhangi bir marka kullanımı ya da marka başvurusu bulunmadığını, davacının markası ile diğer davalıya ait marka arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını,—— ibaresinin tek başına mutlak tescil edilemez nitelikte olduğunu, tescilinin ancak yanına eklenecek ve ayırt edicilik sağlayacak bir ek ile mümkün olacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

BİRLEŞEN DAVADA İSTEM / Davacı vekili Mahkememizin —–sayılı birleşen dava dosyasında sunduğu dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —- yılında tüketicilere tatil alternatifi üretmek üzere kurulduğunu ve uzun süren yatırımlar sonucu bünyesinde —– şirketlerini barındırdığını, davacı şirketin dahil olduğu ——– yaparak—- vermeye başlamış olan —- kattığını, —– markasının sektörde —— planda tanıtımı için büyük maliyetli yatırımlar yapıldığını, ayrıca söz konusu markayı —-nezdinde tescil ettirdiğini, —- markasının tanınmış marka olarak da tescilinin bulunduğunu, davacının —- katıldıkları, —- karşı —- ile açılan davanın davalısı —- itibaren yapılan yatırımlarda —— altında yeni bir otel zinciri kurarak faaliyete başladığını, bu dava açıldıktan sonra davalı —– marka haklarına tecavüz niteliğinde hareketleri olduğunun tespit edildiğini, ——- sitesinde diğer davanın davalılarınca kurulan ve işletilen — otellerinin tanıtımını yaptığını, iş adresinin—- olduğunu, davalı şirketin hisselerinin —- yönetim kurulu başkanı —- olduğunu belirterek, —– ibareli işaretin davalılarca sair mal ve ambalaj üzerine konularak kullanılmasının yasaklanmasına, —-ibareli işaretle davalıların hizmet sunmasının yasaklanmasına, —- ibareli işareti davalıların iş evrakında ve reklamlarında kullanmasının yasaklanmasına, —- ibareli işaretlerin internet ortamında davalılarca kullanılmasının yasaklanmasına ve özellikle —– isimli internet sitesinin kapatılmasına, davalıların davacıya ait marka haklarına tecavüz niteliğindeki fiillerinin durdurulmasına, 100.000,00 TL manevi ve belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, marka tecavüzünün devamının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasınası ile uyuşmazlık konusu tescilsiz işaretin davalılarca kullanılan ürün, araç, işyeri ve sair yerlerden silinmesine, kararın ——- yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde duyurulmasına, lisans bedeli üzerinden belirsiz alacak davası olarak 10.000,00 TL yoksun kalınan kazanç tazminatına hükmedilmesine, SMK’nun 151/3. maddesi uyarınca tazminata mahkemece makul bir pay eklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP / Davalı ———Mahkememizin —– sayılı birleşen davasına karşı sunduğu cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin dava konusu ile yegane ilgisinin alan adı sahipliğine ilişkin olduğunu, bilişim hukukuna hakim olan ilk gelen alır ilkesi uyarınca bu alan adına sahip olmasında hukuki bir engel ya da yasak bulunmadığını, davacının ticari bir işbirliğini organik bağ olarak nitelendirmesinin sadece marka değil, tüm turizm sektörünü de tekeline alma çabasında olduğunun bir ispatı olduğunu, müvekkilinin seyahat acenteliği işini yürüttüğünü, asıl davalı ——-şirketi ile ayrı uzmanlık alanlarında yer aldıklarını, taraflar arasındaki ilişkinin haklı ve yasal bir zeminde ve ticari işbirliği çerçevesinde olduğunu, müvekkili şirketin hak sahibi olduğu alan adının davacının markalarına hiçbir şekilde tecavüz etmediğini beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.

BİRLEŞEN DAVADA İSTEM / Davacı vekili ——- sayılı birleşen dava dosyasında sunduğu dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —- yılında tüketicilere tatil alternatifi üretmek üzere kurulduğunu ve uzun süren yatırımlar sonucu bünyesinde ——şirketlerini barındırdığını, davacı şirketin dahil olduğu ———yaparak —- hizmet vermeye başlamış olan —- kattığını, —- markasının sektörde ——– planda tanıtımı için büyük maliyetli yatırımlar yapıldığını, ayrıca söz konusu markayı —- nezdinde tescil ettirdiğini, —-markasının tanınmış marka olarak da tescilinin bulunduğunu, —- sayılı dosyası ile açılan davanın davalısı —–tarihinden itibaren yapılan yatırımlarda —- adı altında yeni bir otel zinciri kurarak faaliyete başladığını, bu şirketin iştiraki olan —— tarafından —-adı altında —– nezdinde marka başvurusundu bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketin marka haklarına tecavüz niteliğindeki fiillerine son vermeleri maksadıyla asıl davanın davalılarına noter aracılığı ile ihtarname çekildiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini, —- adı altında kurulan zincir otellerinin davalı —– tarafından işletildiğini, bu şirket tarafından —- başvuru numarası ile marka başvurusunda bulunulduğunu, ancak bu şirketle asıl davanın davalısı —- arasında organik bağ bulunduğunu, davalının müvekkili şirkete ait markalara ayniyet derecesinde benzer —- ibaresini tescil ettirmek suretiyle tüketiciler nezdinde karıştırılmaya yol açacak tedbirler almış olmak ve aynı zamanda müvekkili şirketin hem turizm sektöründeki tanınmışlığından, hem de aynı zamanda tanınmış marka tesciline sahip —- markasını itibarından haksız bir şekilde yararlanmak suretiyle haksız rekabet fiilinde bulunduğunu, müvekkili şirkete ait —- ibareli tanınmış markalara benzer davalıya ait —-markasının tüketiciler nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verdiğini, bu benzerliğin müvekkili şirket tarafından yürütülen reklam yatırımlarından beklenen gelirlerin elde edilememesine ve kullanılan işaretler arasındaki yüksek derecede benzerlik dolayısıyla davalının müvekkili şirketçe yapılan reklamlardan fayda sağlamasına yol açtığını belirterek, bu nedenlerle öncelikle iş bu davanın —- birleştirilmesine, davalı adına tescilli —- ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP / Davalı—– vekili —– Esas sayılı birleşen dava dosyasında sunduğu cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin ülkemizin önde gelen ————kurulduğunu ve ülke çapında pek çok otel ve konaklama merkezinin işletmeciliğini sürdürdüğünü, müvekkili şirketin uzun zamandır———— çalışma ve hazırlıklarını sürdürdüğü —–zincirini hayata geçirdiğini, bu kapsamda —- nezdinde —- sınıfını da kapsayan —– ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğunu,yargılama sürer iken davacının müvekkil şirket markasına yapmış olduğu ilana itirazı sonuçlanmış, —– tarihli kararı ile davacinin markaları ile müvekkili şirketin markasının benzer görülmediği ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı tespit edildiğinden itirazin reddine karar verdiğini, ilana itirazının reddedilmesi üzere davacının bu sefer —- nezdinde bu red kararına karşı da itirazda bulunduğunu,—– tarihli kararı ile; davacinin kariştirilma ihtimali, taninmişlik ve kötüniyet gerekçeleri ile yapmiş olduğu itirazin incelendiğini, markalarin kariştirmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadiğinı, bu kapsamda ilana itirazin reddi kararina davaci tarafça taninmişlik gerekçesine dayali itirazın da haklı görülmediğini, yine —— kötüniyet iddiasina ilişkin değerlendirme yapıldığını ve kötüniyet gerekçeli itirazin da hakli bulunmadığını, son olarak başka marka başvurularina ilişkin kararlarin davacının itirazının değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesinin de haklı bulunmadığını, bu değerlendirmelerle davacının itirazının tümüyle reddine karar verildiğini—– ibaresinin mutlak tescil edilemez nitelikte olduğunu ve herhangi bir karışıklık oluşturmasının mümkün olmadığını, davacının —-kelimesine başka ibareler eklemek suretiyle markalarının tescil ettirdiğini, ancak hukuki korunması kalmayan — markasını atiye bıraktığını, yerine en yeni markası olan —- markasını tanınmış marka olarak tescil ettirdiğini, davacı ile müvekkilinin markasının bütün itibarı ile gerek şekil gerekse fonetik açıdan farklı olduğu, karıştırılabilirliğin tespitinde orta düzeyde tüketici kriterinin esas alınamayacağını, bilinçli tüketici nezdinde de markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını beyan ederek, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

BİRLEŞEN DAVADA İSTEM / Davacı vekili Mahkememizin —- sayılı birleşen dava dosyasında sunduğu dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —- şirketi içeren —- iç pazardaki en büyük turizm şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin yaklaşık —-bünyesine kattığını, şirket tarafından bundan sonra yapılacak her yatırım ve markanın —– altında yapılandırılmasının düşünüldüğünü, müvekkilinin —– markasını aynı zamanda —- çapında tescil ettirdiğini, —- numarası ile tanınmış marka olarak koruma altına aldığını, ancak davalının —- başvuru numarası ile müvekkili şirket markalarına tecavüz eder nitelikte —-adı altında —– nezdinde marka başvurusunda bulunduğunu, bunun üzerine—- dosyası ile açılan maddi manevi tazminat istemli davanın ve—– dosyası ile açılan marka hükümsüzlüğü davasının —-ile birleştiğini ve yargılamanın devam ettiğini, —– alınan bilirkişi raporları ile müvekkili şirketin haklılığının sübut bulduğunu ve müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığının tespit edildiğini, haksız fiil tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiğini ve işleyecek faiz alacağının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, —–dosyası ile yapılan yargılama sırasında SMK’nun 151.maddesi doğrultusunda 855.375,52 TL maddi zarar hesaplandığını, bu tutarın iş bu davanın açıldığı 31/08/2022 tarihine kadar işlemiş avans faizi alacağı olan 662.336,01 TL’nin ve 855.375,52 TL’lik maddi zarara iş bu dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faizinin tahsili ile müvekkiline ödenmesi gerektiğini, ayrıca asıl dava ile talep edilen 100.000,00 TL manevi tazminatın işlemiş avans faizi alacağı olan 77.432,19 TL’nin de dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faizinin tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini belirterek, bu nedenlerle öncelikle HMK’nun 166. maddesi gereği, işbu davanın—- Esas Numaralı dosyası ile birleştirilmesine, maddi zarara (yoksun kalınan kazanç) ilişkin işlemiş avans faizi alacağı olan 662.336,01 TL’nin ve 855.375,52 TL’lik maddi zarara işbu dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faizinin tahsili ile müvekkile ödenmesine, manevi zarara ilişkin işlemiş avans faizi alacağı olan 77.432,19 TL’nin ve 100.000,00 TL’lik manevi zarara işbu dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faizinin tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP / Davalı—– vekili Mahkememizin —–sayılı birleşen dava dosyası karşı sunduğu cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; birleşen dosyadaki taleplerin hukuka aykırı ve aynı zamanda ispata muhtaç olduğunu, taleplere karşı zamanaşımı def’inde bulunduklarını, müvekkiline ait —- numaralı markanın dolaylı iltibas sebebiyle marka tecavüzüne sebep olduğu yönündeki bilirkişi tespitinin ve davacı iddialarının haksız olduğunu, müvekkilince müseccel markası kapsamında yapılan ticari işlemlerin davacının marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilemeyeceğini, toplumun yüzde birinden az bir kesimin hizmet alabileceği lüks ve fiyat seviyesine sahip davacı markasına yönelik iltibas durumu araştırılırken orta düzey tüketicinin dikkate alınamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava ve Mahkememizin—- sayılı birleşen davası, davacıya —- ibareli markalarına benzer olduğu iddia edilen —- markasının davalılar tarafından kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün durdurulması ile maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin olup, —-davası davalıya ait —-markanın hükümsüzlüğü, Mahkememizin—-sayılı birleşen davası ise tecavüzden kaynaklı maddi ve manevi tazminatların faiz alacaklarının talebinden ibarettir.
Mahkememize açılan asıl davadan sonra aynı veya benzer konularda açılan davalar arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından, tüm davaların asıl dava ile birleştirilmesine ve yargılamaya asıl dava üzerinden devam olunmasına karar verilmiştir.
Dosyaya —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; — başvuru tarihli, —— Adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya ——-kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; davalı——- şirketin yetkilisi ve ortağı olduğu, şirketin faaliyet konusunun ——- faaliyetleri olarak göründüğü, davalı ——- şirketin yetkilisi ve ortağı olduğu, şirketin faaliyet konusunun seyahat acentesi faaliyetleri olarak göründüğü, davalı ——şirketin yetkilisi ve ortağı olduğu, şirketin faaliyet konusunun yolcu taşımacılığı ve seyahat acenteleri olarak göründüğü tespit edilmiştir.Mahkememizce asıl davadaki ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, marka uzmanı —- ve bilişim uzmanı —–oluşan bilirkişi heyeti —– tarihli raporda; davalıların tespit edilen —- şeklindeki markasal kullanımının, davacı adına tesciili markalarla karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalıların tespit edilen markasal kullanımının, davalılardan —-adına halen devam etmekte olan marka başvurusu ile son derece benzer olduğu, ihtilafa konu ————-adının —-adına tescilli olduğuna dair görüş belirtilmiştir. Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların deliller toplandıktan sonra Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilişim uzmanı ——— tarihli raporda;—– —- sahiplik bilgileri sorgulandığında, alan adının kayıtlı olmaması ve erişim ve yer sağlayıcı firmaların bilgisinin bulunmaması sebebiyle, halihazır durumda site sahibinin bilgilerine erişilemediği, fakat dosyada bulunan —- tarihli bilirkişi raporunda, raporun hazırlandığı tarih itibariyle—–bilirkişi raporunda—–olduğunun tespit edildiği, —– tarih aralığında içerik bulunduğunun anlaşıldığı, ancak görüntülenebilen en eski tarihli kaydın —– mesajı yayınıyla ——- güncelleme sürecinde olduğu, bu süreç içerisinde —-paylaşıldığı, arşiv internet sitesi içerisinde başlık ve içerik kışımlarında——kelimelerinin kullanıldığı, davacıya ait markalar ile hükümsüzlüğü istenen davalı —— numaralı marka bir bütün olarak değerlendirildiğinde, her ne kadar taraf markaları —- ibaresi ile başlıyorsa da, davalı markasında geçen —– ibaresinin markaların benzer olarak algılanmasının önüne geçtiği, dolayısıyla taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığının tespit edilmesi sebebiyle, somut olayda doğrudan karıştırılma ihtimalinin koşullarının gerçekleşmediği, davacının —- ibaresi ile başlayan tanınmış—– markasına ve davalının markasının tescilli olduğu hizmetler ile aynı veya benzer hizmetlerde tescilli dört adet markaya sahip olmasının ve hükümsüzlüğü istenilen davalı —— başlamasının ortalama tüketicide, davalı markasının, davaçı markalarının devamı gibi algılanmasına yol açacağı, yani ortalama tüketicinin, markaları birbirinden ayırt etmesine rağmen, davacının ——– markasıyla da faaliyet yürütmeye başladığını sanabileceği, dolayısıyla somut olayda dolaylı iltibasın şartlarının gerçekleştiği, bu nedenle davalı—— markanın SMK m.25/1 ve SMK m.6/1 hükümleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, SMK m.29/1-a hükmünün SMK m.7/H-b hükmüne atıf yapmak suretiyle dolaylı iltibası da markaya tecavüz hali olarak kabul ettiği, davalı —— ibareli markasal kullarımların davacıya ait markalarla dolaylı iltibasa yol açtığı, bu nedenle söz konusu kullanımların, SMK m.29/1-a ve SMK m.7/II-b hükümleri uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, TTK’nın 55′ inci maddesinin 1′ inci fıkrasında, “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” halinin, yani iltibas tehlikesinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayıldığı, somut olayda davalı —- dolaylı iltibasa yol açan ——şeklindeki marka kullanımının aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verdiği yönünde görüş belirtilmiştir.
Mahkememizce mali bilirkişi —— tarihli raporda; —- tarafından bildirilen %15 emsal lisans bedeli üzerinden davacının talep edebileceği tazminat tutarının davalı —— tarihleri arasındaki dönem için —– tarihleri arasındaki dönem için ise 1.239,02 TL olmak üzere toplam 44.421.100,01 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememiz ara kararı ile asıl dava ile ilgili davacı ile davalılar —— tarihleri arasındaki defter ve belgeleri, birleşen dava ile ilgili davacının ve davalı —— tarihleri arasındaki ticari defterleri ve belgeleri üzerinde daha önce yapılan incelemeler ve dosyada mevcut belge ve bilgileri inceleyerek —– markasının kullanılması suretiyle davalıların elde ettikleri ciro ve gelirlerle davacının bu dönemlerde ——markaları ile elde ettiği gelir ve cirolar tespit edilerek, her iki tarafın gelirine ,cirolarına göre ve davalıların markasının satışlara etkileri de dikkate alınarak lisans bedeline göre maddi tazminat hesabı yapılması yönünde yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, marka uzmanı ——tarihli raporda; davalılardan —– sayılı dosyasında davalı olarak yer alan diğer davalı —— diğer şirketler arasında gerek adres, gerekse ortaklar bakımından herhangi bir örtüşme bulunmadığı, davacının —– ibareli tanınmış marka başta olmak üzere —– markaların —-yılından bu yana sahibi olduğu, davalılardan ——– ibaresi ile başlamasının ortalama tüketicide davalı markasının, davacının tanınmışlık kararına sahip markalarının devamı gibi algılanmasına yol açabileceği, davacı adına tescilli —— şirketine ait —- tescil numaralı —— markası arasında SMK’nun 6. maddesi anlamında iltibas şartlarının gerçekleşmiş sayılabileceği, inceleme tarihinde —— aktif olmadığı, dosyaya sunulan teknik rapor ve arşiv kayıtlarından —-ibaresinin markasal olarak kullanıldığının anlaşıldığı ——-olduğu, bu web sitesinin arşiv kayıtlarından —–ibaresinin markasal olarak kullanıldığının tespit edildiği, bu kullanımın da davalılardan —– tescil numaralı marka tescili ile uyumlu olduğu, inceleme tarihinde —– ibaresi yazıldığında davalılardan —- sayfasına yönlendirme yapıldığı, —- alan adında her ne kadar —— ise de site içeriğinde —– ibaresinin kullanıldığı, davacı adına tescilli —– hükümsüzlüğü istenen davalı —- şirketine ait —— markası arasında SMK’nun 6. maddesi anlamında iltibas şartlarının mevcut olması nedeniyle—– adının kullanılmasının marka hakkı ihlali teşkil edebileceği, davacı adına tescilli —– istenen davalı —— tescil numaralı —–markası arasında SMK’nun 6. maddesi anlamında iltibas şartlarının gerçekleştiği, SMK’nun 6. ve SMK’nun 25. maddeleri arasındaki açık atıf nedeniyle de —- tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü için gerekli şartların mevcut olduğu, davacı —— şirketinin ticari defter ve belgelerine ait incelemenin gerek önceki mali bilirkişi tarafından rapora konu edilmediği, gerekse dosya kapsamında herhangi bir belge ve bilgiye rastlanılamadığından dava konusu —— markalarından elde ettiği gelir ve cironun ticari defter ve belgelerden tespitinin yapılamadığı, davalılardan —-dosya kapsamında bulunan —- adet kağıt satış faturaları incelendiğinde üzerlerinde —–yazılı olduğu, içeriklerinde —- vekilinin —— tarihli dilekçesi içeriğinde ve eklerinde bulunan ——-incelenmesi sonucunda davalı vekilinin dava konusu markaların kullanıldığını beyan ettiği iki otelin ———olduğu, davalı vekilinin dava konusu markanın yalnızca bu iki otelde kullanıldığına, diğerlerinde kullanılmadığına dair sunduğu belgelerde böyle olduğuna dair bir bulguya rastlanılmasa da, Mahkemenin bu beyanı kabul etmesi halinde —- tarihleri arasında iki otel için ——- dava konusu marka kullanımdan kaynaklı gelir üzerinden sektör bilirkişisinin de tespiti ile %4 lisans oranının uygulanması sonucu 854.865,61 TL lisans ücreti hesaplandığı, Mahkeme aksi kanaatte ise ——- dava konusu marka kullanımdan kaynaklı toplam 30.301.690,40 TL gelir üzerinden %4 lisans oranının uygulanması sonucu 1.212.067,62 TL lisans ücreti hesaplandığı, davalılardan——– dosya kapsamında bulunan muhasebe detay mizanlarında dava konusu marka kullanımından kaynaklı gelirlerinin ayrık olmadığı, satış faturaları da dosyada mevcut olmadığından incelenemediği, dolayısıyla elde edilen net ciroların ne kadarının dava konusu marka ihlalinden kaynaklandığının tespitinin yapılamadığı, davalı ——- tarihli dilekçelerinin içeriği ve eklerinde ——— dava konusu marka kullanımından kaynaklı fatura kestiği, ilgili faturaların dökümünün liste halinde dilekçe ekinde paylaşıldığı, fakat ticari defterler dosya kapsamında olmadığından bu tutar ve detayların defterler üzerinden tespit edilemediği, Mahkeme tarafından bu tutar üzerinden hesaplanma talep edilmesi halinde mükerrer ciro hesaplamasına konu edilmediğinde ——- elde ettiği ve lisans oranının %.4 üzerinden lisans bedeli 509,91 TL hesaplandığı, davalı —— 13.maddede bahsedilen nedenle lisans bedeli hesaplanamadığı, takdir ve hukuki değerlendirme Mahkemeye ait olup, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapıldığına dair dosya kapsamında bilgi/belgeye rastlanılmadığından, davacının inceleme tarih aralığında ——- elde ettiği gelir ve ciroların tespiti ile tarafların gelir ve cirolarının karşılaştırılmasının yapılamadığı, mütecavizlerin kusurlu bulunduğunun kabulü halinde TBK 50 ve 51. maddelerince yoksun kalınan kazancın takdir edilebileceği yönünde görüş bildirmişlerdir.Mahkememizce muhasip bir bilirkişiden—–arasındaki dönem için birleşen—– Esas sayılı dava dilekçesinde asıl alacak olarak gösterilen 855.375,52 TL maddi zarar ve 100.000,00 TL manevi zarar için avans faizinin ne kadar olduğunun hesaplanması yönünde rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi —— tarihli raporda; faiz hesaplamasında —- İşlemleri için açıklamış olduğu Faiz Oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı, birleşen —- Esas sayılı dava dilekçesinde asıl alacak olarak gösterilen — maddi zarar üzerinden—- tarihlerini kapsayan döneme ait faiz tutarının 661.607,28 TL. olarak hesaplandığı, birleşen—- sayılı dava dilekçesinde asıl alacak olarak gösterilen 100.000,00 TL manevi zarar üzerinden —– tarihlerini kapsayan döneme ait faiz tutarının 77.347,00 TL. olarak hesaplandığı, maddi ve manevi tutarlar üzerinden hesaplanan faiz toplamının (661.607,28 TL + 77.347,00 TL) = 738.954,28 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili 24.06.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 22/05/2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat miktarını (854.865,61 TL+509,91 TL) toplam 855.375,52 TL’ye artırdıklarını beyan etmiştir.Asıl ve birleşen marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davalarının çözümü için öncelikle davalı —– adına tescil edilen —- markasının hükümsüzlüğü için açılan ve asıl dava ile birleşen —- sayılı davasının incelenmesi gereklidir.Marka hükümsüzlüğü davası davalıya ait markanın davacı adına tescilli marka ile karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olduğu ve davacının markasının tanınmış marka olması nedeniyle bu tanınmışlığından haksız şekilde yararlanma amacı taşıdığı iddiasıyla açılmıştır.SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karşıtırılma ihtimali, bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönde çağrışımlar yaptırmasıdır. Karıştırılma ihtimalinin varlığına her iki marka aynı anda göz önünde bulundurularak karar verilemez. Zira, alıcılar çoğu zaman bunları aynı anda görerek karar verme durumunda olmayacaklardır. Alıcılar bu markalan farklı an ve yerlerde görebileceklerdir. Birbirine benzer olan markaları aynı an ve yerlerde görmekle, farklı an ve yerlerde görmek arasında markalar arasındaki farkları tespit açısından ciddi farklılıklar mevcuttur. Karıştırılma ihtimali ve benzerliklerinin tayini, markaları aynı anda görebilen ve farklarını seçebilmek için yeterli zamana sahip olabilen müşteriler bakımından değil; markaları aynı anda göz önünde bulunduramayan fakat aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan alıcılar bakımından yapılmalıdır.SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın —— ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir. 6769 sayılı SMK’nın 6/4.maddesi uyarınca, Paris Sözleşmesi’nin 1.mükerrer 6.maddesi anlamında Türkiye’de tescilli olmayan, ancak ——- ilgili çevrede tanınmış olan markaların varlığı halinde de, başvuruya bu gerekçeyle itiraz halinde marka başvurusunun reddine karar verilmelidir.Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.Dosya içine getirtilen marka tescil kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile; her iki markanın karşılaştırılmasında öncelikle iki işaretin kullanıldığı hizmet sektörünün benzer olup olmadığına bakılması gerektiği, davalı adına tescilli —- markasının —– için tescilli olduğu, davalının markasından daha önce tescil edilen davacının ——– Sınıfta aynı veya benzer mal ve hizmetler için tescilli oldukları, her iki tarafın da turizm sektöründe faaliyet gösterdikleri tespit edilmiştir. Aynı sektörde faaliyet gösteren tacirlerin, kendi sektörlerinde üretilen ya da sunulan mal ve hizmetlerde kullanılan markaları basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında bilmeleri gerekir. Her iki tarafın markalarının benzer olup olmadığıyla ilgili yapılacak karşılaştırmada markalara esas unsurunu veren ibarelerin dikkate alınması zorunludur. Buna göre davalının markasının esas unsuru——- ibaresi —- olan —- bir kelime olup, anlamı —–tüketicilerin çoğunluğu tarafından bilinen bu —–kelimenin ayırt edici gücü zayıftır. Davacıya ait markaların ise—–kelime unsurlarından oluşturulduğu, yabancı dilde — kelimesinin kısaltması olan — ibaresinin sonuna bir —- daha eklendiği, devamında ———- markasının—– tanınmış marka olarak da tescilli olduğu, tarafların markalarının esas unsurlarının farklı olduğu, her ne kadar taraf markaları ——- ibaresinin markaların benzer olarak algılanmasının önüne geçtiği, dolayısıyla taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığının tespit edilmesi sebebiyle, somut olayda doğrudan karıştırılma ihtimalinin koşullarının gerçekleşmediği, ancak markaların tescilli oldukları —– sınıftaki hizmetlerin ortalama tüketiciye de hitap ettiği, davacıya ait markaların kullanıldığı otellerin lüks oteller olması ve fiyatlarının yüksek olmasının bu hizmetlerden yalnızca bilinçli tüketicilerin yararlanacağı anlamına gelmediği, davacının —- ibaresi ile başlayan tanınmış —— markasına ve davalının markasının tescilli olduğu hizmetler ile aynı veya benzer hizmetlerde tescilli üç adet markaya sahip olmasının ve hükümsüzlüğü istenilen davalıya ait markanın da —– başlamasının ortalama tüketicide, davalı markasının, davacı markalarının devamı gibi algılanmasına yol açacağı, yani ortalama tüketicinin, markaları birbirinden ayırt etmesine rağmen, davacının—- markasıyla da faaliyet yürütmeye başladığını sanabileceği, bu şekilde iki şirkete ait işletmeler arasında bağlantı kurulabileceği, SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca markaların ilişkilendirilme ihtimalinin dahi hükümsüzlük nedeni olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, davalının markasının hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu anlaşılmakla, davalı ——— markasının hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.Asıl ve diğer birleşen davalar davacının marka hakkına tecavüz eidldiği iddiasıyla açılan tazminat talepli davalardır.Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinin yollamasıyla SMK’nun 7/2-b maddesinde tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Bu yasal düzenleme ışığında somut olaya bakıldığında, toplanan deliller, taraflara ait marka tescil kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile; asıl davanın davalılarının ——- markası ile otel işletmeye başladıkları, bu markanın davacı adına tescilli ve turizm hizmetlerinde tanınmış —- markası ile ilişkilendirilme ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle davalıların bu markayı kullanmalarının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, davacının maddi ve manevi tazminat talep edebileceği kanaatine varılmıştır. Davacı SMK’nun 151/2-c maddesi uyarınca lisans bedeline göre maddi tazminat hesaplanmasını talep etmesine rağmen dosyaya örnek lisans bedeli sunmadığı gibi tazminatın hesaplanabilmesi için ticari defter ve belgelerini de verilen kesin süre içinde dosyaya sunmamıştır. Yalnızca davalılara ait ticari kayıtlar üzerinde inceleme yapılmış, bilirkişi raporu ile davalı —– dosyaya sunulan belge ve delillerle bir tazminat hesabı yapılamadığı, davalı —– tarih aralığında elde ettiği cironun —- olarak hesaplandığı, dört otelde markanın kullanılmış olması halinde ise 1.212.067,62 TL lisans bedeli hesaplandığı anlaşılmıştır.Lisans bedeli hesaplanırken sadece davalının cirosu, elde ettiği kazancın, satabileceği ürün miktarının değil, marka hakkının sahibinin de cirosu, üretim ve satış kapasitesi de nazara alınarak davalının ticari iş ve işlem hacmine uygun bir bedelin belirlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla, somut olayın özelliklerine, davalının cirosuna, üretim ve satış kapasitesine, elde ettiği gelire göre ödemesi gerekli, hakkaniyete ve menfaatler dengesine uygun, makul bir miktarın lisans bedeli olarak tespiti ile hüküm altına alınması gerekir. Davalının elde ettiği ciroya kendi markasının ve sunduğu hizmetin katkısı da hesaplama yapılırken dikkate alınmalıdır. Davacının ticari kayıtlarını ve örnek lisans sözleşmelerini sunmaması nedeniyle davalıların ödemesi gereken lisans bedeli kesin olarak belirlenemediğinden, TBK’nun 51. maddesi uyarınca mahkememizce tazminatın belirlenmesi gerekmiştir.Davalıların markayı kullandıkları süre, davalı — bu dönemde —– otellerinden elde ettiği ciro, davalıların sundukları hizmetin kalitesinin ciroya etkisi, davacının markasının tanınmış marka olması, davalıların kusur dereceleri gibi unsurlar birlikte değerlendirilerek asıl davada davalıların 500.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat ödemelerinin hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmakla, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,—— ait olmadığından internet sitesine erişimin yasaklanmasına dair açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.Birleşen —– sayılı davayla ilgili yapılan yargılamada ise; alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile davalı —— adlı intrenet sitesinde asıl davalılar tarafından kullanılan ve davacının markalarına tecavüz teşkil eden ——isimli —— tanıtımlarının yapıldığı tespit edilmiş, davalının bu eyleminin SMK’nun 7/3-d maddesi uyarınca davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalıya ait olduğu anlaşılan ve alan adında —–ibaresinin yer aldığı —— —– kalıcı olarak erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporu ile 509,91 TL maddi tazminat hesabı yapılmış, bu hesaplamaya taraflar itiraz etmemişlerdir. Davalının markayı haksız olarak kullandığı süre, kullanım şekli, cirosu ve kusur derecesine göre 20.000,00 TL manevi tazminatın da hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılarak, birleşen davanın da kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.Davacı tarafça asıl davanın davalısı —– asıl dava ve ıslah dilekçesi ile talep ettiği —- maddi tazminata 100.000,00 TL manevi tazminata tecavüz tarihinden birleşen davanın açıldığı 31/08/2022 tarihine kadar işlemiş avans faizi alacağı olarak maddi tazminat için 662.336,01 TL ve manevi tazminat için 77.432,19 TL faiz alacağına talebiyle birleşen —– sayılı davasını açmış, yapılan yargılamada, muhasip bilirkişiden davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat tutarlarına göre tecavüzün ilk tespit edilebildiği tarih olan 19/07/2017 tarihinden birleşen davanın açıldığı tarih olan 31/08/2022 tarihleri arasındaki dönem için avans faizinin hesaplanması konusunda bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi raporu ile asıl alacak olarak gösterilen 855.375,52 TL maddi zarar üzerinden—– tarihlerini kapsayan döneme ait faiz tutarının 661.607,28 TL. olarak hesaplandığı, asıl alacak olarak gösterilen 100.000,00 TL manevi zarar üzerinden——- tarihlerini kapsayan döneme ait faiz tutarının 77.347,00 TL. olarak hesaplandığı, maddi ve manevi tutarlar üzerinden hesaplanan faiz toplamının (661.607,28 TL + 77.347,00 TL) = 738.954,28 TL olduğu hesaplanmıştır. Ancak Mahkememizce asıl davada hükmedilen 500.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat tutarlarına göre Mahkememizce muhasip bilirkişinin hesaplama yöntemi ile faiz hesaplaması yapılmış, buna göre maddi tazminat için 386.735,00 TL, manevi tazminat için 38.673,50 TL olmak üzere toplam 425.408,50 TL faiz ödenmesi gerektiği tespit edilerek, birleşen —- sayılı davanın da kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı vekili asıl ve birleşen—– Esas sayılı davada marka haklarına tecavüz edilmesinin aynı zamanda haksız rekabet olduğunu da iddia ederek haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini de talep etmişse de, ——- Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi; 6762 sayılı mülga TTK’nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, sınai mülkiyet hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK’nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de az önce zikrolunan hüküm nedeniyle mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta idi. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanun’un gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da, bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK, 554 sayılı End. Tasarım KHK ve 555 sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK’nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK’nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır.Gerçekten de, sınai mülkiyet haklarının kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, asıl ve birleşen davanın davalıların davacı adına tescilli marka ile iltibasa neden olacak şekilde marka kullanmaları eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin asıl ve birleşen —- sayılı davalardaki taleplerin de reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M/Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalıların——— için kullanmalarının, mal ve ambalaj üzerine koymalarının, iş evrakında, reklamlarında ve internet ortamında kullanmalarının YASAKLANMASINA,
—– ibaresinin davalılara ait ürün, araç, iş yeri ve sair yerlerden SİLİNMESİNE,
Davalıların davacıya ait marka haklarına tecavüz niteliğindeki bu fiillerinin DURDURULMASINA,
50.000,00 TL manevi ve 500.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle kararın —– de yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1 kez ilanına,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
—–isimli internet sitesinin kapatılması davasının husumet nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 37.570,50 TL harçtan peşin alınan 16.489,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21.081,20 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline markaya tecavüzün durdurulması ve kullanımın yasaklanması davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 73.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TLvekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalılar vekiline ——– kapatılması davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline maddi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 52.753,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 16.489,30 TL peşin harç (ıslah harcı dahil) ve 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 16.520,70 TL harç giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.025,54 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 13.150,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 14.175,54 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%52) 7.371,28 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%48) 6.804,26 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı —– tarafından yapılan 138,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%48) 66,30 TL’nin davacıdan tahsili ile davalı —– ödenmesine, bakiye (%52) 71,70 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı —- tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%48) 72,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalı —– ödenmesine, bakiye (%52) 78,00 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Birleşen ——- esas sayılı davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalının —– kullanmalarının, mal ve ambalaj üzerine koymalarının, iş evrakında, reklamlarında ve internet ortamında kullanmalarının YASAKLANMASINA,
—— ibaresinin davalı ait ürün, araç, iş yeri ve sair yerlerden SİLİNMESİNE,
Davalının davacıya ait marka haklarına tecavüz niteliğindeki bu fiillerinin DURDURULMASINA,
20.000,00 TL manevi ve 509,91 TL maddi tazminatın 19/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
—–erişimin kalıcı olarak ENGELLENMESİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle kararın ——–de yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1 kez ilanına,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Alınması gereken 1.401,00 TL harçtan peşin alınan 2.049,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 648,30 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekiline markaya tecavüzün durdurulması ve kullanımın yasaklanması davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline internet sitesine erişimin engellenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 509,91 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin n davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline maddi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 maddesi gereğince takdir olunan 509,91 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davalı vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davaya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan ve iadesine karar verilen tutar dışında kalan 1.401,00 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.436,90 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 863,80 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%56) 483,75 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%44) 380,05 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı —– tarafından yapılan 200,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%44) 88,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalı—— ödenmesine, bakiye (%56) 112,00 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Birleşen —- esas sayılı davasının KABULÜNE,
Davalı adına tescilli ———–markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı ile 632,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere toplam 703,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Birleşen mahkememizin ——- esas sayılı davasının KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Asıl davada hükmedilen maddi tazminat için birleşen davanın açıldığı 31/08/2022 tarihine kadar işleyen 386.735,00 TL ve manevi tazminat için birleşen davanın açıldığı 31/08/2022 tarihine kadar işleyen 38.673,50 TL olmak üzere toplam 425.408,50 TL faizin birleşen davalı——- alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Alınması gereken 29.059,65 TL harçtan peşin alınan 12.633,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.426,25 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline maddi tazminat için faiz alacağı davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 57.142,90 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat için faiz alacağı davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline maddi tazminat için faiz alacağı davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 41.584,14 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davalı vekiline manevi tazminat için faiz alacağı davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TLvekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 12.633,40 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 12.714,10 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 500,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre, (%57) 285,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%43) 215,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2023