Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/28 E. 2021/200 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/28 Esas
KARAR NO : 2021/200

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı … şirketinin —– sektöründe yüksek tanınmışlık düzeyine sahip olduğunu, çeşitli firmalarla —- sözleşmeleri yaptığını, davacının …şirketini tüm hak ve yükümlülükleriyle devraldığını, bu şirket ile davalı — esas sözleşmeler imzalanıncaya kadar öncelikle bir yıl süreli olarak— ürünlerinin ve ——— pazarlamasına ilişkin — mektubu imzaladıklarını, daha sonra— sözleşmelerin imzalandığını, davalı ..— davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, sözleşmeler ile tüm hakları davacıya ait olan “—markalı — olan ürünlerle ilgili olarak davalı şirketçe nihai kullanıcı müşterilere — sunulmasını sağlamak amacıyla sözleşme süreleri ile sınırlı olmak üzere — içinde —– verildiğini, davalı …— hiçbir hak ve yetki verilmediğini, davalı şirkete de davacılara ait marka ve fikri mülkiyet haklarıyla ilgili verilmiş bir hak bulunmadığını, davalı ..— numaral— ibarelerini marka olarak adına tescil ettirdiğini, bu ibarelerin davacıların ürünlerine ait ibareler olduğunu,— davacı şirketin —- ve —- tescilli markası olduğunu, davacı şirketin bu markalarla ilgili gerçek hak sahibi olduğunu, davalı …’—- bu marka tescillerinin kötü niyetli olduğunu, Sözleşmenin 13.1 ve 17.2 maddeleri ile tüm hakların davacıya ait olduğunun belli olduğunu, sözleşmeler sona ermesine rağmen davalıların kendilerini—ve haksız yarar sağladıklarını, bu konudaki yasal haklarını saklı tuttuklarını, davacılara ait —- maddesi uyarınca tanınmış marka olarak kabul edilebileceğini, davalı şirkete bu konuda —- gönderilmişse de, cevap verilmediğini beliretrek, davalı … adına— markalarının gerçek hak sahibi olan davacı şirkete devri ile adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde—-markalarının tescilli oldukları tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinlerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. talebi.
DAVAYA CEVAP / Davalılar vekili dosyaya sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davayı kabul etmediklerini, tanınmış marka kavramının her somut olayda farklılık arz eden bir olgu olduğunu, — kriterlerin Yargıtay tarafından da benimsendiğini, davacının genel ——– istenen markanın tanınmış marka olduğundan ve davacıların —— bahsettiğini, ancak herhangi bir delil sunmadığını, tek taraflı olarak —- marka tescili olmasının bir markayı tanınmış marka haline getirmediğini, markanın ayırt edicilik niteliğini, markayı taşıyan ürünlerin ——– sağladığını gösterir hiçbir delil ortaya konmadığını, ———– ortaya çıkan bir markanın, —- olduğunun iddia edilemeyeceğini, davalının —- sitesindeki ekran görüntülerinin uyuşmazlık konusu tescilli marka ile bir ilgisi bulunmadığını, davalının kendisini dava konusu markanın —olarak tanıtmadığını, dava dilekçesinin ekinde yer alan noter tespit tutanağına— inceleme neticesinde bulunamadığını, bu isimde bir—, davalı ile bağlantısı olmadığını, —-davalı tarafından oluşturulduğuna dair hiçbir somut delil bulunmadığını,— tasdikli tutanak kapsamında sitenin davalıya ait olduğuna dair delil bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan Sözleşmenin devam ettiği süre zarfında davacıların onayı çerçevesinde marka tescilinin davalı tarafça gerçekleştirildiğini, davalının tescilli markanın — ticari kullanımını sağladığını, markanın tanıtılması için —-çalışmalarında bulunduğunu, markanın—- haksız kullanımı hususunda da çeşitli girişimlerde bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin süresi süre sona erdikten sonra uzayacağı ve devam edeceği kararlaştırılmış olmasına karşın, davacılar tarafından hukuksuz olarak sözleşmenin feshedildiğini ve teknik olarak davalının markayı kullanmasının engellendiğini, davalının sözleşmesinin hukuka aykırı olarak davacılarca feshedildiğini, bu ihtarnamenin dava dosyasına karşı tarafça bilinçli olarak sunulmadığını, —– soruşturma kapsamında karşı tarafça bu ihtarnameye dayanıldığını, söz konusu ihtarnamenin — tarihinde—— davalıya gönderildiğini ve bu kapsamda sözleşmesinin 01/04/2020 tarihinde sona erdiğini belirterek, davalının markanın konu olduğu hizmetler için kullanım ve dağıtım haklarının sona erdiğinin belirtildiğini, dosyada mübrez 01/04/2017 başlangıç tarihli sözleşmenin 14.5 ve 14.6 maddelerinde belirtildiği üzere sözleşmenin süresi sona erdikten sonra davalının elinde kalan kredileri satmak suretiyle çalışmaya devam edebileceğinin açıkça kararlaştırıldığını, işbu ihtarname kapsamında sözleşmenin süresinin bitmesinden sonra davalının dava konusu markaya ilişkin hizmetlerin sağlandığı — erişiminin tamamen engellendiğini, bu nedenle davalının kendisine ait tescilli markayı kullanamaz hale geldiğini, sözleşmenin haksız feshinden ötürü karşı dava olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL tutarında maddi tazminat ve ayrıca TTK m. 122 uyarınca denkleştirme tazminatı kapsamında olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL tutarında tazminat talep ettiklerini, buna ek olarak, davacıların sırf davalıyı baskı altına alarak tescilli markanın kendilerine devredilmesi için girişimlerde bulunduklarını,—-nezdinde yaptıkları — soruşturma kapsamında, davalı … hakkında iftirada bulunarak kendisine haksız suç isnadında bulunduklarını, anılan dosyadan suç unsuru bulunmadığından —– kesinleştiğini, davacının haksız suç isnadından ötürü karşı dava niteliğinde olmak üzere 10.000,00 TL tutarında manevi tazminat talep ettiklerini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 ,00 TL maddi tazminat, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL denkleştirme tazminatı ve 10.000,00 TL tutarında manevi tazminatın davacı-karşı davalılardan tahsiline karar verilmesini, asıl davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce karşı davanın konusu sözleşmenin haksız feshi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası olup, marka hükümsüzlüğü talebiyle açılan asıl dava ile bağlantılı olmadığından, asıl davadan ayrılmasına karar verilerek, yalnızca asıl davayla ilgili yargılama yapılmıştır.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı “…” adına tescilli —- tescil numaralı —— markaların gerçek haks sahibi olduğu iddia edilen davacıya devri, bu mümkün olmazsa hükümsüzlüğü davasıdır.
Dosyaya —-, incelendiğinde; davalı … adına tescilli —-markasının —- tarihli,—markasının— Sınıflarda tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Davalı …—-kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin —- tescil edildiği, tek ortağının ve yetkilsinin … olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce, davalı … adına tescilli davaya konu markaların kötü niyetle tescil edilip edilmedikleri, davacının bu markalar üzerinde gerçek hak sahibi olup olmadığı, — tescil numaralı markanın davacı şirketin ticaret unvanı ile aynı olup olmadığı, davacının —– tescilli markalarının —.mükerrer maddesinin 6.maddesi uyarınca tanınmış marka olup olmadıkları, dava dilekçesindeki iddialar da incelenerek davalı adına tescilli markaların davacıya devrinin gerekip gerekmediği, hükümsüzlük koşullarının mevcut olup olmadığına dair marka uzmanı bilirkişi —- bilirkişi raporu ile; davalılardan —— tarihinden bu yana —. sınıfta tescilli olduğu, davacılar adına — marka bulunmadığı, dosyada yer alan— anlaşmanın tarafı olan— davalılardan ———- aynı sözleşmenin 1.5 maddesinde sözleşmenin taraflar arasında hiçbir şekilde —- —- oluşturan bir şekilde uygulanamayacağı, bu şekilde yorumlanamayacağının hükme bağlandığı, taraf iradeleri dikkate alındığında bu sözleşmenin SMK’nun 6. maddesi anlamında ticari vekil veya temsilci ilişkisinden kaynaklanan hükümsüzlük gerekçesine dayanak olamayacağı, davacılardan —– —-. arasındaki ilişkinin —- ürün dağıtımına ilişkin olduğu, sözleşmede açıkça tüm vekillik ve temsilcilik ilişkilerinin reddedildiği, dava konusu markaların sözleşmede taraf olmayan gerçek kişi adına tescili için başvurulduğu, bu anlamda SMK’nun 6/2. maddesinin uygulama imkanı bulunmayacağı, taraflar arasındaki —- bakıldığında, davacılardan— doğrudan bu sözleşmelerin tarafı olduğu, diğer davalı …’— ise bu şirketin —- ve tek ortağı olmak hasebiyle markaların —- bilecek durumda olduğu, bu bağlamda davalıların kötü niyetli olduğu, davalı şirket adına tescilli —ibareli markanın davacılardan … unvanlı şirketin ticaret unvanının —- kısmının birebir aynısı olduğu, davacı tarafın tanınmışlığa ilişkin beyanlarının delillendirilmediği, —- tescillerin tek başına tanınmışlık için yeterli olamayacağı, dosyaya sunulan belgelerin, — markaların —-kapsamda da olsa tanınmış marka sayılması için yeterli olmayacağı, SMK ‘nun10. maddesi uygulanmasında esaslı şartın, ticari vekil ve temsilcinin markayı kendi adına tescil ettirmesi olduğu dikkate alındığında, somut olayda markayı tescil ettiren kişi ile marka üzerinde hak iddia eden davacılar arasında bu anlamda bir ilişki bulunmadığı, dosyada yer alan sözleşmelerin taraflarının da sözleşme ile kesin olarak aralarındaki ilişkinin vekillik, acentelik, temsilcilik olarak yorumlanamayacağını kararlaştırdıkları, SMK’nun 10. maddesi anlamında markaların devrinin talep edilebilmesi için gerekli yasal şartların bulunmadığı, dosya kapsamı ve sunulan deliller ile taraflar arasındaki ilişkilerin ——- kapsamında; SMK’nun 6/3. maddesi hükmü uyarınca — numaralı — markalarının hükümsüzlüğünün istenebileceği SMK’nun 6/6. maddesi hükmü uyarınca—- hükümsüzlüğünün istenebileceği, SMK’nun 6/9. maddesi hükmü ——- — hükümsüzlüğünün istenebileceği yönünde görüş bildirmiştir.
Her ne kadar davalı—-markaların hükümsüzlüğü için dava açılmışsa da, dava konusu markaların davalı … adına tescilli oldukları, bu nedenle davalı şirketin davada taraf sıfatı bulunmadığı anlaşıldığından, davalı şirket hakkında açılan davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasıyla ilgili yapılan incelemede;
Davacılar öncelikle SMK’nun 10/1. maddesi uyarınca davalıya ait markaların kendi adlarına devrini talep ettiklerinden, bu talep öncelikle incelenmiştir.
SMK’nun 10/1. maddesi uyarınca, marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekili veya temsilcisi adına markanın veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin tescil edilmesi halinde, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini isteme yetkisi vardır. Ancak davacı—- yapılan sözleşmeler incelendiğinde, açıkça davalı şirketin davacıların temsilcisi ya da vekili olmadığının belirtildiği, kaldı ki davaya konu markaların sahibi olan davalı … her ne kadar sözleşmede taraf olan davalı şirketin ortağı ve temsilcisiyse de, sözleşmede bizzat taraf olmadığı, bu nedenle davacı şirketlerin temsilcisi veya vekili sıfatının bulunmadığı, SMK’nun 10/1. maddesindeki koşullar mevcut olmadığından markaların davacı şirketlere devredilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde ise marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
Davacı taraf, davalı … adına tescilli markaların tescil tarihinden önce— kendileri tarafından kullanıldığı, bu nedenle öncelik hakkı sahibi oldukları, davacıların markalarının — mükerrer 6’ıncı maddesi bağlamında tanınmış marka oldukları, davaya konu “— davacı şirketin ticaret unvanını içerdiği, markaların kötü niyetli olarak tescil edildiği iddiasıyla SMK’nun 6/3, 6/4, 6/6 ve 6/9. maddeleri uyarınca hükümsüzlük talep etmişlerdir.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/3. maddesinde, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine, maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan ——— adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir.
Türk Marka Hukukunda “tescilde öncelik ve teklik ilkesi” geçerlidir. Yasa koyucu bu yolla piyasada aynı veya benzer mal ve hizmetler için mükerrer markanın varlığını önleyerek; bir yandan, önceki markaya yapılan yatırımı korurken, diğer yandan da nihai alıcı olan tüketicilerin satın aldıkları mal veya hizmetin kökeni konusunda yanıltılmalarını önleyerek korunmalarını amaçlamıştır. Öte yandan —benimsenmiştir. Buna göre, bir markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişi, marka üzerinde gerçek hak sahibidir.
Somut olay incelendiğinde; davalıya ait marka tescil kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; davacılara ait olup,—- markaları davalı şirket ile yapılan sözleşmelerin içeriğinden de anlaşıldığı gibi en ————- yazılım alanında kullanılan markalar oldukları, bu alanda belli bir bilinirliğe sahip oldukları, davalı şirketin yetkilisi olan davalı .— davacı şirketlerle imzaladıkları sözleşmeler nedeniyle markaların davacı şirketlere ait olduğunu bildiği ve —— ile markaları kullandığını kendisinin de cevap dilekçesinde beyan ettiği, taraflar arasındaki sözleşmelerde davalılara markaların tescil hakkının verilmediği, fikri ve sınai hakların davacı şirketlere ait olduğunun belirtildiği, davacı şirketlerin tescilsiz olarak markaları — kullanmaları nedeniyle bu markalar üzerinde gerçek hak sahibi oldukları, davalı — markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları, ancak davacıların tescilsiz kullanım yoluyla hak elde ettikleri mal ve hizmetlerin davalının —- markasının tescilli olduğu ——-” markasının tescilli olduğu —. sınıftaki “—-” ile –sınıftaki “— olduğu, bu mal ve hizmetler için SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 6/4. Maddesi uyarınca— 1’inci mükerrer 6’ıncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvurularının, aynı veya benzer mal ve hizmetler bakımından reddedileceği düzenlenmiştir.
Tanınmış markanın tespitinde dikkate alınabilecek kriterlerden biri, markanın ilgili olduğu mal ve hizmetlere yönelik reklam amaçlı olan veya olmayan tanıtım faaliyetleridir.—-olan tanıtım faaliyetlerinin kapsamına, yazılı ve —- marka için yapılan çalışmalar girmektedir. Bu faaliyetler kapsamında;— faaliyetler sayılabilir. Markanın tanıtımına katkıda bulunan diğer faaliyetler kapsamında ise; markalı ürünlerin ——-gösterilebilir.
Bir markanın tanınmış marka olarak belirlenmesinde, markanın toplumun——– sahip olduğu bilinirlik düzeyi de dikkate alınması gereken kriterlerden biridir. İtiraz sahiplerinin tanınmışlık talepleri ile birlikte sunacakları bilinirlik düzeyini ispat eder nitelikteki belgeler, tanınmış markanın tespitinde yol gösterici olacaktır. Ancak, —- başına markanın tanınmışlığının kabulü için yeterli değildir. Markaların toplumda ulaşmış oldukları tanınmışlık düzeylerini ortaya çıkaran en önemli araçlardan biri, marka için yapılan kamuoyu araştırmalarıdır.
Bir markanın kaç ülkede tescilli olduğu ve bu tescillerin kapsadığı alan, bir markanın tanınmış marka olup olmadığına ilişkin olarak yapılan incelemelerde başvurulabilecek kriterlerdendir. Ancak bu kriter tanınmışlığın belirlenmesinde tek başına yeterli değildir. Bu tescil sayılarının aynı zamanda, markaya ilişkin kullanımı yansıtması gerekmektedir.
Bir marka sadece ——olduğu gerekçesiyle tanınmış marka olarak kabul edilemez. Tek başına yeterli olmasa da, bir markaya biçilen parasal değer ne kadar yüksek ise, bu markanın toplum nezdinde belli bir bilinirlik düzeyine erişmiş olduğu kabul edilebilir.
Markanın sahibi firmaya ilişkin özellikler de dikkate alınabilecek faktörlerdendir. Buna göre; firmanın büyüklüğü,—— olduğu —- markanın sahibi firmaya ilişkin diğer bilgiler değerlendirmeye alınabilir Ancak, markanın firmadan bağımsız ve ayrı bir gelişim gösterebileceği dikkate alınarak, markaya ilişkin unsurların tanınmışlık incelemesinde öncelikli kriterler olması gerekir. Firmanın sahip olduğu —- miktarları, cirosu gibi bilgiler aynı zamanda markanın da kullanımı ve tercih edilirliğine ilişkin veri içerdiğinden bu kapsamda değerlendirilebilir. Ancak, firmanın büyüklüğü, çalışan sayısı gibi doğrudan firmayı ilgilendiren bilgi ve belgeler tek başına yeterli değildir.
Bu kriterlere göre davacılar tarafından sunulan deliller incelendiğinde, davacıların yurt dışında tescilli olduğu bildirilen markalarının SMK’nun 6/4. maddesi anlamında tanınmış markalar olduklarının kanıtlanamadığı sonucuna varılmıştır.
SMK’nun 6/6.maddesinde ise, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.
Somut olaya bakıldığında, davacılardan ..—— yer alan — markasında aynen yer aldığı, ancak davacı şirketin — kaydının mevcut olmadığı, bu nedenle SMK’nun 6/6. maddesinin uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. Davalı …— yılından bu yana davacılarla ticari ilişki içinde olan davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olarak—-olduğunu bildiği, onların izni ile — bu markalarla faaliyette bulunduğu, bu markaların tesadüfen bulunabilecek nitelikte olmayıp, ayırt edicilikleri yüksek markalar oldukları, bu nedenle davalı …— dava konusu her iki markasını da kötü niyetli olarak tescil ettirdiği, markaların kötü niyetle tescil edilmesi nedeniyle—tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıldan fazla süre geçmişse de, davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğramadığı, markaların kötüniyetle tescil edilmeleri nedeniyle tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler için hükümsüz kılınmaları gerektiği anlaşılmakla, davalı … hakkında açılan davanın kabulüne, SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca her iki markanın da tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüklerine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davalı —- hakkında açılan davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca HUSUMET NEDENİYLE REDDİNE,
Davalı … hakkında açılan davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli — numaralı —” markalarının tescilli oldukları tüm sınıflar bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE —— TERKİNLERİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalı …’—-tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacılar vekiline kabul edilen hükümsüzlük davası üzerinden — vekalet ücretinin davalı …— tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davalı … vekiline husumet nedeniyle reddedilen dava yönünden — vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı ..—– ödenmesine,
Davalı …—- yapılan yargılama giderleri ayrık tutulmak üzere, davacılar tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç 54,40 TL başvurma harcı, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti ve 77,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere toplam 1.486,30 TL yargılama giderinden davalı …—tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.