Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/21 E. 2020/245 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/21 Esas
KARAR NO : 2020/245

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2011
KARAR TARİHİ : 15/12/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka(marka hükümsüzlüğünden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; —– numarası ile—- markalarının sahibi olduğunu, müvekkili —– müvekkilinin—- yılında kurumsallaşma çalışmalarını tamamladığını, eğitimli ve — kazandıran— yapısı, güçlü operasyonel destesi sayesinde her geçen gün de büyümeye devam ettiğini ve bünyesinde çalışan — günde ortalama 20000 müşteriye üstün hizmet verdiğini, davalı tarafa ait markanın da müvekkiline ait markalarla aynı faaliyet alanında kullanılmak üzer —-sınıfın “———— markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu belirterek, davalı adına tescilli ——– markasının hükümsüzülüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davanın süresinde açılmadığını , davacı aleyhine İstanbul —FSHHM’nin— Esas sayılı dosyasında adına tescil ettirdiği “—– markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi için dava açtıklarını, bu davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, müvekilinin—– markasının tek sahibi olduğunu , “…” ibaresinin özel isim olduğunu ,ismin de dikkat çekici bir yanı olmadığını, markanın ön planda olan bölümünün “——– markasının —— tarihinden itibaren — 556 sayılı KHK’ nın koruması altında olduğunu, müvekkilinin babasının tescilli markaların tek sahibi olduğunu, müvekkilinin babası ve diğer aile üyeleri ile —— davalının ise çok yeni bir şirket olduğunu ve ——- kelimesini taşıyan bir çok markayı adına tescil ettirerek iltibas yaratmaya çalışan bir firma olduğunu , davacının “—— ibaresini başlı başına kullanamayacağını, — isimlerinin belli bir kişi—edilemeyeceğini, yargı kararları ile de tescil edilemeyeceği ve tescilin geçersiz olacağı vurgulanan özel ————olarak kullanılamayacağı– davacı firmanın ülkemizde tanınmış ———- marka olarak adına tescil ettirmesi veya satın alma ile —-” markasının sahipliğine dayanmasının mümkün olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E /Dava, marka benzerliği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Davacı ve davalıya ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, —-.” markasının ——– — tarihinde davalı adına tescil edildiği görülmüştür.
———— tescil numaralı “—– davacı adına tescilli oldukları tespit edilmiştir.
Marka vekili —– —- bilirkişi heyetinden alınan—- tarihli tarihli bilirkişi raporunda, davalının babası tarafından ——dair kayıt bulunduğu, davalının da aynı isimle babasının işini devam ettirdiği, davacının —- — markalarındaki —- davalının bu ibarenin ——— ibarelerini de ilave ederek tescil ettirdiği, zayıf bir markayı tescil ettiren davacının bu duruma katlanması gerektiği, markalar arasında benzerlik bulunmadığı ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığına dair görüş bildirmişlerdir.
Bu rapora davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine bu kez marka uzmanı ———- markanın zayıf marka olduğu, davalının bu ibarenin yanına “…” ibaresini eklemesi nedeniyle markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının markasının tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, davalının markasının tescil edildiği 19/12/2006 tarihine göre hükümsüzlük davasının 19/12/2011 tarihinde, yani 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığına dair görüş bildirilmiştir.
Bakırköy—— Karar sayılı kararı ile davacının — tescil numaralı —-markasının hükümsüzlüğüne karar verildiği, kararın Yargıtay’dan geçerek— tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda,—-Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine, Yargıtay—- Karar sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, davacı tarafça bu kez karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay—Karar sayılı kararıyla “Davacının itiraza dayanak———– ibaresinden oluşmaktadır. Davalı markasının kapsamında yer alan hizmetler davacı markaları kapsamında da bulunmaktadır. “— ibaresi tarafların işaretleri içinde asıl ve ayırt edici unsur olarak yer almaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken, “– kelimesinin zayıf bir işaret olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiş olup davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin —————Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda açıklanan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay bozma kararından sonra Mahkememizin — Esasına kaydedilmiş, Mahkememizce bozma kararına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de markaların karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının daha önce tescil edilen dayanak markaları ile davalıya ait hükümsüzlüğü talep edilen markada —-aldığı, her iki tarafın markalarının da yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri için tescilli oldukları, davalının—- ibaresi üzerinde daha önceden kazanılmış bir hakkının mevcut olmadığı, markaların hitap ettikleri ortalama tüketici kitlesinin her iki tarafın markaları ile karşılaştığında, markalar arasında bağlantı olduğunu düşünebileceği, davalının markasında yer alan ve şahıs ismi olan “.– markaları farklılaştırmaya yetmediği, her ne kadar—” ibaresi yer adıysa da, markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler için kaynak belirten bir ibare olmadığı, “—— ibaresinin uzun yıllardan bu yana marka olarak tescil edilmiş olup, belli bir bilinirlik kazandığı, bu nedenle davacının elde ettiği bu hak ortadan kaldırılmadığı sürece davalı tarafça aynı ibarenin tescil edilmesinin mümkün olamayacağı, her ne kadar davalı vekili davacıya ait——tescil numaralı —– markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığını savunmuşsa da, — —- markasının — sınıfta davacı adına halen tescilli oldukları, bu nedenle davacının “——-” ibaresi üzerinde tescilden kaynaklanan hakkının bulunduğu, davalının markasının tescil tarihine göre dava 5 yıl içinde açılmış olduğundan, sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluşmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalı adına tescilli ———–” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli —- —…” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline —- gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 50,40 TL harç, 518,70 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.350,00 TL bilirkişi ücreti, bozma sonrası yapılan 24,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere toplam 4.943,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜNLÜK içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.